|
2018, Cilt 8, Sayı 2, Sayfa(lar) 264-270 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2018.269 |
Pozitif Duyguların Psikolojik Danışman Adaylarının Entelektüel Becerileri ve Mutluluk Düzeylerine Etkisi |
Aslı UZ BAŞ, Yağmur SOYLU |
Dokuz Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, İzmir, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Pozitif duygular, Psikolojik danışman adayları, Entelektüel beceriler, Mutluluk, Yarı-deneysel araştırma |
|
Bu araştırmanın amacı, pozitif duyguların psikolojik danışman adaylarının entelektüel becerileri ve mutluluk düzeyleri üzerinde anlamlı
bir etkisi olup olmadığını araştırmaktır. Araştırmanın amacı doğrultusunda yarı deneysel bir çalışma deseni kullanılarak, iki deney ve bir
kontrol grubundan oluşan üç çalışma grubu oluşturulmuştur. Araştırmanın katılımcıları 19’u birinci deney, 19’u ikinci deney ve 20’si
kontrol grubundan olmak üzere 58 psikolojik danışman adayından oluşmaktadır. Araştırmada, nicel ve nitel araştırma yöntemlerinin birlikte
kullanıldığı karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel veriler için psikolojik danışman adaylarına açık uçlu bir soru yönlendirilmiştir.
Nicel veriler Oxford Mutluluk Ölçeği ile elde edilmiştir. Elde edilen nitel veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiş, nicel veriler ise SPSS
15.00 paket programında analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen nitel bulgulara göre, slayt ve video gösterimleri sonunda beklenildiği
gibi birinci deney grubunun mutlu, huzurlu, sakin, rahatlamış, neşeli ve enerjik gibi pozitif duygular hissettiği; ikinci deney grubunun da
üzüntü, çaresizlik, hüzün, öfke ve kızgınlık gibi negatif duygular hissettiği görülmüştür. Açık uçlu soruya verilen yanıtların içeriği analiz
edildiğinde ise birinci deney grubundaki psikolojik danışman adaylarının ikinci deney grubu ve kontrol grubuna göre daha uzun ve içerik
açısından da daha kapsamlı yanıtlar verdiği sonucuna ulaşılmıştır. Nicel verilerin değerlendirilmesi sonucunda birinci deney grubundaki
katılımcıların mutluluk puanları deneysel işlem sonrası artmakla birlikte, farklılığın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
İnsan doğasının vazgeçilmez bileşenlerinden olan duygular,
insan yaşantısının kalitesini tanımlarken, uyuma yönelik düşünme
ve eylem için motivasyon sağlarlar. İnsan yaşamındaki bu
önemli yerlerine karşın, duygular 20. yüzyılın son çeyreğine
kadar bilimsel araştırmalarda yeterince yer bulmamıştır (Izard,
2002). Duygular tipik olarak bir kişinin, bir olayın öncülü hakkındaki
kişisel anlamlandırmalarını içeren bilişsel değerlendirmeleri
ile tetiklenir ve ortaya çıkar. Bu değerlendirme süreci
bilinçli ya da bilinçli olmadan ardışık tepki eğilimlerini tetikler
ve sübjektif yaşantılar, yüz ifadeleri ve fizyolojik süreçler vb.
gibi şekillerde kendini gösterir (Fredrickson, 2004).
Psikoloji alanında duyguları çalışan araştırmacıların önemli bir
çoğunluğunun öfke, korku ve üzüntü gibi negatif duygulara
odaklandığı görülmektedir (Fredrickson, 2003). Pozitif duyguların
bilimsel olarak çalışılmasının bir anlamda ihmal edildiği
söylenebilir. Fredrickson’a (2001) göre pozitif duygular hem iyi
oluşun göstergesidir, hem de iyi oluşa katkıda bulunurlar.
Fredrickson (2004), pozitif duyguların işlevleri ile ilgili olarak
“genişletme ve oluşturma” (broaden and build) kuramını geliştirmiştir.
Bu kurama göre, pek çok pozitif duygu kişilerin anlık
düşünce ve davranış repertuarlarını genişletir ve onların kişisel
kaynaklarını (fiziksel ve entelektüel kaynaklar vb.) geliştirmelerini
sağlar. Negatif duygular ise aksine, kişilerin düşünce ve
eylem repertuarlarını sınırlandırır ve kişi için acil fayda sağlayacak
hızlı kararlar almayı teşvik eder. Örneğin, sevinç (joy)
duygusu eğlenmeye, sınırları zorlamaya ve yaratıcı olmaya
teşvik eder. Bu sonuçlar sadece sosyal ve fiziksel davranışlarda
değil, aynı zamanda entelektüel ve sanatsal davranışta ortaya
çıkar. Fenomenolojik olarak ayrı bir duygu olarak ilgi/merak
(“interest”) duygusu araştırma, yeni bilgi ve yaşantılar edinme
ve süreç içerisinde kendi benliğini zenginleştirmeyi teşvik eder.
Üçüncü ayrı bir pozitif duygu olarak ferahlık/huzur (“contentment”),
dinlenme ve mevcut yaşam koşullarının tadını çıkarmaya,
aynı zamanda bu koşulları kendisi ve dünyaya ilişkin yeni
bakış açılarına entegre etmeye teşvik eder. Farklı pozitif duyguların
bir karışımı olarak görülen sevgi (“love”) ise güvenli ve
yakın ilişkiler bağlamında deneyimlenir ve eğlenme, araştırma
ve sevdiklerimizin tadını çıkarmaya yönelik eğilimlerimizin tekrar
tekrar deneyimlenmesini teşvik eder (Fredrickson, 1998).
Pozitif duygulara ilişkin genişletme ve oluşturma kuramı üzerine
yapılan sonraki laboratuar çalışmalarının bulgularına dayalı
olarak Fredrickson (2013), bu kuramın devamı niteliğinde bir diğer modeli geliştirmiştir: Yükselen sarmal modeli (“upward
spiral model”). Bu modele göre, pozitif duygular insanları bir
taraftan olumlu sağlık davranışlarına yöneltebilirken, aynı
zamanda uygun bir iyilik hali seviyesine doğru genel psikolojik
eğilimlerini arttırabilir. Bu modeli, genişletme ve oluşturma
kuramından ayıran özellikleri, insanların uzun vadeli olumlu
yaşam tarzı değişikliklerine hazırlayan (a) olumlu duygularla
tetiklenen bilinçdışı dürtüleri, (b) insanları daha aktif, meraklı,
katılımcı, sağlıklı ve dayanıklı kılan bir dizi iyilik hali davranışlarını
ve (c) biyolojik (okstosin vb.) ve psikolojik (bilinçli farkındalık
vb.) kaynaklar bakımından bireysel farklılıkları vurgulamasıdır.
Pozitif duyguların bilişsel alan üzerindeki etkilerini nörofizyolojik
bir kuram çerçevesinde açıklayan Ashby, Isen ve Turken
(1999), pozitif duyguların pek çok bilişsel performans görevinde
sistematik olarak etkili olduğuna dikkat çekmektedir.
Yazarlara göre pozitif duygular beyinde dopamin düzeyinde
artışa yol açmaktadır. Beyinde frontal korteks alanlarındaki
dopamin artışı ise bilişsel esnekliği arttırmak ve bilişsel bakış
açısı tercihini kolaylaştırmak suretiyle yaratıcı problem çözme
becerilerini geliştirmekte, bu da bilişsel performans üzerinde
bir artışa neden olmaktadır.
Pozitif duyguların bilişsel performans başta olmak üzere insan
davranışları üzerindeki geliştirici etkisi psikoloji alanının bilişler,
içsel motivasyon ve bağlanma stilleri gibi farklı alt alanlarında
yapılan çok sayıda çalışma ile test edilmiş ve pozitif duyguların
dikkat, biliş ve davranışları genişlettiği; fiziksel, bilişsel ve sosyal
kaynakları oluşturduğu gösterilmiştir (Fredrickson, 1998).
Pozitif duygular, hem kaynakları genişletmeye hem de istenilen
amaçlara bağlanmayı arttıracak şekilde düşünme, hissetme ve
hareket etmeye yol açmaktadır. Pozitif duyguları deneyimleyen
bir kişi, arzu edilir olarak algıladığı koşullarla etkileşmektedir.
Pozitif duygular hayatın iyi gittiğine, kişinin amaçlarına ulaştığına
ve kaynakların yeterli olduğuna işaret etmektedir (Lyubomirsky,
2001). Çok sayıda araştırma mutluluğun yaşamın farklı
alanlarındaki başarıyla ilişkili olduğunu göstermektedir. Mutluluk
ve başarı arasındaki ilişki yalnızca başarının mutluluğa yol
açmasından değil, aynı zamanda pozitif duyguların başarıya yol
açmasından kaynaklanmaktadır. (Lyubomirsky, King & Diener,
2005).
Pozitif duyguların bilişsel alan üzerindeki etkisini araştıran bir
dizi deneysel çalışmada katılımcılardan farklı bilişsel görevleri
yerine getirmeleri beklenmiş ve negatif ve/veya nötr duygu
durumda olan bireylerle kıyaslandığında, pozitif duyguları deneyimleyen katılımcıların daha iyi bilişsel performanslar
sergiledikleri bulunmuştur (Isen et al., 1985; Isen, Daubman
& Nowicki, 1987; Murray et al., 1990). Fredrickson’a (1998)
göre bağlanma teorisinin temel sayıltıları da pozitif duyguların
zihinsel gelişim üzerindeki olumlu etkisini destekler niteliktedir.
Kurama göre, bağlanma gereksinimi karşılanan çocuklara,
anneleri keşif yapmaları için güvenilir bir üs sağlarlar. Bu da,
çocukların bilişsel ya da zihinsel kaynaklarını geliştirmelerine
olanak sağlar (Bowlby, 1980). Güvenli bağlanan çocuklarda ilgi
duygusu gelişir. İlgi duygusu ise çocukluktan yetişkinliğe kadar
uzanan süreçte öğrenme için gerekli önemli bir içsel motivasyon
kaynağıdır (Fredrickson, 1998).
Pozitif duyguların düşünce ve davranış repertuarı üzerindeki
etkisine yönelik olarak Türkiye’de yapılan herhangi bir çalışmaya
rastlanmamıştır. Olumlu ve olumsuz duygular sıklıkla iyi oluşu
değerlendirmek üzere yapılan çalışmalarda, iyi oluşun bileşenlerinden
ikisini (diğeri yaşam doyumu olmak üzere) ölçmek
amacıyla kullanılmıştır (Doğan & Eryılmaz, 2013; Eryılmaz ve
Öğülmüş, 2010). Duyguların etkisini inceleyen çeşitli betimsel
çalışmaların sonuçları ise olumlu duyguların farklı değişkenler
üzerindeki etkisine yönelik bulgular sunmaktadır. Karaırmak
ve Siviş-Çetinkaya (2011), deprem yaşantısı geçirmiş bireylerle
yürüttükleri bir çalışmada, pozitif ve negatif duyguların psikolojik
sağlamlık üzerinde doğrudan etkili olduğunu, diğer yandan
benlik saygısı ve içsel denetim odağının pozitif duygulara yol
açtığını ve bunun sonucunda benlik saygısı ve içsel denetim ile
psikolojik sağlamlık arasındaki ilişkide pozitif duyguların aracı
rol üstlendiğini göstermişlerdir. Korkmaz (2005), öğretmenlerle
yaptığı çalışmasında, iyimserlik duygularının performans üzerinde
direkt bir etkiye sahip olduğunu, aynı zamanda iyimserlik
duygularının liderlik stili ve performans arasındaki ilişkide tam
aracılık etkisinin olduğunu bulmuştur. Doğan ve Özdevecioğlu
(2009), hemşirelerle yaptıkları bir çalışmada pozitif duygusallığın
görev performansı ve bağlamsal performans ile pozitif
yönde bir ilişkisi olduğunu ve performansları pozitif yönde
etkilediğini bulmuşlardır.
Bu araştırmanın amacı, Fredcikson’ın geliştirmiş olduğu pozitif
duygulara dair genişletme ve oluşturma kuramını temel alarak,
pozitif duyguların psikolojik danışman adaylarının entelektüel
becerileri ve mutluluk düzeyleri üzerinde anlamlı bir etkisi
olup olmadığını araştırmaktır. Araştırmanın, pozitif duyguların
etkilerine odaklanan literatüre Türk üniversite öğrencilerinden
oluşan bir çalışma grubundan elde edilen verilerle katkı sağlaması
beklenmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Araştırma Deseni
Bu araştırma, deneysel araştırma desenlerinden yarı deneysel
desenin kullanıldığı bir araştırmadır. Araştırmada, nicel ve nitel
araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma araştırma
yöntemi kullanılmıştır. Hem nitel hem nicel veriler eş zamanlı
olarak toplandığından karma araştırma yöntemlerinden paralel
karma yöntem kullanılmıştır (Fırat, Yurdakul & Ersoy, 2014).
Araştırma Grubu
Araştırma 2016-2017 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Rehberlik ve
Psikolojik Danışmanlık bölümü 2. sınıf öğrencileriyle yürütülmüştür.
Araştırmanın yapılmasından bir hafta önce öğrenciler
araştırmanın amacı ve gönüllü katılım hakkında bilgilendirilmiş
ve çalışmaya gönüllü olan katılımcılar dâhil edilmiştir. Araştırmanın
katılımcıları 19’u birinci deney, 19’u ikinci deney ve 20’si
kontrol grubundan olmak üzere 58 psikolojik danışman adayından
oluşmaktadır.
Prosedür
Psikolojik danışman adaylarının gruplara atanma işleminde
deney ve kontrol gruplarının denkliğini sağlamak amaçlanmıştır.
Bu sebeple, ön-test olarak Oxford Mutluluk Ölçeği’nin
uygulanmasından sonra katılımcılar ölçekten aldıkları puana
göre yüksekten düşüğe sıralanmıştır. Daha sonra en üstten başlayarak
her üç gruba sırasıyla birer birer atanmışlardır. Böylelikle
mutluluk düzeyleri açısından grupların denk hale getirilmesi
sağlanmaya çalışılmıştır.
Veri Toplama Araçları
Oxford Mutluluk Ölçeği (OMÖ). Hills ve Argyle (2002) tarafından
mutluluğu ölçmek üzere geliştirilmiş, 29 maddelik ve 6’lı
Likert tipi bir ölçme aracıdır. Ölçeğin iç tutarlık katsayısı .91
olarak rapor edilmiştir. Ölçeğin Türkçe’ye uyarlama çalışması
Doğan ve Sapmaz (2012) tarafından yapılmıştır. Ölçek sekiz
faktörlü bir yapı göstermesine rağmen tek faktör olarak kullanılması
önerilmektedir. Ölçeğin ilk formu olan Oxford Mutluluk
Envanteri ile arasında .80 korelasyon olduğu belirtilmektedir
(Doğan & Sapmaz, 2012). Bu araştırmada ölçeğin Cronbach alfa
güvenirlik katsayısı .90 olarak bulunmuştur.
Verilerin Toplanması
Birinci deney grubuna dâhil edilen öğrencilere, farklı pozitif
duyguları harekete geçirmesi beklenen dört farklı slayt ve video
gösterimi; ikinci deney grubuna farklı negatif duyguları harekete
geçirmesi beklenen yine dört farklı slayt ve video gösterimi
sunulmuştur. Araştırmacılar, katılımcılara sundukları slayt ve
video gösterimlerinin içeriğine karar verirken Fredrickson’un
(2003) tanımlamış olduğu başlıca pozitif duygular ile önceki
araştırmalarda yaygın olarak kullanılan negatif duyguları dikkate
almışlardır. Deneysel çalışma kapsamında katılımcılarda
ortaya çıkması hedeflenen pozitif duygular huzur, neşe/sevinç
ve mutluluk iken, hedeflenen negatif duygular üzüntü, kızgınlık/
öfke ve hüzündür. Kontrol grubuna ise herhangi bir slayt ya
da video gösterimi yapılmamıştır.
Deney gruplarının, deneysel işlem ve işlem sonrasında nicel ve
nitel verilerin toplanması için 60 dakikalık süreler ayrılmıştır.
Kontrol grubuna ise herhangi bir işlem uygulanmadığından
nitel verilerin toplanması için 30 dakikalık bir süre verilmiştir.
Verilerin Analizi
Araştırmada elde edilen nitel veriler içerik analizi tekniği ile
çözümlenmiş, nicel veriler ise SPSS 15.00 paket programında
karışık desenler için faktöriyel ANOVA yöntemiyle analiz edilmiştir.
Nitel veriler için psikolojik danışman adaylarına “Bir
ortaokula psikolojik danışman olarak atandığınızı varsayalım.
Bu okulun bir sınıfındaki öğrencilerin birçoğunun kendilerini mutsuz hissettikleri ve gelecekleriyle ilgili umutsuzluk yaşadıkları
konusunda bilgilendirildiniz. Bu öğrencilerin iyi oluşlarını/
iyilik hallerini geliştirmek için ne gibi çalışmalar yaparsınız?”
şeklinde bir açık uçlu soru yönlendirilmiştir. Katılımcılara
yöneltilen bu soruya verecekleri yanıtların uzunluğu ve içeriği,
onların entelektüel becerilerini değerlendirmek amacıyla kullanılmıştır.
Ek olarak deney gruplarındaki psikolojik danışman
adaylarının gösterimlerden sonra hissettikleri duyguları yazmaları
istenmiştir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Nitel Verilere İlişkin Bulgular
Birinci Deney ve İkinci Deney Gruplarının Deneysel İşlemler
Sonrasında Hissettiği Duygular
Birinci deney grubuna çeşitli pozitif duyguları harekete geçirmesi
amacıyla birbirinden farklı dört gösterim ve ikinci deney
grubuna da çeşitli negatif duyguları harekete geçirmesi amacıyla
birbirinden farklı dört gösterim yapılmıştır. Her bir gösterim
sonrasında da hissettikleri duyguları not etmeleri istenmiştir.
I. Deney grubuna ilişkin sonuçlar. Birinci gösterim sonrasında
huzur (f = 16) başta olmak üzere, rahatlama (f =9), mutluluk (f
=8), sakinlik (dinginlik) (f = 5) ve diğer pozitif duyguları (f = 3)
hissettikleri; ikinci gösterim sonrasında enerjik (f = 11) başta
olmak üzere mutluluk (f = 5), eğlenmiş (f = 5), neşe (f = 3) ve
diğer pozitif duyguları hissettikleri; üçüncü gösterim sonrasında
mutluluk (f = 12) başta olmak üzere heyecan (f = 5) ve eğlence,
sevinç, hoşlanma, enerjik ve neşe gibi diğer pozitif duyguları
(f = 13) da hissettikleri ve son olarak dördüncü gösterim sonrasında
ise yine mutluluk (f = 12) başta olmak üzere neşe (f =
8), eğlenmiş (f = 7) ve diğer pozitif duyguları (f = 5) hissettikleri
görülmüştür.
II. Deney Grubuna ilişkin sonuçlar. Birinci gösterim sonrasında
üzüntü (f = 13) başta olmak üzere acı (f = 7), hüzün (f = 4), çaresizlik
(f = 3) ve pişmanlık, mutsuzluk, kızgınlık, utanç, umutsuzluk
ve korku gibi başka negatif duygular (f = 19); ikinci gösterim
sonrasında özlem (f = 5) başta olmak üzere karamsarlık (f = 4),
acı (f = 4), üzüntü (f = 4), çaresizlik (f = 3) ve mutsuzluk, sıkkınlık,
hüzün ve yalnızlık gibi başka negatif duygular; üçüncü gösterim
sonrasında sinir (f = 6) başta olmak üzere kızgınlık (f = 5), öfke (f
= 5), üzüntü (f = 5) , kırgınlık (f = 3) ve çaresizlik, acı, umutsuzluk
ve korku gibi başka duygular (f = 9); dördüncü gösterim sonrasında
üzüntü (f = 8) ve umut (f = 8) başta olmak üzere öfke (f =
2) ve acı, iyimserlik, pişmanlık ve şaşkınlık gibi başka duygular
da hissettikleri bulunmuştur.
Birinci Deney, İkinci Deney ve Kontrol Gruplarının İçerik
Analizine İlişkin Bulgular
Deney ve kontrol gruplarındaki psikolojik danışman adaylarının
yöneltilen açık uçlu soruya verdikleri cevaplar öncelikle
uzunlukları açısından değerlendirilmiştir. Verilen kâğıtlardaki
70 kelimeye kadar olan cevaplar kısa, 70-110 kelime aralığında
olanlar orta ve 110 kelimeden fazla olanlar ise uzun olarak
kabul edilmiştir. Birinci deney, ikinci deney ve kontrol gruplarının
açık uçlu soruya verdikleri yanıtların uzunluğuna ilişkin bulgular
Tablo 1’te gösterilmektedir. Birinci deney, ikinci deney ve
kontrol grupların açık uçlu soruya verdikleri yanıtların içeriğine
ilişkin bulgular ise Tablo 2’te yer almaktadır.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 1: Birinci Deney, İkinci Deney ve Kontrol Gruplarının Açık Uçlu Soruya Verdikleri Yanıtların Uzunluğuna İlişkin Bulgular |
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 2: Birinci Deney, İkinci Deney ve Kontrol Gruplarının Açık Uçlu Soruya Verdikleri Yanıtların İçeriğine İlişkin Bulgular |
Tablo 1’de görüldüğü gibi, pozitif duyguları ortaya çıkarması
beklenen slayt ve video gösterimlerini izleyen birinci deney
grubundaki katılımcıların çoğunluğunun kendilerine yöneltilen
açık uçlu soruya verdikleri yanıtlar uzun olarak değerlendirilmiştir.
Negatif duyguları ortaya çıkarması beklenen gösterimleri
izleyen ikinci deney grubu katılımcıları ile kontrol grubunda yer
alan grubun katılımcılarının çoğunluğunun verdikleri yanıtlar
ise kısa olarak değerlendirilmiştir.
Tablo 2’de görüldüğü üzere, pozitif duyguları ortaya çıkarması
beklenen gösterimleri izleyen birinci deney grubunun katılımcılarının
kendilerine yöneltilen açık uçlu soruya verdikleri yanıtların
içerikleri analiz edildiğinde ortaya çıkan temaların sıklığı 192
olarak bulunmuştur. Negatif duyguları ortaya çıkarması beklenen
gösterimleri izleyen ikinci deney grubu katılımcılarının ve
kontrol grubu katılımcılarının verdikleri yanıtların içeriklerinde
ise temaların sıklığı sırasıyla 113 ve 106 olarak bulunmuştur.
Nicel Verilere İlişkin Bulgular
Öncelikle deney ve kontrol gruplarının mutluluk ön-test puanları
arasında anlamlı bir farklılaşma olup olmadığı Kruskal-Wallis
testine göre incelenmiş, gruplar arasında anlamlı bir fark
olmadığı bulunmuştur (X2=21.28, p>.05). Birinci deney, ikinci
deney ve kontrol gruplarının OMÖ’ye göre ön-test ve son-test
puanlarının ortalama ve standart sapma değerleri Tablo 3’de
gösterilmektedir.
Karışık desenler için faktöriyel ANOVA analizi sonuçları ise Tablo
4’de gösterilmektedir. OMÖ’nün ön test ve son test puanlarının
ANOVA sonuçları, birinci deney grubunda yer alan katılımcıların
mutluluk puanlarında bir artış olmasına karşın, bu artışın
istatistiksel olarak anlamlı bir artış olmadığını göstermektedir.
|
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Bu çalışma, pozitif duyguların psikolojik danışman adaylarının
entelektüel becerileri ve mutluluk düzeyleri üzerindeki etkisine odaklanmıştır. Araştırmadan elde edilen nitel bulgulara göre,
slayt ve video gösterimleri sonunda beklenildiği gibi birinci
deney grubunun mutlu, huzurlu, sakin, rahatlamış, neşeli ve
enerjik gibi pozitif duygular hissettiği; ikinci deney grubunun da
üzüntü, çaresizlik, hüzün, öfke ve kızgınlık gibi negatif duygular
hissettiği görülmüştür. Bunun sonrasında psikolojik danışman
adaylarının entelektüel becerilerini değerlendirmek amacıyla
hazırlanan açık uçlu soruya verdikleri yanıtların içeriği analiz
edildiğinde ise birinci deney grubundaki psikolojik danışman
adaylarının ikinci deney grubu ve kontrol grubuna göre daha
uzun ve içerik açısından da daha kapsamlı yanıtlar verdiği sonucuna
ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen bu sonuçlar, pozitif
duyguların, dikkat ve bilişler yanında, yaratıcı düşünme ve psikolojik
sağlamlığa kadar uzanan çok farklı alanlardaki etkilerini
ortaya koyan önceki deneysel çalışmaların sonuçlarını destekler
niteliktedir (Isen et al., 1985; Isen, Daubman & Nowicki,
1987; Murray et al., 1990; Fredrickson, 2001). Psikolojik danışmanların
kısa süreli olarak deneyimledikleri duyguların onların
yaratıcı düşünme, yaratıcı problem çözme ve yazılı olarak ifade
etme becerileri üzerinde etkileri olduğu anlaşılmaktadır. Olumsuz
duyguları deneyimleyen ikinci deney grubunun ve herhangi
bir duygusal içeriğe maruz kalmayan kontrol grubunun açık
uçlu sorulara verdikleri yanıtlarda sırasıyla 113 ve 106 tema
elde edilmişken, pozitif duyguları deneyimleyen birinci deney
grubundaki katılımcıların yanıtlarında 192 tema belirlenmiştir.
Bu çalışmanın sonuçları aynı zamanda, pozitif duyguların akademik
ortamlardaki rolü ve önemini akla getirmektedir. Pekrun
ve ark. (2002), eğitim ortamlarında pozitif duyguların deneyimlenmesinin
akademik başarı üzerinde etkili olduğunu, özellikle
umudun, akademik motivasyonu arttırıcı etkisini belirtmektedir.
Öğrencilerin gerek sınıf içi performanslarını sergilerken,
gerekse sınav ve benzeri değerlendirmeye dayalı etkinliklerinde
deneyimledikleri duyguların onların performanslarını etkileyebileceği
anlaşılmaktadır. Sınav kaygısının öğrencilerin performansları
üzerindeki olumsuz etkisi çok sayıda araştırmaya konu
olsa da (örn., Yıldırım ve Ergene, 2003), pozitif duyguların sınav
performansı üzerindeki etkisinin yeterince araştırılmış bir alan
olmadığı görülmektedir. İleride yapılacak çalışmalarda, pozitif
duyguların akademik ortalardaki etkilerini farklı yönleriyle
inceleme ihtiyacı olduğu düşünülmektedir.
Araştırmadan elde edilen nicel veriler ise birinci deney grubunda
yer alan katılımcıların mutluluk puanlarında bir artış
olmasına karşın, bu artışın istatistiksel olarak anlamlı bir artış
olmadığını göstermiştir. Mutluluk puanlarında anlamlı bir
artışın görülmemesi, katılımcıların pozitif duyguları deneyimleme
süreleri ile açıklanabilir. Genişlet ve oluştur kuramı anlık
(“momentary”) pozitif duyguların deneyimlenmesinin kümülatif
etkisinin iyi-oluş üzerinde etkili olduğunu ileri sürmektedir
(Fredrickson, 2001). Pozitif duygular, negatif duygular ve yaşam
doyumu ile birlikte mutluluğun (iyi-oluşun) temel bileşenlerinden
biri olarak kavramsallaştırılmaktadır (Diener et al., 1999).
Diğer yandan iyi-oluşa dair bu kavramsallaştırmada duyguların
yoğunlukları ile değil, sıklıklarına göre iyi-oluşa katkıda bulundukları
kabul edilmektedir. Bu çalışmada katılımcılar, tek bir
oturumda yaklaşık olarak 15 dakika süre ile pozitif duyguları harekete geçiren uyaranlara maruz kalmışlardır. Kuramsal yaklaşımlar
çerçevesinde değerlendirildiğinde, mutluluk puanlarında
anlamlı bir artış olması için pozitif duyguların daha
uzun süreli olarak deneyimlenmesine ihtiyaç olduğu sonucu
çıkarılabilir.
İnsanların yaşamlarında pozitif duyguları deneyimlerinin
sadece yaşamlarında anlık olarak iyi hissetmelerini sağlamakla
kalmayıp, aynı zamanda yaşamlarını daha iyiye doğru dönüştürdüğü
ve zenginleştirdiği anlaşılmaktadır. Pozitif duygular
daha yaratıcı ve üretken olmaya teşvik etmektedir.
Çalışmanın sonuçlarından farklı ortamlarda çalışan psikolojik
danışmanlar yararlanabilirler. Danışanları yaşamlarında pozitif
duyguları deneyimlemeleri yönünde cesaretlendirerek onların
farklı alanlarda başarıyı deneyimlemelerine, daha mutlu hissetmelerine
ve hatta yaşamlarını daha sağlıklı olarak sürdürmelerine
katkıda bulunabilirler.
Okul psikolojik danışmanları araştırmanın sonuçlarından farklı
alanlarda yararlanabilirler. Izard (2002), duygular üzerine yapılan
araştırma bulgularının, çocukların sosyal-duygusal yeterliklerini
arttırmak ve problem davranışları ve psikopatolojinin
oluşmasını önlemeye yönelik çalışmalarda duygularla ilişkili
boyutlara yer verilmesinin önemini vurgulamaktadır. Buradan
yola çıkarak okul psikolojik danışmanları çocukların kişisel ve
sosyal alanlarda gelişimlerini destekleyici ve önleyici hizmetler
bağlamında pozitif duyguların deneyimlenmesine yer verilen
psiko eğitsel çalışmalar düzenleyip uygulayabilirler. Psikolojik
danışmanlar ayrıca akademik başarıyı arttırmaya yönelik çalışmalarda
pozitif duyguların işlevi konusunda öğretmenleri bilgilendirici
konsültasyon çalışmaları yapabilirler. Bunun yanında
sınıf ortamında pozitif duyguları deneyimlemeye yönelik
aktiviteler düzenleyerek bunları okul rehberlik programlarına
entegre edebilirler.
Son olarak pozitif duygularla ilgili yurt içinde yapılan çalışmaların
yetersizliği göz önünde bulundurularak, pozitif psikoloji
alanında çalışan araştırmacılara pozitif duyguların farklı alanlar
üzerindeki sonuçlarını incelemeye yönelik araştırmalar yapmaları
önerilmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
1) Ashby, F. G., Isen, A. M., & Turken, A. U. (1999). A Neuropsychological
theory of positive affect and its influence on cognition.
Psychological Review, 106, 529-550.
2) Bowlby, J. (1980). Attachment & loss. Vo. II. New York: Basic Books.
Retrieved from https://pdfs.semanticscholar.org/2215/28070
a06d9746283ec0272bd0874f251ebc6.pdf
3) Diener, E., Suh, E. M., Lucas, R. E., & Smith, H. L. (1999). Subjective
well-being: Three decades of progress. Psychollogical Bulletin,
125, 276-302.
4) Doğan, T., & Sapmaz, F. (2012). Oxford mutluluk ölçeği Türkçe
formunun psikometrik özelliklerinin üniversite öğrencilerinde
incelenmesi. Düşünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler
Dergisi, 25, 297-304.
5) Doğan, T., & Eryılmaz, A. (2013). İki boyutlu benlik saygısı ve
öznel iyi oluş arasındaki ilişkilerin incelenmesi. Pamukkale
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 107-117.
6) Doğan, Y., & Özdevecioğlu, M. (2009). Pozitif ve negatif duygusallığın
çalışanların performansları üzerindeki etkisi. Sosyal Ekonomik
Araştırmalar Dergisi, 1(8), 165-190.
7) Eryılmaz, A., & Öğülmüş, S. (2010). Ergenlikte öznel iyi oluş ve beş
faktörlü kişilik modeli. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 11(3), 189-203.
8) Fırat, M., Yurdakul, I. K.., & Ersoy, A. (2014). Bir eğitim teknolojisi
araştırmasına dayalı olarak karma yöntem araştırması deneyimi.
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi, 2(1), 65-86.
9) Fredrickson, B. L. (1998). What good are positive emotions?
Review of General Psychology, 2(3), 300–319.
10) Fredrickson, B. L. (2001). The role of positive emotions in positive
psychology: The broaden-and-build theory of positive
emotions. American Psychologist, 56, 218–226.
11) Fredrickson, B. L. (2003). The value of positive emotions:
the emerging science of positive psychology is coming to
understand why it’s good to feel good. American Scientist, 91,
330-335.
12) Fredrickson, B. L. (2004). The broaden-and-build theory of positive
emotions. Phil. Trans. R. Soc. Lond. B, 359, 1367–1377.
Retrieved from https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/
PMC1693418/pdf/15347528.pdf
13) Fredrickson, B. L. (2013). Positive emotions broaden and build.
Advances in Experimental Social Psychology, 47, 1-53.
14) Hills, P., & Argyle, M. (2002). The Oxford happiness questionnaire:
A compact scale for the measurement of psychological wellbeing.
Personality and Individual Differences, 33, 1073-1082.
Doi: 10.1016/S0191-8869(01)00213-6
15) Isen, A. M., Daubman, K. A., & Nowicki, G. P. (1987). Positive affect
facilitates creative problem solving. Journal of Personality and
Social Psychology, 52, 1122-1131.
16) Isen, A. M., Johnson, M. M. S., Mertz, E., & Robinson, G.F. (1985).
The influence of positive affect on the unusualness of word
associations. Journal of Personality and Social Psychology, 48,
1413–1426.
17) Izard, C. E. (2002). Translating emotion theory and research into
preventive interventions. Psychological Bulletin, 128, 796-824.
18) Karaırmak, Ö., & Siviş-Çetinkaya, R. (2011). Benlik saygısının
ve denetim odağının psikolojik sağlamlık üzerine etkisi:
Duyguların aracı rolü. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, 4(35), 30-43.
19) Korkmaz, M. (2005). Duyguların ve liderlik stillerinin öğretmenlerin
performansı üzerinde etkisi. Kuram ve Uygulamada Eğitim
Yönetimi, 43, 401-422.
20) Lyubomirsky, S. (2001). Why are some people happier than others?
The role of cognitive and motivational processes in well-being.
American Psychologist, 56, 239–249.
21) Lyubomirsky SL, King L, & Diener E. (2005). The benefits of frequent
positive affect: Does happiness lead to success? Psychological
Bulletin, 14, 803–855.
22) Murray N., Sujan H., Hirt E. R., & Sujan M. (1990). The influence of
mood on categorization: A cognitive flexibility interpretation.
Journal of Personality and Social Psychology, 59, 411–425.
23) Pekrun, R., Goetz, T., Titz, W., & Perry, R. P. (2002). Positive
emotions in education. In: Beyond coping: Meeting goals,
visions, and challenges. Erica Frydenberg (Ed.). (pp. 149-173).
Oxford: Oxford University Press.
24) Yıldırım, İ., & Ergene, T. (2003). Lise son sınıf öğrencilerinin
akademik başarılarının yordayıcısı olarak sınav kaygısı, boyun
eğici davranışlar ve sosyal destek. Hacettepe Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 25, 224-234. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
|
|