|
2019, Cilt 9, Sayı 3, Sayfa(lar) 413-429 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2019.342 |
Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Sermaye Düzeyleri Demografik Faktörlere Göre Değişiyor mu? |
Asiye GÖLPEK KARABABA |
Hasan Kalyoncu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziantep, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Üniversite öğrencileri, Psikoloji, İnşaat mühendisliği, Sosyal sermaye, Demografik faktörler |
|
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye düzeylerinin demografik faktörlere göre değişip değişmediğini tespit
etmektir. Bu amaç doğrultusunda, öğrencilerin sosyal sermaye düzeyleri ile demografik faktörler arasındaki ilişki analiz edilmiştir.
Araştırmanın evrenini, 2017-2018 akademik dönemi Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji ve İnşaat Mühendisliği (1., 2., 3. ve 4. sınıf)
bölümlerinde öğrenim gören 400 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Bu bölümlerde tesadüfi örneklem yöntemi ile seçilen lisans öğrencilerine
anket uygulanmış ve 388 anket formu değerlendirmeye alınmıştır. Güvenilirlik analizinde ölçeğin (0.60≤α<0.80) oldukça güvenilir olduğu
bulgusuna ulaşılmıştır. Araştırmanın sonucunda psikoloji bölümü öğrencilerinin inşaat bölümü öğrencilerinden kadın öğrencilerin, erkek
öğrencilerden daha fazla (2.80>2.71) komşuluk ilişkilerine önem verdiği, derslerde başarılı olmanın sosyal sermaye düzeyini artırdığı,
geliri düşük olan öğrencilerin geliri yüksek olanlardan daha fazla komşuluk ilişkilerine önem verdiği ve aylık hane geliri 7501-10500 TL
arası olan öğrencilerin, 10501 TL üzerinde hane gelirine sahip olan öğrencilerden daha fazla sosyal sermayeye sahip olduğu görülmüştür.
Ayrıca, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye düzeylerinin anne-babanın eğitim seviyesine bağlı olmadığı bulgusuna da ulaşılmıştır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Son yıllarda sosyal sermaye alanı, büyük ilgi görmüş, hem sosyologların
ve siyaset bilimcilerin, hem de iktisatçıların temel
ilgi odağı haline gelmiştir. Bu ilgi, güven, işbirliği, karşılıklı
bağımlılık gibi bir takım bilinen değerlerin yeniden keşfedilerek
insan topluluklarının sosyal-ekonomik kalkınmasında ve refahın
yükseltilmesinde dikkate alınması gereken yeni bir unsur
olarak sosyal sermaye ile açıklanmasından kaynaklanmaktadır.
Çeşitli biçim ve içerikleriyle kullanılan sosyal sermaye kavramı,
en önemli sermaye biçimi olarak kabul görmektedir (Ağcasulu,
2017).
Sosyal sermaye kavramı ilk olarak Hanifan (1916) tarafından
eğitim alanındaki çalışmasında kullanılmış ve sosyal sermayeyi
toplumu oluşturan kişiler ve aileler arasında iyi niyet, dostluk,
sempati ve sosyal ilişkilerden ortaya çıkan, insanların günlük
yaşamlarında sahip oldukları somut bir değer olarak tanımlamıştır
(akt. Kitapcı, 2017). Putnam (1995) sosyal sermayeyi,
koordine edilmiş olaylarla toplumsal etkinliği artırabilecek
güven, norm ve sosyal ağların oluşturduğu sosyal organizasyonlar
veya sosyal ilişkiler toplamı; Fukuyama’da (1997), insanlar
arasındaki eşgüdümü ve işbirliğini teşvik eden içtenliğin
hâkim olduğu normlar birliği olarak tanımlamıştır (Putnam,
1995; Fukuyama, 1997). Grootaert (1998), sosyal sermayeyi
insanlar arasında bağlantı kuran, kurumlar, ilişkiler, tavırlar ve
değerlerin ekonomik ve sosyal gelişmeye yaptıkları katkılar”
olarak ele alırken, sosyal sermayeye, insanların ortak amaçları
için bireyler, gruplar ya da organizasyonlar halinde bir arada
çalışma yeteneği denmiştir (Grootaert, 1998). Coleman (1988),
sosyal sermayeyi bir kamu malı olarak tanımlarken, Dasgupta
ve Serageldin (1999), sosyal sermayenin kamu malı olmadığını
bireysel bir değer olduğunu ifade etmiştir (Coleman,1988; Dasgupta
& Serageldin, 1999; Ardahan, 2012).
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye
düzeylerinin demografik faktörlere göre değişip değişmediğini
açıklamaktır. Araştırma, giriş ve sonuç dâhil dört bölümden
oluşmaktadır. İkinci bölümde, sosyal sermaye ve sosyal sermayeyi
etkileyen cinsiyet, yaş, eğitim başarısı, anne-babanın
mesleği ve eğitim durumu gibi demografik faktörleri oluşturan
kavramlar açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, üniversite öğrencilerinin
sosyal sermaye düzeylerinin demografik faktörlere göre
değişip değişmediğini tespit etmek amacıyla değişkenlerin
durumlarına göre, keşfedici ve doğrulayıcı faktör analizleri
gerçekleştirilmiş; ardından da ölçeğin uyum iyiliği değerleri ve
güvenirlilik analizi yapılmıştır. Sonuç bölümünde ise, üniversite
öğrencilerinin sosyal sermayesinin anne-babanın eğitim
seviyesi dışındaki demografik faktörlere göre farklılaştığı ifade
edilmiştir.
SOSYAL SERMAYE ve DEMOGRAFİK FAKTÖRLER
Geleneksel sosyal bilimin bireyselliği aşırı derecede merkeze
almasına tepki olarak doğan sosyal sermaye, “ilişkiler önemlidir”
düşüncesinden hareket etmektedir. Sosyal iletişim ağlarının
değerli olduğunu savunan bu kavram, sosyal sermayenin
kaynaklarının tek başına bireylerde yer alamayacağını nitelemektedir.
Sosyal sermayenin ailesel denebilecek bir çerçevede
değerlendirilmesinde cinsiyet, ailenin genişliği, ebeveynlerin eğitim ve gelir seviyesi, çocukların eğitim sürecindeki akademik
başarısı, aile hareketliliği ve dini kurumlara yakınlık gibi demografik
faktörler üzerinden sosyal sermayenin etkisi belirlenmeye
çalışılmaktadır (Günkör & Özdemir, 2017).
Demografik faktörlerden olan cinsiyet, sosyal sermayenin
oldukça belirgin boyutudur. Organize suçlar özellikle liderlik
seviyesinde büyük ölçüde erkeklerin himayesi altında kalmış,
bu çetelerin tümünde erkekler çoğunluğu oluşturmuştur. Hatta
Guatemala’daki kadınlardan oluşan Santa Cruz del Quiche
Chicas kadınları bile sadece erkek çete üyelerinin kız arkadaşlarından
oluşmuştur ve faaliyetlerinin çoğunluğunu erkek arkadaşlarının
desteğinde gerçekleştirmişlerdir. Yeni yetişenlerin
kurduğu çetelerin birçoğunun kuralları, güce ve kadının itaat
etmesine dayanır. Kızların gençlik çetelerine ve özellikle şiddete
katılım eğilimi artmaktadır. Hem kızların, hem de erkeklerin
çetelere katılım nedenlerinde ve davranışlarında benzerlikler
görülse de, çete üyesi kızlar erkeklere kıyasla ailelerinden ve
arkadaşlarından daha fazla toplumsal yalıtımla karşılaştıklarını
ve daha düşük düzeyde özsaygıya sahip olduklarını ifade etmişlerdir
(Field, 2006).
Kadınlar ve erkekler, aynı beşeri sermaye özelliklerine sahip
olsalar bile kadınların güç hiyerarşilerinde dikey hareketlilikleri
ve sosyal sermayenin faydalarından yararlanabilmeleri
zor görünmektedir. Kadınların bazı ilişki ağlarında yeterince
yer almadıklarını, ilişki ağlarının yoğunluklarının erkeklerden
düşük ve ilişki ağlarının çaplarının erkeklerden daha dar olması,
toplumsal cinsiyet eşitsizliğine ilişki odaklı bakılmasına neden
olmuştur. Sosyal ilişkiler kurabilme ve örgüt içinde ağ bağlarını
kullanabilmesinin bir zorunluluk olduğu üst pozisyonlardaki
kadınlar için sosyal sermaye çok önemli bir faktördür (Başak &
Öztaş, 2010).
Sosyal sermayenin eğitim üzerinde çok yönlü etkileri bulunur.
Herşeyden önce bireyler okul eğitimi sırasında paylaşma, iletişim,
başkalarını anlayabilme, empati kurabilme gibi olumlu
davranışlar kazanır. Bir yandan sosyalleşme yetenekleri artarken,
diğer yandan okul bireye yeni arkadaşlıklar ve yeni çevreler
edinir. Eğitimli bireylerin kazandıkları vasıfları nedeniyle
çevreleri genişler ve daha etkin çevrelere dâhil olur. Bununla
birlikte, sosyal sermaye ile eğitim ilişkisi iki yönlüdür. Eğitim
sosyal sermayeyi geliştirirken, sosyal sermaye de eğitimi destekler.
Sosyal sermaye, okullaşma oranını artırırken, daha iyi
eğitim alma ve eğitim başarısının yükselmesinde ailenin ve
sahip olunan sosyal çevrenin önemli bir payı bulunur (Gerni,
2013).
Coleman (1988) sosyal sermaye kavramını, eğitimde öğrencilerin
başarı durumları üzerine yaptığı çalışmalarda kullanmıştır.
Yazar, Amerika’da lise öğrencilerinin başarı ve okuldan ayrılma
nedenlerini çalışmalarında finansal sermaye, beşeri sermaye
ve sosyal sermaye olmak üzere üç bileşene göre açıklamıştır
(Coleman, 1988). Finansal sermaye, çocuğun eğitimi için gerekli
olan ekonomik kaynak; beşeri sermaye ailenin eğitim düzeyinin
etkisini; sosyal sermaye de aile içindeki yakın ilişkinin yanı
sıra aile ve okul ilişkilerini kapsar. Buna göre, hem finansal ve
beşeri sermayenin yanında sosyal uyum ile ifade edilen sosyal
sermaye çocukların okuldan ayrılmalarında etkili olmakta, hem de yalnızca elit kesimde değil, varoşlarda da başarı düzeyini
etkiler (Tüysüz, 2011).
Sosyal sermaye, bireylerin istihdam olanaklarını artırmalarında
etkili bir araç olarak kullanılır. Çalışabilir nüfus içinde yer alan,
cari ücret düzeyinde ve çalışma koşullarında çalışmaya razı olan
işgücünün bir işte çalışması olarak tanımlanan istihdam da,
özellikle erkeklere göre dezavantajlı durumda olan kadınların
sosyal sermaye olanakları etkili sonuçlar verir. İstihdam olanağı
bulan hane halkları doğrudan firmalara emek arz ederek ücret
geliri elde eder (Yaylalı, 2003; Türk Dil Kurumu, 2012; Tatlı,
2013).
Elde edilen gelirin dağılımı, toplumda genel güven düzeyinin
artırılmasında etkili olurken, gelir dağılımındaki bir iyileşme,
sosyal sermaye birikiminin artırılmasında ve ülkedeki sosyal
barışın kurulmasında önemli bir rol üstlenir. Bir toplumda,
gelir dağılımının bozuk olması insanlar arası güvenin ve sosyal
barışının kurulmasını zorlaştırır. Toplumdaki gelir farklılığının
büyük olması, önemli ölçüde yolsuzlukların ve haksız kazançların
oluşması konusunda toplumda ciddi endişeler yaratabilir.
Böyle bir yapı, toplum kesimleri arasındaki güven düzeyinin
azalmasına yol açabilir. Sosyal sermayenin gelişiminde, gelir
dağılımının adil oluşu, ilgili ülkedeki gayri safi yurt içi hasılanın
yüksek olmasından daha etkilidir. Milli gelirin yüksek ama gelir
dağılımının bozuk olduğu bir toplumda sosyal sermayenin
düşük olması, milli gelirin düşük ancak gelir dağılımın düzenli
olduğu bir toplumda ise, sosyal sermayenin yüksek olması
daha muhtemeldir (Karagül & Dündar, 2006).
Akademik başarı ya da başarısızlık toplumda genel olarak doğal
yeteneklerin sonucuymuş gibi kabul edilir. Oysa eğitimde başarı
ya da başarısızlık çocukların geldikleri toplumsal sınıfların kültürel
sermaye dağılımları arasındaki farklarının bir sonucudur.
Toplumsal sınıfların ekonomik ve kültürel yatırıma ayırdıkları
kaynakların farklı orantıları, farklı pazarların bu sınıflara teklif
ettiği farklı kâr fırsatları eğitimdeki başarıyı etkilediği hesaba
katılmalıdır. Ayrıca, her türlü faydalı kültürel sermayenin hızlı
ve kolay birikimi için ön şart olan ilk eğitim, gecikmeden, boşa
zaman harcamadan ancak güçlü kültürel sermayeye sahip ailelerin
çocukları için daha başından başlar ve bu birikim süreci
bütün sosyalleşme dönemini kapsar. Eğitim başarısı aile tarafından
daha önce yapılan kültürel sermayeye bağlı olduğu gibi,
ayrıca eğitimsel vasıfların ekonomik ve sosyal getirisi, yine miras
alınan onu desteklemek için kullanılacak olan sosyal sermayeye
dayanır. Eğitim sonucunda bireyin iyi ve kazançlı fırsatlar elde
edecek işler bulması ailenin ve yakın çevrenin sosyal sermayesi
ile mümkündür. Sosyal sermayenin önemli negatif sonuçları da
mevcuttur. Bunlardan birisi de eşitsizliklerin yeniden üretimidir.
Çünkü bu durum, sosyal sermayeye yeniden erişimin ekonomik
ve kültürel sermayesi yüksek olanların daha kolay ve daha üretken
sonuçlar doğurması ile ilgilidir. Her bakımdan daha kaliteli
sosyal sermayeye sahip olanlar, sürekli daha iyi bağlantılarla
sosyal sermayelerini geliştirecekler ve daha düşük bağlantılı
olanlar aleyhine doğan bu eşitsizlikler nesiller boyu devam
edecektir (Gerni, 2013).
Aile içindeki çocuğun sosyal sermayesi, hem ailedeki yetişkinlerin
fiziksel varlığına hem de yetişkinlerin çocuğa gösterdiği ilgiye bağlıdır. Yetişkinlerin fiziksel olarak yokluğu, ailenin sosyal
sermayesinde yapısal eksiklik olarak tanımlanabilir. Modern
ailelerde en çok görülen yapısal eksiklik unsuru, tek ebeveynli
ailedir. Ailedeki yetişkin ilgisinin bir diğer göstergesi, katıksız
bir sosyal sermaye ölçüsü olmasa da annenin çocuğunun üniversiteye
gitme yönündeki beklentisidir. Örneğin, Coleman ve
Hoffer (1987) tarafından Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde
yapılan araştırmaya göre, okulu bırakma oranı, annesinde böyle
bir beklenti olmayan öğrenciler için annesi bu beklentiye sahip
olanlardan %8.6 daha yüksektir. Tek kardeşli iki ebeveynli ve
annenin üniversite beklentisi olan öğrencilerin okulu bırakma
oranı %8; dört kardeşli, tek ebeveynli ve annesinin üniversite
beklentisi olmayanlar için okulu bırakma oranı %30.6’dır. İki
ebeveynli öğrencinin okulu bırakma oranı %13.1 iken tek ebeveynli
öğrenci de bu oran %19.1’dir. Ailede tek kardeşi olan
öğrencilerin okulu bırakma oranı %10,8; dört kardeşli öğrencilerde
%17.2’dir. Bu veriler, ailenin sosyal sermayesinin finansal
ve beşeri sermaye gibi çocukların eğitimini etkilediğini gösterir
(Şahin & Ünal, 2010).
Finansal sermaye, yaklaşık olarak ailenin serveti ya da geliri
ile ölçülür. Başarıya yardımcı olan maddi kaynakları sağlar:
çalışma odası, çalışmayı kolaylaştıran araçlar, yeterli finansal
kaynaklar. Beşeri sermaye, yaklaşık olarak anne-babanın eğitim
seviyesi ile ölçülür. Ailenin sosyal sermayesi her ikisinden
de farklıdır. Örneğin, ABD’de devlet okulunun bulunduğu bir
bölgede, Asyalı göçmen ailelerinin dersin kitabından iki tane
aldıkları görülmüştür. Ailenin ikinci kopyayı çocuğun okulda
başarılı olmasına yarımcı olması için anneye aldığı ortaya çıkmıştır.
Burada anne-babanın beşeri sermayesinin en azından
geleneksel olarak okula gidilen yıl sayısı ile beşeri sermayenin
düşük olduğu, ama çocuğun eğitimi için ailede var olan sosyal
sermayenin son derece yüksek olduğu bir durum vardır (Şahin
& Ünal, 2010).
Ekonomiler yüksek eğitim düzeyi olmadan yani beşeri sermaye
olmadan sürdürülebilir kalkınmayı sağlayamamışlardır. Ancak
gelişmiş bazı ekonomiler düşük sosyal sermaye seviyelerine
sahip olabilmektedir veya gelişmemiş veya gelişmekte olan
ekonomiler yüksek sosyal sermayeye sahip olabilmektedir.
Bu durum, işe girme veya iş sözleşmeleriyle ilgili kazanımların
yüksek mevkideki yakın arkadaşlar sayesinde gerçekleştiği,
insanların zor duruma düştükleri zaman, ailelerinin ve en yakın
arkadaşlarının hep yanlarında olacaklarını bildikleri şeklinde
birçok şeyi açıklar (Özcan, 2011). |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Amacı, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye düzeylerinin
demografik faktörlere göre değişip değişmediğini tespit etmek
olan bu araştırmada, örnekleme ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
Örneklemden elde edilen bulgular çerçevesinde önce analizler
ve değişkenlerin durumlarına göre, keşfedici ve doğrulayıcı faktör
analizleri gerçekleştirilmiş, ardından da ölçeğin uyum iyiliği
değerleri ve güvenirlilik analizi yapılmıştır. Sonuç bölümünde
de, tüm bu analizlerden elde edilen bulgular literatür ile karşılaştırılmıştır.
Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini, 2017-2018 akademik dönemi Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji ve İnşaat Mühendisliği (1., 2.,
3. ve 4. sınıf) bölümlerinde öğrenim gören 400 lisans öğrencisi
oluşturmaktadır. Bu bölümlerde tesadüfi örneklem yöntemi
ile seçilen öğrencilere anket uygulanmış ve 388 anket formu
değerlendirmeye alınmıştır. Bu öğrencilerin demografik verileri
Tablo 1’de görülmektedir.
Tablo 1’e göre, öğrencilerin 221’i kadın ve 167’si erkek; 264’ü
psikoloji, 124’ü inşaat bölümünde öğrenim görmektedir. 11’i 3.
sınıfta, 100’ü 1. sınıfta, 94’ü 2. sınıfta ve 83’ü 4. sınıfta öğrenim
görmektedir. Öğrencilerin 179’u derste başarılı, 152’si başarısız,
31’i çok başarılı, 14’ü başarısız ve 12’si de çok başarısızdır.
223’ü kendi iş yerini açmak, 128’i başka bir firmada çalışmak, 23’ü ailelerinin iş yerinde çalışmak isterken, 14’ü de çalışmayı
düşünmemektedir. 366’sı 18-25 yaş aralığındadır. Annelerinin
120’si lise mezunu 33’ü mezun değildir. Babalarının 120’si lise
mezunu iken 7’si mezun değildir. Annelerinin 320’si ev hanım
ve 3’ü başkasının işyerinde çalışmaktadır. Babalarının 216’sı
kendi işyerinde, 28’i ise başkasının yanında çalışmaktadır. Hane
halkının 169’u 1500-4500 TL arasında ve 49’u da 10501 TL’nin
üzerinde hane gelirine sahiptir. 45’i şu an bir işte çalışmakta,
343’ü ise çalışmamaktadır.
Araştırmanın Ölçekleri
Sosyal sermaye ölçeği, ilk kez Onxy ve Bullen (2000) tarafından
geliştirilmiş ve Ardahan (2012) tarafından da Türkçeye uyarlanmıştır.
Bu araştırmada Antalya’da yaşayan ve araştırmaya
gönüllü katılan 410 kişiye 34 maddeden oluşan anket uygulanmış
ve açıklayıcı faktör analizi yapılmıştır. Analizde, maddeler
12 faktörde gruplanmış, 6 madde çeşitli nedenlerle çıkarılmış
ve geri kalan 28 madde yeniden açıklayıcı faktör analizine
tabi tutulmuştur. Varimax rotasyonu yapıldıktan sonra toplam
96 boyutta faktörler toplanmıştır. Kaiser-Mayer-Olkin (KMO)
örneklem yeterlilik ölçümü 0.687, Bartlett küresellik testi
p<0.05; ölçeğin yeni hali ile Cronbach alfa katsayısı 0.711 olarak
bulunmuştur. Bu değerler, ölçeğin istatistiki olarak yeterli güvenirlikte
olduğunu, başka bir deyişle Türk toplumu için güvenilir
bir ölçek olduğunu göstermektedir (Ardahan, 2012).
Araştırmamızda, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye
düzeylerinin demografik faktörlere göre değişip değişmediğini
belirlemek amacıyla bu ölçek kullanılmış, anket soruları toplam
9 alt boyutta gruplanmış ve 28 sorudan oluşmuştur. Oluşan
faktörler şu şekildedir:
• Faktör-1: Yerel Komiteye Katılım (YKK), madde numaraları;
1, 2, 5, 6 . ve 7. sorular
• Faktör-2: Komşuluk İlişkisi (Kİ), madde numaraları; 18, 19,
20, 21 ve 22 sorular
• Faktör-3: Bir Yere Aidiyet (BYA), madde numaraları; 25, 26,
27 ve 28 sorular
• Faktör-4: Başkalığa Tolerans (BT), madde numaraları; 23 ve
24 sorular
• Faktör-5: Sivil Toplum Kuruluşu (STK) üyeliği, madde numaraları;
3 ve 4 sorular
• Faktör-6: Güven İnsan, madde numaraları; 15 ve 17
• Faktör-7: Güven Çevre, madde numaraları; 14, 9 ve 16 sorular
• Faktör-8: Sosyal Konularda İnisiyatif, madde numaraları; 10,
11 ve 12
• Faktör-9: Sosyal Temsilcilik, madde numaraları; 8 ve 13
Sosyal temsilcilik, sosyal konularda inisiyatif, güven insan faktör
yükleri düşük olduğu ve farklı faktörlere yüklendikleri gerekçesiyle
analizden çıkarılmıştır. Güven ve insan (iki soru), Sosyal
konularda inisiyatif (üç soru) ve sosyal temsilcilik (iki soru)
çıkartılarak dokuz alt boyuttan altı alt boyuta düşürülmüştür.
Araştırmanın Metodolojisi
Araştırmada yer alan ölçeğin yapı geçerliği ve güvenilirliğini test
etmek amacıyla öncelikle KFA yapılmıştır. Ölçeğin döndürülmüş
bileşenler matrisi Tablo 2’de görülmektedir.
KFA sonucunda, dokuz faktörden oluşan ölçeğin altı faktörlü
yapısı elde edilmiştir. Sosyal temsilcilik, sosyal konularda inisiyatif,
güven insan faktörleri faktör yükleri düşük olduğu ve farklı
faktörlere yüklendikleri gerekçesiyle analizden çıkarılmıştır.
Analiz sonucunda, STK üyeliği faktörünün faktör yükleri 0.764
ve 0.767 arasında; yerel komiteye katılım faktör yükleri 0.504
ile 0.658 arasında; bir yere aidiyet faktörü faktör yükleri 0.603
ile 0.724 arasında; başkalarına tolerans faktörü faktör yükleri
0.710 ve 0.756 arasında; komşuluk ilişkileri faktörü 0.416 ile
0.761 arasında; güven çevre faktörü faktör yükleri ise 0.583
ile 0.770 arasında elde edilmiştir. KFA sonucu KMO değeri
.733 olarak; ki kare değeri 1746.067 ve serbestlik derecesi 210
olarak elde edilmiştir. Anlamlılık düzeyi ise, 0.000 olarak bulunmuştur.
Bu bulgular, verilerin çok değişkenli normal dağılımdan
geldiğini ve faktör analizine uygun olduğunu göstermektedir.
Altı faktörlü yapıya sahip olan ölçek, toplam varyansın %
64.850’sini açıklamıştır.
Ölçeğin elde edilen altı boyutlu yapısını doğrulamak için AMOS
paket programı yardımı ile doğrulayıcı faktör analizi (DFA)
yapılmıştır. DFA Şekil 1’de, uyum iyiliği değerleri Tablo 3’ de
görülmektedir.
DFA sonucuna göre, analiz ölçeği uyum iyiliği değerlerini sağlamış
ve iyi uyum göstermiştir (Tablo 3).
Faktör analizi sonunda güvenilirlik analizi yapılmıştır ve analiz
sonuçları Tablo 4’de görülmektedir.
Güvenilirlik analizi sonucunda ölçeğin (0.60 ≤ α < 0.80) oldukça
güvenilir olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Araştırmanın Hipotezleri
Bu araştırmanın hipotezleri aşağıda belirtilmiştir.
H1: Sosyal sermaye düzeyi, cinsiyete göre farklılık göstermektedir.
H2: Sosyal sermaye düzeyi, bölüme göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H3: Sosyal sermaye düzeyi, başarı durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H4: Sosyal sermaye düzeyi, anne eğitim durumuna göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H5: Sosyal sermaye düzeyi, babanın eğitim durumuna göre
anlamlı farklılık göstermektedir.
H6: Sosyal sermaye düzeyi, hane gelirine göre anlamlı farklılık
göstermektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Tanımlayıcı istatistik bulguları Tablo 5’de görülmektedir.
Tablo 5’e göre, ortalaması en yüksek başkalığa tolerans faktörü
(ort=3.01) ile ortalaması en düşük olan STK üyeliği (ort=2.29)
faktörüdür. Basıklık ve çarpıklık değerlerine göre, -2 ile +2 arasında değer aldığı için veriler normal dağılıma sahiptir ve
parametrik testler yapılabilir.
Korelasyon analizine ilişkin bulgular Tablo 6’da görülmektedir.
Tablo 6’da korelasyon analizi sonucunda, STK üyeliği ile başkalığa
tolerans ile arasında 0.05 anlamlılık düzeyinde pozitif yönde
düşük (.107) bir korelasyon söz konusudur. 0.01 anlamlılık
düzeyinde STK üyeliği ile yerel komiteye katılım arasında (.516),
STK üyeliği ile bir yere aidiyet arasında (.198) ve bir yere aidiyet
ile yerel komiteye katılım arasında (.189), başkalığa tolerans
ile bir yere aidiyet arasında (.367), komşuluk ilişkisi ile yerel
komiteye katılım arasında (.196), bir yere aidiyet ve başkalığa
tolerans arasında (.367), güven çevre ile yerel komiteye katılım
arasında (.146), güven çevre ile başkalığa tolerans arasında
(.139) ve başkalığa tolerans ile komşuluk ilişkisi (.298) arasında
pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
H1: Sosyal sermaye düzeyi, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H1a: STK üyeliği, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H1b: Yerel komiteye katılım, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H1c: Bir yere aidiyet, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H1d: Başkalığa tolerans düzeyi, cinsiyete göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H1e: Komşuluk ilişkisi, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H1f: Güven çevre, cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin cinsiyete göre anlamlı farklılık gösterip
göstermediğini test etmek amacıyla t testi yapılmış ve analiz
sonuçları Tablo 9’da verilmiştir.
Tablo 9’da görüldüğü gibi, sadece komşuluk ilişkileri cinsiyete
göre (p<0.05) anlamlı farklılık göstermiştir. Farklılığın yönünü
görebilmek için ortalama değerlere bakılmış ve komşuluk
ilişkileri ölçeği için, kız öğrencilerde ortalama 2.80 ve erkek
öğrencilerde ortalama 2.71 olarak bulunmuştur. Bu bulguya
göre, komşuluk ilişkilerinin kız öğrenciler ve erkek öğrenciler
arasında kızlar lehine anlamlı farklılık vardır. Yani, kızlar erkeklere
göre daha fazla komşuluk ilişkilerine önem vermektedir. Bu
sonuç, H1e hipotezini desteklemiş ancak, H1, H1a, H1b, H1c, H1d ve
H1f hipotezlerini desteklememiştir.
H2: Sosyal sermaye düzeyi, psikoloji ve inşaat bölümü öğrencileri
arasında anlamlı farklılık göstermektedir.
H2a: STK üyeliği, okunan bölüme göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H2b: Yerel komiteye katılım, okunan bölüme göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H2c: Bir yere aidiyet düzeyi, okunan bölüme göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H2d: Başkalığa tolerans düzeyi, okunan bölüme göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H2e: Komşuluk ilişkisi, okunan bölüme göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H1f: Güven çevre, okunan bölüme göre anlamlı farklılık göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin okunan bölüme göre anlamlı farklılık
gösterip göstermediğini test etmek amacıyla T Testi yapılmış ve
analiz sonuçları Tablo 7’de verilmiştir.
Tablo 7’de görüldüğü gibi, okunan bölüme göre sosyal sermaye,
STK üyeliği ve güven çevre için anlamlı farklılık (p>0.05) göstermemiştir.
Ancak ölçek, yerel komiteye katılım, bir yere aidiyet,
başkalığa tolerans, komşuluk ilişkisi ve genel sosyal sermaye
için anlamlı farklılık (p<0.05) göstermiştir. Farklılığın yönünü
görebilmek için ortalama değerlerine bakılmış ve bu değerler
Tablo 8’de görülmektedir.
Tablo 8’e göre, yerel komiteye katılım ölçeği için, psikoloji bölümünün
ortalaması (2.62>2.42) daha yüksektir. Yani, psikoloji
bölümü öğrencileri daha fazla yerel komiteye katılma eğilimi
taşımaktadır. H2b desteklenmiştir.
Bir yere aidiyet ölçeği için, psikoloji bölümü ortalaması
(2.84>2.72) daha yüksek olduğu için psikoloji bölümü lehine
anlamlı farklılık vardır. Başka bir deyişle, psikoloji bölümü öğrencileri inşaat bölümü öğrencilerinden daha fazla bir yere
aidiyet eğilimi taşımaktadır. H2c desteklenmiştir.
Başkalığa tolerans ölçeği, psikoloji bölümünün ortalaması
(4.08) inşaat bölümü ortalamasından (2.85) daha yüksek çıkmıştır.
H2d desteklenmiştir.
Komşuluk ilişkileri ölçeğinde, psikoloji bölümü lehine anlamlı
farklılık söz konusudur. Psikoloji bölümü ortalaması (2.80>2.66)
daha yüksek olduğu için bu öğrenciler komşuluk ilişkilerine
daha fazla önem vermektedir. H2e desteklenmiştir.
Genel sosyal sermaye ölçeği de psikoloji bölümü öğrencileri
lehine (2.76>2.64) anlamlı farklılık göstermiştir. H2e desteklenmiştir.
Bu sonuçlar, H2b, H2c, H2d ve H2e hipotezlerini desteklemiş; H2a,
H1f ve dolayısıyla, H2 hipotezini desteklememiştir.
H3: Sosyal sermaye düzeyi, başarı durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H3a: STK üyeliği, başarı durumuna göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H3b: Yerel komiteye katılım, başarı durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H3c: Bir yere aidiyet, başarı durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H3d: Başkalığa tolerans düzeyi, başarı durumuna göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H3e: Komşuluk ilişkisi, başarı durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H3f: Güven çevre, başarı durumuna göre anlamlı farklılık göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin ders başarı durumuna göre, anlamlı
farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla ANOVA
Testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 10’da verilmiştir.
Tablo 10’da görüldüğü gibi, STK üyeliği (0.369>0.05), başkalığa
tolerans (0.123>0.05), komşuluk ilişkisi (0.108>0.05) ve güven
çevre (0.335>0.05) başarı durumuna göre anlamlı farklılık göstermemiştir. Yerel komiteye katılım (0.002<0.05), bir yere
aidiyet (0.005<0.05) ve genel sosyal sermaye (0.000<0.05) ders
başarı durumuna göre anlamlı farklılık göstermiştir. Farklılığın
yönünü görebilmek için Tukey Testi yapılmış ve analiz sonuçları
Tablo 11’de verilmiştir.
Tablo 11’de görüldüğü gibi, yerel komiteye katılım için, çok
başarısız (2.23) ve çok başarılı (2.74) öğrenciler arasında çok
başarılıların ortalaması daha yüksek olduğu için çok başarılı
öğrenciler lehine anlamlı farklılık göstermiştir. Yani, derslerinde
çok başarılı olan öğrenciler çok başarısız olan öğrencilere göre
yerel komitelere daha fazla katılım eğilimi taşımaktadır. Bir
yere aidiyet için, çok başarısız ve başarılı öğrenciler arasında
başarılı öğrencilerin ortalaması (2.86>2.45) daha yüksek olduğu
için başarılı öğrenciler lehine anlamlı farklılık göstermiştir.
Buna göre, başarılı öğrenciler çok başarısız öğrencilerden daha
fazla bir yere aidiyet eğilimi taşımaktadır. Genel sosyal sermaye
için, çok başarısız öğrenciler ile başarılı ve çok başarılı öğrenciler
arasında çok başarılı öğrencilerin ortalaması (2.83>2.47)
daha yüksek olduğu için çok başarılı öğrenciler lehine anlamlı
farklılık göstermiştir. Buna göre, öğrencilerin başarı durumu,
sadece yerel komiteye katılım, bir yere aidiyet ve genel sosyal
sermayeyi etkilerken, STK üyeliği, başkalığa tolerans, komşuluk
ilişkisi ve güven çevreyi etkilememiştir. Yani, sosyal sermaye
öğrencilerin başarı durumuna göre değişmemektedir. H3b ve
H3c hipotezleri desteklenmiş; H3a, H3d, H3e ve H3f, dolayısıyla da H3
desteklenmemiştir.
H4: Sosyal sermaye düzeyi, anne eğitim durumuna göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H4a: STK üyeliği, anne eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H4b: Yerel komiteye katılım, anne eğitim durumuna göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H4c: Bir yere aidiyet, anne eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H4d: Başkalığa tolerans düzeyi, anne eğitim durumuna göre
anlamlı farklılık göstermektedir.
H4e: Komşuluk ilişkisi, anne eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H4f: Güven çevre, anne eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin annenin eğitim seviyesine göre,
anlamlı farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla
ANOVA Testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 12’de verilmiştir.
Tablo 12’de görüldüğü gibi, sosyal sermaye düzeyi (p>0.05)
annenin eğitim seviyesine göre anlamlı farklılık göstermemiştir.
Yani, sosyal sermaye düzeyinin anne eğitim seviyesine göre
değiştiğini ifade eden H4, H4a, H4b, H4c, H4d, H4e ve H4f hipotezleri
desteklenmemiştir.
H5: Sosyal sermaye düzeyi, babanın eğitim durumuna göre
anlamlı farklılık göstermektedir.
H5a: STK üyeliği, baba eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H5b: Yerel komiteye katılım, baba eğitim durumuna göre anlamlı
farklılık göstermektedir.
H5c: Bir yere aidiyet, baba eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H5d: Başkalığa tolerans düzeyi, baba eğitim durumuna göre
anlamlı farklılık göstermektedir.
H5e: Komşuluk ilişkisi, baba eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H5f: Güven çevre, baba eğitim durumuna göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin babanın eğitim seviyesine göre,
anlamlı farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla
ANOVA Testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 13’de verilmiştir.
Tablo 13’de görüldüğü gibi, sosyal sermaye düzeyi babanın
eğitim seviyesine göre anlamlı farklılık (p>0.05) göstermemiştir.
Yani, sosyal sermaye düzeyi babanın eğitim seviyesine göre
değişmemektedir. H5, H5a, H5b, H5c, H5d, H5e ve H5f desteklenmemiştir.
H6: Sosyal sermaye düzeyi, hane gelirine göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H6a: STK üyeliği, hane gelirine göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H6b: Yerel komiteye katılım, hane gelirine göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H6c: Bir yere aidiyet, hane gelirine göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H6d: Başkalığa tolerans düzeyi, hane gelirine göre anlamlı farklılık
göstermektedir.
H6e: Komşuluk ilişkisi, hane gelirine göre anlamlı farklılık göstermektedir.
H5f: Güven çevre, hane gelirine göre anlamlı farklılık göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin toplam hane gelirine göre anlamlı
farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla ANOVA
Testi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo 14’de verilmiştir.
Tablo 14’de görüleceği gibi, sadece komşuluk ilişkisi
(0.001<0.05) ve genel sosyal sermaye (0.042<0.05) hanenin
aylık toplam gelirine göre anlamlı farklılık göstermiştir. Farklılığın
yönünü görebilmek için Tukey Testi yapılmış ve analiz
sonuçları Tablo 15’de verilmiştir.
Tablo 15’de komşuluk ilişkileri, aylık hane geliri 1500-4500 TL
arası olan öğrencilerin ortalaması (2.85) ile 10501 TL ve üzeri
olan öğrencilerin ortalaması (2.55) arasında 1500-4500 TL
arası hane gelirine sahip olan öğrenciler lehine anlamlı farklılık
görülmektedir. Yani, geliri 1500-4500 TL arası olan öğrencilerin, hane geliri 10501 TL üzerinde hane gelirine sahip öğrencilerden
daha fazla komşuluk ilişkilerine önem vermektedir. Genel
sosyal sermaye düzeyi ise, hane geliri 4501-10500 TL arası olan
öğrenciler ile 10501 TL ve üzeri olan öğrenciler arasında ortalama
değeri (2.75>2.60) daha yüksek olduğu için 7501-10500 TL
arası hane gelirine sahip olan öğrenciler lehine anlamlı farklılık
göstermektedir. Yani, aylık hane geliri 7501-10500 TL arası olan
öğrenciler, 10501 TL üzerinde geliri olanlardan daha fazla sosyal
sermayeye sahiptir. Bu veriler, H6e hipotezini desteklemiş,
ancak, H6a, H6b, H6c, H6d ve H6f dolayısıyla H6 hipotezini desteklememiştir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
Bu araştırmanın amacı, üniversite öğrencileri arasında sosyal
sermayenin demografik faktörlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını
tespit etmektir. Bu amaç doğrultusunda, 2017-2018 akademik
dönemi Hasan Kalyoncu Üniversitesi psikoloji ve inşaat
mühendisliği (1 2, 3 ve 4 sınıf) bölümlerinde öğrenim gören
400 lisans öğrencisinden tesadüfi örneklem yöntemi ile seçilen
öğrencilere anket uygulanmış ve 388 anket formu değerlendirmeye
alınmıştır.
Bu öğrencilerin demografik faktörler verileri şu şekildedir: 221’i
kadın ve 167’si erkek; 264’ü psikoloji, 124’ü inşaat bölümünde
öğrenim görmektedir. 11’i 3. sınıfta, 100’ü 1. sınıfta, 94’ü 2. sınıfta
ve 83’ü 4. sınıfta öğrenim görmektedir. Öğrencilerin 179’u
derste başarılı, 152’si başarısız, 31’i çok başarılı, 14’ü başarısız ve 12’si de çok başarısızdır; 223’ü kendi iş yerini açmak, 128’i
başka bir firmada çalışmak, 23’ü ailelerinin iş yerinde çalışmak
isterken, 14’ü de çalışmayı düşünmemektedir. 366’sı 18-25
yaş aralığındadır. Annelerinin 120’si lise mezunu 33’ü mezun
değildir. Babalarının 120’si lise mezunu iken 7’si mezun değildir.
Annelerinin 320’si ev hanım ve 3’ü başkasının işyerinde çalışmaktadır.
Babalarının 216’sı kendi işyerinde, 28’i ise başkasının
yanında çalışmaktadır. Hane halkının 169’u 1.500-4.500 TL arasında
ve 49’u da 10.501 TL’nin üzerinde hane gelirine sahiptir.
45’i şu an bir işte çalışmakta, 343’ü ise çalışmamaktadır.
Bu araştırmada kullanılan sosyal sermaye ölçeği, ilk kez Onxy ve
Bullen (2000) tarafından geliştirilmiş ve Ardahan (2012) tarafından
da Türkçeye uyarlanmış olup, bu çalışmada Antalya’da
yaşayan ve araştırmaya gönüllü katılan 410 kişiye 34 maddeden
oluşan anket uygulanarak, açıklayıcı faktör analizi yapılmıştır
(Ardahan, 2012).
Bu araştırmada ise, üniversite öğrencilerinin sosyal sermaye
düzeylerinin demografik faktörlere göre değişip değişmediğini
belirlemek amacıyla anket soruları toplam dokuz alt boyutta
gruplanmış ve 28 sorudan oluşmuştur. Sosyal temsilcilik, sosyal
konularda inisiyatif, güven insan faktör yükleri düşük olduğu
ve farklı faktörlere yüklendikleri gerekçesiyle analizden çıkarılmıştır. Güven ve insan (iki soru), sosyal konularda inisiyatif
(üç soru) ve sosyal temsilcilik (iki soru) çıkartılarak dokuz alt
boyuttan altı alt boyuta düşürülmüştür.
Araştırma ölçeğinin yapı geçerliği ve güvenilirliğini test etmek
amacıyla öncelikle KFA, sonra da DFA yapılmıştır. Dokuz faktörden
oluşan ölçeğin altı faktörlü yapısı elde edilmiştir. KMO
değeri .733 olarak; ki kare değeri 1746.067 ve serbestlik derecesi
210 olarak elde edilmiştir. Anlamlılık düzeyi ise, 0.000 olarak
bulunmuştur. Bu bulgular, verilerin çok değişkenli normal
dağılımdan geldiğini ve faktör analizine uygun olduğunu göstermiştir.
6 faktörlü yapıya sahip olan ölçek, toplam varyansın
%64.850’sini açıklamıştır. Güvenilirlik analizi sonucunda ölçeğin
(0.60≤α<0.80) oldukça güvenilir olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.
Sosyal sermaye düzeyinin cinsiyete göre, anlamlı farklılık
gösterip göstermediğini test etmek amacıyla T Testi yapılmış
ve sadece komşuluk ilişkileri cinsiyete göre (p<0.05) anlamlı
farklılık göstermiştir. Farklılığın yönünü görebilmek için ortalama
değerlere bakılmış ve kızların erkeklerden daha fazla
(2.80>2.71) komşuluk ilişkilerine önem verdiği görülmüştür.
Yani, sosyal sermaye cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermemiştir.
Buna göre, H1e hipotezi desteklenmiş ancak, H1, H1a, H1b,
H1c ve H1d hipotezleri desteklenmemiştir.
Sosyal sermaye düzeyinin okunan bölüme göre, anlamlı farklılık
gösterip göstermediğini test etmek amacıyla T Testi yapılmıştır.
Testin sonucunda yerel komiteye katılım, bir yere aidiyet, başkalığa
tolerans, komşuluk ilişkisi ve genel sosyal sermaye ölçekleri
okunan bölüme göre anlamlı farklılık (p<0.05) göstermiştir.
Farklılığın yönünü görebilmek için ortalama değerlerine bakılmış
ve psikoloji bölümünün ortalaması, yerel komiteye katılım
ölçeği için (2.62>2.42), bir yere aidiyet ölçeği için (2.84>2.72),
başkalığa tolerans ölçeği için (4.08>2.85), komşuluk ilişkileri
ölçeği için (2.80>2.66) ve genel sosyal sermaye ölçeği için
(2.76>2.64) daha yüksek çıkmıştır. Yani, sosyal sermaye düzeyi
okunan bölüme göre değişmektedir. Bu analiz sonuçları, H2,
H2a, H2b, H2c, H2d ve H2e hipotezlerini desteklemiştir.
Sosyal sermaye düzeyinin ders başarı durumuna göre, anlamlı
farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla ANOVA
Testi yapılmış ve yerel komiteye katılım (0.002<0.05), bir yere
aidiyet (0.005<0.05) ve genel sosyal sermaye (0.000<0.05),
ders başarı durumuna göre anlamlı farklılık göstermiştir. Tukey
testi sonucunda çok başarılı öğrenciler ile çok başarısız öğrenciler
arasında ortalama, yerel komiteye katılım için (2.74>2.23),
bir yere aidiyet için (2.86>2.45) ve genel sosyal sermaye için
(2.83>2.47) çok başarılı öğrenciler lehine anlamlı farklılık göstermiştir.
Yani sosyal sermaye düzeyi, başarı durumuna göre
değişmemektedir. Buna göre, H3b ve H3c hipotezleri desteklenmiş;
H3, H3a, H3d ve H3e ise desteklenmemiştir.
Sosyal sermaye düzeyinin annenin eğitim seviyesine göre,
anlamlı farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla
ANOVA Testi yapılmış ve sosyal sermaye düzeyi (p>0.05) annenin
eğitim seviyesine göre anlamlı farklılık göstermemiştir. Yani,
sosyal sermaye düzeyi, anne eğitim seviyesine göre değişmemektedir.
Buna göre, H4, H4a, H4b, H4c, H4d v e H 4e hipotezleri
desteklenmemiştir.
Sosyal sermaye düzeyinin babanın eğitim seviyesine göre,
anlamlı farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla
ANOVA Testi yapılmış, sosyal sermaye düzeyi babanın eğitim
seviyesine göre anlamlı farklılık (p>0.05) göstermemiştir. Yani,
sosyal sermaye düzeyi, babanın eğitim seviyesine bağlı değildir.
Buna göre, H5, H5a, H5b, H5c, H5d, H5e ve H5f hipotezleri desteklenmemiştir.
Araştırmada, öğrencilerin sosyal sermaye düzeyinin anne-babanın
eğitim seviyesine bağlı olmadığı görülmüştür. Literatürle
uyumlu olmayan böyle bir sonuç iki nedenle açıklanabilir. İlki,
araştırmanın yapıldığı Gaziantep İli’nin Türkiye’de Yükseköğretim
Kurumlarına Giriş Sınavlarındaki (YKS) başarı sıralamasının
şimdiye kadar yapılan sınavlarda oldukça düşük olmasıdır. İkincisi,
araştırmadan böyle bir sonucun çıkması, ABD’de göçmen
ailelerin bulunduğu bir devlet okulunda Asyalı göçmen ailelerin
dersin kitabından iki tane aldıkları, ikinci kitabı da çocuğun
okulda başarılı olmasına yardımcı olması için anneye alındığını
ortaya koyan araştırmanın sonucuyla uyumlu olmasıdır. Genel
olarak bu bulgular, anne-babanın beşeri sermayesinin düşük
olduğu, ama çocuğun eğitimi için ailede var olan sosyal sermayenin
son derece yüksek olabileceğini açıkça göstermektedir.
Sosyal sermaye düzeyinin toplam hane gelirine göre anlamlı
farklılık gösterip göstermediğini test etmek amacıyla ANOVA Testi yapılmış, komşuluk ilişkisi için (0.001<0.05) ve genel
sosyal sermaye için (0.042<0.05) anlamlı farklılık görülmüştür.
Farklılığın yönünü görebilmek için Tukey testi yapılmıştır.
Komşuluk ilişkisi için, aylık hane geliri 1500-4500 TL arası olan
öğrencilerin ortalaması 10501 TL ve üzeri olan öğrencilerden
(2.85>2.55) daha yüksek çıkmıştır. Genel sosyal sermaye düzeyi
için, aylık hane geliri 4501-10500 TL olan öğrencilerin ortalaması,
10501 TL ve üzeri olan öğrencilerden (2.75>2.60) daha
yüksek çıkmıştır. Bu veriler birlikte değerlendirildiğinde, sosyal
sermaye düzeyi, hane gelirine göre değişmemektedir. Buna
göre, H6e hipotezi desteklenmiş; H6, H6a, H6b, H6c, H6d ve H6f hipotezlerini
ise desteklememiştir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
1) Ağcasulu, H. (2017). Sosyal sermaye kavramı ve temel bakış
açılarının karşılattırılması. Süleyman Demirel Üniversitesi
Vizyoner Dergisi, 8(17): 114-129.
2) Ardahan, F. (2012). Bireylerin sosyal sermaye profili: Antalya
örneği. Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(8),
38-56. Retrieved from http://www.asosjournal.com/files/
asosjournalmakaleler/1606344056_435%20FA%C4%B0K%20
ARDAHAN.pdf
3) Başak, S., & Öztaş, N. (2010). Güven ağ bağları, sosyal sermaye ve
toplumsal cinsiyet. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Dergisi, 12 (1): 27-56.
4) Coleman, J. S., & Hoffer, T. (1987). Public and private high schools:
The impact of communities. New York: Basic Books.
5) Coleman, J. S. (1988). Social capital in the creation of social capital.
American Journal of Sociology, 94, (Supplement: Organizations
and ınstitutions: Sociological and economic approaches to
the analysis of social structure), 95-120. Retrieved from
https://www.jstor.org /stable/2780243?origin=JSTORpdf&
seq=1#page_scan_tab_contents
6) Dasgupta P., & Serageldin I. (1999). Social capital. A multifaceted
perspective. http://documents.worldbank.org/curated/
en/663341468174869302/pdf/multi-page.pdf
7) Field, J. (2006). Sosyal sermaye (2. Basım). (Çev. B. Bilgen & B.
Şen). İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
8) Fukuyama F. (1997). Social capital. The Tanner lectures on human
values delivered at Brasenose College, Oxford. Retrieved
from https://tannerlectures.utah.edu/_documents/a-to-z/f/
Fukuyama98.pdf
9) Gerni, M. (2013). İlişkilerin maddi boyutu: Sosyal sermaye ve
örgütsel boyutu. İstanbul: Beta Yayınları.
10) Grootaert, C. (1998). Social capital: The missing link? Social capital
initiative. Washington, DC: The World Bank Social Development
Department Publications. Retrieved from http://siteresources.
worldbank.org/INTSOCIALCAPITAL/Resources/Social-Capital-
Initiative-Working-Paper-Series/SCI-WPS-03.pdf
11) Günkör, C., & Özdemir Ç. (2017). Sosyal sermaye ve eğitim ilişkisi.
Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 15(1),70-90.
12) Karagül, M., & Dündar, S. (2006). Sosyal sermaye ve belirleyicileri
üzerine ampirik bir çalışma. Akdeniz İktisadi ve İdari Bilimler
Dergisi, 12, 61-78.
13) Kitapcı İ. (2017). Sosyal Sermayenin Kamusallığından Sosyal
Sermaye Başarısızlığına: Teorik Bir Perspektif. Yönetim ve
Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 15(1), 78-100. https://doi.
org/10.11611/yead.338916
14) Özcan, B. (2011). Sosyal sermaye ve ekonomik kalkınma
(Yayınlanmamış doktora tezi). İstanbul Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
15) Putnam, R. D. (1995). Bowling Alone: America”s Declining Social
Capital. Journal of Democracy, 6(1): 65-78.
16) Şahin, M., & Ünal, A. (2010). Sosyal sermaye: Kuram, uygulama ve
eleştiri. İstanbul: Değişim Yayınları.
17) Tatlı, N. (2013). Sosyal sermayenin bireylerin istihdamı üzerindeki
etkisi hane halkı reisleri üzerine bir araştırma. Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 15(3): 87-114.
18) Türk Dil Kurumu (2018). Genel Türkçe Sözlük. Retrieved from
http://www.tdk.gov.tr/
19) Tüysüz, N. (2011). Sosyal sermayenin ekonomik gelişme açısından
önemi ve sosyal sermaye endeksinin hesaplaması. Ankara:
Kalkınma Bakanlığı Yayınları.
20) Yaylalı, M. (2003). Mikro iktisat (3. Basım). Erzurum: Beta Yayınları., uygulama ve
eleştiri. İstanbul: Değişim Yayınları. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Kaynaklar
|
|
|
|