|
2018, Cilt 8, Sayı 1, Sayfa(lar) 136-144 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2018.256 |
Akademisyenlerin Mantıksal Düşünmeye İlişkin Algıları |
Dilek BAŞERER1, Ekrem Ziya DUMAN2 |
1Atatürk Üniversitesi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü, Erzurum, Türkiye 2Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Ortaöğretim Sosyal Alanlar Eğitimi Bölümü, Ankara, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Düşünme, Mantık, Mantıksal düşünme |
|
Düşünme çok yönlü ve karmaşık bir süreçtir. İnsanın doğumu ile başlar ve ölümüne kadar devam eder. Önemli olan bu sürecin nasıl ve ne
şekilde değerlendirildiğidir. Düşünme süreci ne kadar doğru yaşanırsa iletişim ve yaşam şekli de o kadar doğru ve düzgün ilerler. Sürecin
bu şekilde ilerlemesi de mantık ve kuralları sayesinde olur. Özellikle bir düşünme biçimi olarak mantık ele alındığında, mantıksal düşünme
olarak adlandırılan bir düşünme türü ortaya çıkar. Bu düşünme türü akıl yürütme formlarını kullanmayı, kıyas yapmayı ve kavramlar
ile önermeler üreterek çıkarım yaparak, doğru düşünmenin temelini oluşturan bir düşünmedir. Fakat alan literatürüne bakıldığında
bu düşünme türüne ilişkin bilgilerin yetersiz ve eksik olduğu görülmektedir. Bu çerçevede eksiklikleri ortaya çıkarabilmek ve böylece
eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunmak amacı ile mantıksal düşünme ile ilgili görüş alarak bilgi elde etmek yapılan çalışma adına
temel problem oluşturmaktadır. Bu nedenle de çalışma için 2016- 2017 eğitim ve öğretim yılı güz döneminde Atatürk Üniversitesi Kazım
Karabekir Eğitim Fakültesi’nde farklı bölümlerde ve unvanlarda görev yapan 22 akademisyenden görüş alınmıştır. Veriler ise dört açık
uçlu sorudan oluşan anket formu ile toplanmıştır. Verilerin analizi için içerik analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgular çerçevesinde
akademisyenlerde mantıksal düşünme ile ilgili farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Mantıksal düşünmenin akıl yürütme süreci olduğu,
çıkarımda bulundurmayı sağladığı, sebep-sonuç ilişkisi kurdurttuğu, ruhsal bozuklukları ve duyguları engellediği aynı zamanda karar
verme ve yaşam kalitesini arttırma konusunda etkili olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Düşünme zihnin doğal bir işlemidir. Doğumla başlar yıllar
geçtikçe geliştirilir. Bazı insanlar sistematik düşünmeye yeterince
önem vermez. Alışkanlık gereği sıradan bir faaliyet olarak
bu işlemi yürütür. Bu tür düşünme kendi haline bırakılmış, bir
amaçtan uzak, basit düzeyde ve dağınık biçimde olmaktadır.
Bazı insanlar ise düşünmekten ve zihnini yormaktan kaçınır.
Bazı insanlar da düşünmeyi kendine özgü bir biçimde gerçekleştirir
(Güneş, 2012).
Düşünmenin ne olduğuna dair semantik problem söz konusudur.
Düşünme, çeşitli yanlardan bakılarak farklı kişiler tarafından
problem çözme, kavrama, mantık ya da keşif olarak
anlamlandırmaktadır. Düşünmenin birden fazla anlamda
adlandırılması karmaşıklığı doğurur. Bu yüzden genel olarak
düşünmeyi; anlama, kavramlaştırma, muhakeme, problem
çözme ve eleştirel yargılamanın içinde bulunduğu zihinsel aktivite
tiplerinin tümü olarak adlandırılabilir. Ya da düşünme, dili
etkili ve açık kullanabilme, okuma, yazma ve bunları okuyarak,
yazarak ve sözel olarak anlatabilme, kavram haritaları çıkarma
ve gerçek dünya ile ilişkilendirebilme olarak ifade edilmektedir
(Gourgey & Earisman, 1997). Ancak bu bahsedilen zihinsel aktivitelerin
birer üst kategori olduğu ve bu kategorilerin alt başlık
ve bileşenlerinin olduğu da gözden kaçırılmamalıdır (Hollenbach
& DeGraef, 1957: 2). Presseisen (1991: 48) ise düşünmeyi,
sahip olunan bilgiler ışığında gerçekleşen bilişsel ve mantıksal
bir süreç olarak değerlendirmiştir. Görüldüğü üzere düşünme
olgusu bilişsel bir olgu olarak düzenli, tutarlı ve mantıksal yapıyı
düzenleyici bir yan taşımaktadır. Dolayısıyla da düşünme konusunda
mantığın da işin içine katılması gerekmektedir (Başerer,
2017).
Mantık ise, rasyonel ya da mistik, her türlü düşünme biçimleri
arasında en soyut ve genel olanıdır ve hepsinin temelinde yer
alır. Mantığın genel ilkeleri bütün konularda geçerlidir, yere
ve zamana bağlı değildir. “Düşünme Yasaları” olarak bilinen
ilkelerde bu özelliği görmekteyiz. Özdeşlik ilkesi: “Bir şey A ise
A’dır” olarak ifade edilir; çelişmezlik ilkesi ise “bir şey hem A,
hem de A değil olamaz” ve üçüncü halin imkânsızlığı ilkesi;
“bir şey ya A’dır, ya da A değildir”. Olası tüm dünyalarda bu
ilkelerin geçerliği evrenseldir ve değişmez. Bu bakımdan, birer
düşünme biçimi olan bilimi, matematiği, hatta felsefeyi anlamak
için mantığı bilmek gerekir. Çünkü mantık, bilimsel düşünmenin
vazgeçilmez bir aracı olarak da bizi yakından ilgilendirir.
Mantık olguların açıklanmasıyla değil, doğru düşünme kuralları
ile uğraşır. Fakat düşünme, psikoloji denilen olgusal bir bilim
dalının da konusudur (Yıldırım, 2010). Psikoloji için düşünme
(düş görme, kızma, uyuma gibi), bir davranış biçimi, bir olgudur.
Her olgu gibi düşünme de bazı koşullar altında oluşmakta
ve etkinlik kazanmaktadır. Psikoloji bu koşulları tanıma ve
saptama için birtakım gözlem ve deneylere başvurur; düşünme
çeşitlerini belirlemeye çalışır; elde ettiği sonuçları açıklamak
için hipotezler kurar, bunları gözlem veya deney yollarından
temellendirme olanakları arar. Mantığın düşünmeye yaklaşımı
ise çok farklıdır. Mantık için düşünme bir gözlem verisi olarak
değil, bazı kurallara uygun yürüyüp yürümemesi yönünden
inceleme konusudur. Mantık, bilimdeki betimleme ve açıklama yerine bir tür değerlendirme işlemi kullanır. Başka bir deyişle
düşünmenin geçerliği ile ilgilenir. Hangi düşünme kalıpları
geçerli, hangileri geçersiz, bu ayrımı yapmaya elverişli ölçütleri
“akıl yürütme” denilen düşünme biçimine geçerlik niteliğini
veren kuralları saptamaya çalışır” (Yıldırım, 2010: 32).
Her disiplinde olduğu gibi mantık için de kurallar bulunmaktadır.
Bu kurallara uyulması ile mantıklı ya da mantıksal düşünme
süreci gerçekleşmiş olur. Bu kurallar da akıl yürütme formlarını
kullanmayı, kıyas yapmayı ve kavramlar ile önermeler üreterek
çıkarım yapmayı içermektedir (Başerer, 2017). O halde bir
düşünme türü olarak mantıksal düşünme de problem çözebilmeyi,
kavramsal analizlerde bulunabilmeyi, akıl yürütmeyi
gerçekleştiren yolları kullanabilmeyi, soyut yapıları tanıyabilmeyi,
iki durum arasındaki ilişkiyi ayırt edebilmeyi ve çeşitli
kıyas ve çıkarımlar yaparak mantıklı kararlar verebilmeyi içermektedir
(Başerer, 2017: 437) |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Akademisyenlerin mantıksal düşünmeye ilişkin algılarını
incelemeye yönelik bu çalışmada nitel araştırma modeli kullanılmıştır.
Bu model, sosyal olguları bağlı bulundukları çevre
içerisinde araştırması ve anlamayı ön plana çıkarması, toplanan
verilere göre araştırma sürecini yeniden biçimlendirmesi, gerek
araştırma desenini bakımından, gerekse toplanan verilerin
analizinde tümevarıma dayalı bir yaklaşım izlemesinden dolayı
nitel araştırma biçiminde nitelendirilmektedir. Bununla birlikte
insanların deneyimlerini nasıl yorumladıkları, bu deneyimlere
nasıl anlamlar yükledikleri ve dünyalarını nasıl kurguladıklarını
göstermesi bakımından da bu model çalışmanın yöntemini
oluşturmaktadır (Merriam, 2013; Şimşek & Yıldırım, 2013).
Örnekleme Süreci
Çalışmada nitel araştırma yöntemi seçildiğinden çalışma grubu,
amaçlı bir şekilde seçilmiş küçük örneklemden oluşturulmuştur.
Amaçlı örneklem yöntemi ile anket formu uygulanacak bireylerin
seçiminde, evreni temsil etme güçlerinden çok araştırma
konusuyla doğrudan ilgili olup olmadıklarına bakılır (Neumann,
2000: 320). Çünkü amaçlı örneklem seçimindeki esas, çalışmanın
amacına bağlı olarak bilgi bakımından zengin durumların
seçilerek derinlemesine araştırma yapılmasına imkân vermesidir
(Büyüköztürk et al., 2015). Bu çalışmada, amaçlı örnekleme
yönteminden maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır.
Maksimum çeşitlilik örneklemesinde amaç, göreli olarak küçük
bir örneklem oluşturmak ve bu örneklemde çalışılan probleme
taraf olabilecek bireylerin çeşitliliğini maksimum derecede
yansıtmak ve geniş bir çeşitlilik yelpazesinde ortak örüntüleri
ve durumları seçip araştırmaktır (Şimşek & Yıldırım, 2013;
Glesne, 2014). Bu nedenle çalışma, mantıksal düşünmeye ilişkin
algılarını öğrenmek amacıyla 2016- 2017 eğitim ve öğretim
yılı Güz döneminde Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim
Fakültesi’nde farklı bölümlerde ve unvanlarda görev yapan
22 akademisyen üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada
bu kurumun seçilme nedeni fakülte içinde farklı bölümlerin
bulunmasındandır. Çalışma grubu için akademisyenlerin tercih
edilme sebebi ise mantıksal düşünmenin hem eğitim bazında
derinlemesine verilmesi, hem de bu düşünme yapısının öğrencilere
aktarılmasını sağlayacak olan kişilerin akademisyenler olmasıdır. Özellikle farklı bölümlerde düşünme eğitimi alanında
ya da düşünme ile ilgili ders veren akademisyenlerden çalışma
grubu oluşturularak farklı bölümlerde bu düşünme türüne
ilişkin bakış açıları yakalanmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda
çalışma grubu, fizik öğretmenliği, kimya öğretmenliği, biyoloji
öğretmenliği, coğrafya öğretmenliği, tarih öğretmenliği, felsefe
grubu öğretmenliği, ingilizce öğretmenliği, sınıf öğretmenliği,
matematik öğretmenliği, bilgisayar öğretmenliği ve fen bilgisi
öğretmenliği bölümlerinde görevli akademisyenlerden oluşturulmuştur.
Katılımcılara ait bilgiler Tablo 1’de sunulmuştur.
Verilerin Toplanması
Araştırmanın verileri, açık uçlu anket formu kullanarak toplanmıştır.
Anket, kalem-kâğıt kullanılarak bir bireyin kendisi
hakkında bilgi vermesini sağlayan bir veri toplama aracıdır
(Kaptan, 1998: 138). “Anketlerde kullanılan soru çeşitlerinden
biri de açık uçlu sorulardır. Bu türde, araştırılan konu ile ilgili
sorular yer alır ve verilecek cevaplar için herhangi bir öngörüde
bulunulmadığı gibi olası cevaplar anket kâğıdı üzerinde yer
almaz” (Aziz, 2011: 94). Çünkü bu türden sorularla genellikle
araştırılan bir konunun/sorunun hangi yönlerinin daha önemli
olduğu ve bu sorunun araştırılmasının ne gibi faydalar sağlayacağını
ortaya koyabilmek amaçlanmaktadır (Çepni, 2001: 61).
Anket tekniği bir konuda belirlenmiş sorunlara bağlı olarak bir
evren ya da örneklemi oluşturan kaynak kişilere 32 adet soru
sorularak yapılan sistemli veri toplama tekniğidir (Balcı, 2004).
Bu teknik katılımcıların duygu, düşünce, tutum, inanç, değer,
algı, kişilik veya niyetlerini belirlemek amacıyla kullanılan bir
tekniktir. Creswell (2005)’e göre anket tekniğini kullanan araştırmacılar,
genellikle örneklem sayısı arttıkça daha yapılandırılmış,
kapalı ve sayısal verilere dayalı, örneklem sayısı azaldıkça
ise daha az yapılandırılmış, açık ve sözcüklere dayalı anketleri
tercih etmektedirler. Buna göre anket soruları iki grupta incelenebilir.
Bunlardan ilki olan kapalı uçlu sorular yanıtlayıcıya
soru için seçebileceği cevap türlerinin verildiği ve kişinin bunlar arasında kendisi için en uygun gördüğünü seçmesine dayanan
bir soru türüdür (Bogdan, 2007). Açık uçlu sorular ise, katılımcıların
dürüst ve kişisel yorumlarını paylaşmasının beklendiği
daha küçük ölçekli araştırmalarda yararlanılabilecek yapılandırılmamış
ve yarı-yapılandırılmış olmak üzere iki türü bulunan
bir soru türüdür. Bu tür sorular, verinin sorumluluğunun
çoğunlukla yanıtlayıcıda olduğu, bilgileri diğer anket türlerine
kıyasla daha derinlemesine sorgulayıp ortaya çıkarmaya olanak
tanıyan türde sorulardır. Açık uçlu sorulardan katılımcılar için
önemli görülen konu ve sorunları belirleyerek araştırmanın
devamında gerçekleştirilecek çalışmalar için temel oluşturacak
verilerin elde edilmesinde de yararlanılmaktadır (Bell, 2005).
Ancak, pek çok açıdan olumlu yönünün daha fazla olduğu
düşünülen açık uçlu soruların, verileri sayısal değerlere dönüştürme
olanağının sınırlı olması, araştırmacı için katılımcıların
yanıtlarını birbiriyle karşılaştırma zorluğunun olması, sorulara
cevap vermenin daha uzun zaman alması ve araştırmaya
katılan herkesin düşüncelerini yazıya dökmede aynı düzeyde
beceriye sahip olmaması gibi özellikleri sınırlılıkları arasında
gösterilmektedir (Creswell, 2005).
Çalışma için kullanılan yapılandırılmış formun oluşturulmasında
ilk önce ilgili literatür taraması yapılmış ve uzman
görüşü alınmıştır. Bu çerçevede beş adet soru oluşturulmuştur.
Araştırmacılar ve uzman görüşü ile geliştirilen açık uçlu anket
sorularının hazırlanmasında; soruların çok boyutlu olmaması,
yönlendirici olmaması ve anlaşılır olması gibi ilkelere dikkat
edilmiştir. Bu ilkelere bağlı olması açısından sorular dört kişi ile
pilot uygulamaya tabi tutularak anlaşılırlığı kontrol edilmiştir.
Gelen cevaplar doğrultusunda soruların anlaşılırlığını artırmak
için sorularda düzenlemeler yapılmış ve sorulara son şekli verilmiştir:
1. Sizce mantıksal düşünme nedir?
2. Sizce mantıksal düşünmenin ne gibi faydaları bulunmaktadır?
3. Sizce mantıksal düşünmenin engellediği durumlar nelerdir?
4. Sizce mantıksal düşünen ile düşünmeyen birey arasındaki
farklar nelerdir?
Katılımcılara kimlik bilgilerini gizli tutmak amacıyla kod isim
kullanılarak doldurmaları istenen bir kişisel bilgi formu verilmiştir.
Çalışmaya katılan akademisyenlere A1, A2, A3… gibi kod
isimler verilmiştir.
Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışması
Araştırmanın geçerlilik çalışması için kapsam geçerliliği, iç
geçerlik ve dış geçerliliğe bakılmıştır. Pilot uygulama sonucunda
açık uçlu anket formu soruları kontrol edilerek gelen cevaplar
dahilinde sorularda düzenlemeler yapılması, ilgili literatür taraması,
uzman görüşü alınması bakımından mantıksal düşünme
ile ilgili olarak oluşturulan açık uçlu anket formunun kapsam
geçerliliği sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca araştırmada sorulan
sorular ile ilgili katılımcı teyidinin alınması ile iç geçerlik
(inandırıcılık) sağlanmaya çalışılmıştır. Verilerin inandırıcılığını
artırmak için ise toplanan verilerden elde edilen bulguların
tutarlılığı kontrol edilmiştir. Buna yönelik olarak bulguların, açık uçlu anket formunun geliştirilmesinde kullanılan kavramsal
çerçeve ile uyumluluğu kontrol edilmiş ve doğrudan alıntılar
yapılarak araştırmanın inandırıcılığı yükseltilmeye çalışılmıştır.
Bununla birlikte araştırma süreci ve bu süreçte yapılan işlemlerin
ayrıntılı bir şekilde anlatılması ile araştırmanın dış geçerliği
(aktarılabilirliği) arttırılmaya çalışılmıştır.
Araştırmanın güvenirliğini sağlamak için de iç ve dış güvenirlik
kontrolü yapılmıştır. Araştırmanın iç güvenilirliğinin (tutarlılığının)
sağlanmasında, bulguların ortak gelen cevaplar üzerinden
gruplama yapılarak ve herhangi bir yorumda bulunmadan
doğrudan alıntılar şeklinde verilmesine dikkat edilmiştir. Araştırma
için kişisel bilgi formundaki bilgiler, elde edilen verilerin
analizinde kullanılan kavramsal çerçeve, analiz yöntemleri ile
ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmesi ile de araştırmanın dış
güvenilirliği (teyit edilebilirliği) sağlanmaya çalışılmıştır.
Verilerin Analizi
Açık uçlu anket formu ile ilgili çözümlemeler, nitel boyutta
gerçekleşmiştir. Kodlamalar araştırmacı ve uzmanların ortak
görüşleri doğrultusunda oluşturulmuştur. Bu çerçevede,
mantıksal düşünmeye ilişkin öğretmen görüşleri içerik analizi
kullanılarak, belli temalar altında gruplandırılarak çözümlenmeye
çalışılmıştır. İçerik analizi, başkaları tarafından ortaya
konulan iletişim materyalinin; içerdikleri mesajlar, karakterler,
simgeler, kimlikler, bilgiler, sloganlar vb. gibi açılardan incelenmesi
ve sayısallaştırılmasıdır. Yazılı ve sözlü belgeler sistematik
şekilde incelenerek, belirli aşamalardan sonra bu belgelerin
içeriği belirli kategorilere ayrılabilir, tablolara ve grafiklere
aktarılabilir. Böylece olgunun anlaşılması ve açıklanması daha
kolay hale gelir (Arıkan, 2004). Walizer ve Wienir (1978) içerik
analizini, kaydedilmiş bilginin içeriğini araştırmak için oluşturulmuş
sistemik prosedür olarak tanımlamıştır. İçerik analizi,
bir gözlem yönteminden çok bir çözümleme yöntemidir. İçerik
analizi sonuçları, tarama araştırmalarında olduğu gibi, genelde
yüzde tabloları şeklinde sunulur. İçerik analizi tarama araştırmasının,
doküman araştırmasının da bir eşiti olarak algılanabilir
(Balcı, 2004). Katılımcıların görüşleri her temanın altında
doğrudan alıntılarla sunulmuştur.
Verilerin analizi için akademisyenlerin açık uçlu anket sorularına
verdikleri yanıtlar, araştırmacı tarafından yazılı olarak kaydedilmiştir.
Anket formundaki sorulara verilen benzer cevaplar
kendi içinde gruplandırılmış ve katılımcılar tarafından tekrarlanma
sıklıklarına bakılarak yüzdeleri hesaplanmıştır. Yüzdelik
hesaplamalardan sonra ise akademisyenlerin verdikleri her
bir cevap ayrı ayrı değerlendirilerek ilişkili oldukları görülenler
gruplandırılıp, doğrudan aktarılmıştır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Akademisyenlerin mantıksal düşünmeye ilişkin görüşleri açık
uçlu anket formunda yer alan sorular dâhilinde ele alınarak
dört başlık altında incelenmiştir. Bu başlıklara ilişkin bulgulara
aşağıda yer verilmiştir.
Mantıksal Düşünmenin Ne Olduğuna Dair Akademisyen
Görüşleri
Anket formunda akademisyenlere Sizce mantıksal düşünme nedir? sorusu sorulmuştur. Bu soruya ilişkin akademisyenlerin
verdikleri cevapların frekans dağılımlarına Tablo 2’de yer verilmiştir.
Tablo 2’ye göre mantıksal düşünmenin ne olduğuna dair en sık
verilen cevap “akıl yürütme” şeklinde olmuştur. Bu konuyla ilgili
olarak A2; mantıksal düşünmeyi “düşünürken, düşünceye etki
eden faktörlerin tüm yönlerini dikkate alarak kapsamlı bir akıl
yürütme süreci ilerletmektir”, A14; “yaşam sürekliliği içinde,
yaşama dair olan herhangi bir konuda anlamlı bir soru sorabilmek,
sorulmuş olan herhangi bir soruya doğru akıl yürütme
süreçleri ile ulaşılma” ve A22; “düşünme sürecinde eski tecrübelere
dayanan, hızlı akıl yürütmelerden sıyrılarak daha süreç
içerisindeki adımları takip ederek akıl yürütme biçimini kullanıp
geçerli çıkarımlar yapmamızı sağlamaktadır” ifadeleri ile açıklamışlardır.
Mantıksal düşünmenin ne olduğuna dair bir diğer sıkça
üzerinde durulan görüş ise “çıkarımda bulunma” olmuştur. Bu
konuyla ilgili olarak da A8; “bireyin, karşılaşılan bir problem ya
da durum ile ilgili neden, niçin, nasıl sorularını kendi kendisine
sorup çıkarımlarda bulunmasıdır” ve A13; “bilgi ve deneyimlerimden
hareketle olayların ve olguların değerlendirilmesi
ve değerlendirmeler sonucunda bu olay ve olgulara yönelik
çıkarımların yapılarak çeşitli yorumlar getirilmesi” şeklinde
ifadelerde bulunmuşlardır.
Mantıksal düşünmenin tutarlı olma ve tutarlı düşünmeyle
ilişkisi konusunda ise A3; “mantıksal düşünme; mantıksal ilke
ve yöntemlerden yola çıkarak tutarlı (çelişki barındırmayan)
argümanlara ulaşmayı sağlayan düşünme biçimidir”, A6;
“sorulan sorulara geçerli ve tutarlı cevaplar verebilmektir” ve
A11; “düşüncelerin birbirleriyle tutarlı olması” şeklinde cevaplar
vermişlerdir.
Mantıksal düşünmenin ne olduğuna dair bir diğer görüş ise
“akla uygun düşünme” dir. Bu konuyla ilgili olarak A4; “hayatta
karşılaşılan olayları veya durumları sorgulayarak, kıyaslayarak
ve yaşantı sonucunda oluşan deneyimlere dayanarak akıl
süzgecinden geçirmektir”, A5; “mantıksal düşünme, akıldan yararlanarak düşünme, yani akla uygun düşünmedir” ve A21;
“mantıksal düşünme, insanın aklını yönetebilme becerisine ve
farkındalığına sahip olarak düşünmesidir” ifadelerinde bulunmuşlardır.
Mantıksal düşünmenin ne olduğu ile ilgili dikkat çekici bir diğer
tanımlama ise mantıksal düşünmede duyguların geri kalması
ile ilgili “duyguların ötelenmesi” tanımı olmuştur. Bu konuyla
ilgili olarak, A16; “örneğin, bir konu hakkında karar verme sürecini
bütün artı ve eksileri bir araya getirerek duyguları da aynı
zamanda önemseyerek, sonlandırma sürecidir. Her ne kadar
mantık denilince duygular arka plana itilse de insan nihayetinde
duyguların bir bütünüdür” ve A20; “duyguları alınan
kararlara katmamaktır; duyguların günlük yaşamda alınacak
kararlara etkide bulunmasını önlemek ve problemin çözümün
avantaj ve dezavantajlarını dikkate alınarak karar verilmesidir”
görüşlerini ifade etmiştir.
Mantıksal Düşünmenin Faydalarına Dair Akademisyen
Görüşleri
Anket formunda akademisyenlere “sizce mantıksal düşünmenin
ne gibi faydaları bulunmaktadır?” sorusu sorulmuştur. Bu
soruya ilişkin akademisyenlerin verdikleri cevapların frekans
dağılımlarına Tablo 3’de yer verilmiştir.
Tablo 3’e göre mantıksal düşünmenin ne gibi faydalarının
olduğuna bakıldığında mantıksal düşünmenin çoğunluk olarak
“sebep-sonuç ilişkisi kurdurma” bakımından yarar sağladığı
görülmüştür. Bu konuyla ilişkili olarak A1; “sebep-sonuç ilişkilerini
irdeleyebilme, var olan deneyimleri ve fikirleri zihinsel
süreçlerden geçirme, üst düzey becerilerin kazanımı gibi faydalar
sayılabilir”, A7;“olaylara çok yönlü bakarak sebep-sonuç
ilişkilerini saptayabilme” A19; “mantıksal düşünme sayesinde
olayların sonuçları tahmin edilmeye çalışır ve neden sonuç
ilişkisi kurulmaya çalışılır” ve A20; “mantıksal düşünme sonuca
kısa yoldan varabilmeyi sağlamaktadır. Bunun yanında olumlu,
başarılı sonuca varmaya işe yarar. Olaylar hakkında nedensonuç
ilişkisi kurularak, bir durum daha iyi yorumlanabilir”
şeklinde açıklamalarda bulunmuşlardır.
Mantıksal düşünmenin sağladığı yararlar konusunda üzerinde
durulan konulardan biri de mantıksal düşünmenin “doğru
kararlar almada yardımcı olma” konusudur. Bu konuyla ilişkili olarak A9; “mantıksal düşünme, doğru düşünmeyi ve karar
almayı sağlar. Amaçlara ulaşmamıza hizmet eder. Hayalperestlikten
bizi kurtarır”, A12; “mantıksal düşünme, verdiğimiz
kararların veya yaptığımız işlemlerin sonucundan emin olmamızı
ve yaptığımız işlemleri sorgulayabilme (neyi niçin yaptık)
doğru kararlar verebilmemizi sağlamaktadır” ve A18; “mantıksal
düşünen birey daha doğru kararlar alır. Fikir üretir test eder
ve geliştirir. Böylece zihin gelişimine katkıda bulunur” olduğu
fikirlerine sahiptir.
Mantıksal düşünmenin yararları açısından farklı bir bakış açısı
olarak mantıksal düşünmenin “günlük yaşantıyı kolaylaştırması”
dır. Bu konuyla ilgili olarak A10; “mantıksal düşünme
durumlardan ders çıkararak bu durumlara yönelik yenilikler
getirerek hayatı kolaylaştırır”, A12; “mantıksal düşünme bireysel
ve toplumsal eylemlerin tamamında insanın yanlış yapmasını
engeller, yapılan yanlışları fark etmeyi sağlar. Olaylara
daha sağduyulu ve nesnel yaklaşılmasına imkân sağlar” A15;
“mantıksal düşünme, yaşanılan sorunlarda ani ve uzun vadede
sorun yaşatacak kararlardan kaçınmayı sağlar; akılda dinginliği
sağlar” ve A21; “mantıksal düşünme, insanlarla ve yaşamla
aranızın daha iyi olmasını ve hedeflerinize ulaşmanızda yararlı
bir araçtır” şeklinde fikirlerini belirtmişlerdir.
Mantıksal düşünmenin sağladığı bir diğer yarar ise, “geçerli çıkarımlarda
bulunma” dır. Bu konuda A15; “mantıksal düşünme,
olaylar hakkında yorum ve çıkarım yapabildiği için yararlıdır”
ve A18; “mantıksal düşünme günlük rutin, politik, sosyal ilişkilerimizde
karşımıza çıkan argümanların denetlenmesi ve ileri
sürülen fikirlerin değerlendirilmesinin sağlanmasına olanak
tanır. Bu şekilde karşımıza çıkan öncüllerden geçerli sonuç
çıkarmada ya da geçerli bir yargıya varmada bize yardımcı olur.
Karşımıza gelen bilgilerin süzülmesi, denetlenmesi ve sorgulanmasında
bize yardımcı olan bir araç konumundadır” şeklinde
ifadelerde bulunmuşlardır.
Mantıksal Düşünmenin Engellediği Durumlara İlişkin
Akademisyen Görüşleri
Anket formunda akademisyenlere “sizce mantıksal düşünmenin
engellediği durumlar nelerdir?” sorusu sorulmuştur. Bu
soruya ilişkin akademisyenlerin verdikleri cevapların frekans
dağılımlarına Tablo 4’te yer verilmiştir.
ilgili olarak en fazla “ruhsal durum bozukluğu” mantıksal
düşünmenin engellediği durum olarak yer almaktadır. Konuya
ilişkin A3; “mantıksal düşünme telaş, stres ve ruhsal durum
bozukluğunu engellemektedir” ve A10; “mantıksal düşünme
kişinin ani travmalar geçirmesi ve yoğun stres yaşaması, duygu
durumunu kontrol edememesi gibi durumlarda kontrolü sağlar
ve bu durumların oluşmasını engeller” şeklinde düşüncelerini
ifade etmişlerdir.
Ayrıca mantıksal düşünmenin engel olduğu durumların
olmadığını düşünenler de bulunmaktadır. Konuya ilişkin A14;
“mantıksal düşünmenin sonuçları olabilir fakat bunların olumsuz
anlamda herhangi bir “engelleyici” unsur olamayacağını
düşünüyorum” diye görüş bildirmiştir.
Bununla birlikte mantıksal düşünmenin engellediği bir durum
da “inanç konusu”dur. Bu konuda A11; “Mantığın inanç dünyasına
karışması, kişinin gerçek bir imana sahip olmasını engeller”
A16; “karşılaşılan durumlarda mantık ile açıklanamayan
özellikle dini konular göz ardı edilebilir ve bunun sonucunda
verilecek tepkiler noktasında yanlışlıklar yapılabilir” ve A21;
“mantıksal düşünmeyi engelleyen durumlar, inanç ile birlikte
vicdani durumlardır; öyle sorunlarla karşılaşırız ki aklın yolu
bir bile olsa zaaflarımız ve vicdani durumlara göre karar almak
isteriz” şeklinde ifadelerde bulunmuşlardır.
Mantıksal düşünmenin engellediklerine ilişkin bir diğer durum
da “duygu” konusunda olmuştur. Konuyla ilgili olarak; A8;
“mantıksal düşünmenin engellediği durumlar, duyguların ön
plana çıkması, savunma mekanizmalarını kullanmak, hayal
kurmak”, A11; “Mantıksal düşünmenin engelleyebileceği
durum duygular konusunda olabilir. Çünkü mantığın duygulara
karışması kişiyi duygusuz yapar” ve A18; “mantık doğrultusunda
alınan karar uzun vadede doğru bir karar olabilir
belki ama mutluluk anlamında sizi köreltebilir; monotonluğa
sürükleyebilir. Sonuçta bizler makine değiliz. Bir de duyguları
tam olarak yaşamanızı ve göstermenizi engeller” şeklinde fikir
belirtmişlerdir.
Tüm bu görüşlerin yanında mantıksal düşünmenin engel
olduğu bir diğer durum ise, “olaylara dar bakış açısı” konusundadır.
Konu ile ilgili olarak; A9; “mantıksal düşünme tıpkı
satrançta olduğu gibi anki duruma yönelik önceden gelen bilgi
ve deneyimler üzerinden değerlendirmelerle bir sonraki adımı
irdeleyerek düşünmeyi ve ona göre kararlar vermeyi içerdiği
için gelecekte risk oluşturabilecek durumları bertaraf eder” ve
A12; “mantıksal düşünmeyen olaylara sığ olarak bakar, neden
sonuç ilişkisini kurarken dayanaksız temellere dayandırdığı için
yanlış sonuçlara ulaşır. Mantıklı düşünen bireyde ise durum
tam tersi olur ve daha mantıklı ve doğru kararlar alır” şeklinde
ifadelerde bulunmuşlardır.
Mantıksal Düşünen İle Mantıksal Düşünmeyen Birey
Arasındaki Farklara İlişkin Akademisyen Görüşleri
Anket formunda akademisyenlere “Sizce mantıksal düşünen
ile mantıksal düşünmeyen birey arasındaki farklar nelerdir?”
sorusu sorulmuştur. Bu soruya ilişkin akademisyenlerin verdikleri
cevapların frekans dağılımlarına Tablo 5’te yer verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Mantıksal Düşünen İle Mantıksal Düşünmeyen Birey
Arasındaki Farklara İlişkin Frekans Dağılımları |
Tablo 5’ e göre mantıksal düşünen ile mantıksal düşünmeyen
birey arasındaki en önemli fark “karar verme süreci”nde yaşanmasıdır.
Bu konuda A1; “mantıksal düşünen kişi, karar verme
aşamasında çok daha verimli sonuçlar alabilir. Mantıksal
düşünmeyen bireyler karar almada hızlı davranırlar fakat çoğu
zaman yanlış karar verirler”, A3; “mantıksal düşünen kişi durumun
değerlendirmesini yaparken kaynağın prestijine dayalı ya
da kendi çıkarına dayalı olarak olaya bakmaz. Mantık ilkelerine
ve bu süreçte izlenecek adımları takip eder. Bu tarz düşünme
becerisine sahip olmayan birey bunu yapmaz. Mantıksal düşünen
birey olayda hızlı karar vererek kolaya kaçmaz, altında
yatan ince ayrımları kavramaya çalışır. Mantıksal düşünen
birey dışarıdan sayısal verilerle ya da durumu farklı açılardan
gösteren sonuçlarla yetinmez bu sonuçların nelerden kaynaklı
olarak ortaya çıkmış olabileceğini bulmaya çalışır. Mantıksal
düşünmeyen birey ise hızlı karar vererek çevresinde daha iyi
bildiğini düşündüğü kişilerin görüşlerini hemen benimser. Bazı
genel bilgilerden her şey için geçerli çıkarımlara ulaşır”, A13;
“mantıklı düşünen insan daha sağlıklı kararlar alır, düşünmeyen
insan sürekli hatalar yapar. Mantıklı düşünen insan
hayatında doğru stratejiler uygular ve bu da kolay yoldan
başarıya ulaşmasına neden olur” ve A19; “mantıklı insanlar
daha yavaş karar alırlar. Çünkü ilgili durum ile ilgili bir karara
varmadan önce var olan bütün bilgilerini ve kendileri haricinde
olan diğer bilgileri derinlemesine irdelemek, değerlendirmek
yorumlamak; durumun boyutlarını tespit etmek; bunu belirli bir
dikkat ve odak çerçevesinde yapmak eğilimindedirler ki bu da
belirli süreç demektir. Mantıksal düşünmeyen insanlar ise karar
vermede daha hızlıdır. Burada ise temel etken sezgilerine olan
güvenleridir” gibi düşüncelere sahiplerdir.
Mantıksal düşünen ile düşünmeyen birey arasındaki farklardan
bir diğeri “yaşam kalitesi” ile ilgilidir. Konu ile ilişkili olarak A5;
“yaşam içerisindeki olaylar karşısında ve bireyin yaşamı süresince
yaşam kalitesine yön vermesi diyebilirim”, A7; “mantıksal
düşünen bireylerin kişisel yaşamlarını daha iyi düzenleyebildiklerini,
toplumsal yaşama uyumda daha başarılı oldukları,
günlerini düzenleyebildikleri için geleceklerini planlayabildiklerini
ve planlarını gerçekleştirmekte daha başarılı olduklarını,
mantıksal düşünmeyen bireylerin yaşamsal becerilerinin
yetersiz olduğunu ve toplumsal uyum ve bireysel gelişimde
başarısız olduklarını düşünüyorum”, A11; “mantıksal düşünen
birey hedeflerine ulaşır ve daha mutlu olur. Ruh sağlığı da hatta
beden sağlığı da daha iyi olur. Öteki hedeflerine ulaşamaz. Bu
nedenle de mutsuz olur. Psikolojik travmalar yaşayabilir”, A13;
“mantıksal düşünen birey sorunlara tepki vermez cevap verir,
bu yüzden de hayatı daha dengeli yaşayabilirler. Tabii aşırısı
pek de doğru değil. Mantıksal düşünmeyen birey, sorunlar karşısında anlık ve duyguları doğrultusunda karar veren kişidir.
Hâlbuki duygular zamanla değişebilir. Bu verilen anlık kararlar
yanlış olabilir, kişiye ve çevresine zarar verebilir. Ama duygusal
düşünmeyi yerinde yani uygun durumlarda ve dozunda yürüten
kişi ise ‘ anı yaşar’ da diyebiliriz. Bence her ikisi dozunda olmalı
insanda… Ama ne kadar başarabiliyoruz ki bunu” şeklinde fikir
belirtmişlerdir.
Mantıksal düşünen ile düşünmeyen birey arasındaki bir diğer
fark “olaylara bakış açısı” ile ilgilidir. Konuyla ilgili olarak; A6;
“olaylara bakış açıları arasında çok büyük farklar olur. Mantıksal
düşünmeyen olaylara sığ olarak bakar, neden sonuç ilişkisini
kurarken dayanaksız temellere dayandırdığı için yanlış sonuçlara
ulaşır. Mantıklı düşünen bireyse ise durum tam tersi olur ve
daha mantıklı ve doğru kararlar alır”, A10; “mantıklı düşünen
birey, düşüncelerini bir bütünlük halinde üreterek olaylara
bakarken, mantıksız düşünen birey, ölçütü olmayan, bütünsellik
arz etmeyen, tutarsız ve çelişik düşünceler üretebilmektedir. Bu
bakımdan mantıksız düşünen bireyin akıl yönetiminden yoksun
bir düşünme biçimine sahip olduğunu, mantıklı düşünen bireyin
ise aklını yönetebildiğini söylemek mümkündür” ve A19;
“mantıksal düşünen her adımında sonrasında neler olacağını
detaylı bir şekilde ele alır, her davranışının mantıksal bir dayanağı
bulunmaktadır” gibi düşünceler belirtmiştir.
Mantıksal düşünen ile düşünmeyen birey arasındaki başka
bir fark ise; “düşünme şekli” dir. Bu konuda; A21; “mantıksal
düşünen bireyler öğrendiği konunun altında yatan mantıksal
gerekçeyi sorgulayabilir ve muhakeme yeteneğini geliştirebilir
ve daha derinlemesine mantıksal açıdan düşünme gerçekleştirirken
mantıksal düşünmeyen insanlarda bu durum gerçekleşmez”
ve A22; “mantıksal düşünen bireyler derinlemesine
düşünüp, eleştirel bir bakış açısıyla olayları değerlendirirken
düşünmeyen bireyler daha yüzeysel düşünüp karar verebilmektedirler”
şeklinde ifadelerde bulunmuştur. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Öğrencilerin mantıksal düşünme yetenekleri ile başarıları
arasındaki ilişkinin araştırıldığı çok sayıda çalışma bulunmaktadır.
Bu çalışmalarda genel olarak mantıksal düşünme yeteneğinin,
başarıda ve kavramların anlaşılmasında önemli rolü
olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Tobin & Capie, 1982; Garnett &
Tobin, 1984; Lawson & Thompson, 1988; Williams & Cavallo,
1995; Johnson & Lawson, 1998; Kılıç & Sağlam, 2009; Lawson,
Banks, & Logvin, 2007). Tobin ve Capie (1982), öğrencilerin
kavramları öğrenmelerinin, onların bilişsel gelişim düzeyleri
ile ilişkili olduğunu ifade etmektedirler. Öğrencilerin bilimsel
süreç becerilerini etkileyen değişkenler arasında mantıksal
düşünme yeteneği, kontrol odağı ve akademik davranışlar
olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Garnett ve Tobin (1984),
öğretim programlarının mantıksal düşünme yeteneğini geliştirecek
yönde düzenlenebilmesi için öncelikle öğrencilerin
mantıksal düşünme yeteneklerinin belirlenmesi gerektiğini
ifade etmişlerdir. Lawson ve Thompson (1988) ise, öğrencilerin
kavram yanılgılarının üstesinden gelebilmeleri için öncelikle bu
yanılgıların ve bu yanılgılara ait gerekçelerin farkında olmaları
gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Öğrencilerin, kavram yanılgıları ile
bunların gerekçeleri arasındaki ilişkileri mantıklı olarak tartışmaları sonrasında kavram yanılgılarını giderebilecekleri sonucuna
ulaşmışlardır. Williams ve Cavallo (1995), öğrencilerin fizik
kavramlarını anlamaları ile mantıksal düşünme yetenekleri ve
öğrenme yaklaşımları arasında ilişki olup olmadığını araştırmış
ve mantıksal düşünme yeteneği yüksek düzeyde olan öğrencilerin
fizik kavramlarını daha iyi anladıklarını belirlemişlerdir.
Farklı öğretim yöntemlerinin uygulandığı gruplarda, mantıksal
düşünme yeteneğinin başarıya olan katkıları incelendiğinde
anlatıma dayalı öğretim yönteminin kullanıldığı sınıflarda, başarının
en güçlü yordayıcısının ön bilgi, araştırmaya dayalı öğretim
yönteminin kullanıldığı sınıflarda ise mantıksal düşünme yeteneği
olduğunu saptanmıştır (Johnson & Lawson, 1998). Kılıç ve
Sağlam (2009), 586 ortaöğretim öğrencisi üzerinde yaptıkları
çalışmalarında öğrencilerin mantıksal düşünme yeteneklerinin
cinsiyet ve okul türüne bağlı olarak anlamlı farklılık gösterdiğini
belirlemiştir.
Mantıksal düşünme çalışmalarında, daha çok fen alanlarına
yönelik kavramsal algı, yanılgı ve öğrenme stratejilerinin etkisinin
incelendiği görülmektedir. Bu çalışmaların genellikle sayısal
nitelikli çalışmalar olmasındaki temel sebep, mantık alanının
sadece matematiksel işlemlerden oluştuğunun düşünülmesi
olabilir. Oysa sözel alan içinde de dil ve anlam temelli olarak ele
alınan mantık, düşünmeye bir etken olarak sözel alan içinde de
katkı sağlamaktadır.
Akademisyenlerle yapılan ve mantıksal düşünmenin ne olduğu,
yararlarının, engellediği durumların ve mantıksal düşünen ile
düşünmeyen birey arasındaki farkların neler olabileceğine ilişkin
çalışmamız sonucunda bazı görüşler ortaya çıkmıştır. Buna
göre, mantıksal düşünme genelde akademisyenler tarafından
akıl yürütme süreci, aklı kullanmak, çıkarımda bulunmak,
sebep-sonuç ilişkisi kurmak, mantıklı, tutarlı, doğru, eleştirel,
empatik ve problem çözmeye odaklı düşünmek; ruhsal bozuklukları,
kişilik çatışmaları ve duyguları engelleyici, aynı zamanda
karar verme ve yaşam kalitesini arttırma konusunda etkili olan
bir düşünme biçimi olarak algılanmaktadır. Akademisyenlerin
verdikleri cevaplar değerlendirildiğinde alan odaklı cevaplarda
değişiklik olduğu görülmüştür. Örneğin, mantıksal düşünmenin
ne olduğu ile ilgili soruya ilişkin cevaplarda sözel ağırlıklı bölümdeki
akademisyenlerde mantıksal düşünme; akla uygun olma,
akıl yürütme süreci ve çıkarımda bulunma şeklinde iken, sayısal
ağırlıklı bölümlerdeki akademisyenlerde bu cevaplar problem
çözme becerisi, matematiksel akıl yürütme şeklinde olmuştur.
Böyle bulguların elde edilmesinin sebebi ise sözel ağırlıklı
bölümlerde mantık denilince akıl yürüterek problem çözme
gelmesidir. Bu problem sayısal yani matematiksel işlemlerden
kaynaklı olarak değil, günlük hayatta karşılaşılan herhangi bir
olaya ilişkin fikir yürüterek çıkarımda bulunma şeklidir. Oysa
bu, sayısal bölümlerde tamamen sayısal işlemlerle elde edilen
sembolik bir düşünme şeklinde ifade edilmiştir. Çünkü bölüm
gereği sembollerle işlem yapmaları için matematiksel mantığa
dayanmaları gerekmektedir. Bu noktada, mantıksal düşünme
denildiğinde herkes tarafından anlaşılan bir düşünme aracı
olarak mantığı akla getirmek gerekir. Bunun için de mantığa
ilişkin bilgilerin sadece akıl yürütme boyutunda değil, aynı
zamanda onun dil ve anlamdan bağımsız olamayacağının
bilinmesi gerekir. Çünkü “mantıklı olup olmadığı hakkında yargı bildireceğimiz düşünceler, daima herhangi bir semboller
sistemi olan dile bürünmüş olarak ortaya çıktığı için, burada
mantığın dil ile ilişkisi söz konusudur. Düşünürken, özellikle
konuşarak düşünürken gramer kurallarına uyarak ilerleriz
(Duman, 2008: 28). Bu açıdan gerek dilsel, gerekse akılsal olarak
temel mantık bilgilerinin akademisyenlere kazandırılması gerekir
ki, doğru düşünme sürecini öğrencilerine aktarabilsinler.
Nitekim tersi durumda sadece sayısal verilerde kalan mantıksal
düşünme süreci yaşatılır. Bu da her türlü ilişkide kişiyi engeller
ve anlaşmazlık doğurur. Aynı şekilde mantıksal düşünmenin
yararları konusunda akademisyenlerde, sebep-sonuç ilişkisi
çerçevesinde nesnel ve doğru kararlar alarak günlük yaşantının
kolaylaştırdığı fikri gelişmiştir. Çünkü mantıklı düşünen bireyler
mantık kuralları ve silsilesi içinde hareket ettikleri zaman daha
net karar verme süreci yaşamaktadır. Fakat bunun yanında her
zaman kural ve ilkelere tabi olunduğunda kişinin duygularının
arka plana atılacağı fikri de ortaya çıkmıştır. Çünkü duygular
belirli kurallara tabi olamaz. Bu noktada empatik düşünme
üzerinde de olumsuz yönler ortaya çıkmaktadır. Empati, insanın
kendini karşısındaki insanın yerine koyarak onun duygu,
düşünce ve davranışlarını anlaması olup, olaylara başkalarının
açısından bakabilme yeteneğini ifade eder (Basch, 1983; Eagle
& Wolitzky, 1999). Sürekli mantıksal olarak düşünen ve onun
etkisini duyguları geri bırakma olarak anlayanlar için, empatik
düşünme de gerçekleşemeyebilir. Akademisyenlerde inanç
konusunda da mantıksal düşünmenin engellendiği bir düşünce
bulunmaktadır. Mantıksal düşünceye sahip olmaları sonucunda
belirli bir yargıya düşüp onun peşinden gidildiğinde kişinin
inanacağı şeylerin de değişikliğe maruz kalacağını düşünmektedirler.
Oysa mantıksal düşünmede olduğu gibi, kuralları olan
bir dini sorgulamadan inanmak da mümkün olabilir. Mantıksal
düşünme, inanç konusunda bir engel teşkil edecek konumda
değildir. Mantıksal düşünen insan, doğru ve tutarlı düşünerek
kararlar alabilen ve fikir hayatını ona göre yönlendirerek “en
olura” ulaşabilen insandır. Durum böyle olunca mantıksal
düşünme kişinin tüm hayatında etki gösterecektir. İster karşılaşılan
bir sorunu çözerken, isterse olaylara çeşitli boyutlarda
bakarak doğruya ulaşmada mantıksal düşünme, yaşamın çoğu
noktasında insanları olumlu yönden etkileyerek daha doğru ve
net kararlar almasına yardımcı olacaktır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
1) Arıkan, R. (2004). Araştırma teknikleri ve rapor hazırlama. Ankara:
Asil Yayıncılık.
2) Aziz, A. (2011). Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri ve teknikleri.
(6. Baskı). Ankara: Nobel Yayıncılık.
3) Balcı, A. (2004). Sosyal bilimlerde araştırma: Yöntem teknik ve
ilkeler. Pegem A Yayıncılık.
4) Büyüköztürk, Ş., Kılıç-Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş., &
Demirel, F. (2015). Bilimsel Araştırma Yöntemleri. (19. Baskı).
Ankara: Pagem Akademi
5) Basch, M. F. (1983). Empathic understanding: A review of the
concept and some theoretical considerations. Journal of the
American Psychoanalytic Association, 31, 101-126
6) Başerer, D. (2017). Bir düşünme türü olarak mantıksal düşünme.
The Journal of Academic Social Sciences, 5(41), 433-442.
7) Bell, J. (2005). Doing your research project: A guide for first-time
researchers in education, health and social science. (4th ed.).
Berkshire: McGraw-Hill Education.
8) Bogdan, R., & Biklen, S. K. (2007). Research for education: An
introduction to theory and methods (5th ed.). USA: Pearson/
Allyn and Bacon.
9) Creswell, J. W. (2005). Educational research: Planning, conducting,
and evaluating quantitative and qualitative research (2nd ed.).
New Jersey: Merrill.
10) Çepni, S. (2001). Araştırma ve proje çalışmalarına giriş. Trabzon:
Erol Ofset.
11) Duman, E. Z. (2008). Ortaöğretimde öğretim ilke, yöntem ve
teknikler açısından mantık öğretimi (Yayımlanmamış yüksek
lisans tezi). Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
12) Eagle, M., & Wolitzky, D. L. (1999). Empathy: A psychoanalytic
prespective. In A. C. Bohart, & L. S. Greenberg (Eds.), Empathy
reconsidered: New directions in psychotherapy. (pp. 217-244).
Washington, D. C.: American Psychological Association.
13) Garnett, P. J., & Tobin, K. (1984). Reasoning patterns of preservice
elementary and middle school science teachers. Science
Education, 68(5), 621-631.
14) Glesne, C. (2014). Ön hazırlıklar: Sizin için iyi olanı yapmak. (Çev. P.
Yalçınoğlu). In A. Ersoy, & P. Yalçınoğlu, (Çev. Eds.), Nitel araştırmaya
giriş. (4. Baskı). Ankara: Anı Yayıncılık.
15) Gourgey, A. F. & Earisman, D. L. (1997). Getting students to think
about their own thinking in an integrated verbal-mathematics
course. Research and Teaching Developmental Education,
14(1), 49-56.
16) Güneş, F. (2012). Öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirme.
Türklük Bilimi Araştırmaları Dergisi, 32, 127-146.
17) Hollenbach, J. & DeGraef, C. (1957). Teaching for thinking. The
Journal of Higher Education, 28(3), 126-130.
18) Johnson, M. A., & Lawson, A. E. (1998). What are the relative
effects of reasoning ability and prior knowledge on biology
achievement in expository and inquiry classes? Journal of
Research in Science Teaching, 35(1), 89-103.
19) Kaptan, S. (1998). Bilimsel araştırma ve istatistik teknikleri. (11.
Baskı). Ankara: Tekışık Web Ofset.
20) Kılıç, D., & Sağlam N. (2009) Öğrencilerin mantıksal düşünme yeteneklerinin
bazı değişkenler açısından incelenmesi. Ege Eğitim
Dergisi, 10(2), 23-38. Retrieved from http://dergipark.gov.tr/
download/article-file/57031
21) Lawson, A. E., & Thompson, L. D. (1988). Formal reasoning ability
and misconceptions concerning genetics and natural selection.
Journal of Research in Science Teaching, 25(9), 733-746.
22) Lawson, A. E., Banks, D. L., & Logvin, M. (2007). Self-efficacy,
reasoning ability, and achievement in college biology. Journal
of Research in Science Teaching, 44(5), 706-724. Retrieved
from https://doi.org/10.1002/tea.20172
23) Merriam, S. B. (2013). Nitel araştırma nedir? (Çev. S. Turan). In
S. Turan, (Çev. Ed.), Nitel araştırma, desen ve uygulama için
rehber. Ankara: Nobel Yayıncılık.
24) Neumann, W. L. (2000). Social research methods, qualitative and
quantitative approaches. Boston: Allyn and Bacon.
25) Presseisen, B. Z. (1991). Thinking skills: Meanings and models
revisited. In A. Costa, (Ed.), Developing minds: A resource book
for teaching thinking. Revised Ed. Vol. 1 (pp. 56-62). Alexandria,
Virginia: Association for Supervision & Curriculum Development.
Retrieved from https://files.eric.ed.gov/fulltext/
ED332166.pdf
26) Şimşek, H., & Yıldırım, A. (2013). Sosyal bilimlerde nitel araştırma
yöntemleri. (9. Baskı). Ankara: Seçkin Yayınları.
27) Tobin, K. G., & Capie, W. (1982). Relationships between formal
reasoning ability, locus of control, academic engagement and
integrated process skill achievement. Journal of Research in
Science Teaching, 19(2), 113-1121.
28) Walizer, M. H., & Wienir, P. L. (1978). Research methods and analysis:
Searching for relationships. New York: Harper ve Row.
29) Williams, K. A., & Cavallo, A. M. L. (1995). Reasoning ability,
meaningful learning, and students’ understanding of physics
concepts. Journal of College Science Teaching, 24(5), 311-314.
30) Yıldırım, C. (2010). Bilim felsefesi. İstanbul: Remzi Kitabevi. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
|
|