|
2019, Cilt 9, Sayı 3, Sayfa(lar) 363-374 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2019.338 |
Duygudurum Bağlamında Müzik ve İnsan Sesi |
Cemalettin BAYDAĞ |
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Devlet Konservatuvarı, Sahne Sanatları Bölümü, Zonguldak, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Duygu, Duygudurum, İnsan sesi, Müzik psikolojisi |
Müzik, farklı kültürlerin kendine özgü dokusunu yansıtan ve içerisinde barındıran evrensel bir iletişim aracıdır. Müziğin bazı özelliklerinin
insanlar üzerinde olumlu veya olumsuz yönde etki bıraktığı söylenebilir. Söz konusu etkinin hiç şüphesiz müziğin birleştirici ve bağlayıcı
yönlerinden kaynaklandığı düşünülse de, müziğin diğer alanları (psikoloji, tıp, matematik vb.) kapsayıcı yönü, disiplinlerarası birçok
alan ile ilişkisel bir görünüme sahip olmasını hem gerekli kılmış hem de daha belirgin bir hale getirmiştir. Müziğin; tedavi, beyin,
psikolojik faktörler ve duygudurum gibi farklı ilişkiler üzerine yöneldiği ve bu ilişkilerde olumlu gelişmeler gösterdiği öteden beri bilinse
ve müziğin duyguların dili olduğu söylense de, müzikteki duyguların psikolojik özellikleri hakkındaki fikirler, hâlâ çelişkili ve teorik bir
temele dayandırılamamıştır. Bunun dışında sesin yapısında var olan duygusal anlam, insanların müzik dinlemeye başladığında farklı
duygudurumunda olabilmesine imkan tanımaktadır. Bu ve benzeri birçok durum, ilk çağlardan itibaren müzik için seslerini kullanan
insanoğlunun kendi sesini keşfetmesini ve daha güzel kullanma çabasını bir gereklilik olmaktan çıkarıp, adeta bir zorunluluk haline
dönüştürmüştür. Bu dönüşüm, insanları yeni yöntemler için farklı arayışlara yöneltmiş ve bu yönelim de gelişmeyi paralelinde getirmiştir.
İnsan sesi, hem insanların ellerindeki mevcut çok amaçlı enstrümanlardan biri, hem de insan vücudunda yer alan ve sürekliliği olan
bir enstrüman olarak görülebilir. Dolayısıyla bilimsel ve teknolojik gelişmeler, birçok farklı alanda olduğu gibi, insan sesi için de farklı
disiplinlerin bir araya gelmesini sağlamıştır. Bu sayede, günümüzde insan sesindeki etki, çekicilik, kişiliğe ait izler, duygu, duygudurum
vb. farklılıklar keşfedilmiş ve insan sesi iyileştirme için olağanüstü enstrümanlardan biri ve en kolay kullanabileceğimiz ses aygıtı olması
dolayısıyla hayatın birçok alanına entegre edilmiştir. Sonuç olarak, günümüz dünyasının hem bilim ve teknolojideki yenilikler ile birlikte
sürekli bir sirkülasyon halinde olması, hem de bilgi ve iletişim çağına uygun hareket etme gerekliliği, beraberinde yenilikçi bakış açısını ve
fenomenal bir gelişim evresini gerekli kılmaktadır. Nitekim, bilginin üretilip insanların hayatlarına yol gösterici bir konuma gelebilmesi,
bilginin işlenip; kavrama, uygulama ve değerlendirilmesi ile mümkün olmaktadır. Dolayısıyla bilim dünyasındaki bu gelişim, insan
duygularını da anlamlandırmaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda düşünüldüğünde, görsel sanatlardan sinema ve televizyona kadar birçok
alanda, insan duygularında değişim yaratmak istendiğinde, öncelikli tercihin müzik ya da insan sesi olduğu görülmektedir. Bu tercihin
sebepleri arasında, müziğin evrenselliği ve insan üzerindeki etki boyutu sayılabilir. Müziğin; tedavi edici yönü, beyin üzerinde yarattığı
çalışma potansiyeli, bir müzisyen için el kol koordinasyonu, ani duygu değişimlerine direktifler sağlaması (üzgün hissettiren bir müziğin,
başka bir müzikle neşeli hissini sağlaması), resim/heykel/sinema ve tiyatro gibi farklı alanlarda duygu değişimine ve eserin içine katabilme
özelliğinin bulunması gibi durumlar neticesinde araştırma önemlidir. İlaveten, son zamanlarda müzik, duygu ve duygudurum üçgeninde
kayda değer bir artışın olduğunu, müzik ve duygu/duygudurumu tanımanın ayrıntılı bir konu haline geldiğini söylemek mümkündür.
Ayrıca müzik ve duygudurum arasındaki ilişki, disiplinlerarası birçok çalışma alanının etkileşim halinde olmasına zemin hazırlayarak,
bu alanlarda değişim, gelişim ve dönüşüm evresine paralel olarak müzik psikolojisi alanında yapılan araştırmaların da artmasına olanak
sağlamıştır.
|
|
|
|