|
2018, Cilt 8, Sayı 2, Sayfa(lar) 280-297 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2018.271 |
Türkiye’de Mesleki Müzik Eğitiminin Yeni Açılan Üniversiteler, Fakülteler ve Bölümler Bağlamında İncelenmesi |
Murat GÖK |
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Türk Müziği Devlet Konservatuarı, Van, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Yeni açılan üniversiteler, Mesleki müzik eğitimi, Müzik lisans programları, İstihdam |
|
Bu çalışmada, Türkiye’de sayısal anlamda hızlı bir artış gösteren mesleki müzik eğitimi lisans programları yeni açılan üniversiteler, fakülteler,
konservatuvarlar ve bölümler bağlamında incelenmiştir. Araştırmada mesleki müzik eğitimi lisans programlarındaki artış, hem yeni açılan
üniversiteler hem de mevcut ve daha eski üniversitelere kurulan yeni fakülteler, konservatuvarlar ve bölümler ile birlikte ele alınmıştır.
Araştırmanın bir diğer amacı da, Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programlarını program çıktısı ve istihdam olanakları
bakımından değerlendirmektir. Bu amaçla Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programları türleri açısından sınıflandırılarak,
program çıktıları bakımından istihdam alanlarına yönelik sayısal verilerle birlikte incelenmiştir. Çalışmanın evrenini Türkiye’de lisans
düzeyinde mesleki müzik eğitimi veren Yükseköğretim Kurulu’na bağlı kurumlar oluşturmaktadır. Araştırmada örneklem seçimine
gidilmeyerek çalışılabilir evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiştir. Çalışmada Türkiye’de mesleki müzik eğitim veren 114 mesleki
müzik programı/türü saptanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi, verilerin sunumunda ise betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır.
Çalışmada irdelenen ana problem çerçevesinde, Türkiye’de yeni üniversite ve program açma anomalisi olarak tanımlanan olgunun, mesleki
müzik eğitimi veren yükseköğretim kurumlarına da yansıdığı gözlenmiştir. Ayrıca çalışmada, yeni açılan üniversitelere bağlı olarak artan
mesleki müzik eğitimi programlarının kendi aralarında kuruluş biçimleri, program içerikleri, program çıktıları ve eğitim-istihdam ilişkileri
bakımından tutarsız bir görünüm sergiledikleri saptanmıştır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Günümüz sanayi toplumları açısından mesleki eğitim, nitelikli iş
gücünün yaratılması, bu iş gücünün dönüştürülmesi ve yeniden
üretiminin sağlanması açısından son derece önemlidir. Gelişmiş
toplumlar, ihtiyaç duydukları iş gücünü belirli planlama
esaslarına göre belirlerler. Bu planlama, toplumlara kendi geleceklerini
üretim araçları ve ilişkileri açısından yeniden belirleme
imkânı verir. İnsan kaynağı olarak da tanımlanabilecek
işgücünün nitelikli bir şekilde yönlendirilmesi kuşkusuz sistemli
ve planlı eğitim politikaları ile mümkün olabilmektedir. Bir ülkenin
eğitim politikası, eğitimin nasıl yönetildiği, denetlendiği,
planlandığı ve finanse edildiği ekonomi ile ilintilidir (Toprakçı
& Güngör, 2014).
Toplumların gelişmişliği çoğu zaman, eğitilmiş insan gücüne
bağlı olarak değerlendirilmektedir (İçli, 2001; Tok, 2012). Gelişmiş
ve gelişmekte olan toplumlar eğitim sürecini iyi yönetebilmek
için planlamaya ihtiyaç duyarlar. Örgütsel anlamda planlamanın
en üst birimi devlettir. Devletler, insanlık birikiminin
total bir çıktısı durumunda olan teknoloji, bilim, sanayi ve fen
alanlarında yaşanan gelişmeleri göz önüne alarak toplumsal iş
bölümünü düzenleyecek istihdam stratejilerine ihtiyaç duyarlar.
Bu düzenleme sürecinde hazırlanan ekonomik kalkınma
planları ve istihdam stratejileri mesleki eğitim faaliyetlerini
etkiler. Bu anlamda eğitsel planlama bir tür politik ve sosyoekonomik
sürece işaret eder.
Eğitim toplumsal, bireysel, ekonomik ve siyasal işlevleri olan
karmaşık bir sistemdir. Eğitim kurumu, yalnızca okul sistemini
kapsamakla kalmayıp toplumdaki diğer kurumlarla da ilişkilidir.
Eğitim sorunları günümüzde yalnızca eğitim alanının tasarrufunda
olmayıp, yerel ve ulusal politika gündemlerinin de
merkezi haline gelmektedir (Henig, 2013). İşgücü, istihdam ve
üretim ilişkilerinde sürekli değişimin yer aldığı ekonomi kurumu
da eğitim politikaları ile ilişkilidir (İçli, 2001). Eğitim arzının da
talebinin de ekonomik sistemle ilişkisi bulunmaktadır. Devletler
nüfusu, sosyal beklentileri, ekonomik beklentileri, bilimsel ve
teknolojik değişim öğelerini göz önüne alarak eğitim politikalarını
belirlerler. Bu alanlarda yapılan yanlış yatırımlar yüksek bir
eğitim ve ekonomi zayiatı olarak geri dönebilir. Çünkü eğitim,
çıktılarının zamana yayılması nedeniyle yüksek maliyetli bir
olgudur. Eğitim hizmetinin yürütülmesinin ve hizmetten yararlanmanın
eğitim maliyeti olarak tanımlanan belli bir maliyeti
vardır (Korkmaz, 2006). Ekonomik ve kurumsal koşulların sanayileşmiş
ülkeler arasında oldukça çeşitli olduğu göz önüne alındığında,
mesleki eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sürdürülebilir olması için politikacıların mevcut ekonomik kaynakları dikkatli
bir şekilde inceleyerek, politikalarını bu kaynaklar üzerine inşa
etmeleri gerekmektedir (Eichhorst et al., 2015).
Eğitim politikalarına ilişkin araştırmalar, son yıllarda iktidar veya
hükümet otoritelerinin eğitim alanındaki politik kararlarının ve
nüfuzunun önemli oranda arttığını göstermektedir. (Conley,
2003; Galey, 2015). Türkiye’de de cumhuriyetin kuruluşundan
günümüze değin, eğitim politikaları hiçbir zaman siyasi etkiden
bağımsız biçimlenmemiştir. Ancak, küresel anlamda da, yerel
anlamda da siyasilerin eğitimi şekillendirmelerine ilişkin tarihsel
arzularının; ‘eğitimci ve akademik’ kişilerin eğitim alanındaki
inisiyatifini giderek daralttığı söylenebilir (Henig, 2013: 19).
Üniversiteler toplumların şekillenmesinde, nitelikli iş gücü
yetişmesinde ve bilimsel-kültürel birikimin arttırılmasında
öncü kurumlardır. Türkiye’de özellikle son 15 yılda, ülke genelindeki
üniversite sayısını arttırmaya yönelik önemli bir çaba
olduğu gözlenmektedir. Türkiye’de 1923’ten 2003’e değin 76
üniversite kurulmuşken, 2003-2015 döneminde 108 üniversite
kurulmuştur. Bu nicel büyümede iktidarın “her il’e üniversite”
politikasıyla beraber, piyasa koşullarında şekillenen vakıf
üniversitelerindeki artışın birlikte rolü bulunmaktadır. Eğitimi
bir sistem olarak ele aldığımızda, yukarıda özetlenen sosyoekonomik
ve siyasal kararların yükseköğretim kurumlarını ve
akademik alanı nasıl etkilediği sorunsalı doğmaktadır.
Amaç
Bu araştırmada, güzel sanatlar eğitiminin bir kolu olan mesleki
müzik eğitimi, yeni açılan üniversiteler, fakülteler, bölümler
ve programlar bağlamında ele alınmıştır. Araştırmada mesleki
müzik eğitimi lisans programlarındaki artış hem yeni açılan
üniversiteler hem de mevcut ve daha eski üniversitelere kurulan
yeni fakülte, konservatuvar ve bölümlerle birlikte değerlendirilmiştir.
Araştırmanın bir diğer amacı Türkiye’de mesleki
müzik eğitimi veren lisans programlarını program çıktısı ve
istihdam olanakları bakımından değerlendirmektir. Bu amaçla
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programları,
program türleri açısından sınıflandırılarak, program çıktıları
bakımından istihdam alanlarına yönelik sayısal verilerle birlikte
incelenmiştir. Araştırmada ele alınan sorunsal çerçevesinde
mesleki müzik eğitimi veren lisans türleri “anabilim dalı, bölüm
ve ana sanat dalları” olarak yinelenmek yerine Yükseköğretim
Kurulu (YÖK)’nun ortalama dört yıl süren üniversite veya yüksekokul
lisans eğitimi için kullandığı ‘program’ terimi ile kısaltılarak
‘lisans eğitimi veren müzik öğretim programları’ şeklinde
kullanılmıştır.
Mesleki Müzik Eğitimi
Mesleki eğitim en genel tanımıyla insanların belirli özellikleri
olan iş kolları için mesleki eğitim kurumlarında aldıkları eğitim
olarak tanımlanabilir. Mesleki eğitim insanların teknik, bilimsel,
teknolojik veya yeteneksel gelişimini artırmayı hedefler.
Eğitimin bir boyutu olan sanat eğitimi, bireylerin yetenekleri
ve ilgilerine göre seçtikleri başlıca alanlarda, kendi istekleri
doğrultusunda davranış değiştirme sürecidir (Aras, 2011).
Sanat eğitimi, görsel sanatlar ve sahne sanatları alanında standartlara
dayalı, okul ve öğrenim düzeyine göre ele alınan, sanat
eğitmeni tarafından temel müfredatın bir parçası olarak verilen
eğitimdir (Efland, 1989). Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Sanat
Etkinlikleri Öğretim Kılavuzu’nda güzel sanatları Şekil 1’deki gibi
sınıflandırır (MEB, 2006).
Çağdaş eğitim bilim, sanat ve teknik olarak üç genel konu
alanında belli bir felsefi bütünlük içinde düzenlenip gerçekleştirilmeye
çalışılır. Müzik eğitimi ise, daha çok sessel ve işitsel
nitelikli bir sanat eğitimi olarak güzel sanatlar eğitiminin en
önemli dallarından birini oluşturur (Uçan, 2005). Türkiye’de
müzik eğitimi genel müzik eğitimi, amatör müzik eğitimi ve
mesleki müzik eğitimi olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Özel okul
veya vakıf üniversitelerinin müfredatlarındaki ‘esnemeleri’
hariç tutarsak, genel ve mesleki müzik eğitimini büyük oranda
YÖK ve MEB aracılığı ile devletin şekillendirdiğini söyleyebiliriz.
Genel müzik eğitimi, Türkiye’de okul öncesi eğitiminden
ortaöğretim bitimine kadar çeşitli yoğunluklarda verilir. Genel
müzik eğitiminde öğretim faaliyetlerini okul öncesi ve ilköğretim
birinci kademede dördüncü sınıfa kadar okul öncesi ve
sınıf öğretmenleri yürütür. Dördüncü sınıftan sekizinci sınıfın
sonuna kadar olan süreçte ise müzik branş öğretmenleri görev
alırlar. Ortaöğretim evresinde seçmeli olarak yer alan müzik
dersini yine müzik öğretmenleri yürütür. Genel müzik eğitiminin
esasları, içeriği, amaçları, haftalık ders saatleri ve programı
MEB tarafından belirlenir. Mesleki müzik eğitimi ise ‘müzik
alanının bütününü, bir kolunu ya da dalını seçen; müziğe belli
düzeyde yetenekli kişilere yönelik olup, dalın, işin ya da mesleğin
gerektirdiği müziksel davranışları ve birikimi kazandırmayı
amaçlar’ (Uçan, 1992). Türkiye’de mesleki müzik eğitimi, orta
öğretim düzeyinde konservatuvarlarda ve Anadolu Güzel
Sanatlar liseleri müzik bölümlerinde verilmektedir. Mesleki müzik eğitimi yükseköğretim düzeyinde ise üniversitelerin
eğitim fakültelerine bağlı güzel sanatlar eğitimi bölümü müzik
öğretmenliği anabilim dallarında, konservatuvarlarda, müzik
ve sahne sanatları bölümlerinde ve güzel sanatlar fakülteleri’ne
bağlı müzik bölümlerinde verilmektedir. Mesleki müzik eğitimi
bu bölümler içinde anabilim ve ana sanat dalları olarak yapılanmıştır.
Yukarıda sayılan mesleki müzik eğitimi veren kurumlar
eğitim programlarında esnek olmakla birlikte örgütsel bağ
anlamında YÖK’e bağlıdırlar.
Müzik öğretmeni yetiştiren kurumların yapısı, işleyişi ve programı
cumhuriyetin kuruluşundan günümüze çeşitli zamanlarda
değişikliğe uğramıştır. Bu çerçevede şu anki işleyişin iskeletini
oluşturan son değişiklikler 1982 ve 1997 yıllarında yapılmıştır
(Gün-Duru & Köse, 2012). 1982’de yükseköğretim kurumlarının
üniversitelere devredilmesiyle öğretmen yetiştiren bu kurumlar
eğitim fakülteleri bünyesine devredilmiş ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun kapsamına girmiştir. 1997 yılında,
eğitim fakültelerinin bölüm ve anabilim dallarında gidilen bu
düzenlemeyle eğitim fakültesi müzik eğitimi bölümü, güzel
sanatlar eğitimi bölümü müzik eğitimi anabilim dalı olarak
yeniden yapılandırılmıştır. Bu değişiklikler YÖK yetkileri kapsamında
gerçekleştiğinden fakülte, bölüm ve anabilim dalı amaçları
yönünden Yükseköğretim Kanununda belirtilen görev ve
sorumluluklarını korumuşlardır (Yayla, 2004). 1998-1999 yıllarında
eğitim fakülteleri müzik öğretmenliği anabilim dallarında
gidilen bazı değişikliklerle öğretmenlik mesleğini biçimlendiren
dersler programda önemli ölçüde arttırılmıştır.
Konservatuvarlar ise en genel tanımıyla sanatçı yetiştirirler.
YÖK’ün tanımına göre konservatuvar ‘müzik ve sahne sanatlarında
sanatçı yetiştiren yükseköğretim kurumudur’ (YÖK, 2006:
16). MEB’e göre konservatuvar, bünyesinde hazırlık birimleri
olarak ilköğretim ve ortaöğretim kurumları da açılabilen, müzik
ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren bir yüksekokuldur
(MEB, 2013). Türkiye’de genel tanımlardan yola çıkılarak konservatuvarların
amacı ‘müzik, sahne sanatları ve müzikoloji
alanlarında sanat/bilim dallarının özelliklerine uygun olarak
ortaöğretim, lise, lisans ve lisansüstü düzeyinde sanatçı/bilim
insanı yetiştiren kurum’ olarak tanımlanabilir. Türkiye’de konservatuvarlar
genellikle bölüm, sanat ve ana sanat dalları olarak
yapılanmaktadır. Genel yapılanma çerçevesi incelendiğinde konservatuvarların müzik, sahne sanatları ve müzikoloji bölümlerinden
oluştuğu görülmektedir. Bu bölümlere bağlı sanat dalı,
ana sanat dalı ve anabilim dalları konservatuvarların çerçeve
akademik teşkilat yapısını oluşturur.
Türkiye’de yükseköğretim lisans düzeyinde eğitim veren mesleki
müzik eğitimi kurum türleri ve akademik açıdan bağlı oldukları
birimler aşağıda örnekleri ile verilmiştir:
• Eğitim fakültelerine bağlı müzik öğretmenliği anabilim dalı
(örn., Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar
Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı)
• Güzel sanatlar fakültelerine bağlı müzik bölümü (örn., Kırıkkale
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü)
• Güzel sanatlar fakültelerine bağlı müzik bilimleri bölümü
(örn., Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik
Bilimleri Bölümü)
• Güzel sanatlar üniversitesi (örn., Ankara Müzik ve Güzel
Sanatlar Üniversitesi)
• Devlet konservatuvarı (örn., Çukurova Üniversitesi Devlet
Konservatuvarı)
• Müzik ve sahne sanatları fakültesi (örn., Bilkent Üniversitesi
Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi)
• Türk müziği devlet konservatuvarı (örn., Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Türk Müziği Devlet Konservatuvarı)
• Güzel sanatlar fakültesine bağlı müzik ve sahne sanatları
bölümü (örn., Nevşehir Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi
Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü)
• Güzel sanatlar tasarım ve mimarlık fakültesine bağlı müzik
bölümü (örn., Medipol Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım
ve Mimarlık Fakültesi Türk Müziği Bölümü)
• Sanat ve tasarım fakültesine bağlı müzik ve sahne sanatları
bölümü (örn., Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım
Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü)
• Sosyal ve beşeri bilimler fakültesi müzik bölümü (örn.,
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi
Müzik Bölümü)
Mesleki müzik eğitimi veren programların akademik teşkilatlanma
biçimlerine bakıldığında çok çeşitli fakültelere bağlı
farklı bölümler olduğu görülmektedir. Fakülteler bir üniversitenin,
öğrenim alanı veya uzmanlık konusu bakımından ayrılmış
kollarından her biridir. Bu anlamda mesleki müzik eğitimi veren
programların dağınık bir teşkilatlanma yolu izledikleri görülmektedir.
Türkiye’de Yeni Açılan Üniversiteler
1950’li yıllarda sayıları artırılmaya başlanan devlet üniversitelerinin
sayı artışlarına ilişkin dönüm noktaları 1973-1975 dönemi,
1982, 1992, 2006-2008 dönemi olarak sınıflandırılabilir. Bu
dönemlerdeki gelişmeler incelendiğinde ülkemizde üniversite
kurulmasının başlıca iki gerekçeye dayandırıldığı görülmektedir.
Bunlar, ekonomik ve politik gerekçeler olarak ele alınabilir
(Arap-Kavili, 2010). Türkiye’de 1982 yılına kadar açılan üniversite sayısı 19’dur. Bu üniversitelerin çoğu büyük kentlerde ve
bölgesel anlamda coğrafi bölgelerin başat şehirlerinde açılmıştır.
1982 yılına kadar olan süreçte kent merkezlerinde ve bölge
merkezi olarak seçilen illere üniversite açılması, Cumhuriyetin
kuruluş dönemlerinde ifade edilen düşünce ve politikalarla
paraleldir. Türkiye’de üniversitelerin nicel artışı 1992 yılıyla
birlikte farklı bir seyir almıştır. 1992 yılında ikisi enstitü olmak
üzere 24 devlet üniversitesi açılması, 2007 yılında 17’si devlet,
5’i vakıf olmak üzere 23 yeni üniversitenin kurulması, üniversite
kurmada siyasi kararların önemine işaret etmenin yanında,
üniversiteye ilişkin zihinsel temsilin dışavurumu olarak da görülebilir
(Vatansever & Gezici-Yalçın, 2015). 2006 yılından önce
77 olan toplam üniversite sayısı 2006 yılından sonra yaklaşık
%115’lik artış göstermiş ve 165’e yükselmiştir. Böylece 1992
yılı ile beraber 2006 yılının da Türk yükseköğretiminde üniversite
sayılarında görülen artış bakımından önemli bir yere sahip
olduğu söylenebilir. 1933’den 2006 yılına kadar 73 yılda 77
üniversite kurulmuş, ancak 2006’dan 2011 yılına kadar 6 yılda
88 üniversite kurulmuştur (Günay & Günay, 2011). Vatansever
ve Gezici-Yalçın (2015)’a göre vakıf üniversitelerindeki artış da
göz önüne alındığında Türkiye’de genel olarak yeni üniversite
açma/kurma anomalisi diye nitelenebilecek bir durum olduğu
söylenebilir. YÖK verilerine göre 2015 yılı itibariye Türkiye’de
104 devlet, 72 vakıf, 8 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere
toplam 184 üniversite bulunmaktadır (YÖK, 2015). Türkiye’de
yıllara göre devlet üniversitelerinin sayısı Grafik 1’de verilmiştir
(Günay & Günay, 2011).
Türkiye’de devlet ve vakıf üniversitelerinin yıllara göre dağılımı
Grafik 2’de verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Grafik 1: Türkiye’de yıllara göre devlet üniversitelerinin sayısı (Günay & Günay, 2011). |
Hem devlet hem de vakıf üniversitesi sayılarındaki artış birlikte
değerlendirildiğinde üzerinde uzlaşılan temel görüşün siyasal
etki, ekonomik etki ve eğitimdeki neo-liberal politikalar olduğu
görülmektedir (Arap-Kavili, 2010; İnal, 2009; Vatansever &
Gezici-Yalçın, 2015). Üniversitelerin kurulmasındaki doğrudan
ve dolaylı etkiler şöyle sıralanabilir:
• Yerel ekonomiye katkı
• Üniversitenin istihdam yaratması
• Üniversitenin çalışanlarının ve öğrencilerinin yerel ekonomiyi
oluşturan unsurlardan mal ve hizmet talebinde bulunmaları
(Arap Kavili, 2010).
Türkiye’de yeni üniversitelerin açılması kararlarındaki siyasal
etkiler ise yukarıda özetlenen ekonomik gerekçelerle paraleldir.
Türkiye’de iktidarda bulunan siyasal partiler, parti programlarında
belirttikleri eğitim siyasalarını Milli Eğitim Bakanlığı
(MEB) aracılığı ile ülke genelinde hayata geçirirler (Tok, 2012).
Özellikle ekonomik yönden geri kalmış il ve ilçe merkezlerinde
üniversite, enstitü veya yüksekokul açılmasında temel etmen
bölgeye veya ilçeye ekonomik, sosyal veya sanayi hareketlilik
kazandırmak olmuştur. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında,
yükseköğretimdeki okullaşma oranının ve öğretim üyesi sayısının
artırılacağı belirtilmektedir (Tok, 2012). Nicel anlamdaki
bu artış, günümüzde üniversitelerin nitel yönünün sorgulanmasını
da zorunlu bir sonuç olarak beraberinde getirmiştir.
Evrensel anlamdaki ‘üniversite’nin en başat özelliklerinden biri olan bilimsel bilgi üretimi için gerekli araştırma alt yapısının
oluşturulması oldukça maliyetli ve uzun soluklu bir süreçtir.
Üniversiteler evrensel normlarda kurumsallaşmış akademik
disipline ulaşabilmek için alanında uzmanlaşmış ve kürsüleri
olan öğretim üyelerine, yardımcı öğretim elemanlarına, 21.
yüzyıl koşullarına uygun araştırma laboratuvarlarına, kütüphanelere
ve uygun dersliklere ihtiyaç duymaktadır. Nicel artışa
paralel olarak kalite artışının sağlanmasının kuşkusuz büyük bir
maliyeti olacaktır. Sanayi yatırımlarından farklı olarak üniversiter
sistemde kalitenin artırılmasında ‘zaman’ kavramı da ikincil
ya da gizli bir ekonomik maliyeti beraberinde getirmektedir.
Yeni açılan üniversitelerde istihdam edilecek akademisyenlerin
yetiştirilmesi uzun yıllara yayılan bir süreçtir. Üniversitelerin
nitel dönüşümünde ihtiyaç duyduğu ekonomik kaynak, YÖK
aracılığıyla hükümetlerin tekelindedir. Bu durum üniversiteler
açısından siyasal bir bağımlılığı da beraberinde getirmektedir.
Akademik gerekliliklerden çok, dönemin politik ihtiyaçlarına
göre açılan üniversiteler, üniversitelerin zaten geri olan kalitelerini
daha da gerilere çekmiştir (Demirer, Duran, & Orhangazi,
2000).
Yeni Açılan Üniversiteler Bağlamında Mesleki Müzik Eğitimi
Yeni açılan devlet üniversiteleri ve vakıf üniversiteleri ile birlikte bu kurumlar bünyesinde açılan mesleki müzik eğitimi veren
program, bölüm ya da fakülte sayısı da gün geçtikçe artmaktadır
(Topoğlu & İşgörür, 2013). Üniversite bünyesinde kurulan
mesleki müzik eğitimi kurumlarının programları ders içerikleri,
uzmanlık alanları, hedefleri ve amaçları açısından farklılıklar
gösterir. Uçan (2005)’a göre, müzik ve performans sanatları
fakültelerindeki ve devlet konservatuvarlarındaki müzik bölümlerinden
müzisyenler; güzel sanatlar fakültelerinden, müzik
bilimleri ve müzikoloji bölümlerinden müzik bilimcileri; devlet
konservatuvarlarının enstrüman yapım bölümlerinden çalgı
yapım teknisyenleri, eğitim fakültelerinden ve güzel sanatlar
eğitimi bölümlerinden de müzik öğretmenleri yetişmektedir.
Eğitim fakültelerine bağlı müzik öğretmenliği anabilim dallarının
amacı ilköğretim, lise ve dengi meslek okullarında müzik
derslerini okutacak, müzik eğitimi çalışmalarını yürütecek ve
çevrelerinde bu alanda rehber olabilecek nitelikte öğretmen
yetiştirmektir. Müzik öğretmenliği anabilim dallarının program
içeriğini müzik öğretmenin ihtiyaç duyduğu temel müzikal bilgi
ve beceriler ile öğretmenlik mesleğinin gerektirdiği pedagojik
formasyon bilgileri oluşturur. Pedagojik formasyon dersleri,
YÖK’ün öğretmenlik programları için öngördüğü eğitim fakültesi
ortak dersleridir. Türkiye’de klasik batı müziği eğitimi veren
devlet konservatuvarları, Devlet Senfoni Orkestralarının, Devlet Opera ve Bale kurumlarının ve konservatuvarların
ihtiyaçları doğrultusunda sanatçı ve eğitici yetiştirmesini
amaçlayan kurumlardır (Topoğlu & İşgörür, 2013). Batı müziği
temelli devlet konservatuvarlarının kuruluş yapıları üniversitelere
göre farklılıklar göstermekle birlikte genel yapılanmaları
Tablo 1’de gösterilmektedir.
Türk müziği devlet konservatuvarları, geleneksel türk müziği
alanlarında icracı, besteci, yorumcu, eğitimci ve araştırmacı
sanatçılar yetiştirmektedir. Türk müziği devlet konservatuvarlarının
bünyesinde Türk sanat müziği ana sanat dalı, Türk halk
müziği ana sanat dalı ve Türk halk oyunları ana sanat dalı ve
zaman zaman geleneksel Türk müziği bölümleri bulunmaktadır.
Türk müziği devlet konservatuvarı mezunları icracı, araştırmacı,
akademisyen, eğitimci gibi görevlerde bulunmanın yanı sıra
Türk Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT)’nda, Kültür Bakanlığı
devlet korolarında, klasik Türk müziği korolarında ve halk müziği
topluluklarında sanatçı olarak görev alabilmektedirler1 |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Çalışmanın Modeli
Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmayı,
‘gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi nitel veri
toplama tekniklerinin kullanıldığı, algıların ve olayların
doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına
yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma’ olarak
tanımlamak mümkündür (Yıldırım & Şimşek, 2008: 39). Genel
itibari ile nitel araştırmacı gözlem, görüşme ve dokümanlardan
yola çıkarak kavramları, anlamları ve ilişkileri açıklayarak süreci
sürdürür (Merriam, 1998; akt. Karadağ, 2010).
Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini Türkiye’de lisans düzeyinde mesleki
müzik eğitimi veren YÖK’e bağlı kurumlar oluşturmaktadır.
Araştırmada örneklem seçimine gidilmeyerek çalışılabilir
evrenin tamamına ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmada
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren kurumlar yükseköğretim
kurumuna bağlı lisans programları ve birinci öğretim ile
sınırlandırılmıştır. Ayrıca lisans düzeyinde mesleki müzik eğitimi
veren kurumlara bağlı oyunculuk ana sanat dalı, bale sanat
dalı ve çalgı yapım bölümleri araştırmaya dâhil edilmemiştir.
Verilerin Analizi
Araştırmada veri toplama yöntemi olarak tarama yöntemi
kullanılmıştır. Araştırmanın evreninde yer alan Türkiye’deki mesleki müzik eğitimi veren kurumlara ilişkin veriler, YÖK’te
yer alan devlet ve vakıf üniversitelerinin bölüm başkanlıkları,
konservatuvar müdürlükleri ve öğrenci daire başkanlıklarından
elde edilmiştir. Verilerin sunumunda betimsel analiz yöntemi
kullanılmıştır. Betimsel analiz, nitel çözümlemelerdeki verilerin
özgün biçimlerine sadık kalınarak kişilerin söylediklerinden,
yazdıklarından ve dokümanların içeriklerinden doğrudan alıntılar
yapılarak, betimsel bir yaklaşımla verilerin sunumudur
(Karadağ, 2010). |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Türkiye’de Lisans Düzeyinde Mesleki Müzik Eğitimi Veren
Üniversiteler
Türkiye’de lisans düzeyinde mesleki müzik eğitimi veren üniversiteler
kurum türü, mesleki müzik eğitiminin türü, öğrenci sayıları,
üniversitede ilgili programın kuruluş yılı ve eğitim sürecinin
durumu ile birlikte Tablo 2’de belirtilmiştir.
Tablo 2’de yer alan veriler ilgili üniversitelerin resmi internet
sitelerinden, bölüm başkanı veya müdür düzeyindeki akademik
personelden ve öğrenci işleri daire başkanlıklarından
elde edilmiştir. Türkiye’de 2016 yılı itibariyle yükseköğrenim
lisans programları düzeyinde mesleki müzik eğitimi veren 1146
program/bölüm/fakülte/anabilim dalı saptanmıştır (Tablo 2).
Tablo 2’de belirtilen öğrenci sayılarına kimi konservatuvar veya
sahne sanatları fakültelerinde yer alan klasik bale sanat dalı,
oyunculuk sanat dalı, çalgı yapım bölümü ile tiyatro bölümü
öğrencileri dâhil değildir.
Türkiye’de Kuruluş Yıllarına Göre Mesleki Müzik Eğitimi Veren
Programlar
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programları sayısında
özellikle 2005 yılından itibaren fark edilir bir artış olduğu
gözlemlenmektedir. 2005 yılından günümüze değin gözlemlenen
bu artış, Türkiye’deki üniversite sayılarındaki artışla
paraleldir. Mesleki müzik eğitimi veren lisans programlarında
en yüksek artış yılları sekiz yeni program (anabilim dalı/konservatuvar/
müzik bölümü) ile 1992 yılı, yedi program ile 2006 yılı
ve 13 yeni program ile 2007 yılıdır. Bu durumda açılan mesleki
müzik eğitimi lisans programlarının eski üniversitelerde değil,
çoğunlukla yeni kurulan üniversitelerde olduğu söylenebilir.
Türkiye’de 1923’ten 2003 yılına kadar geçen 70 senede açılan
mesleki müzik eğitimi veren lisans programı sayısı 55’tir. Bu sayı
içerisindeki mesleki müzik eğitimi lisans programlarının 50’si
devlet üniversitesi içerisinde, beşi vakıf üniversitesi içerisinde yer almaktadır. 2004 yılından 2015 yılına kadarki süreçte toplam
61 yeni fakülte, bölüm, anabilim dalı ya da konservatuvar
açılmıştır. Bunların 56’sı devlet, beşi vakıf üniversiteleri içerisinde
yer almaktadır. Cumhuriyetin ilanından sonraki ilk 70 yılda
açılandan daha fazla fakülte, bölüm, anabilim dalı ya da konservatuvar
son 12 yılda (2004-2015) açılmıştır. Bu durumda yeni
açılan üniversiteler bağlamında mesleki müzik eğitimi veren
lisans programlarında yoğun bir artış olduğundan söz edilebilir.
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programlarının
yıllara göre sayıları Grafik 3’te verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Grafik 3: Türkiye’de mesleki müzik
eğitimi veren lisans programlarının
yıllara göre sayıları. |
Türkiye’de Kuruluş Türüne Göre Mesleki Müzik Eğitimi Veren
Lisans Programları
2015 yılı itibariyle 114 lisans programından 106’sı devlet,
10’u ise vakıf üniversitelerinde saptanmıştır. Devlet üniversitelerinde
müzik eğitimi veren lisans programlarındaki artışa
rağmen, vakıf üniversitelerinde sürekli bir artış gözlenmemiştir.
Türkiye’de vakıf üniversitelerinin son yıllardaki artışı düşünüldüğünde
(grafik 3) vakıf üniversitelerinin mesleki müzik
eğitimine yönelik anabilim dalı/ana sanat dalı/ konservatuvar/
müzik bölümü gibi yeni lisans programları açma konusunda
kısıtlı davrandıkları görülmektedir. Bu durumda, eğitim kurumu
olmalarının yanı sıra kâr-zarar ilişkisi çerçevesinde ticari birer
eğitim kurumu olan vakıf üniversitelerinin müzik eğitimi bölümü
açmayı gerekli bulmadıkları düşünülebilir. Üniversitelerin
kuruluş türü açısından mesleki müzik eğitimi programlarının
dağılımı da Grafik 4’te verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Grafik 4: Mesleki müzik eğitimi lisans programlarının üniversitelerin
kuruluş türü açısından dağılımı. |
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Grafik 5: Üniversitelerde lisans düzeyinde eğitim veren mesleki
müzik eğitimi programlarının dağılımı. |
Grafik 4’te görüldüğü gibi, Türkiye’de mesleki müzik eğitimi
veren 114 lisans programının 106’sı (%91) devlet üniversitesinde,
10’u (%9) vakıf üniversitesinde yer almaktadır.
Program Türüne Göre Mesleki Müzik Eğitimi Veren Lisans
Programları
Türkiye’de üniversitelerde yer alan mesleki müzik eğitimi lisans
programları akademik teşkilatlanma hiyerarşisi, programın
yapısı, türü ve amacı bakımından farklılık göstermektedir.
Türkiye’de mesleki müzik eğitim veren lisans programları Türk
müziği devlet konservatuvarları, klasik batı müziği konservatuvarları,
eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümlerine
bağlı müzik öğretmenliği anabilim dalları, güzel sanatlar fakültelerine
bağlı müzik bilimleri ve müzik teknolojileri bölümleri,
temel bilimler bölümü, müzik ve sahne sanatları fakülteleri
müzik bölümleri olarak sıralanabilir. Üniversitelerde lisans
düzeyinde mesleki müzik eğitimi veren programların dağılımı
grafik 5’te verilmiştir. Grafikte güzel sanatlar fakültesi (GSF),
güzel sanatlar tasarım ve mimarlık fakültesi, sanat tasarım ve
mimarlık fakültesi ile sosyal ve beşeri bilimler fakültesine bağlı
müzik bölümleri ‘güzel sanatlar fakültesi müzik bölümü’ kategorisinde
değerlendirilmiştir.
Grafik 5 değerlendirildiğinde, Türkiye’de en fazla sayıda olan
program türü 43 ile (%37) müzik öğretmenliği anabilim dalıdır.
Sayısal anlamda İkinci sırada 33 adet (%28) devlet konservatuvarı
gelmektedir. Türkiye’de 30 adet (%26) GSF müzik bölümü, yedi
adet Türk müziği devlet konservatuvarı ve üç adet müzik
ve sahne sanatları fakültesi bulunmaktadır. Türkiye’de mesleki
müzik eğitiminin çeşitliliğine rağmen türlerin program çıktıları,
mesleki anlamda muğlak bir görünüm sergilemektedir. Farklı
üniversitelerin aynı başlığı taşıyan bölümlerinde bile öğretim
programları ve program çıktıları bakımından farklılıklar görülmektedir.
Örneğin Akdeniz Üniversitesi GSF Müzik Bölümü
programının hedef çıktısı ‘bölüm mezunları, özel kamu ve kuruluşlarında
alanlarına göre müzisyen olarak görev alabilir’ şeklinde
tanımlanmıştır.2 Kırıkkale Üniversitesi GSF Müzik Bölümü
ise programının hedefini ‘mezun olan öğrencilerimiz dört yıllık
eğitim-öğretim döneminde formasyon eğitimlerini de alarak
hem birer müzikolog hem de birer müzik öğretmeni donanımına
sahip olarak mezun olmaktadır’ şeklinde tanımlamıştır.3
Yener ve Apaydınlı (2016)’ya göre konservatuvarlarda farklı
sanat dallarında eğitim verilmektedir ve bu okullardan mezun
olanlar, mezun oldukları ana sanat dallarına göre sanatçı, besteci
(kompozitör), müzikolog gibi unvanlara sahip olmaktadır.
Ancak bu kurumların yapılanmaları dikkatli incelendiğinde
farklı isimlendirmelerle aynı işleve sahip birçok ana sanat dalı
olduğu görülmektedir. Türkiye’de Güzel Sanatlar Fakülteleri
Müzik Bölümleri ilk olarak 1975 yılında Ege Üniversitesi bünyesinde
müzik alanında bilimsel araştırma yapılması amacıyla
kurulmuştur. Fakat güzel sanatlar fakülteleri zaman içerisinde
performans alanına ilişkin program türleri açmak suretiyle
konservatuvarların amaçladığı öğrenci çıktısı hedeflerine yönelerek
ve 1975 yılındaki kuruluş amaçlarından saparak konservatuvarlarla
benzer amaçlı programlara dönüşmüşlerdir (Yener &
Apaydınlı, 2016). Genel olarak değerlendirildiğinde Türkiye’de
mesleki müzik eğitimi veren yükseköğretim kurumlarının akademik
teşkilatlanma, amaç ve program bakımından tutarsız bir
görünüm sergiledikleri söylenebilir. Örneğin Karabük Üniversitesi
Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Müzik Ana sanat Dalı
ders içerikleri ve öğretim programı bakımından eğitim fakültesi
‘müzik öğretmenliği anabilim dalına’ benzer bir özellik gösterirken, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Performans
Ana Sanat Dalı ‘konservatuvar’ yapılanmasını çağrıştırmaktadır.
Mesleki hedef anlamında da güzel sanatlar fakültelerinin ortak
bir öğrenci çıktısı hedeflediği söylenemez. Kimi üniversitelerin
güzel sanatlar fakültesi müzik bölümü ana sanat dalları misyon
olarak ‘icracı, sanatçı yetiştirmek’ kavramlarını kullanırken,
kimileriyse bölümden mezun olduktan sonra öğrencilerini ilgili
kurumlarda araştırmacı ve güzel sanatlarla ilgili eğitim kurumlarında
akademik eleman olarak çalışabilirliğe vurgu yapmaktadır.
Öğrenci Sayılarına Göre Mesleki Müzik Eğitimi Veren Lisans
Programları
Tablo 2’ye göre anabilim dalı, bölüm, fakülte ya da konservatuvar
farkı gözetmeksizin tüm üniversitelerde lisans düzeyinde
mesleki müzik eğitimi alanında öğrenim görmekte olan öğrenci
sayısı 10348’dir. Bu durum her yıl ortalama 2547 mesleki müzik
eğitimi lisans mezunu anlamına gelmektedir. Bu sayıya yeni
açılan üniversiteler ile daha eski yıllarda kurulmuş olmasına
rağmen son 15 yıllık süreçte bünyesine yeni müzik bölümü,
müzik öğretmenliği anabilim dalı ya da konservatuvar katmaya
çalışan, kuruluş aşamasındaki ve öğrenci alımına henüz başlamamış
üniversiteler dâhil değildir. Tablo 2’nin dipnotunda
belirtildiği gibi kimi programlar kuruluş aşamasında olduklarından
henüz tüm sınıflarında öğrenci bulunmamaktadır. 10348
öğrencinin program türüne göre dağılımı Grafik 6’da verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Grafik 6: Lisans düzeyinde
mesleki müzik eğitimi alan
öğrencilerin program türüne
göre dağılımı. |
Grafik 6 incelendiğinde üniversitelerde en fazla sayısal çoğunluğa
sahip program türü müzik öğretmenliği anabilim dalı
olmasına rağmen öğrenci sayısı bakımından en fazla sayıyı 3462
ile (%34) devlet konservatuvarı öğrencileri, en kalabalık ikinci
kategoriyi 3445 öğrenci sayısı ile müzik öğretmenliği anabilim
dalı (%33); oluşturmakta, bunu 1932 öğrenci sayısı ile (%18)
GSF ‘müzik bölümü’ öğrencileri takip etmektedir. Dördüncü
sırada 1122 öğrenci sayısı ile (%11) Türk Müziği Devlet Konservatuvarı ve en az öğrenci sayısı olan 227 (%4) ile Müzik ve
Sahne Sanatları Fakültesi takip etmektedir. Kategorik yaklaşım
olarak Devlet Konservatuvarları, Türk Müziği Devlet Konservatuvarları
ile birlikte ele alındığında tüm programlardan fazla
öğrenci sayısına sahiptir. Toplam konservatuvar öğrencisi 4584,
tüm programlar içindeki oranı ise %45’tir.
Aktif Olma Durumlarına Göre Mesleki Müzik Eğitimi Veren
Lisans Programları
Yeni açılan mesleki müzik eğitimi lisans programları çeşitli
sebeplerden aktif olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine başlayamamakta
ya da kısmen başlamaktadırlar. Türkiye’de aktif
olarak eğitim-öğretim faaliyetlerine başlamayan ya da kısmen
başlamış olan programlar sebep ilişkisi içinde şu şekilde kategorize
edilebilir:
• YÖK tarafından resmi olarak kuruluşu tamamlanmış olmasına
rağmen, yeterli öğretim üyesini tamamlamadığı için
öğrenci alımına başlamamış program, bölüm, konservatuvar
ya da fakülteler
• YÖK tarafından resmi olarak kuruluşu tamamlanmış olmasına
rağmen, yeterli fiziksel olanakları tamamlamadığı için
öğrenci alımına başlamamış program, bölüm, konservatuvar
ya da fakülteler
• Öğrenci alımına yeni başladığı için lisans düzeyinde ikinci,
üçüncü veya dördüncü sınıf öğrencisi olmayan programlar
• Yeterli öğretim üyesi bulunmadığından bütün bölüm, anabilim
ya da ana sanat dallarında eğitim öğretime başlamamış,
kısmen bazı ana sanat dalı ya da bölümlerine öğrenci
alan programlar
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans programlarının
aktif olma durumları Grafik 7’de belirtilmiştir.
Grafik 7 incelendiğinde üniversitelerde lisans düzeyinde eğitim
veren mesleki müzik eğitimi programlarının %55’i aktif, %33’ü
ise aktif değildir. On dört program ise (%12) kısmen aktif olarak
eğitim öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Aktif olmayan ve
kısmen aktif olan program sayılarının toplamı 52’dir (%45). Aktif
olmayan programların tamamı 2002 ve daha sonraki yıllarda
açılan programlardır. Aktif olmayan programlardan kuruluş yılı
açısından en eski tarihli olan program 2002 yılı ile Gaziantep
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Anabilim
Dalıdır. Aktif olmayan bölüm ya da programların türüne göre
sayısal dağılımı karşılaştırmalı olarak Tablo 3’te verilmiştir.
Tablo 3 değerlendirildiğinde aktif olmayan program türleri
içinde 18 tane müzik öğretmenliği anabilim dalı olduğu görülmektedir.
On üç üniversitenin ise güzel sanatlar fakültesi müzik
bölümü aktif değildir. Kısmen aktif olan bölüm ya da programların
türüne göre sayısal dağılımı Tablo 4’te verilmiştir.
Tablo 4’te görüldüğü gibi kısmen aktif olan toplam 13 program
saptanmıştır. Aktif olan lisans programları ile aktif olmayan ya
da kısmen aktif olan program sayıları birlikte değerlendirildiğinde
her program türünün nicel artış büyüklükleri görülecektir.
Aktif olan lisans programları ile aktif olmayan ya da kısmen
aktif olan program sayıları birlikte Tablo 5’te verilmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Aktif Olan Lisans Programları İle Aktif Olmayan-Kısmen Aktif Olan Program Sayıları |
Tablo 5 değerlendirildiğinde 64 aktif program, 52 aktif olmayan/
kısmen aktif olan program görülmektedir. Bu durum program
türü farkı gözetilmediğinde Türkiye’de mesleki müzik eğitimi
veren lisans programlarında mevcut duruma oranla %81’lik bir
artış olduğu görülmektedir. Mevcut durumda öğrenim gören
öğrenci sayısının 10188 olduğu ve henüz aktif olmayan ya da
kısmen aktif olan programların tamamen aktif olması düşünüldüğünde
lisans düzeyinde mesleki müzik eğitimi alan öğrenci
sayısı yaklaşık 18450 kişi olacaktır. Bu yeni açılan mesleki müzik
eğitimi programlarının kontenjan hedefine ulaştıklarında her yıl
ortalama 4610 öğrenci mezun etmeleri anlamına gelmektedir.
Mesleki Müzik Eğitimi Programlarından Mezun Olan Öğrencilerin
İstihdamına Yönelik Bulgular
Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalına İlişkin
Durum
Araştırmada ele alınan mesleki müzik eğitimi lisans programları
içinde üniversite sayısı bakımından en fazla olan program
türü, eğitim fakültelerine bağlı faaliyet gösteren müzik öğretmenliği
anabilim dalıdır. 2015 yılı itibariyle Türkiye’de 24 adet
aktif, 19 adet de aktif olmayan ya da kısmen aktif olan müzik
öğretmenliği anabilim dalı bulunmaktadır. Bu %79 oranında bir
artışa tekabül etmektedir. 2015 itibariyle toplam 3445 müzik
öğretmeni adayı müzik eğitimi anabilim dallarında öğrenim
görmektedir. Bu, yılda ortalama 861 mezun anlamına gelmektedir.
Kuruluş aşamasındaki müzik öğretmenliği programı sayısı
ise 19’dur. Mevcut durumun ortalaması alındığında ve kuruluş
aşamasındaki müzik öğretmenliği programlarının benzer bir
ortalama ile öğrenci alacakları varsayıldığında öğrenim gören
müzik öğretmenliği anabilim dalı öğrenci sayısı 6166’dır. Bu da
yine bir varsayım olarak yılda 1541 mezun anlamına gelmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın son beş yıldaki müzik öğretmeni
ilk atama sayıları Tablo 6’da verilmiştir.
Tablo 6’daki verilere göre 2010-2015 yılları arasında MEB’de
müzik öğretmeni olarak görev yapmak için 12429 başvuru yapılmış, 4265 kişi atanmış ve 8164 başvuru sonuçsuz kalmıştır.
Beş yıllık dönemde başvuru sayıları ile atanan müzik öğretmeninin
oranı %35’dir. Bu durumda mevcut müzik öğretmeni adayı
sayısının MEB’in istihdam bakımından ihtiyaç duyduğu sayıdan
yüksek olduğu sonucuna varılmaktadır. Alanda yapılan araştırmalar
öğretmen adaylarının atanma ve iş bulma ile ilgili yoğun
kaygı duyduklarını göstermektedir. Öğretmen adaylarının
henüz birinci sınıf olmalarına rağmen en büyük kaygıları %56.3
oranı ile atanmaya ilişkindir (Eret-Orhan & Ok, 2014). YÖK, yeni
bir düzenleme ile Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalı dışında yer
alan bazı müzik programlarına formasyon alma/tamamlama
yöntemi ile müzik öğretmeni olabilme yolunu açmıştır. MEB
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın 2014 yılı ‘Öğretmenlik
Alanları Atama ve Ders Okutma Esaslarında, Madde 4’te yer
alan ‘Öğretmen adayları ve öğretmenlerin, mezun oldukları
lisans düzeyindeki yükseköğretim programına bağlı olarak atanabilecekleri
alanlar Tablo 7’de verilmiştir (MEB, 2014).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 7: Öğretmen adayları ve öğretmenlerin mezun oldukları lisans düzeyindeki yükseköğretim programına bağlı olarak atanabilecekleri
alanlar |
Tablo 7’de görüldüğü gibi müzik öğretmenliği mesleği, YÖK
ve MEB’in işbirliğinde uygulamaya konulan Ortaöğretim Alan
Öğretmenliği Tezsiz Yüksek Lisans ya da Pedagojik formasyon
eğitimi ile farklı müzik eğitimi veren fakülte, bölüm ya da alanlar
için mümkün olabilmektedir. Bu durum, istihdam ve atama olanakları
bakımından sınırlı bir alana sahip olan müzik öğretmeni
adaylarının ‘rekabet’ edecekleri meslektaş sayılarının kendi programlarındaki
mezun sayısından çok daha fazlası olacağı
anlamına gelmektedir. Kıvanç-Öztuğ’a (2012) göre alanda yapılan
çalışmalar incelendiğinde, eğitim politikaları oluşturulurken
büyük çoğunlukla müzik eğitimine özel olarak yer verilmediği
görülmektedir.
Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümlerine İlişkin Durum
Mesleki müzik eğitimi veren yükseköğretim kurumları içerisinde
GSF Müzik Bölümleri/Müzik bilimleri bölümleri de sayısal
anlamda oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Kuruluş
aşamasında olanlarla birlikte sayısı 30 olan güzel sanatlar fakültesi
müzik bölümlerinin mevcut öğrenci sayısı 1932’dir. Mevcut
müzik bölümü sayısının iki katından fazlası kuruluş aşamasındadır.
Kuruluş aşaması tamamlanıp öğretim faaliyetlerine
aktif olarak başlandığında ve benzer sayıda kontenjan alınması
durumunda bu sayının da iki katına yakın olacağı varsayılabilir.
Güzel Sanatlar Fakültesi müzik bölümleri kuruluş yapısı, akademik
teşkilatlanma biçimi, amacı, programı ve öğrenci çıktıları açısından kendi aralarında da ortak bir görünüm sergilememektedirler.
Örneğin Karabük Üniversitesi GSF Müzik Bölümü
üç ana sanat dalından oluşmaktadır. Bunlar, müzik ana sanat
dalı, Türk halk müziği ana sanat dalı ve Türk sanat müziği ana
sanat dalıdır. Fakat program içeriği, ders içerikleri ve kredi sayıları
bakımından müzik öğretmenliği anabilim dalı programıyla
%90 benzerlik göstermektedir. Nevşehir Üniversitesi GSF Müzik
ve Sahne Sanatları Bölümü ise Müzik Ana Sanat Dalı ve Sahne
Sanatları Ana Sanat Dalı olmak üzere iki farklı birimi bünyesinde
barındırmaktadır. Atatürk Üniversitesi GSF Müzik Bilimleri
Bölümü ise klasik konservatuvar teşkilatlanmasına benzer
şekilde kompozisyon, üflemeli-vurmalı sazlar, vb. ana sanat dallarından
oluşmaktadır. Bu Müzik Bilimleri bölümünün amacı “…
ulusal ve evrensel müzik kültürünü öğrenmek suretiyle özgün
yaratılar üretebilen müzik bilimcileri ve müzik teknologları
yetiştirmektir. Bu nedenle öğrencilerimiz, Cumhuriyetimizin ve
modern çağın ilkelerini anlayabilen ve yorumlayabilen sanatçı
bireyleri olarak yetiştirilmektedir…” şeklinde açıklamaktamüdadır.
Nevşehir Üniversitesi Müzik Bölümü resmi internet sayfasında
programın amacını “müzik ve sahne sanatları bölümü,
mezun vereceği öğrencilerinin sanatçı, araştırmacı, eleştirmen,
sanat danışmanı ve müzik yönetmeni olarak çalışabileceklerini
sağlamasının yanı sıra müzik toplulukları, orkestra ve korolarda
icracı veya müzik eğitimi verilen eğitim kurumlarda öğretim
elemanı olarak sanatlarını sürdürmelerini amaçlamaktadır”
şeklinde ifade etmektedir. Akdeniz Üniversitesi GSF ise programın
çıktısını “…bölüm mezunları özel kamu ve kuruluşlarında
alanlarına göre müzisyen olarak görev alabilirler” şeklinde
ifade etmektedir. Bünyesinde konservatuvar gibi ana sanat
dalları barındırmasında rağmen lisans düzeyinde eğitim veren
bu bölümlerin hiçbirinin orta öğretim ve ilköğretim kademeleri
bulunmamaktadır. Konservatuvarların ve klasik batı müziğinin
beşiği olarak bilinen Avrupa ülkelerinde dahi müzik alanında
sanatçı yetiştirebilmek için ihtiyaç duyulan ortalama süre on
yıldır. Bu durumda lisans devresinde öğrenci alımına başlayan
ve akademik teşkilatlanması, program çıktıları, amacı, öğretim
programı kendi arasında oldukça farklılıklar gösteren güzel
sanatlar fakültesi müzik bölümlerinin evrensel normda sanatçı
yetiştirmelerinin güç olacağı söylenebilir. Güzel sanatlar fakülteleri
müzik bölümlerinin öğrenci profilinde programdan kaynaklanan
tanımsızlık olgusu, öğrencilerin benlik kavramlarını
da etkileyebilmektedir. Deniz ve Azeri’ye (2006) göre konservatuvar
öğrencileri, genel lise ve AGSL öğrencilerine göre daha
olumlu benlik kavramına sahiptir. Bu farklılık konservatuvar
öğrencilerinin müzik eğitimine daha küçük yaşta başlamaları,
müzik eğitimini daha yoğun olarak almaları ve mesleki hazırlık
çalışmalarına daha çok zaman ayırmaları, öğretmenlerinin,
ailelerinin, çevrenin onlara yükledikleri sanatçı kimliği ile kendilerini
daha çok özdeşleştirmeleri gibi sebeplerden kaynaklanabilmektedir
(Deniz & Azeri, 2006). Bu bulgular Çelenk’in
(2016: 63) araştırma sonuçları ile tutarlılık göstermektedir. Bu
araştırmada Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren kurumların
kuruluş amaçları ile mevcut işleyişleri arasında önemli farklılıklar
olduğu saptanmıştır (Çelenk, 2016).
Devlet Konservatuvarı, Türk Müziği Devlet Konservatuvarı,
Müzik ve Sahne Sanatları Fakültelerine İlişkin Durum
Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluşundan günümüze kadarki
süreçte açılmış olan ve faaliyet gösteren opera sayısı altı’dır.
Bunlar Ankara, İstanbul, Antalya, Mersin, İzmir ve Samsun Devlet
Opera ve Balesi Müdürlüklerine bağlı olarak faaliyet göstermektedir.
Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı altı senfoni
orkestrası, bir çoksesli müzik korosu, dört Türk Halk Müziği
korosu, sekiz Klasik Türk Müziği korosu ve yedi adet Türk Müziği
topluluğu faaliyet göstermektedir. Bunlarla birlikte büyükşehir
belediyelerine bağlı iki senfoni orkestrası, bazı büyükşehir
belediyelerinde popüler müzik icra eden kent orkestraları
bulunmaktadır. Çeşitli vakıfların çatısı altında 4 senfoni orkestrası
bulunmaktadır. Bu sayılar Avrupa ülkelerinin orkestra
sayılarının oldukça altındadır. Örneğin Çek Cumhuriyetinde 29,
Finlandiya’da 37, Almanya’da 87 sürekli orkestra bulunmaktadır.
2003 yılından günümüze kadarki süreçte Türkiye’de devlete
bağlı yeni senfoni orkestrası kurulmamış, yeni bir adet (Samsun)
opera açılmış, mevcut olanların da varlığı ve teşkilatlanma
biçimi Türkiye Sanat Kurulu (TÜSAK) yasa tasarısı ile tartışmaya açılmıştır. Yeni açılan üniversitelerle birlikte Türkiye’deki konservatuvar
sayısı 40’a ulaşacaktır. Şu an aktif olan 25 konservatuvarda
toplam 4584 lisans öğrencisi öğrenim görmektedir.
Konservatuvarla benzer yapıda olan müzik ve sahne sanatları
fakültesi sayısı ise üç’tür ve öğrenci sayısı 227’dir. Kuruluş aşamasında
olan altı konservatuvar ve bir sahne sanatları fakültesi
de düşünüldüğünde yedi yeni program etmektedir. Bu %30’luk
nicel büyüme varsayımıyla yeni açılan yükseköğretim kurumlarının
kuruluş aşamaları gerçekleşip faal olduklarında öğrenci
sayılarının yaklaşık 5500 olması anlamına gelmektedir. Bu da
yakın gelecekte yılda ortalama 1375 sanatçı/kompozitör/müzikolog
mezun verilmesi anlamına gelmektedir. Dünya genelinde
de sanatçıların istihdamı ve varlıklarını sürdürebilmeleri çeşitli
koşullarla ilişkilidir. Bireyin kendisini sanat alanındaki mesleki
seçiminden dolayı iyi hissetmesinin koşulu, “bu alandaki çalışmalarınla
ileride ne yapacaksın?” sorusuna yanıt verebilme
durumuyla doğrudan ilişkilidir. Bu soruyu yanıtlayabilmek,
seçilen sanat alanında yaşanan akademik hazırlık sürecinin,
alanda uzmanlaşabilme, mesleki beceri ve tutumu geliştirebilme,
alanda kariyer ve iş bulabilme sürecine ne oranda hizmet
ettiğiyle de ilişkilidir (Luke, Diambra, & Gibbons, 2014). Sanat
eğitiminde kariyer ve istihdam olanakları göz önüne alınmadığında,
mesleki sanat öğrenimi alan kişilerin kendilerini güvende
hissedebilmeleri için genellikle akademik alana yöneldikleri
gözlenmektedir. Bu sınırlı istihdam sanatın, kendini tekrarlar
şekilde hep akademik alana hapsolması riskini taşır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Yapılan araştırma Türkiye’de ‘yeni açılan üniversite’ olgusuna
paralel olarak ‘yeni açılan mesleki müzik eğitimi veren fakülte,
bölüm ve programlar’ olduğunu göstermektedir. Araştırma
sonuçlarına göre Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren yükseköğretim
kurumlarındaki artış iki boyutta gözlenmiştir. Bunlardan
birincisi, yeni açılan üniversiteler içerisinde açılan müzik
fakültesi, bölümleri ve programları; ikincisi ise daha önceki
yıllarda kurulmuş olup bünyesine son yıllarda müzik fakültesi,
konservatuvar, güzel sanatlar fakültesi müzik bölümleri
ve müzik öğretmenliği anabilim dalları açan üniversitelerdir.
Kuruluş aşamasındaki fakülte, bölüm ya da anabilim dallarının
tam kontenjan ile faal olması durumunda ve program türü farkı
gözetilmediğinde Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren lisans
programlarında mevcut duruma oranla %81’lik bir artış olacağı
öngörülebilir. İki durumun toplamı olarak, ülkenin şu anki
istihdam olanaklarının üzerinde bir sayıda öğrencinin mesleki
müzik eğitimi aldığı görülmektedir. Araştırmada fakülte, bölüm
ya da program ayırt edilmeksizin 114 mesleki müzik eğitimi
veren lisans programı saptanmıştır. Bu programların yalnızca
64’ü aktiftir. Kalan 52 programın açılabilmesi ya da tüm program/
bölüm ve ana sanat dalları ile aktif olabilmesi için en başta
yetişmiş öğretim üyeleri ve donanımlı müzik binalarına ihtiyaç
duyulmaktadır. Çetinsaya’ya (2014) göre 2003-2013 yıllarında
bitirilen doktoraların temel bilim alanlarına göre oransal dağılımında
‘sanat’ alanının oranı %2.4’ tür. Bu oranın tüm sanat
dallarını kapsadığı düşünüldüğünde yeni açılan müzik programı,
fakültesi ya da bölümlerinin ihtiyaç duyduğu öğretim üyesi
sayılarını karşılamasının daha uzun yıllara yayılacağı öngörülebilir.
Yine Çetinsaya’ya (2014) göre herhangi bir politika müdadır halesi olmaması durumunda önümüzdeki yıllarda Türkiye’de
ciddi oranlarda doktoralı öğretim elemanı ihtiyacının ortaya
çıkacağı öngörülmektedir. Eğitimin niteliğini etkileyen unsurların
başında alt yapı olanakları gelir (TÜBİTAK, 2005). Mesleki
müzik eğitimi veren üniversite kurumlarının da, çalgı envanteri,
akustik mimarisi, konser ve dinleti salonu olanakları gibi müzik
eğitiminin niteliğini doğrudan etkileyen altyapı olanaklarının
tespiti ayrı bir araştırma ile ele alınmalıdır.
Türkiye’de mesleki müzik eğitimi veren kurumlarda öğrencilerin
programa giriş yaşları dahi tutarlı bir görünüm sergilememektedir.
Lise ve ilköğretim devresinden öğrenci alan programlar
ile hiçbir yaş sınırı olmayan aynı türde programlar mevcuttur
(Gök, 2017). Sadece bu durum bile mesleki müzik eğitiminin
bir boyutu olan konservatuvarların yapılanma durumlarının
yeniden gözden geçirilmesini gerektiren bir olgudur.
Mesleki müzik eğitimi alan öğrenci sayısındaki artış, gerekli akademik
koşulların oluşturulamaması durumunda nitel sorunları
da beraberinde getirecektir. Şu anki haliyle Türkiye’de müzik
eğitimi veren üniversite kurumlarının eğitim yönetimine ve ciddi
eğitim politikalarına ihtiyaç duyduğu açıktır. Eğitim yönetimi
sadece mevcut eğitim kurumlarını yönetme süreci değil, belli
gerekçelere dayanarak, belli amaçları gerçekleştirmek üzere
eğitim kurumlarının nitelik ve niceliklerinin planlanmasıyla
başlayan ve bu amaçları özümsemiş yöneticilerin göreve getirilmesiyle
devam eden bir süreçtir (Okatan, 2014).
Mesleki müzik eğitimi alan öğrenci sayısındaki artış, eğitimistihdam
ilişkisini gündeme getirmektedir. Bu bağlamdaki
sorun mesleki müzik eğitiminin alanına ve programına göre
de değişiklikler arz etmektedir. Güzel Sanatlar Fakültesi müzik
bölümlerinde ve konservatuvarlarda öğrenim gören öğrencilerin
pedagojik formasyon ve tezsiz yüksek lisans kanalıyla müzik
öğretmeni olarak atanabilmeleri, müzik öğretmenliği anabilim
dallarında öğrenim gören öğrencilerin kısıtlı olan atanma
olasılıklarını daha da azaltmaktadır. Eğitim, üretkenliğin ve
kalitenin arttırılmasında, değişim ile sürekliliğin dengelenmesinde
önemli bir hizmet alanıdır. Dolayısıyla, eğitim kademeleri
arasındaki geçiş olması ve belirli kademelerde meslek edinme
imkânlarının sunulması önemlidir (TÜBİTAK, 2005). Tablo 2’ye
göre her yıl yaklaşık 2550 kişi mesleki müzik eğitimi veren
lisans programlarından mezun olmakta, yaklaşık 10348 öğrenci
öğrenime devam etmektedir. Yeni açılan ve açılması planlanan
program, fakülte ve bölümlerle bir o kadar kitlenin de mevcut
sayıya eklemlenmesi beklenmektedir. 2014 yılı bütçe kanununa
göre Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ayrılan ödeneğin tüm bütçeye
oranı %0.5’in altındadır. Bu durum, devlet teşebbüslü yeni
sanat kurumlarının açılmasında da kısıtlamalara gidildiğini/
gidileceğini göstermektedir. Üniversite mezunlarının istihdam
durumları gözlemlenmesi ve kesin sayılarla ifade edilmesi güç
bir durumdur. Ancak MEB’deki atama sayıları, yeni kurulan
çok sesli orkestra, opera-bale kurumu, Türk Müziği Orkestrası
topluluğu, çok sesli koro, Türk Halk Müziği korosu, Türk Sanat
Müziği koroları ele alındığında mesleki müzik eğitimi veren
kurumlardaki ve öğrenci sayılarındaki artışın istihdam olanakları
ile paralel olmadığı gözlemlenmektedir. Bu verilere göre
özellikle sanatçı olmak amacıyla konservatuvar, sahne sanatları
fakültesi ya da GSF müzik bölümlerinden mezun olacak öğrencilerinin özel sektör ve MEB dışında fazlaca istihdam seçeneklerinin
kalmayacağı söylenebilir.
Müzik sanatçısının istihdamı dünya genelinde de güncel olarak
tartışılan konulardandır. Müzik kariyeri, sanatsal yetkinliğe ulaşabilmek
için çok uzun yıllara yayılan zorlu bir hazırlık süreci
gerektirir. Mesleki müzik eğitimi veren üniversiteler programlarını
öğrencilerinin profesyonel müzisyen, müzik eğitimcisi,
sanatçı olabilmeleri yönünde oluştururlar; ne yazık ki okul hayatı
ve çalışma hayatı arasında çoğu zaman zıtlık yaşanmaktadır
(Latorre & Lorenzo, 2013). Mesleki müzik eğitimi alan kişilerin
kariyer planlamalarında çeşitli sıkıntılar yaşadıkları da bilinmektedir.
Müzik eğitimi bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin
1/3’ünün müzik öğretmeni olmayı tercih etmedikleri; yine
1/3’ünün mesleğe başladıktan sonraki on yıl içerisinde farklı
çalışma alanlarına yöneldikleri bilinmektedir (Krueger, 2000;
Madsen & Hancock, 2002). Müzik öğretmenliği bölümü öğrencilerinin
dahi çeşitli sebeplerle müzik öğretmenliği mesleğine
yönelmelerinde çelişkiler yaşanırken (Boyd, 1953; Thornton &
Bergee, 2008; Davis, 1990; Brand, 2002); sanat alanında istihdam
nedeniyle başarısızlığa uğrayan bir kitlenin dolaylı olarak
müzik öğretmenliği mesleğine yönelmeleri, müzik eğitimi alanında
daha büyük sıkıntılar doğuracaktır.
örgüt gibi eğitim örgütleri de, var oluş nedeni olan amaçlarını
gerçekleştirme durumunu sürekli olarak izlemek ve bilgi
edinmek zorundadır. Bu da eğitimin girdilerinin, sürecin ve
çıktılarının planlı ve sürekli bir biçimde kontrol edilmesi ve
değerlendirilmesi ile olanaklıdır (Toprakçı & Güngör, 2014).
Araştırmada irdelenen ana problem çerçevesinde, Türkiye’de
yeni üniversite açma/kurma anomalisi olarak tanımlanan olgunun,
mesleki müzik eğitimi veren yükseköğretim kurumlarına
da yansıdığı gözlenmiştir. Tarihsel anlamda da üniversitelere
bir tür ‘dekoratif birim, etkinlik departmanı, vitrin’ gibi angaje
edilen güzel sanatlar eğitimi ve müzik bölümleri birimlerinin
ciddi eğitim politikalarına ihtiyaç duyduğu kesindir. Birbirine
yakın şehirlerde aynı mesleki amaçlarla açılan ve öğretim
üyesi ve altyapı açısından yetersiz müzik bölümlerinin bölge
üniversiteleri olarak seçilen yerlerde birleştirilerek güçlendirilmesi
gerekmektedir. YÖK’ün yeni üniversiteler içerisinde veya
mevcut üniversiteler içerisine yeni bir müzik öğretmenliği programı,
konservatuvar, güzel sanatlar fakültesi müzik bölümü
açma koşullarını iyi değerlendirmesi gerekmektedir. Araştırma
sonuçlarına dayanılarak, yeni mesleki müzik eğitimi programı
açılmaması, öğretim elemanı ve fiziksel altyapı eksikliği nedeniyle
kısmen açık olanların bölge okulları şeklinde bir üniversitede
birleştirilerek aktif olmalarının sağlanması önerilmektedir.
Güzel Sanatlar Fakültesi müzik bölümlerinin program girdisi,
süreç ve çıktılarının değerlendirilip 1975’teki kuruluş amaçlarına
uygun olarak müzik bilimleri alanında araştırma yapan
birimler haline getirilmeleri, aksi takdirde öğretim programlarına
ilişkin tüm süreçleri gözden geçirilerek konservatuvara ya
da müzik öğretmenliği bölümlerine evirilmeleri sağlanmalıdır.
Konservatuvarların ve sahne sanatları fakültelerinin, evrensel
rekabete ve kaliteye ulaşabilmeleri için, orta öğretim ve lise
kademelerinin açılmaları sağlanmalıdır. Türkiye’de eğitim politikalarının
sağlıklı bir zemine oturtulması için Kalkınma Bakanlığı,
MEB ve YÖK gibi birimlerin ortak çalışmalarının artırılarak,
eğitim yönetiminin güçlendirilmesi gerekmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
1) Arap-Kavili, S. (2010). Türkiye yeni üniversitelerine kavuşurken:
Türkiye’de yeni üniversiteler ve kuruluş gerekçeleri. Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 65(1), 1-29.
2) Aras, A. (2011). Müzik bölümü lisans öğrencilerinin umutsuzluk
düzeylerinin belirlenmesi: Hacettepe üniversitesi Ankara
Devlet Konservatuvarı örneği. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi,
31(2), 509-524.
3) Brand, M. (2002). The love of music is not enough. Music Educators
Journal, 55(5), 45-46.
4) Boyd, E. W. (1953). Guidance and counseling in music education.
Music Educators Journal, 39(3). 29-33.
5) Conley, D. T. (2003). Who governs our schools? New York: Teachers
College Press.
6) Çelenk, K. (2016). Establishment aim and present situation of the
institutions giving professional music education in Turkey. In
W. Sayers & H. T. Sümbüllü (Eds.), Music and Music Education
from Ottoman Empire to Modern Turkey (pp. 54-64). London &
Istanbul: AGP Research.
7) Çetinsaya, G. (2014). Büyüme, kalite, uluslararasılaşma: Türkiye
yükseköğretimi için bir yol haritası. 2. Baskı. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Basımevi.
8) Davis, G. L. (1990). A study of factors related to career choices
of high school senior honor band students in Nebraska.
Dissertation Abstracts International, 52(3), 838.
9) Demirer, Y., Duran, M., & Orhangazi Ö. (2000). Ateş altındaki üniversite.
Özgür Üniversite Defterleri 5. Ankara: Özgür Üniversite
Yayınları.
10) Deniz, J., & Azeri, S. (2006). Mesleki müzik eğitimi alan ve almayan
lise öğrencilerinin benlik kavramlarının incelenmesi. Marmara
Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi,
23(1), 99-106.
11) Efland, A. (1989). A history of art education intellectual and social
currents in teaching the visual arts. New York, NY: Teachers
College Press.
12) Eichhorst, W., Rodríguez-Planas, N., Schmidl, R., & Zimmermann,
K. F. (2015). A road map to vocational education and training
in industrialized countries. ILR Review, 68(2), 314–337. DOI:
10.1177/0019793914564963.
13) Eret-Orhan, E., & Ok, A. (2014). Öğretmenlik programlarını kimler
tercih ediyor? Adayların giriş özellikleri ve öğretmenliğe yönelik
tutumları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
29(4), 75-92.
14) Galey, S. (2015). Education politics and policy: Emerging
institutions, interests, and ideas. The Policy Studies Journal,
43(1), 12-19.
15) Gök, M. (2017). Türkiye’de mesleki çalgı eğitiminde yaş olgusuna
ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri. IV. IMCOFE International
Multidisciplinary Congress of Eurasia. 23-25 August, 23-25,
2017, Roma, Italy. Proceedings Book (pp: 549-556).
16) Gün-Duru, E., & Köse, S. (2012). Müzik öğretmenliği eğitiminde
yapılanma modelleri (Türkiye, Avusturya, Finlandiya, Danimarka
ve Texas örnekleri). E-Journal of New World Sciences
Academy, 7(3), 235-245
17) Günay, D., & Günay, A. (2011). Quantitative developments in Turkish
higher education since 1933. Journal of Higher Education
and Science. 1(1), 1-22. Retrieved from http://higheredu-sci.
beun.edu.tr/pdf/pdf_HIG_1517.pdf
18) Henig, J. R. (2013). The end of exceptionalism in American
education: The changing politics of school reform. Cambridge,
MA: Harvard Education Press. Retrieved from http://www.
tmdk.itu.edu.tr/tr/main/page_detail/127.
19) İçli, G. (2001). Eğitim, istihdam ve teknoloji. Pamukkale Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 9(1), 61-75.
20) İnal K. (2009). Neoliberal eğitim ve üniversiteler. Retrieved from
http://asistangirisimi.blogspot.com/2009/02/neoliberalizmve-
universitelerkemal.html
21) Karadağ, E. (2010). Eğitim bilimleri doktora tezlerinde kullanılan
araştırma modelleri: Nitelik düzeyleri ve analitik hata tipleri.
Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi, 16(1), 49-71.
Retrieved from https://www.pegem.net/dosyalar/dokuman
/105776-20110602151415-karadag_engin.pdf
22) Kıvanç-Öztuğ, E. (2012). Eğitim politikalarında müzik eğitiminin
yeri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2, 119-
124.
23) Korkmaz, A. (2006). Eğitim ve Ekonomi Arasındaki İlişkiler. In L.
Küçükahmet (Ed.), Eğitim Bilimine Giriş (pp: 96-97). Ankara:
Nobel Yayınevi.
24) Krueger, P. J. (2000). Beginning music teachers: Will they leave
the profession? Applications of Research in Music Education,
19(1), 22-26.
25) Latorre, I. S. & Lorenzo, O. (2013). Relations between study
and employment: Music graduates in Puerto Rico. Arts and
Humanities in Higher Education, 12(2-3), 161–168.
26) Luke, C., Diambra, J. F., & Gibbons, M. M. (2014). An exploration of
complimentary factors in career and student development in
the liberal arts. College Student Journal, 48(2), 209-220.
27) Madsen, C., & Hancock, C. (2002). Support for music education: A
case study of issues concerning teacher retention and attrition.
Journal of Research in Music Education, 50(1), 20-36.
28) Merriam, S. (1998). Qualitative research and case study
applications in education. San Francisco: Jossey-Bass.
29) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2006). 2006 İlköğretim Sanat
Etkinlikleri Dersi Öğretim Kılavuzu (1-8. Sınıflar). Ankara: Milli
Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı.
30) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2013). Milli Eğitim İstatistikleri
2013. ISSN. 1300-0993, ISBN 978-975-11-3808-8, Ankara: Milli
Eğitim Bakanlığı.
31) Milli Eğitim Bakanlığı (MEB). (2014). Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve
Terbiye Kurulu Başkanlığı öğretmenlik alanları, atama ve ders
okutma esasları. Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı.
32) Nash, M. A. (2013). Cultivating our “musical bumps” while fighting
the “progress of popery”: The rise of art and music education
in the Mid-Nineteenth Century United States. Educational
studies, 49(2), 193–212, DOI: 10.1080/00131946.2013.783837.
33) Okatan, İ. (2014). Müzik eğitimi yönetimi ve değerlendirme ilişkileri.
1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden günümüze müzik
öğretmeni yetiştirme sempozyumu. Süleyman Demirel Üniversitesi,
7-10 Nisan 2004, Isparta, Türkiye. Retrieved from http://
www.muzikegitimcileri.net/bilimsel/bildiri/I-Okatan.pdf
34) Thornton, L. & Bergee, M. (2008). Career choice influences among
music education students at major schools of music. Bulletin
of the Council for Research in Music Education. (177), 7-17.
35) Tok, T. N. (2012). Türkiye’deki siyasal partilerin eğitim söylemleri
ve siyasaları. Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi, 18(2),
273-312.
36) Topoğlu, O., & İşgörür, Ü. (2013). Türkiye’de batı müziği eğitimi
veren devlet konservatuvarları ve vakıf üniversiteleri müzik
bölümlerinin belirlenmesi ve bu kurumlarda eğitim veren
akademisyenlerin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi.
Turkish Studies: International Periodical for the Languages,
Literature and History of Turkish or Turkic 8(12), 1309-1320.
37) Toprakçı, E., & Güngör, A. A. (2014). Educational policies of the
political parties in Turkey. Educational Policy Analysis and
Strategic Research, 9(1), 5-36.
38) TÜBİTAK. (2005). Eğitim ve insan kaynakları sonuç raporu ve
strateji belgesi. Ankara: TÜBİTAK.
39) Uçan, A., (1992). Sanat eğitiminin niteliği, üç ana türü ve bazı
temel sorunları. Orkestra Aylık Müzik Dergisi, (207), 25-49.
40) Uçan, A. (2005). Müzik eğitimi. Temel kavramlar-ilkeler-yaklaşımlar
ve Türkiye’deki durum. 3. Baskı. Ankara: Evrensel Müzikevi.
41) Vatansever, A., & Gezici-Yalçın, M. (2015). Ne ders olsa veririz-
Akademisyenin vasıfsız işçiye dönüşümü. 3. Baskı. Ankara:
İletişim Yayınları.
42) Yayla, F. (2004). 1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden
günümüze müzik öğretmeni yetiştiren kurumlar ve müzik
öğretmeni yetiştirme yaklaşımları ışığında genel durum.
1924-2004 Musiki Muallim Mektebinden günümüze müzik
öğretmeni yetiştirme sempozyumu. Süleyman Demirel
Üniversitesi, 7-10 Nisan 2004, Isparta, Türkiye. Retrieved from
http://www.muzikegitimcileri.net/bilimsel/bildiri/F-Yayla_2.
pdf
43) Yener, S. & Apaydınlı, K. (2016). Türkiye’de mesleki müzik eğitimi
veren kurumların çeşitliliği ve mezunların istihdam sorunları.
The Journal of Academic Social Science Studies, 42, 225-249.
44) Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2008). Sosyal bilimlerde nitel araştırma
yöntemleri (6. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
45) Yükseköğretim Kurulu (YÖK). (2006). Türkiye Cumhuriyeti
Yükseköğretim Mevzuatı. İstanbul: Yalın Yayıncılık. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
|
|