Kuruluşu 1970’li yıllara uzanan Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Merkezi (ÖSYM), yıllar içerisinde hem yapısı ve konumunda
hem de mevzuatında değişikliklerle günümüze gelmiştir. 19
Kasım 1974 tarihinde Üniversitelerarası Kurul tarafından Üniversitelerarası
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÜSYM)
kurulmuştur. ÜSYM, 1981 yılına kadar faaliyetlerini yürütmüştür.
1981 yılında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile bu yapı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’na bağlanmış ve Öğrenci Seçme
ve Yerleştirme Merkezi adını almıştır. Kurum, 3 Mart 2011
tarihinde yayımlanan 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Merkezi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun
ile YÖK’den ayrılarak idari ve mali özerkliğe sahip özel bütçeli
bir kamu kurumu yapısına dönüşmüş ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme
Merkezi adını almıştır.
ÖSYM, ülkemizde ölçme, seçme ve yerleştirme yapan köklü
bir kurum olup yıllar içerisinde yapmış olduğu sınavların hem
çeşitliliği hem de kapasitesi artmıştır. Yılda yaklaşık 10 milyon
aday ÖSYM tarafından yapılan sınavlara katılmaktadır. İki yılda
bir yapılan KPSS sınavlarının gerçekleştirildiği yıllarda sınavlara
giren toplam aday sayısı daha da artmaktadır. Yapılan sınavlarda
her yıl yaklaşık bir milyonun üzerinde sınav görevlisi görev
almaktadır. ÖSYM hizmet vermeye başladığı 1974 yılından
günümüze kadar yaklaşık 150 milyon adaya hizmet vermiştir.
ÖSYM son yıllarda e-sınav (elektronik sınav) hizmeti vermeye
de başlamış olup İstanbul, Ankara ve İzmir’deki e-sınav merkezlerinde
bu hizmeti sürdürmektedir. E-sınav merkezlerinde de
yılda yaklaşık 25 bin aday sınava katılmaktadır.
Başlangıçta sadece yükseköğretim kurumlarına giriş amacıyla
ölçme, seçme ve yerleştirme yapmak üzere kurulan ÖSYM;
yıllar içerisinde sınav hizmeti portföyüne YDS, DGS, ALES,
TUS, DUS, EUS, YDUS, KPSS, EKPSS ve İSG gibi çok farklı sınavları
dâhil etmiştir. Sınav hizmeti bununla kalmamış yine diğer
kurumların talepleri doğrultusunda Millî Eğitim Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sayıştay
ve Diyanet İşleri Başkanlığına da sınav hizmeti verir duruma
gelmiştir. ÖSYM sınav uygulamanın yanında, sınav sonrası seçme
ve yerleştirme hizmeti de sunmaktadır. Kurumlardan gelen
yeni talepler ÖSYM’nin sınav yükünün daha da artabileceğini
göstermektedir.
Her bir sınav çeşidi için sınav sorularının hazırlanması, basım
aşaması, sınav evraklarının tüm ülke sathındaki sınav binalarına
nakli, adayların ve sınav görevlilerinin sınav binalarına atanmaları,
sınavın güvenli bir şekilde yapılması, sınav evrakının toplanıp
değerlendirilmesi ve sonuçların açıklanması çok büyük
emek gerektiren çok paydaşlı bir süreç olup, en ufak bir hatayı
tolere etmemektedir. Yıllık sınav takviminin yoğunluğu göz önüne
alındığında yılın her günü çalışan ve durmaya tahammülü
olmayan bir sistemden bahsedilmektedir. Dolayısıyla sistemde
düşünülen iyileştirmeler için sistemi durdurmak, bakıma almak
gibi bir durum söz konusu değildir. Yapılacak tüm iyileştirmeler
sistem çalışırken yapılmak ve bu nedenle de ayrıntılı bir şekilde
tasarlanmış olmak zorundadır. ÖSYM, bütün bu ağır sorumluluk
gerektiren hizmetleri yerine getirirken, bir taraftan da süreçlerini yeniden gözden geçirmek ve hizmet kalitesini artırmakla
karşı karşıyadır.
Bu çalışmada, ÖSYM’nin stratejik hedeflerine kısaca değinilmekte
ve söz konusu hedeflere yönelik yapılan çalışmalara
değinilmektedir. Hedefler üç ana hedef altında toplanmıştır; 1)
erişilebilirliği artırmak, 2) şeffaflığı ve hesap verebilirliği artırmak,
3) izleme ve iyileştirme yapmak. Bu üç ana stratejik hedef
altında verilen alt hedefler incelendiğinde bazı alt hedeflerin
işin doğası gereği diğer ana hedefleri de ilgilendirdiği görülecektir.
ERİŞİLEBİLİRLİĞİ ARTIRMAK
Başta üniversite giriş ve kamu personeli seçme amaçlı yapılan
sınavlar olmak üzere ÖSYM’nin yapmış olduğu sınavlar, bireylerin
hayatlarında oldukça büyük anlam ve öneme sahiptir.
ÖSYM tarafından yapılan sınavlara bütün herkesin rahatlıkla
erişebilmesi, fırsat eşitliğinin olmazsa olmaz bir ön koşuludur.
ÖSYM olarak en büyük hedefimiz, herkes için her yerde olmaktır.
Bu çerçevede, ÖSYM’nin sunduğu sınav hizmetlerine erişimi
artırmaya yönelik alt hedefler sunulmuştur.
İki Sınav Arasındaki Bekleme Süresini Kısaltmak
Herhangi bir sınav çeşidi için iki sınav arasında bekleme süresi
uzadıkça, bir nedenle sınavı kaçıran, sınavda istediği sonucu
alamayan veya herhangi bir nedenden ötürü acil olarak ilgili
sınav sonucuna ihtiyaç duyan adayların mağduriyetleriyle
karşılaşılabilmektedir. Ayrıca bu süre uzadıkça sınava atfedilen
önem de olağandışı bir şekilde artmaktadır. Bu, hem sınava
girecek adaylar hem de sınavı yapan ÖSYM üzerinde baskı oluşmasına
neden olmaktadır.
ÖSYM olarak gerçekleştirmek istediğimiz en önemli hedeflerden
birisi, her bir sınav çeşidi için iki sınav arasındaki bekleme
süresini kısaltmaktır. 2018 yılında ÖSYM, mevcut altyapısı ve
sınav takvimi elverdiği ölçüde, söz konusu hedefi doğrultusunda
adımlar atmaya başlamıştır. İlk olarak 2017 yılında e-Sınav
merkezlerinde sadece İngilizce dilinden sınav yapılırken 2018
yılında İngilizce diline ilaveten ilk kez Arapça, Almanca, Fransızca
ve Rusça dillerinden de e-YDS sınavı yapılmıştır. Böylece,
söz konusu diller için iki sınav arasındaki süre kısaltılmıştır. 2018
yılında bu dillerden bir kez yapılan e-YDS sınavlarının 2019
yılında iki ve üzerinde yapılması planlanmaktadır. İkinci olarak,
ALES sınavı, bugüne kadar İlkbahar ve Sonbahar dönemleri
olmak üzere yılda sadece iki kez yapılmaktaydı. 2018 yılında
bu sayı, üçe çıkarılmıştır. Böylece ALES puanına ihtiyaç duyan
akademik personel veya lisansüstü öğrenci adayları, daha kısa
bir süre bekleyerek ALES puanına sahip olacaklardır. Üçüncü
olarak, yine İlkbahar ve Sonbahar olmak üzere yılda sadece iki
kez yapılan matbu (elektronik ortamda olmayan) YDS sınavı,
2018 yılı itibarıyla artık yılda üç kez yapılacaktır.
Tüm bu adımlar yukarıda değinilen herhangi bir sınav çeşidi
için iki sınav arasındaki bekleme süresini kısaltmaya, bir başka
deyişle sınavlara erişimi artırmaya ve dolayısıyla her bir sınav
üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik stratejik adımlardır. Zaman
içerisinde bu adımların ve iyileştirmelerin tüm sınav çeşitlerini
kapsaması hedeflenmektedir.
Sınavlara Güç Yetirebilirliği Artırmak
ÖSYM tarafından yapılan bazı sınavların sadece bazı illerde
yapılması, sınav ücretinin ötesinde adaylara ek malî külfet
getirmektedir. Bu nedenle, ÖSYM’nin temel hedeflerinden bir
tanesi, adayların bulundukların tüm illerde sınav hizmetlerini
sunabilmektir. Bu çerçevede, sınavların mümkün olduğunca 81
ilde yapılması hedeflenmektedir. Bununla ilgili 2018 yılında iki
önemli adım atılmıştır.
Birinci adım, ALES sınavları ile ilgilidir. ALES sınavları yükseköğretimde
hem lisansüstü eğitim hem de akademik kadrolara
başvuru yapabilmek için en kritik sınavdır. ALES sınavlarında
“1.000 altı aday başvurusu için kota” uygulaması; adayların
bu sınavlara erişimlerini kolaylaştırabilmek, dolayısıyla yükseköğretime
bu bağlamda erişimi desteklemek için 2018 yılında
kaldırılmıştır. Bu eski uygulamaya göre, herhangi bir ilde sınava
başvuran aday sayısı 1.000’in altında ise o adayların, aday sayısı
1.000’in üzerinde olan komşu illerde sınava girmeleri gerekiyordu.
6 Mayıs 2018 tarihinde yapılan 2018-ALES İlkbahar sınavı
81 ilde yapılmıştır. Böylece, aday sayısı ve kentin büyüklüğü
ne olursa olsun, bütün illerdeki adaylar kendi illerinde sınava
girebilmişlerdir.
İkinci adım, DGS sınavıyla ilgilidir. DGS sınavı Meslek Yüksekokulu
ve açıköğretim ön lisans programlarından mezun olan
başarılı öğrencilerin lisans programlarına devam edebilmelerine
imkân veren bir sınav olup yılda bir kez yapılmaktadır. Bu
nedenle eğitimlerine lisans eğitimi ile devam etmek isteyen
başarılı ön lisans mezunları için çok önemli bir sınavdır. DGS’ye
başvuran aday sayısı her yıl artmasına rağmen sınav sadece 17
ilde yapılmıştır. 2018 yılında ÖSYM aldığı bir kararla, DGS sınavı
için 17 sınav merkezi kısıtlamasını kaldırmıştır. DGS sınavına
2018 yılında 388.215 aday başvurmuştur. 21 Temmuz 2018
tarihinde yapılan DGS, 81 ilde yapılmıştır.
Her iki sınavı da 81 ilde yapma kararı sonucunda sınavlara hem
başvuran aday sayısının hem de başvuran adayların sınava katılım
oranının arttığı gözlenmiştir. Aynı duyarlılık diğer sınavlar
için de gösterilmekte olup, bu yönde çalışmalar devam etmektedir.
Engeli/Sağlık Sorunu veya Özel Durumu Olan Adaylara
Yönelik İyileştirmeler Yapmak
Daha önce de değinildiği üzere ÖSYM olarak en büyük hedefimiz
herkes için her yerde olmaktır. Bu bağlamda engeli/sağlık
sorunu veya özel durumu olan adayların sınavlara erişimlerini
kolaylaştırmak ve önündeki engelleri kaldırmak bizim için
oldukça önem arz etmektedir. Konuya verdiğimiz önem dolayısıyla,
ÖSYM Değerlendirme Raporları serisinden ilk yayımlanan
raporlardan birisi, Engeli/Sağlık Sorunu veya Özel Durumu Olan
Adaylara Yapılan Sınav Uygulamaları başlığıyla 2018 yılında
yayımlanmıştır (ÖSYM, 2018c). Engeli/sağlık sorunu veya özel
durumu olan adaylar için 2018 yılında yapılan en önemli iyileştirme,
bu adaylar için özel olarak hazırlanan kablolu-kablosuz
iletişimi kesilmiş olan jammerlı sınav salonu sayısıdır. 2017
yılında bu özellikteki toplam 15 sınav salonu sadece 14 ilde
bulunmaktaydı. 2018 yılında bu hizmet toplam 160 sınav salonunda
ve tüm 81 ilde verilmeye başlanmıştır. Böylece, engeli veya özel durumu olan adayların sınava girmek için 14 ilden
birisine gitmeleri zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.
E-Sınav Merkezlerini Tüm Bölgelere Yaygınlaştırmak ve
E-Sınav Çeşidini Artırmak
ÖSYM son yıllarda bazı merkezlerde e-sınav (elektronik sınav)
hizmeti vermeye başlamıştır. Şu an Ankara, İstanbul ve İzmir
olmak üzere üç ilde yer alan dört e-sınav merkezinde aynı anda
yaklaşık 5.500 aday sınava girebilmektedir. Bu sınav merkezlerinde
yılda yaklaşık 25 bin aday sınav hizmeti almaktadır.
ÖSYM’nin e-sınav merkezleri ile ilgili üç hedefi bulunmaktadır.
Birincisi, üniversitelerin bölgesel dağılımlarını da göz önünde
bulundurarak her bölgede en az bir e-sınav merkezi olacak
şekilde merkezlerin sayısını artırmaktır. Bu amaçla yükseköğretim
kurumları ile görüşmeler yapılmış ve üniversite kampüslerinde
yeni e-sınav merkezleri kurabilmek için girişim başlatılmıştır.
İkincisi, bu sınav merkezlerinde yapılan sınav çeşitliliğini
artırmaktır. Bu bağlamda 2018 yılında ilk adım atılmış ve bu
merkezlerde İngilizce e-YDS sınavına ilaveten ilk kez Almanca,
Arapça, Fransızca ve Rusça dillerinden e-YDS sınavları yapılmıştır.
Üçüncüsü, yeni e-sınav merkezleri sayesinde, ilgili bölgede
yaşayan akademisyen ve uzmanların ham soru hazırlanmasında
katkılarını sürekli olarak almaktır.
Aday ve Sınav Görevlileri İşlemleri İçin Mobil Uygulama
Hizmeti Sunmak
ÖSYM her yıl yaklaşık on milyon adaya sınav hizmeti vermesine
ve bu sınavlarda bir milyonun üzerinde sınav görevlisi görevlendirmesine
rağmen aday ve sınav görevlisi işlemleri için henüz
mobil uygulama hizmeti sunmamaktadır. Gelişen teknoloji göz
önüne alındığında bunun büyük bir eksiklik olduğu göz önüne
alınarak 2018 yılında aday ve sınav görevlisi işlemlerini yapmaya
imkân verecek mobil uygulama projesi başlatılmış olup 2018
yılı içerisinde faaliyete geçirilmesi planlanmaktadır.
Sınav Binalarına Erişimi Kolaylaştırmak
ÖSYM, hem adayların hem de sınav görevlilerinin sınav binalarına
erişimlerini kolaylaştırmak için 2018 yılında yeni bir uygulamayı
hizmete sunmuştur. Sınavlara giren adaylar, artık Sınava
Giriş Belgeleri üzerinde yerleştirilen ‘QR Kod’ “Quick Response
Code” sayesinde sınava girecekleri oturuma ait binanın konumunu
kolaylıkla ve en doğru bir şekilde öğrenebilmektedirler.
Sınava girilecek bina konum bilgilerinin gömülü olduğu QR
Kod, adayların sınav yerlerini bulmalarına yardımcı olmaktadır.
Adaylar, uygulama sayesinde, sınavlara girecekleri binalara
ulaşım yollarını ve sürelerini kolaylıkla görebilmektedirler.
Sınav görevlileri de görevli belgelerindeki QR Kodu ile görevli
oldukları sınav binalarına ait ulaşım yollarını ve sürelerini görebilmektedirler.
Sınav Konforunu Artırmak
ÖSYM sınavlarında yükseköğretim kurumlarının ve Millî Eğitim
Bakanlığına ait okul binalarını kullanmaktadır. ÖSYM’nin yapmış
olduğu sınavlara lise son sınıf öğrencilerinden akademisyenlere
kadar çok farklı yaş grubunda adaylar girmektedir. Herhangi bir
sınav için sınav binası atamasında öncelik üniversite binalarına
verilmekte, sonra sınava giren aday sayısına bağlı olarak lise binaları, ortaokul veya ilköğretim binalarına atama yapılabilmektedir.
2018 yılından itibaren sınav aday sayısı ölçeği dikkate
alınarak sınav binaları seçiminde mümkün olduğu kadar sınav
binalarının erişim kolaylığı, engeli olan adaylar için sunduğu
imkânlar, otopark imkânı, sınav salonlarının sınav konforuna
uygunluğu gibi kriterler göz önünde bulundurularak atamalar
yapılmaya başlanmıştır. 2018 yılı sonuna kadar tüm sınav
binalarının bu kriterler çerçevesinde puanlamasının yapılması
ve sınav binalarının seçiminin bu puanlama çerçevesinde yapılması
hedeflenmektedir.
ŞEFFAFLIĞI ve HESAP VEREBİLİRLİĞİ ARTIRMAK
Milyonlarca adayın hayatını doğrudan belirleyen sınavları yapan
ÖSYM gibi bir kurumun bütün eylemlerinden dolayı topluma
hesap verebilmesi ve olabildiğince şeffaf bir şekilde çalışması,
özerk bir kamu kurumu olmasının bir gerekliliğidir. Bir başka
ifadeyle, ÖSYM’ye yasal olarak verilen özerkliğin sorumluluk
çerçevesinde kullanıldığının toplumla paylaşılması gerektiğine
inanıyoruz. Bu kısımda; sınavlar ve süreçlerle ilgili şeffaflığı ve
hesap verebilirliği artırmaya yönelik hedefler ele alınmaktadır.
Bilgi Güvenliğini Artırmak
ÖSYM bilgi güvenliğine yönelik uluslararası bir standart olan
ve bilgi varlıklarının gizliliğini, bütünlüğünü ve erişilebilirliğini
güvence altına almak için oluşturulmuş ISO 27001 Bilgi
Güvenliği Yönetimi Sistemi’ne başvuru için süreci 2018 yılının
ilk aylarında başlatmış, donanımsal ve altyapıya yönelik yüksek
güvenlikli yatırımlar dâhil tüm hazırlıklarını tamamlamıştır. Bu
sertifikasyon sürecinde bilgi varlıklarının bütünlük ve doğruluğu
garanti altına alınacak, bunlara yönelik olası tehlikeler/tehditler
analiz edilecek, risk değerlendirmesi yapılarak uygulanacak
kontroller ve riskleri minimize edecek faaliyetler belirlenip
sürekli güncel tutulacaktır. Böylece ÖSYM’nin bilgi varlıklarının
gizlilik, bütünlük ve erişilebilirlik bakımından korunması, sürekliliği
ve sistematikliği sağlanmış olacaktır.
Soru Bankasındaki Soru Sayısını ve Soru Hazırlayan
Uzmanların Çeşitliliğini Artırmak
ÖSYM her yıl yapmış olduğu sınavlarda yaklaşık sekiz bin soru
kullanmaktadır. ÖSYM yaptığı tüm sınav çeşitleri için soru bankasını
sürekli güçlendirmektedir. Soru sayısı bakımından soru
bankasının güçlü olması yukarıda değinilen her bir sınav çeşidi
için yıl içerisindeki sınav sayısını artırabilme hedefine ulaşabilme
açısından da gereklidir. ÖSYM soru bankasını güçlendirmek
için Ankara soru hazırlama merkezini kullandığı gibi özellikle
2018 yılından itibaren Ankara, İstanbul ve İzmir e-sınav merkezlerinde
de ham soru hazırlama çalıştaylarına ağırlık vermeye
başlamıştır. Yukarıda işaret edildiği gibi, ÖSYM 2018 yılından
itibaren her bölgede en az bir e-sınav merkezi olacak şekilde
yeni e-sınav merkezlerini hizmete almayı planlamaktadır. Böylece
bir taraftan e-sınav aday kapasitesi artacak, diğer taraftan
bu e-sınav merkezlerine yakın yükseköğretim kurumlarındaki
akademisyen ve uzmanların soru hazırlanmasına katkılarını
almak için soru hazırlama çalıştayları da daha kolay organize
edilebilecektir. Sonuç olarak akademisyenler ve uzmanlar soru
hazırlamak için Ankara’ya gelmek zorunda kalmayacak, kendi
illerindeki veya bölgelerindeki e-sınav merkezlerinde katkılarını rahatlıkla sunabileceklerdir. Bu, dolaylı olarak ham soru hazırlama
maliyetini de düşürecektir. Soru sayısının fazlalığı ve kalitesi
kadar soruları hazırlayan akademisyen ve uzmanların çeşitliliği
de soruların güvenliği açısından çok önemli bir faktördür. Bu,
ÖSYM olarak üzerinde durduğumuz en önemli konulardan birisini
oluşturmaktadır.
Kullanılmış Sınav Sorularını Yayımlamak
ÖSYM yapmış olduğu sınavlarda sorduğu soruları bir şekilde
tekrar kullanabilmek için soruları başlangıçta kamuoyu ile
paylaşmama politikasını uygulamıştır. Ancak adaylar tarafından
başlatılan hukuki süreçler soruların kamuoyu ile paylaşılması
yönünde neticelenince ÖSYM farklı yöntemler geliştirmiş ve
nihayetinde yapılan sınavlarda sorulan soruların %10’nunu
kamuoyu ile paylaşma, ancak tamamını da Aday İşlem Sistemi
(AİS) üzerinden adaylara açmayı tercih etmiştir. Üniversiteye
giriş sınavlarında bir istisna uygulanmış ve soruların tamamı
web üzerinden yayımlanmıştır. Sonuç olarak her bir sınav çeşidi
için sınava giren adaylar, sınavdan sonra AİS üzerinden soruların
tamamını görebilmektedir. Bu süreçleri Mayıs 2018 tarihinde
yeniden değerlendiren ÖSYM; 2017 ve öncesi ÖSYS, KPSS,
DGS, ALES, KPDS, ÜDS, YDS, TUS ve DUS sınavlarının sorularının
tamamını ve cevap anahtarlarını web üzerinden kamuoyunun
erişimine açmıştır. Erişime açılan bu sorular, iki ay gibi bir sürede
8 milyonun üzerinde ziyaretçi tarafından görüntülenmiştir.
Geçmiş Sınav Sonuçlarının Tamamını İnternet Ortamında
Erişime Açmak
Uzun yıllardır adaylar sınav sonuçlarına İnternet ortamında
kolaylıkla erişebilmektedir. Adaylar, 2003 ve sonraki yıllara ait
sınav sonuçlarına İnternet ortamında erişebilmektedir. Ancak,
adayın girmiş olduğu sınav 2003 tarihinden önce ise aday
ÖSYM’ye başvurarak ve belirli bir ücret ödeyerek ilgili sınav
sonucunu elde edebilmekteydi. ÖSYM ilk olarak Şubat 2018’de
bu ücreti kaldırmıştır. Böylece, adayların 2003 tarihinden önceki
sınav sonuçlarını ücretsiz olarak elde edebilmelerini sağlamıştır.
Şu anda da 2003 ve öncesine ait tüm sınav sonuçlarının
İnternet ortamına aktarılması ile ilgili hazırlıklarını yapmaktadır.
Sınav Değerlendirme Raporları Yayımlamak
ÖSYM yıllık sınav takvimindeki sınavları bir taraftan yapmaya
devam ederken, topluma hesap verebilirliğin önemli bir parçası
olarak gördüğü sınav değerlendirme raporlarını da yayımlamaya
2018 yılında karar vermiştir. Değerlendirme raporlarıyla ilgili
ayrı bir birim kurmuş ve yapmış olduğu sınavlarla ilgili analizler
yapıp değerlendirme raporları yayımlamaya başlamıştır. Şu ana
kadar değerlendirme raporları serisi kapsamında yedi rapor
yayımlanmıştır: 2017-ALES Sonbahar (ÖSYM, 2018a), 2017-DGS
(ÖSYM, 2018b), Engeli/Sağlık Sorunu veya Özel Durumu Olan
Adaylara Yapılan Sınav Uygulamaları (ÖSYM, 2018c), 2018-
MSÜ (ÖSYM, 2018d), 2017-TUS İlkbahar (ÖSYM, 2018e), 2017
e-YDS İngilizce (ÖSYM, 2018f) ve 2017-TUS Sonbahar (ÖSYM,
2018g). Bu ve benzeri raporların, düzenli olarak yayımlanması
hedeflenmektedir. Bu analiz ve değerlendirmeler, sınavlara
yönelik kanıt temelli iyileştirmelerin yapılmasına imkân verdiği
gibi sınavları isteyen kurum, kuruluş ve politika yapıcılar için
de yol gösterici olmaktadır. Özellikle yükseköğretim kurumları öğrencilerinin ve mezunlarının bu sınavlardaki performanslarını
diğer yükseköğretim kurumlarınınki ile karşılaştırabilme
ve böylece eğitimle ilgili süreçlerini de raporlardaki bulgular
ışığında iyileştirme imkânı elde etmektedir.
Sınav Verilerini Araştırmalar İçin Paylaşmak
ÖSYM kendi değerlendirme raporlarını yayımlamaya devam
ederken veri paylaşımı ile ilgili önemli bir adım daha atmış
ve 2018 yılında aldığı bir kararla, yükseköğretim kurumlarındaki
yüksek lisans ve doktora tezleri ile kamu kurumlarındaki
uzmanlık tezleri için verilerin paylaşımını esas almıştır. Ayrıca,
tezler dışındaki diğer akademik çalışmalar için de verilerin
paylaşılmasına karar verilmiştir. Veri paylaşımına yönelik usul
ve esaslar, ÖSYM Yönetim Kurulu tarafından belirlenmiş ve
kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu adım, Türkiye’deki akademik
bilgi üretiminde başta üniversite giriş sınavı olmak üzere ulusal
sınav verilerinin daha çok kullanılmasını sağlayacaktır. Böylece,
araştırmacılar; OECD tarafından yapılan PISA veya Uluslararası
Değerlendirme Kuruluşu tarafından yapılan TIMSS gibi uluslararası
değerlendirme verilerini ulusal sınav verileriyle karşılaştırma
imkânına da kavuşmuş olacaklardır. Ulusal ve uluslararası
verilerin birlikte kullanılması, Türkiye’deki eğitim sisteminin
mevcut durumu hakkında daha gerçekçi projeksiyonlar yapabilme
imkânı da verecektir.
İZLEME ve İYİLEŞTİRME YAPMAK
ÖSYM’nin mevcut iş ve süreçlerinin iyileştirilebilmesi için, mevcut
durumun sürekli bir şekilde izlenmesi oldukça kritiktir. Bu
kısımda ÖSYM’nin fonksiyonları ile ilgili süreçleri izleme ve elde
edilen bulgularla süreçleri iyileştirmeyi sürekli kılmaya yönelik
alt hedefler ele alınmaktadır.
Değerlendirme Raporları Sonuçlarına Göre İyileştirmeler
Yapmak
Daha önce değinildiği üzere, ÖSYM kamuoyuna hesap verebilirliği
sağlamak adına sınavlara ilişkin değerlendirme raporları
yayımlamaktadır. Raporlarda elde edilen bulgular ışığında
sınavlarla ilgili iyileştirici bazı düzenlemelerin kısa sürede
yapılmış olması değerlendirme raporlarının ne kadar önemli
bir boşluğu doldurduğunu göstermektedir. Örneğin, 2017-DGS
raporu elde edilen bulgular ışığında iki önemli öneri sunulmuştur
(ÖSYM, 2018b). DGS’de sayısal testte 60 ve sözel testte
60 olmak üzere adaylara toplam 120 soru sorulmakta ve 140
dakika cevaplama süresi verilmektedir. Testlerde işaretleme
yapmayan aday sayılarının yüksek oranda olması nedeniyle söz
konusu raporda sınav süresinin 140 dakika yerine 180 dakika
yapılması önerilmiştir. Ayrıca, raporda adayların sayısal ve sözel
testlerde negatif ve sıfır ham puanlarda yoğunlaştıkları göz
önüne alınarak DGS ile lisans programlarına yerleşmek üzere
adayların puanlarının hesaplanabilmesi için her iki testten en az
0,5 ham puan alma koşulunun getirilmesi önerilmiştir. Raporda
yer alan her iki öneri de YÖK tarafından dikkate alınarak 2018-
DGS sınavında adaylara 150 dakika cevaplama süresi verilmiş
ve adayların yerleşme puanlarının hesaplanabilmesi için her iki
testten en az 0,5 ham puan alma koşulu getirilmiştir. Değerlendirme
raporları yayımlamaya devam ettikçe diğer sınavlarda da
yapılacak iyileştirmeler süreklilik kazanacaktır.
İhbar Değerlendirmek, Olağandışılığı Araştırmak, Biyometrik
Analiz Yapmak
ÖSYM, geçmişte yaşanan sıkıntıları tespit edip bunlardan
yola çıkarak süreçlerini sürekli gözden geçirmekte ve güvenlik
önlemlerini artırmaktadır. Burada üç farklı durumla karşı karşıya
kalınmaktadır: toplu veya örgütsel kopya girişimi; küçük bir
grup olarak veya bireysel kopya girişimi; sınava girmesi gereken
aday yerine başka birisini sınava sokma girişimi. ÖSYM’deki
mevcut İhbar Değerlendirme Birimi 2017 yılının sonuna kadar
bu bağlamda incelemeler yapmaktaydı. İhbar Değerlendirme
Birimi, mevcut ve geçmiş sınavlarda kopya girişimleri ve alınan
sınav sonuçlarındaki olağandışılıkla ilgili yapılan ihbarları değerlendirmektedir.
Diğer taraftan İhbar Değerlendirme Birimine
zaman zaman bazı adayların geçmiş sınav sonuçlarının şüpheli
olduğu ile ilgili ihbarlar da gelmektedir. Tüm değerlendirme
sürecinin karmaşıklığını göz önüne alındığında bu birimin tek
başına yetersiz kaldığı görülmüştür. Bundan dolayı, 2017 yılı
sonu itibarıyla ÖSYM’de Sınav Sonuçlarını İzleme ve Değerlendirme
Birimi kurulmuştur. İhbar Değerlendirme Birimi bu
birimin altına alınmış, ayrıca iki yeni birim daha kurulmuştur:
Olağandışılık Araştırma Birimi ve Biyometrik Analiz Birimi. Olağandışılık
Araştırma Birimi, gerekli altyapı ve yeni yazılımlarla
güçlendirilmiştir. Olağandışılık Araştırma Birimi, bir sınavı tüm
boyutlarıyla analiz etmekte, il ve sınav binası bazında derinlemesine
incelemeler yapabilmekte ve o sınava ait olağandışı
bulguları tespit edebilmekte, olası kopya çekenler ve olası kopya
kaynakları hakkında sonuçlar üretebilmektedir. Biyometrik
analiz birimi ise özellikle başkası yerine sınava giren ve “joker”
aday olarak tanımlanan kişilerin tespit edilmesi için aktif olarak
çalışmaktadır. Joker aday tespiti yapıldığında adayın sınavı
geçersiz sayılmakta, aday o sınav sonucu ile kazandığı tüm hakları
kaybetmekte, ÖSYM’nin yapacağı tüm sınavlara ve yerleştirmelere
iki yıl süreyle başvuramamakta, ayrıca hem aday hem
de joker aday hakkında suç duyurusunda bulunulmaktadır.
Adayların ve Sınav Görevlilerinin Sınav Binalarına Giriş Koşullarına
İlişkin Yönetmelik’te biyometrik kimlik doğrulaması
yapılabilmesi için değişiklik yapılmış ve bu değişiklik 18 Nisan
2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelikle
birlikte, sınava giren adaylar ve sınav görevlileri için biyometrik
kimlik doğrulaması yapılabilecek ve böylece başkasının yerine
sınava girme veya görev alma durumları önlenebilecektir.
Yerleştirme Yükünü Azaltmak
ÖSYM, hem sınav yapmakta hem de sınav sonuçlarına göre seçme
ve yerleştirme işlemi yapmaktadır. Dünyadaki benzer sınav
merkezlerine bakıldığında bu merkezlerin ağırlıklı olarak sadece
sınav yaptıkları, ancak yerleştirmeyi sınavı talep eden ilgili
kurumların yaptığı görülmektedir. ÖSYM’nin de uzun vadede
uluslararası bu eğilimle örtüşecek şekilde işlemlerini yeniden
düzenlemesi gerekmektedir. Bundan dolayı, ÖSYM’nin stratejik
önceliklerinden birisi, sınav çeşitliliğini azaltmak ve her sınav
çeşidi için yıl içerisindeki sınav sayısını mümkün olduğu kadar
artırmaktır. Bunun ilk adımı ÖSYM’nin sağlık bilimleri ile ilgili
sınavların (TUS, DUS, EUS, YDUS) yerleştirmesinde atılabilir.
Örneğin TUS ve DUS sınavlarının yıl içerisindeki sayısı artırılabilir,
ancak yerleştirmenin ÖSYM tarafından değil, ilgili kurumlar tarafından yapılması sağlanabilir. Örneğin, üniversitelerin diğer
fakültelerine araştırma görevlisi alınırken nasıl ALES ve diploma
notu dikkate alınıyorsa, sağlık bilimleri alanında da TUS ve DUS
sınav sonuçları ALES gibi işlev görebilir. İlgili fakülteler kadro
ilanına çıkar, TUS veya DUS sınav başarı notu olan adaylar başvurur,
belirlenecek bir oranla (örneğin TUS’un %70’i ve diploma
notunun %30’u şeklinde) yerleştirme yapılabilir. Bu yaklaşımda,
yerleştirme puanının hesaplanmasında lisans eğitiminin de
katkısı olacağı için adayların lisans eğitimine atfettikleri değer
de artmış olur. ÖSYM ise, yerleştirme işlemleri yerine sınavları
yılda birden çok yapmaya odaklanabilir. ÖSYM açısından süreç
yerleştirmeden ziyade sadece sınava odaklandığında, e-sınav
merkezlerinin kapasitesi de artık sorun olmayacağı için sınav
sayısının artırılmasında elektronik sınav seçenekleri de aktif bir
şekilde kullanılabilecektir.
Memnuniyeti Artırmak
ÖSYM, verdiği hizmetten yararlanan paydaşlardan aldığı geri
beslemelerle hizmet kalitesini sürekli artırmayı hedeflemektedir.
Bu amaçla ÖSYM 2018 yılından itibaren adaylara, sınav
görevlilerine ve tüm il ve ilçelerde bulunan sınav koordinatörlüklerine
yönelik memnuniyet anketlerini her ay düzenli
olarak yapmaya ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaya başlamıştır.
ÖSYM’nin bu çerçevede ilk kullandığı alan ÖSYM Çağrı
Merkezi olmuştur. Çağrı Merkezi, 2018 yılının ilk altı ayında
toplam 519.563 çağrıyı yanıtlamıştır. ÖSYM, Çağrı Merkezini
arayanlardan örneklem seçerek memnuniyet anketini her ay
düzenli olarak yapmakta; memnuniyet anketinde Çağrı Merkezi
temsilcisinin yaklaşım ve tutumu, temsilcinin problem çözme
becerisi, çağrı merkezine ulaşabilme kolaylığı ve hizmet kalitesi
araştırılmaktadır. ÖSYM, adayların aldıkları hizmet ve iyileştirilecek
alanlarla ilgili saha taramaları yaptırmaya başlamış olup
2018 yılının son altı ayında özellikle her bir sınav çeşidi için saha
taramaları yapmayı ve bunu düzenli bir şekilde tekrarlamayı
hedeflemektedir. Böylece ÖSYM, paydaşlardan ve sahadan
sağlanacak bilgileri kullanarak sınavlarla ilgili sürekli iyileştirme
yapmayı amaçlamaktadır.
SONUÇ
Bu çalışmada 44 yıldır ulusal çapta merkezî sınav tecrübesi
olan ÖSYM’nin karşı karşıya kaldığı durum ve mevcut stratejik
hedefleri sunulmuştur. Yukarıda da kısaca işaret edildiği üzere,
dünyada çoğu sınav merkezi sadece belirli alanlarda sınav
yapmakta, yerleştirme işlemi sınavı talep eden ilgili kuruluşlar
tarafından yapılmaktadır. ÖSYM ise hem çok farklı alanlarda
sınavlar yapmakta hem de seçme ve yerleştirme işlemlerini yürütmektedir. Her yıl milyonlarca adayın ÖSYM sınavları sonucuna
göre hayatlarının seyrinin değiştiği dikkate alındığında,
ÖSYM’nin iş ve işlemlerinin aksamamasının önemi daha açık
görülebilir. Bu kadar kritik iş ve işlemlerin iyileştirilerek sürdürülebilmesi
için, burada genişçe ele alınan erişilebilirliği artırmak,
şeffaflığı ve hesap verebilirliği artırmak, izleme ve iyileştirme
yapmak şeklindeki üç stratejik ana hedefin gerçekleştirilmesi
oldukça önemlidir. Bu stratejik hedefler gerçekleştirildikçe,
ÖSYM’nin aslî görevi olan adil, geçerli ve güvenilir sınav yapma
fonksiyonları daha da iyileşecektir.