Ülkeler nüfus artış hızı, demografik özellikler ve uygarlığın
güncel düzeyi gibi etkenlerden dolayı tarihin belli dönemlerinde
fırsatlar yakalarlar. Türkiye yükseköğrenimi böyle tarihi bir fırsat
eşiği arefesindedir. Genç bir nüfusa sahip ülkemizde eğitilmesi
gereken çok sayıda gencimizin olması yükseköğretim alanında
önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Önümüzdeki dönemlerde
gençlerimizi etkin bir şekilde eğitmeliyiz. Biz bu gençleri
eğitirken, ki zaten sistemin bir görevi bu, yükseköğretimi
uzmanlık alanımız haline getirip dünyada öne çıkabiliriz.
Ülke ekonomisine katkı açısından eğitim hizmeti satın alan
yerine eğitim hizmeti veren olmak hedeflenmelidir. Diğer
yandan yakın coğrafyamızdaki İslam dünyasının oldukça genç
nüfus potansiyeli var. Bu gençler yükseköğretim için batılı
ülkeleri tercih etmektedirler. Amerikan ve Avrupa üniversiteleri
de yükseköğretimin finansmanı için ağırlıklı olarak dış
ülke öğrencilerine yönelmektedirler. Ülkemizin demografik,
coğrafik ve demokratik avantajlarını kullanarak büyük bir
eğitim pazarı oluşturabiliriz. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile
entegrasyon durumunda olan tek Müslüman ülke olması ve
son dönemlerdeki etkin dış politik performansı ve popülaritesi
kuşkusuz yükseköğretim kurumlarımızın tercih edilirlik
düzeyini arttıracaktır. Bu bağlamda kalite güvence sisteminin
oluşturulup etkinleştirilmesi yükseköğretim sistemimize olan
güveni pekiştirerek ülkemize büyük avantaj sağlayacaktır.
NASIL BİR KALİTE GÜVEN CE SİSTEMİ
Kalite Güvence Sistemi’nin Doğru Kurgulanması
Sosyal örgütlerin doğru tasarlanması çok zor olduğu için
deneyim, birikim ve mevcut yapısal durumdan en yüksek
oranda yararlanmak hata payını azaltacaktır. Bu bakımdan
kalite güvence sistemi geliştirilirken işlemekte olan mevcut
yapıda mümkün olduğunca az değişiklik yapılması bizi deneme
yanılma durumuna düşmekten koruyacaktır. Türkiye için
anlamlı, kültürümüzün ve var olan yükseköğretim sistemimizin
işleyişi ile uyumlu, kendimize özgü ve pozitif katkı sağlayacak
bir kalite güvence sistemi oluşturmak gerekir.
Bir yenilik getirilirken, sil baştan yaklaşımı içinde büyük
riskler barındırır. Türkiye’de, Bolonya sürecinde de işimizi
çok kolaylaştırdığı anlaşılan, 1982’den beri devam eden bir
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) gerçeği var. Dolayısıyla, kurulacak
olan ajansın Yükseköğretim Kurulu’ndan tamamen bağımsız
oluşturulması sakıncalıdır. Böyle bir durum, kalite güvencesi
hususunda çift başlılığa, hatta yetki çatışmalarına sebebiyet
verebilir. Bu nedenle, kalite güvence ajansının YÖK’e bağlı
kurulması gerekir (El-Khawas, 2001).
Diğer yandan, akreditasyon işlemini gerçekleştirecek kuruluşların
bağımsız olmaları gerekmektedir (van Damme, 2002). Bu
kuruluşlar Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve
Akreditasyon Derneği (MÜDEK), Fen, Edebiyat, Fen-Edebiyat,
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakülteleri Öğretim Programları Değerlendirme
ve Akreditasyon Derneği (FEDEK) gibi yarı resmi
dernekler olabileceği gibi tamamen sivil dernekler veya
şirketler de olabilmelidir. Akreditasyon alanının merkezi bir
yapının denetiminde serbest rekabete açılması, bu hizmetin
kalitesini ve verimliliğini arttıracak ve maliyetini düşürecektir.
Kalite Güvence Sistemi’nin Yapısı ve İşleyişi
• Merkezi bir kalite güvence ajansı YÖK’e bağlı oluşturulmalı
ve bu ajans süreçler, standartlar, ilkeler ve yetkilendirme
ile uğraşmalıdır.
• Bu ajansın idari bir yapılanması olmalı ve kısmi zamanlı
olarak üniversitelerdeki akademik personelden
yararlanmalıdır.
• Görev alanına giren her bir işlev için farklı birimleri
olmalıdır.
• Bağımsız akreditasyon kuruluşları kalite güvence sisteminin
icracı unsurları olmalıdır.
• Kalite güvence sistemi dinamik bir işleyişe sahip olmalı,
değişen iç ve dış şartlara uyumlu gelişmeyi özendirmelidir.
• Yükseköğretim kurumları kalite güvence sisteminin hem
paydaşı hem hizmet alıcısı olmalı, hem de sistem tarafından
denetlenmelidir.
• Her yükseköğretim kurumunda kalite güvence ve iç
değerlendirme mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Kalite Güvence Sistemi’nin Amaçları
• Ödeneklerin ve diğer kamu kaynaklarının daha gerçekçi
ve adil şekilde dağıtılarak rekabete dayalı gelişme
ortamının oluşturulması
• Üniversitelerin tanınırlık, prestij ve uluslararası niteliklerinin
arttırılması yoluyla yabancı öğrenciler için
cazip hale gelmelerinin sağlanması
• Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarındaki eğitim kalitesini
yükselterek daha donanımlı ve üstün nitelikli
mezunlar yetiştirilmesi
• Gerçekçi ölçütler ve değerlendirme kıstasları
kullanılarak yükseköğretim kurumlarının sürekli gelişme
ve iyileştirmeye yönlendirilmeleri (ESIB, The Black Book
of the Bologna Process, 2005).
• Yükseköğretim kurumlarının idari ve akademik
işleyişlerinin daha basit ve daha kolay hale getirilmesi
• Yükseköğretimde öğrenci, idari personel, öğretim
elemanı, öğretim üyesi ve yönetici katmanlarının
kendine özgü stratejik plan, vizyon ve misyon algıları
ve yorumları oluşturularak ahenkli ve tamamlayıcı
işlevselliğin oluşturulması (International Journal of
Scientometrics, Infometrics and Bibliometrics, 2011).
Kalite Güvence Sistemi’nin Yükümlülükleri
• Yükseköğretim kurumlarında kalite güvence sistemi ile
ilgili çalışmaların yasal alt yapısının oluşturulması
• Bağımsız kalite güvence kuruluşlarının yetkilendirilmesi
ve çalışma ilkelerinin belirlenmesi
• Değerlendirme çalışmalarının koordinasyonu ve YÖK’e
geri bildirimlerinin yapılarak yükseköğretim stratejisinin
güncellenmesine katkı sağlanması
• Değerlendirme, akreditasyon ve izleme sistemlerinin
kurulması (Skolnik, 2009)
• Yükseköğretim kurumlarının gelişimine ve dünyadaki
yükseköğretim uygulamalarına paralel olarak geliştirilen
sistemlerin güncellenmesi
Kalite Güvence Sistemi Nasıl Başarılı Olur?
• Kalite güvence ve akreditasyon hizmeti çeşitli dernek
ve özel kuruluşlar tarafından verilmeli ve serbest
pazar ilkeleri uygulanmalıdır. İsteyen her dernek ve
özel kuruluş gerekli izinleri almak kaydı ile bu hizmeti
sunabilmelidir.
• Merkezi yetkilendirme: Kalite güvence ve akreditasyon
hizmeti verecek kuruluşlar Yükseköğretim Kurulu’na
bağlı bir ajans tarafından yetkilendirilmeli ve denetlenmelidir.
Bu sayede, üniversitelerin ortak kriterler
çerçevesinde değerlendirilmesi sağlanabilir.
• Standardizasyon: Kalite güvence ve akreditasyon hizmeti
verecek kuruluşların uygulayacakları yöntem ve süreçler
YÖK’e bağlı ajans tarafından standart hale getirilmeli ve
dinamik bir yapıda sürekli geliştirilmelidir. Bu sayede
hem üniversitelerin otonomileri daha güçlendirilecek
hem de minimum ortak düzeyler sağlanacaktır.
• Kalite Standartlarının Sürdürülebilmesi: Kalite koşulları
geliştirilirken tutarlılık ve devamlılığın sağlanması
şarttır. Bu tutarlılık ve devamlılığın sağlanmasındaki
en temel unsur ise ortak bir değerlendirme çerçevesi
oluşturularak uygulanmasıdır.
• Yükseköğretim kurumları kendi akademik tercihlerini
belirlemede ve zenginlik oluşturmada kısıtlanmamalıdır
(Özer, Gür & Küçükcan, 2010). Farklı yükseköğretim
kurumları arasında farklılık ve özgünlük oluşması
sağlanmalı, kendine özgü kazanımlar edinmenin önü
açılmalıdır.
• Önce paydaş odaklı daha sonra da hedef odaklı
yapılanma ve işleyiş kurgulanmalıdır. Aksi takdirde iç ve
dış dirençlerle karşılaşılabilir.
Kalite Güvence Sistemi’ne Karşı Direnç
Kalite güvence sistemini doğru kurgulamak için akademisyenlerin
göstermekte oldukları direnci ve ortaya çıkabilecek riskleri
iyi hesaplamak gerekir (Anderson, 2006). Kalite süreçleri
giderek tüm dünya üniversitelerine yaygınlaşma eğilimindedir.
Yüzyıllara dayanan akademik gelenek bu yeni olguya karşı nasıl
tepki verecektir? Bazen akdemisyenler, bazen de öğrenciler bu
süreçlere aktif veya pasif olarak direnmektedirler (Newton,
2000). Akademisyenler kalitenin bireysel yönüne vurgu
yaparak kalite için illa ki böyle bir sistemin gerekli olmadığını
savunmakta ve kalite süreçlerinin akademisyenler üzerinde
güç kullanım aracı haline geldiğini söylemektedirler. Ayrıca,
kalite tanımının çok net yapılamaması zihinlerdeki kargaşayı
artırmaktadır.
Brennan ve Williams (2007) kalite süreçlerinin bazı zararlı ve
eksik yanlarının olduğunu iddia etmektedir. Bu iddiaları şu
şekilde özetleyebiliriz:
• Aşırı olarak kamu eğilimlerini baz alır ise aldatmaca
olmanın ötesine geçmez.
• Dış güçlerce dayatılır ise boyun eğme ve örtbas etmeyi
teşvik eder hale gelir.
• Kağıt üzerinde işleyen, bürokratik bir değerlendirme
süreci olacağından çeşitli sorunlara yol açacaktır.
• Herhangi bir kalite prosedür veya aracının kullanılması
“ritüelleşme” ve “simgeselleşme” ile sonuçlanmak gibi
tehlikeleri de barındırmaktadır.
MODEL ÖNERİMİZ: TÜRKİYE YÜKSEK ÖĞRETİM KALİTE GÜVENCE AJANSI (TUYKA)
Kalite Güvence Sistemi’nin merkezi yapısı “Türkiye
Yükseköğretim Kalite Güvence Ajansı (TUYKA)”dır. TUYKA,
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bünyesinde yapılandırılmalı ve
bağımsız nitelikte bir kurum olmalıdır. TUYKA’nın finansmanı
YÖK üzerinden kamu tarafından karşılanmalıdır. TUYKA’nın
yönetim kademeleri YÖK tarafından süreli atamalarla
oluşturulmalı ve bu ajans özel yetkilerle donatılmış kendi
bütçesi olan bir kurum olmalıdır. Kalite güvence sistemleri ile
ilgili çalışmalar yürütecek olan bu ajans çalışmaları sonucunda
yükseköğretim sistemine yönelik öneriler oluşturmalıdır.
TUYKA’nın öngörülen yapısı şematik olarak şöyledir (Şekil 1):
Sistem Geliştirme Kurulu Bünyesindeki Süreç Tanımlama
Birimi
• Sadece süreçlerle ilgilenir.
• Değişen ve gelişen iç ve dış şartlara göre mevcut
süreçlerde değişiklikler öngörür, iyileştirmeler yapar.
• Yeni süreçler tanımlar, işlevsizleşen süreçlerin
kaldırılmasını, farklı süreçlerin birleştirilmesini, bir
sürecin yerine birden çok sürecin konulmasını önerebilir.
• Süreç Tanımlama Birimi tarafından geliştirilen ve/
veya iyileştirilen süreçler son halleriyle YÖK’e sunulur.
Bu öneriler YÖK Genel Kurulu tarafından onaylanırsa
yürürlüğe girer.
• Üniversiteleri kendi bünyelerinde süreç geliştirme
ekipleri oluşturmaya ve bu süreçleri TUYKA ile
paylaşmaya teşvik eder.
• Süreç Tanımlama Birimi bünyesinde farklı alanlarda
çalışacak ekipler oluşturulabilir.
Sistem Geliştirme Kurulu Bünyesindeki Standart Geliştirme Birimi
• Tanımlanan süreçler için ve yükseköğretimin diğer
yapısal ve işlevsel özellikleri için standartlar oluşturur.
• Standart Geliştirme Birimi tarafından oluşturulan standartlar
YÖK’e önerilir.
• Bu öneriler YÖK Genel Kurulu tarafından onaylandıktan
sonra etkin hale gelir.
• Bağımsız akreditasyon kuruluşu olmanın gereklilik ve
kriterlerini belirler.
Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu Bünyesindeki İzleme
ve Değerlendirme Birimi
• Bir dış denetçiler havuzu oluşturur.
• Dış denetçiler havuzuna dahil olmak isteyen adaylar için
sertifika programlarının içeriğini oluşturur.
• Sertifika programlarının yürütülmesini sağlar.
• Üniversitelerde yapılan değerlendirme sonuçlarını
rapor halinde Akreditasyon Birimi’ne sunar.
• Bağımsız akreditasyon kuruluşlarını, Sistem Geliştirme
Kurulu tarafından belirlenen gereklilik ve kriterlere göre
değerlendirir.
Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu Bünyesindeki Akreditasyon Birimi
• Bağımsız akreditasyon kuruluşlarının başvurularını
değerlendirir ve yetkilendirilmelerine ilişkin oluşturulan
görüşü Değerlendirme ve Akreditasyon Kurulu
aracılığıyla TUYKA yönetim kuruluna sunar.
Bağımsız Akreditasyon Kuruluşları
• Bağımsız Akreditasyon Kuruluşu olmanın gereklilikleri ve
kriterleri Sistem Geliştirme Kurulu tarafından belirlenir
ve YÖK genel kurulu tarafından uygulamaya konulur.
• Bu gereklilik ve kriterlere göre Akreditasyon ve
Değerlendirme Kurulu tarafından yapılacak inceleme
sonucunda oluşan kanaat TUYKA yönetim kuruluna
sunulur ve bu yönetim kurulunca karara bağlanır.
• Uygun bulunan kuruluşlara bağımsız akreditasyon
kuruluşu olarak faaliyet gösterme izin ve yetkisi verilir.
• Bu izin ve yetki 3 yıl geçerlidir.
• MÜDEK, FEDEK gibi kuruluşlarla, dernekler ve şirketler
bağımsız akreditasyon kuruluşu olarak faaliyet gösterebilirler.
Dış Denetleyiciler
• Dış denetçi olmak için Türkiye üniversitelerinde Profesör
Doktor unvanıyla aylıklı çalışıyor olmak gerekir.
• Havuza dahil olmak isteyen adaylar içeriği TUYKA
tarafından belirlenecek sertifika programlarını tamamlamak
zorundadırlar. Sertifikalar 3 yıl süreyle geçerli
olacaktır.
• Hiçbir dış denetçi halen veya daha önce personeli
olduğu bir üniversiteyi denetleyemez.
• Üniversiteler yanlı olduğunu düşündükleri dış denetçileri
reddedebilirler. Reddetme için üniversite senatosunun
kararı gereklidir. Fakat üniversiteler üst üste 2 kereden
fazla bu hakkı kullanamazlar.
Akredite Olma
• Üniversiteler bölüm, anabilim dalı veya program
bazında yani kendi öğrencisi olan en küçük birim
bazında bağımsız akreditasyon kuruluşlarınca akredite
edilirler (Enqa, 2009).
• Fakülteler, yüksekokullar gibi akademik birimler ve daire
başkanlıkları gibi idari birimler bazında da akreditasyon
uygulanır (Karkoszka, 2009).
• Yükseköğretim kurumları ayrıca idari işleyiş ve
kurumun tamamı için de akreditasyon başvurusunda
bulunabilirler.
• Üniversitelerin program açmasına YÖK izin verir.
• YÖK’e öğrenci kontenjanı başvurularında ilgili bölümün
akredite olma şartı aranır.
• Öğrenci alma izni Türkiye’nin kalkınma ve gelişme
planlarına ve toplumun nitelikli mezun ihtiyacına göre
verilir.
• Her akredite olan bölüme veya programa YÖK öğrenci
alma izni vermek zorunda değildir.
İÇ DENETİM VE KALİTE GÜVENCE OFİSİ
• Üniversiteler kendi kalitelerini kendileri belirlerler.
Bunun için üniversitelerin bünyelerinde “Kalite Güvence
Ofisi”nin açılması gereklidir.
• Bu ofis kalitenin sürekli geliştirilmesi için stratejiler
geliştirmeli ve bu stratejinin uygulanmasını sağlamaya
çalışmalıdır.
• Üniversitelerin stratejileri, kalite süreçleri ve çıktıları
kamuya ve denetlemeye açık olmalıdır. Aynı zamanda,
öğrenciler ve diğer paydaşların da katılımını sağlayacak
bir mekanizma kurulmalıdır (Enqa, 2005).
İç Denetim Esasları
• Her üniversitede sertifika programlarını tamamlamış bir
uzmanlar havuzu oluşturulur; bu uzmanlar sağlık, fen
ve sosyal alanların her birinden 2 kişi olarak belirlenir
ve üniversite içerisinde “Akademik Değerlendirme ve
Kalite Geliştirme Kurulunu” oluştururlar.
• Üniversitelerin iç denetimini üstlenen bu akademisyenler
öğretim üyeleri arasından belirlenir.
Kalite Güvence Değerlendirilmelerinde Dikkat Edilmesi
Gereken Hususlar
• Üniversite stratejik planının, vizyon ve misyonunun
tüm ekip tarafından benimsenmesi ve özümsenmesi
sağlanmalıdır. Diğer taraftan bu belgelerin statik değil
dinamik olduğunu gösterecek şekilde güncellenmelerinin
toptan katılımla sağlanması gerekmektedir.
• Kalite güvence sisteminin başlatılması ile birlikte veri
kaydının titizlikle yapılması ve etkilerinin kısa, orta ve
uzun vade açısından irdelenmesi gerekir. Karmaşık
konuları ele alırken basitleştirme amacıyla veri
kaybının oluşması önlenmelidir. Bu yolla üniversitedeki
iyileştirme ve geliştirmelerin belgelenmesi sağlanmalı,
aynı zamanda üniversitenin akredite olmasına temel
oluşturmalıdır.
• Üniversite öğrencileri kalite güvence sisteminin içine
çekilmeli, görüş ve değerlendirmeleri alınmalı ve uygulamaya
yansıtmak gereklidir. Yüksek öğretim kurumunun
kalitesinden öğrencinin anladıkları ve bu doğrultuda
beklentileri bilinmelidir (Enqa, 2005).
Kalite güvence sisteminde tanımlanabilecek süreçlere örnek
olarak; performans izleme, endüstriyel ilişkiler, Bolonya,
yeni program açma kapama, akademik atama ve yükselme
gibi süreçleri sayabiliriz. Diğer yandan süreç yönetimi, bilgi
yönetimi, proje yönetimi, performans yönetimi, inovasyon
yönetimi, değişim yönetimi, değer yönetimi ve ilişki yönetimi
gibi unsurlar kalite güvence sisteminin önemli bileşenleri
olacaktır. Mesela bilgi yönetimi doğru bilgiyi, doğru yerde,
doğru zamanda, doğru kişide bulundurmak ve her bilgiyi
herkese yüklememektir.
İyi tasarlanmış süreçler hem çalışanları geliştirir, hem de
kurumsal verimliliği artırır.
Süreçlerde aksaklık ve hata varsa en iyi elemanlar bile zaman
içerisinde etkisizleşecek ve verimsizleşecektir.
Değerlendirme sürecinin basamakları ve nitelikleri belirlenirken
Türk toplumunun sosyal yapısı ve davranış psikolojisi
göz önünde bulundurulmalıdır. Batı ülkelerinde başarılı
olacak modeller bizdeki insan ilişkilerinin niteliğinden dolayı
aksayabilir.