|
2020, Cilt 10, Sayı 1, Sayfa(lar) 103-113 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2020.372 |
Çocukluk Çağında Yaşanan Örselenmenin Üniversite Birinci Sınıf Öğrencilerinin Yakın İlişkilerine Etkisi |
Meltem KÜRTÜNCÜ1, Hicran YILDIZ2, Aylin KURT1 |
1Zonguldak Bülent Eceviṫ Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Zonguldak, Türkiye 2Uludağ Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, Bursa, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Üniversite öğrencisi, Örselenme, Yakın ilişkiler, Anne baba tutumu |
|
Araştırma üniversite öğrencilerinde çocukluk çağında yaşanan örselenmenin yakın ilişkilerde yaşantılarla ilişkisinin incelenmesi
amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı, kesitsel nitelikteki araştırmanın evrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında Zonguldak Bülent Ecevit
Üniversitesi’nde sağlık alanında öğrenim gören tüm birinci sınıf öğrencileri, örneklemini ise bu öğrenciler arasından çalışmaya katılmayı
kabul eden 830 öğrenci oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda hazırlanan “Tanımlayıcı Bilgi Formu”,
“Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği” ve “Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri” aracılığı ile toplanmıştır. Veriler SPSS 22.0
programında değerlendirilmiştir. Verilerin değerlendirmesinde ortalamalar, yüzdelikler, bağımsız örneklem t testi, Pearson korelasyon
testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. Öğrencilerin yaş ortalamaları 19.25±1.68 ve %72.3’ü kadındı. %20.4’ü hemşirelik bölümü
öğrencisiydi. Öğrencilerin %8.3’ü çekirdek tipi aileye sahip olduğunu ve %44.3’ünün anne-babası bir dönem ayrı kaldığını bildirmiştir.
Öğrencilerin %57.3’ü anne ve babasının çocuk yetiştirme tutumunu “koruyucu” olarak nitelendirdi. Erkeklerde kadınlardan, yalnız
yaşayanların ailesi ya da arkadaşları ile yaşayanlardan, anne babasının ayrı yaşadığı bir dönemi olanların olmayanlardan, annesi doktora
mezunu olanların daha düşük eğitim düzeyine sahip olanlardan, babası okur-yazar olmayanların daha yüksek düzeyde eğitime sahip
olanlardan, gelir düzeyi yüksek olanların orta ve düşük olanlardan, son bir yılda psikolojik yardım alanların almayanlardan ve hiç arkadaşı
olmayanların olanlardan daha fazla örselenme yaşadıkları belirlenmiştir (p<0.05). Çocukluk döneminde yaşanan fiziksel, duygusal olarak
örselenme arttıkça yakın ilişkilerde daha fazla kaçıngan olunduğu (p<0.05) ve çocukluk döneminde yaşanan fiziksel, duygusal, cinsel
olarak örselenme arttıkça yakın ilişkilerde daha fazla kaçıngan olunduğu tespit edilmiştir (p<0.001). Çocukların ve gençlerin ileriki
yaşamlarında daha sağlıklı ilişkiler kurabilmesi adına çocuk ve ergenlerin çocukluk çağı ihmal ve istismar yaşama durumlarının incelenmesi,
farklı sosyokültürel yapıda yetişen çocukların aile yapıları incelenerek örselenmeyi etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik yapılacak
araştırmaların sayısının artırılması, sosyoekonomik olarak kötü ve örselenme açısından risk altında olduğu düşünülen çocuk ve gençler ile
ilgili yapılacak araştırmalara ağırlık verilmesi gerekmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Bir toplumun kalkınabilmesi ve ilerleyebilmesi, ancak o toplum
içinde yetişen çocukların tam bir iyilik hâli içerisinde gelişmesi
ile mümkündür. Çocukların sağlıklı birer kişi olarak yetişmesinde
katkı sağlayan en önemli etken ebeveynler ve/veya bakım
verenlerdir. Bu kişiler çocuk yetiştirme sürecinde farkında
olarak ya da olmayarak çocuklarının kişilik gelişimini olumsuz
etkileyecek davranışlar sergileyebilmektedir. Bu durum da
çocukların örselenmesine neden olmaktadır (Altıparmak, Yıldırım,
Yardımcı, & Ergin, 2013; Chigiji et al., 2018; Pekdoğan,
2016). Çocukluk çağı örselenme yaşantıları; fiziksel, duygusal,
cinsel olarak sınıflandırılmaktadır ve çocuklar örselenmenin
her çeşidine sıklıkla maruz kalmaktadır (Altıntaş, Aslan,
Ayyıldız, Ayoğlu, & Veren, 2016; Cankur et al., 2012; Chigiji
et al., 2018; Hillis, Mercy, Amobi, & Kress, 2016; Isvoranu et
al., 2017). Yapılan sistematik bir derlemede, tüm dünyadaki
2-17 yaş arasındaki çocukların neredeyse yarısının örselenmeye
maruz kaldığı ya da şahit olduğu bildirilmiştir (Hillis et
al., 2016). Dünyada olduğu gibi ülkemizde de çocukluk çağı
örselenme yaşantıları görülme oranları yüksektir. 11-17 yaş
arasında 440 çocuk ile yapılan “Çocukların Ev İçinde Yaşadıkları
Şiddet Araştırması”nda; çocukların 299’unun (%67.9) en az bir
kez ev içi duygusal örselenme ve 163’ünün (%37) en az bir kez
ev içinde fiziksel örseleme yaşantıları olduğu bildirilmektedir
(Cankur et al., 2012). Maalesef örselenmenin çocuklar üzerindeki
en üzücü sonucu, çocukların en temel gereksinimi olan
güvenli bağlanma gereksinimini ve bağlanma ile ilişkili oluşabilecek
durumları olumsuz etkilemesidir (Bozdemir & Gündüz,
2016; Kesebir, Özdoğan-Kavzoğlu & Üstündağ, 2011).
Bağlanma, bireylerin hem çocukluk hem de erişkinlik dönemlerini
etkilemesi nedeniyle önemlidir. Bağlanma kuramından
doğan yakın ilişkiler kavramı, bireylerin çocukluk döneminde
bakım vericisine duyduğu güvenin erişkinlikte sosyal ilişkilerine yansıması olarak tanımlanabilmektedir (Baytemir, 2016;
Bowlby, 2008). Yakın ilişkilerde yaşantılar kavramı; güvenli, kaygılı
ve kaçıngan olmak üzere bağlanma ile ilişkili üç kategoride
temellenmektedir. Özellikle çocuklar için kullanılan bu kategoriler
zamanla yetişkin bağlanma örüntülerini incelemek için de
kullanılmaya başlanmıştır (Sümer, 2006). Bu üç kategori çerçevesinde
değerlendirilen yakın ilişkilerde yaşantılar kavramı kişilerin
hayatları boyunca kuracakları özel ilişkileri de dâhil olmak
üzere tüm ilişkilerini etkilemektedir (Baytemir, 2016; Güloğlu
& Karaırmak, 2017; Kesebir et al., 2011). Arkadaş ilişkileri, eş
seçimi gibi önemli konular özellikle yakın ilişkilerde kaygılı ve
kaçıngan olan kişilerde sıkıntı yaratabilmektedir. Karar vermekte
zorlanan veya hatalı davranışlar sergileyen kişilerin ilerdeki
yaşamlarında kararlarından dolayı zorlanmaları daha olasıdır
(Türkkan & Odacı, 2019). Bu nedenle kişilerin yakın ilişkilerde
yaşantılarını etkileyen faktörleri belirlemek önemlidir.
Kişilerin hem davranışlarının şekillenmesini, hem de kişilerarası
ilişkilerini etkileyen ilk çocukluk yaşantılarının birey için ne
denli önemli olduğu bilinmektedir. Çünkü çocukluk çağında
meydana gelen örselenme vakalarının psikososyal boyutu aşılamadığında,
kişilerin hayatı zorlaşmakta ve hatta psikopatolojiler
görülmektedir (Bruce & Laporte, 2015; Christ et al., 2019;
Crittenden & Heller, 2017; Goodman et al., 2017; Isvoranu
et al., 2017; Onat, Dinç, Günaydın, & Uğurlu, 2015). Özellikle
güvensiz bağlanma ve örselenme ile ilişkili olarak çocukların
ilerdeki yaşlarında yakın ilişkilerinde sıkıntılar yaşayabileceği
düşünülmektedir. Bu araştırmada üniversite öğrencilerinde
çocukluk çağında yaşanan örselenmenin yakın ilişkilerde
yaşantılarla ilişkisini incelenmek amaçlanmıştır. Bu genel amaç
doğrultusunda cevap aranan araştırma soruları şu şekildedir:
• Öğrencilerin cinsiyet, yaş, yaşamının büyük bölümünün geçtiği
yere, okuduğu bölüme, birlikte yaşanılan kişilere, aile
tipine, anne babanın ayrı yaşadığı dönemin olup olmadığına, anne babanın ayrı kalma nedenine ve süresine, annebaba
öğrenim düzeyine, kardeş sayısına, gelir düzeyine,
anne babanın çocuk yetiştirme tutumuna, kronik hastalıkların
olup olmadığına ve son bir yıl içinde psikolojik yardım
alıp almadıklarına göre “Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları
Ölçeği” ve “Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri’nden
aldıkları puanlar arasında fark var mıdır?
• Öğrencilerin “Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları” ve
“Yakın İlişkilerde Yaşantıları” arasında ilişki var mıdır? |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Araştırmanın Tipi
Araştırma tanımlayıcı, kesitsel nitelikte yapılmıştır.
Araştırmanın Evreni ve Örneklemi
Araştırmanın evrenini 2016-2017 eğitim öğretim yılında Zonguldak
Bülent Ecevit Üniversitesi’nde sağlık alanında öğrenim
gören 1130 birinci sınıf öğrencisi, örneklemini ise bu öğrenciler
arasından çalışmaya katılmayı kabul eden 830 öğrenci oluşturmuştur.
Evrenin %72’sine ulaşılmıştır. Evrenden örneklem
hesaplamasında %95 güven aralığı sağlanmıştır.
Veri Toplama Araçları
Veriler literatür doğrultusunda (Cesur, Sayraç, & Korkmaz,
2018; Christ et al., 2019; Zeren, Yengil, Çelikel, Arık, & Arslan,
2013) araştırmacılar tarafından hazırlanan Tanımlayıcı Bilgi Formu,
Türkiye’de geçerlik güvenirlikleri yapılmış olan Çocukluk
Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar
Envanteri aracılığı ile toplanmıştır.
Çocukluk Çağı Örseleme Yaşantıları Ölçeği (ÇÇÖYÖ): Çocukluk
çağı örselenme ve ihmal yaşantılarını geriye dönük olarak
inceleyen ölçeğin Türkçe geçerlik güvenirliği Aslan ve Alparslan
(1999) tarafından yapılmıştır. Ölçek 40 maddeden oluşmakta,
ölçekteki maddelerin puanlanmasında “Ben çocukken” diye
başlayan ifadelerin o yaşantının kişinin başına geliş sıklığına
bağlı olarak beşli Likert tipinde puanlanmaktadır. Ölçeğin
fiziksel, duygusal ve cinsel kötüye kullanım olmak üzere üç alt
boyutu vardır. Yüksek puanlar, incelenen alt boyuta yönelik
çocuklukta daha sık kötüye kullanımın yaşandığını göstermektedir.
Ölçekten alınan toplam puan 40-200 arasında değişmektedir.
Fiziksel kötüye kullanım 16-80, duygusal kötüye kullanım
19-95 ve cinsel kötüye kullanım 5-25 arasında puanlanmaktadır.
Ölçeğin Cronbach alfa katsayısı 0.96, alt ölçeklerin ise 0.94-0.96
arasında bulunduğu bildirilmektedir (Aslan & Alparslan, 1999).
Yapılan bu çalışmada, toplam ölçeğin Cronbach alfa katsayısı
0.82 olarak belirlenmiştir.
Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE): Brennan ve ark.
(1998) tarafından romantik ilişkiler de dâhil olmak üzere yakın
ilişkilerde (arkadaşlık, dostluk gibi) hissedilen duyguların
değerlendirilmesi amacıyla geliştirilen Yakın İlişkilerde Yaşantılar
Envanteri (YİYE)’nin, Türkçe geçerlik ve güvenirlik çalışması
Sümer (1999) tarafından yapılmıştır. 36 maddesi olan ölçeğin
güvenli, kaygılı ve kaçıngan olma olarak üç alt boyutu vardır ve
ölçeğin alt boyutlarının Cronbach alfa katsayısı 0.86-0.90 arasında
olduğu bildirilmektedir (Sümer & Güngör, 1999; Sümer, 2006). Yapılan bu çalışmada, ölçeğin alt boyutlarının Cronbach
alfa katsayısı 0.79-0.85 olarak belirlenmiştir.
Araştırmanın Uygulanması
Ölçme araçlarının uygulanması sürecinde ilgili bölümlere
araştırmacıların doğrudan kendileri gitmişler ve uygulamaları
gerçekleştirmiş olup, veriler beş aylık sürede toplanmıştır.
Ölçme araçları, teorik ders bitiminde derse gelen öğrencilere
ilgili öğretim elemanından izin alınarak ve araştırmanın amacı
açıklanarak araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilere, sınıf
ortamında ve araştırmacının gözlemi altında uygulanmıştır.
Anket formu yaklaşık 30 dakikada doldurulmuştur. Öğrencilerden
330 kişi okula gelmeme, anketi uygulamak istememe ve
anketi yarım bırakma gibi nedenlerle çalışma dışında kalmıştır.
Verilerin Değerlendirilmesi
Veriler SPSS 22.0 programında değerlendirilmiştir. Değerlendirmede
tanımlayıcı istatistikler olarak ortalamalar, yüzdelikler,
bağımsız örneklem t testi kullanılmıştır. İlişki bakılırken Pearson
korelasyon testi, gruplar arası fark incelenirken tek yönlü varyans
analizi ve gruplar arasındaki farkın nereden kaynaklandığı
bulmak için Tukey testi kullanılmıştır. Sonuçlar %95 güven
aralığında değerlendirilmiş ve p<0.05 değeri anlamlı kabul
edilmiştir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Yaş ortalamaları 19.25±1.68 olan öğrencilerin %72.3’ü kadındır.
Öğrencilerin %44.9’u yaşamının çoğunu il merkezinde geçirmiştir.
%20.4’ü hemşirelik bölümünde öğrenim görmektedir
ve %69.9’u yurtta kalmaktadır. Öğrencilerin %8.3’ü çekirdek
tipi aileye sahip ve %44.3’ünün anne-babası bir dönem ayrı
kalmıştır. Bunların %82.6’sı eğitim nedeniyle ve %41.3’ü 6 ay
veya daha az süre ayrı kalmıştır. Öğrencilerin %57.3’ü anne ve
babasının çocuk yetiştirme tutumunu “koruyucu” olarak nitelemektedir
(Tablo 1).
Öğrencilerin ÇÇÖYÖ alt boyutlarından aldıkları puan ortalamaları
fiziksel kötüye kullanma 50.35±7.33, duygusal kötüye
kullanma 52.12±6.15, cinsel kötüye kullanma 6.62±3.52
olup ölçek toplam puanı ortalaması 109.10±15.13’tür.
Öğrencilerin YİYE alt boyutlarından aldıkları puan ortalamaları
kaygılı olma 56.35±10.11, kaçıngan olma 22.26±5.50,
güvenli olma 29.35±5.21 olup ölçek toplam puanı ortalaması
107.97±15.24’tür (Tablo 2).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 2: Olgularda Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği (ÇÇÖYÖ) ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE) Puanlarının Dağılımı
(n=830) |
YİYE kaçıngan olma ile ÇÇÖYÖ fiziksel, duygusal kötüye kullanım
ve toplam puan arasında pozitif korelasyonlar elde edilmiştir
(p<0.05). Yani çocukluk döneminde yaşanan fiziksel, duygusal
olarak örselenme arttıkça yakın ilişkilerde daha fazla kaçıngan
olunduğu tespit edilmiştir. YİYE güvenli olma ile ÇÇÖYÖ fiziksel,
duygusal, cinsel kötüye kullanım ve toplam puan arasında
negatif korelasyonlar elde edilmiştir (p<0.001). Yani çocukluk
döneminde yaşanan fiziksel, duygusal, cinsel olarak örselenme
arttıkça yakın ilişkilerde daha fazla kaçıngan olunduğu tespit
edilmiştir (Tablo 3).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 3: Olgularda Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği (ÇÇÖYÖ) ve Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE) Puanları Arasındaki
İlişkinin Dağılımı (n=830)¥ |
ÇÇÖYÖ toplam ve alt boyutlarında cinsiyete, anne-babanın ayrı
yaşadığı dönem varlığına, anne ve babanın öğrenim durumlarına,
gelir düzeyine, kronik hastalık varlığına, son bir yılda psikolojik
yardım almaya ve arkadaşlık ilişkilerine göre anlamlı
farklılıklar tespit edilmiştir (p<0.05) (Tablo 4). Yapılan ileri analiz
sonucunda erkeklerde kadınlardan, yalnız yaşayanların ailesi ya
da arkadaşları ile yaşayanlardan, anne babasının ayrı yaşadığı
bir dönemi olanların olmayanlardan, annesi doktora mezunu
olanların daha düşük eğitim düzeyine sahip olanlardan, babası
okur-yazar olmayanların babası daha yüksek düzeyde eğitime
sahip olanlardan, gelir düzeyi yüksek olanların orta ve düşük
olanlardan, son bir yılda psikolojik yardım alanların yardım
almayanlardan ve hiç arkadaşı olmayanların arkadaşı olanlardan
daha fazla örselenme yaşadıkları belirlenmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 4: Olguların Sosyodemografik Özellikleri ile Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği Arasındaki İlişkinin Dağılımı (N=830) |
YİYE toplam ve alt boyutlarında cinsiyete, beraber yaşanılan
kişiye, anne babanın ayrı yaşadığı dönem varlığına, anne ve
babanın öğrenim durumlarına, anne babanın çocuk yetiştirme
tutumuna, gelir düzeyine ve arkadaşlık ilişkilerine göre anlamlı
farklılıklar tespit edilmiştir (p<0.05) (Tablo 5). Kadınların erkeklerden
daha fazla kaygılı ve kaçıngan, ailesi ile yaşayanların
arkadaşları ile yaşayanlardan ve yalnız yaşayanlardan daha
fazla kaygılı, kaçıngan ve güvenli; anne ve babası okuryazar
olanların anne ve babası daha yüksek düzeyde eğitime sahip
olanlardan kaygılı, kaçıngan ve güvenli, anne babanın çocuk
yetiştirme tutumu ilgisiz olanların bu konuda demokratik, otoriter, koruyucu ve mükemmeliyetçi olanlardan daha kaçıngan;
gelir durumu düşük olanların gelir durumu orta ve yüksek olanlardan
daha kaygılı ve tek bir arkadaşı olanların hiç arkadaşı
olmayanlar ve birçok arkadaşı olanlardan daha fazla kaygılı ve
kaçıngan oldukları belirlenmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Olguların Sosyodemografik Özellikleri ile Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri Arasındaki İlişkinin Dağılımı (n=830) |
|
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Çocukluk çağı örselenme yaşantıları ülkemizde sıklıkla çalışan
bir konudur (Gökler-Danışman & Berberoğlu, 2016; Zeren
et al., 2013). Zeren ve ark. (2013) üniversite öğrencilerinde
duygusal kötüye kullanımı 35±13.39, fiziksel kötüye kullanımı
21.76±7.23, cinsel kötüye kullanımı 5.68±2.45 ve ÇÇÖYÖ toplam
puan ortalamasını 62.44±20.12 olarak tespit ettiklerini
bildirmektedir. Üniversite öğrencileri ile yapılan başka bir çalışmada
ise duygusal kötüye kullanım 46.12±17.34, cinsel kötüye kullanım 7.41±3.72 ve fiziksel kötüye kullanım 33.07±13.20 ve
ÇÇÖYÖ toplam puan ortalaması 86.61±30.55 olarak bildirilmektedir
(Gökler-Danışman & Berberoğlu, 2016). Bu araştırmanın
sonucunda elde edilen bulgulara göre öğrencilerin çocukluk
çağı örselenme yaşantılarının olduğu (109.10±15.13); özellikle
fiziksel (50.35±7.33) ve duygusal (52.12±6.15) kötüye kullanımın
orta düzeyde olduğu, cinsel (6.62±3.52 ) kötüye kullanımın
ise düşük olduğu tespit edilmiştir. Literatür ile kıyaslandığında
cinsel kötüye kullanım dışında öğrencilerin daha yüksek düzeyde
örselenme puanlarının olduğu görülmüştür.
Yapılan çalışmalara bakıldığında ülkemizde çocukların sıklıkla
duygusal örselenmeye maruz kaldığı görülmektedir (Cankur et
al., 2012; Chigiji et al., 2018; Turla, Dündar, & Özkanlı, 2010).
Çünkü gerek fiziksel, gerekse de cinsel örselenme olsun çocuk örselenmenin her çeşidinde muhakkak ki duygusal olarak da
etkilenmektedir. Özellikle duygusal örselenme sonucunda yaşanan
post-travmatik stres sendromunun aşılamaması ve ileride
bu durumun depresyona dönüşmesi nedeniyle yakın ilişkilerde
sorun yaşanmasına neden olduğu düşünülmektedir (Christ
et al., 2019). Ayrıca örselenme öyküsü olan kişilerin duygularını
kontrol edememesinin sonucu olarak sürekli kaygı içinde
olduğu ve daha fazla öfke duyduğu; öfkelerini ve kaygılarını
da daha fazla dışarı yansıttıkları bilinmektedir (Altıntaş et al.,
2016; Cesur et al., 2018; Izaguirre & Calvete, 2015; Thoresen,
Myhre, Wentzel-Larsen, Aakvaag & Hjemdal, 2015). Literatürü
destekler nitelikte bulgulara ulaşılan bu araştırmada öğrencilerin
ÇÇÖYÖ alt boyutlarından fiziksel, duygusal ve örselenme
toplam puanı arttıkça yakın ilişkilerinde daha fazla kaçıngan
oldukları görülmüştür. Ayrıca her örselenme çeşidinden alınan
puan azaldıkça, öğrencilerin daha fazla güvenli ilişkiler kurduğu
da tespit edilmiştir.
Araştırmaya alınan öğrencilerin yakın ilişkilerini etkileyen en
önemli faktörün çocukluk çağı örselenmeleri olması nedeniyle
bu durumu etkileyen faktörleri de ele almak gerekir (Goodman
et al., 2017). Yapılan çalışmalarda örselenmenin kız çocuklarında
sıklıkla karşımıza çıktığı görüldüğünden özellikle cinsiyet
faktörü ele alınmalıdır (Altıparmak et al., 2013; Chigiji et al.,
2018; Gökçe-Imren, Ayaz, Yusufoǧlu, & Rodopman-Arman,
2013; Pekdoğan, 2016). Kız ve erkek çocuklara biçilen toplumsal
rollerin ve erkek çocuğun bir başarı, kız çocuğun ise başarısızlık
olarak görülmesinin bu duruma zemin hazırlayan bir
etken olduğu söylenmektedir (Kokaçya, Çöpoğlu, Demirkıran,
& Arslan, 2015; Pekdoğan, 2016). Ancak erkeklerde kızlara göre
örselenmenin/istismarın yüksek olduğunu bildiren çalışmalar
da vardır (Turan & Traş, 2017; Türkkan & Odacı, 2019; Zeren et
al., 2013). Bu araştırmada da benzer şekilde erkek öğrencilerin
daha fazla örselenme yaşadığı tespit edilmiştir. Gökçe-Imren ve
ark. (2013), çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine başvuran
3-17 yaşları arasındaki 157 vakanın retrospektif olarak incelendiği
bir araştırmada, kız çocuklarının daha fazla istismara
uğradığını bildirmişlerse de, ele alınan erkek çocukların yaş
ortalamalarının daha düşük ve %76.9’unun da 13 yaş altında
olduğu saptanmıştır. Aynı araştırmada 6 yaşın altında %3.1
cinsel istismar olgusu bulunduğu ve bu olguların tamamının
erkek olduğu da belirtilmektedir (Gökçe-Imren et al., 2013).
Yani aslında çocukların kişiliğinin temelinin atıldığı dönemlerde
erkek çocuklarının daha fazla örselenme yaşadığı görülmektedir.
Bunun sebebi olarak, gelir düzeyi düşük ailelerde erkek
çocuklara ekonomik sorumluluk yüklenmesi ve ilişkili olarak da
örselenmenin her türlüsüne maruz kaldıkları düşünülmektedir.
Ayrıca kız çocuklarına yönelik yapılan istismarın belirti ve bulgu
açısından ortaya çıkması daha olası iken erkeklerde bunu
saptamak daha zordur. Bu nedenle erkeklerdeki örselenmenin
asıl verilerini ortaya çıkarmak daha zor olabilmektedir (Turan &
Traş, 2017).
İşsizlik, düşük eğitim düzeyi, ailedeki çocuk sayısının çok olması
gibi nedenlerden dolayı aileler ekonomik olarak sıkıntı çekmektedir.
Ailelerin ekonomik streslerden daha çok etkilenmesine
neden olarak, aile bireyleri arasında kurulan iletişimde sorunlar
ortaya çıkabilmektedir. Ekonomik stres yaratıcı faktörler ile baş etmeye çalışan ebeveynler çocuklarını ihmal edebilmekte ve
böylece örselenme meydana gelebilmektedir (Altıparmak et
al., 2013; Cameron et al., 2018; Guedes, Bott, Garcia-Moreno,
& Colombini, 2016; Sarı, Ardahan, & Öztornacı, 2016; Taşar,
Özcan, & Saç, 2018). 150 üniversite öğrencisi ile yapılan bir
çalışmada, ailesi alt gelir düzeyinde olan öğrencilerin duygusal
ve toplam örselenme ölçek puanları anlamlı derecede yüksek
olduğu belirtilmiştir (Zeren et al., 2013). Literatürü destekler
nitelikteki bu araştırmada gelir düzeyi düşük olan aileye sahip
öğrencilerin duygusal, fiziksel, cinsel ve örselenmeyi daha fazla
yaşadıkları ve ilişkili olarak yakın ilişkilerde daha kaygılı oldukları
tespit edilmiştir.
Eğitim seviyesi düşük olan bir ebeveyn çocuğunu yetiştirirken
eksik kalmakta ve çoğu zaman hatalı davranışlar sergilemektedir.
Bu nedenle anne ve baba eğitim durumu da çocukların
örselenme ve yakın ilişkilerdeki yaşantıları üzerinde etkilidir.
(Altıparmak et al., 2013; Cameron et al., 2018; Pekdoğan,
2016). Bu araştırmada eğitim düzeyi düşük olan babaların
çocuklarının daha fazla örselenme ve yakın ilişkilerde daha çok
sıkıntı yaşadığı belirlenmiştir. Bu bulgu, literatür bilgisi ile uyuşmaktadır.
Ancak yine araştırmada eğitim seviyesi yüksek annelerin
çocuklarının daha fazla örselenme yaşadığı görülmüştür.
Bu durumda kariyer yapmaya çalışan annelerin çocuklarını
ihmal ettiği düşünülmektedir.
Turan ve Traş (2017)’ın 567 öğrenci ile yaptığı araştırmada,
sosyal desteği zayıf olan öğrencilerin daha fazla örselenme
yaşadığını bildirmektedir. Çalışmalarında sonuçlarımıza benzer
şekilde yalnız yaşayan öğrencilerde örselenmenin daha fazla
görüldüğü tespit edilmiştir. Ancak bu araştırmada ailesi ile
birlikte yaşayan öğrencilerin yakın ilişkilerde daha kaygılı ve
kaçıngan davrandığı, yurtta yaşayanların ise güvenli davranışlar
sergilediği görülmüştür. Aile ile yaşamanın çocuklarda özgüven
gelişimine ket vurduğu, ancak biri ile yaşayanların yani sosyal
destek alanların yakın ilişki yaşantılarının daha olumlu olduğu
düşünülmektedir (Turan & Traş, 2017). |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Öğrencilerin ülkemizde yapılan diğer çalışmalara göre çocukluk
çağında daha yüksek düzeyde örselenme yaşantılarının olduğu
tespit edilmiştir. Çocukluk çağı örselenme yaşantıları cinsiyete,
anne-babanın ayrı yaşadığı dönem varlığına, anne ve babanın
öğrenim durumlarına, gelir düzeyine, kronik hastalık varlığına,
son bir yılda psikolojik yardım almaya ve arkadaşlık ilişkilerine
bağlı olarak değişmektedir. Öğrencilerin çocukluk çağı örselenme
yaşantıları arttıkça yakın ilişkilerinde daha fazla kaçıngan
oldukları görülmüştür.
Araştırmada nicel araştırma yaklaşım kullanılmıştır. İleride
yapılacak çalışmalarda, nitel yaklaşımın nicel yaklaşımla birlikte
kullanıldığı karma yaklaşıma da başvurulabilir. Böylece çocukların
ve gençlerin ilerdeki yaşamlarında daha sağlıklı ilişkiler
kurabilmesi için çocuk ve ergenlerin çocukluk çağı ihmal ve
istismar yaşama durumlarının incelenmesi; farklı sosyokültürel
yapıda yetişen çocukların aile yapılarının incelenerek örselenmeyi
etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik yapılacak
araştırmaların sayısının artırılması; sosyoekonomik olarak kötü
ve örselenme açısından risk altında olduğu düşünülen çocuk ve gençler ile ilgili yapılacak araştırmalara ağırlık verilmesi ile
çocukların yetiştiği ve kişiliklerinin oluştuğu aile ortamlarının
öneminin daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir. Ayrıca üniversite
öğrencilerinde çocukluk çağında örselenmenin ve getirdiği
sorunların belirlenmesi çalışmalarının yapılması ve örselenmeye
yönelik önlemler alınması önerilmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
1) Altıntaş, H. K., Aslan, G. K., Ayyıldız, T. K., Ayoğlu, F. N., & Veren,
F. (2016). Üniversite öğrencilerinin çocukluk döneminde
yaşadıkları örseleyici davranışların öfke durumları üzerine
etkisi. TAF Preventive Medicine Bulletin, 15(6), 518–524.
http://doi.org/10.5455/pmb.1-1456412345
2) Altıparmak, S., Yıldırım, G., Yardımcı, F., & Ergin, D. (2013).
Annelerden alınan bilgilerle çocuk istismarı ve etkileyen
etkenler. Anatolian Journal of Psychiatry, 14(4), 354. http://
doi.org/10.5455/apd.39819
3) Aslan, S. H., & Alparslan, Z. N. (1999). Çocukluk örselenme
yaşantıları ölçeğinin bir üniversite öğrencisi örnekleminde
geçerlik, güvenirlik ve faktör yapısı. Türk Psikiyatri Dergisi,
10(4), 275–285.
4) Baytemir, K. (2016). Ergenlikte ebeveyn ve akrana bağlanma ile
öznel iyi oluş arasındaki ilişkide kişilerarası yetrliğin aracılığı.
Egitim ve Bilim, 41(186), 69–91. http://doi.org/10.15390/
EB.2016.6185
5) Bowlby, J. (2008). A secure base: Parent-child attachment and
healthy human development. http://doi.org/10.1097/
00005053-199001000-00017
6) Bozdemir, F., & Gündüz, B. (2016). Bağlanma stilleri, anne baba
tutumları ve çocukluk çağı örselenme yaşantılarının duygusal
zekâ ile ilişkileri. International Journal of Human Sciences,
13(1), 1797–1814. http://doi.org/10.14687/ijhs.v13i1.3700
7) Bruce, M., & Laporte, D. (2015). Childhood trauma, antisocial
personality typologies and recent violent acts among inpatient
males with severe mental illness: Exploring an explanatory
pathway. Schizophrenia Research, 162(1-3), 285–290. http://
doi.org/10.1016/j.schres.2014.12.028
8) Cameron, C. M., O’Leary, P. J., Lakhani, A., Osborne, J. M., e
Souza, L., Hope, K., … Majidi, S. (2018). Violence against
children in Afghanistan: Community perspectives. J Interpers
Violence, 1, 886260518760610. Retrieved from http://doi.
org/10.1177/0886260518760610
9) Cankur, S., Kırımsoy, E., Şekercioğlu, G., Yıldırım, E., Erdoğan, N.,
Sav, C., … Tekeoğlu, M. (2012). Çocuklarin ev içinde yaşadıkları
şiddet araştırması.
10) Cesur, G., Sayraç, N., & Korkmaz, E. (2018). Çocukluk çağı
örselenme yaşantıları ve sürekli kaygı. Türk Psikoloji Dergisi,
33(81), 97–109.
11) Chigiji, H., Fry, D., Mwadiwa, T. E., Elizalde, A., Izumi, N., Baago-
Rasmussen, L., & Maternowska, M. C. (2018). Risk factors
and health consequences of physical and emotional violence
against children in Zimbabwe: A nationally representative
survey. BMJ Global Health, 3(3), 1–12. http://doi.org/10.1136/
bmjgh-2017-000533
12) Christ, C., De Waal, M. M., Dekker, J. J. M., van Kuijk, I., Van Schaik,
D. J. F., Kikkert, M. J., … Messman-Moore, T. L. (2019). Linking
childhood emotional abuse and depressive symptoms: The
role of emotion dysregulation and interpersonal problems.
PLoS ONE, 14(2), 1–18. http://doi.org/10.1371/journal.
pone.0211882
13) Crittenden, P. M., & Heller, M. B. (2017). The roots of chronic
posttraumatic stress disorder: childhood trauma, information
processing, and self-protective strategies. Chronic Stress, 1,
1–10. http://doi.org/10.1177/2470547016682965
14) Goodman, M. L., Hindman, A., Keiser, P. H., Gitari, S., Porter, K. A.,
& Raimer, B. G. (2017). Neglect, sexual abuse, and witnessing
intimate partner violence during childhood predicts later life
violent attitudes against children among Kenyan women:
Evidence of intergenerational risk transmission from crosssectional
data. J Interpers Violence, 1, 886260516689777.
http://doi.org/10.1177/0886260516689777
15) Gökçe-Imren, S., Ayaz, A. B., Yusufoǧlu, C., & Rodopman-Arman,
A. (2013). Cinsel istismara uǧrayan çocuk ve ergenlerde klinik
özellikler ve intihar girişimi ile ilişkili risk etmenleri. Marmara
Medical Journal, 26(1), 11–16. Retrieved from https://trdizin.
gov.tr/publication/show/pdf/paper/TVRRME16UTVPUT09
16) Gökler-Danışman, I., & Berberoğlu, E. (2016). Suça yönelen
ergenlerde, çocukluk döneminde örseleyici yaşantılara
maruz kalma düzeyi ile adil dünya inancı arasındaki ilişkinin
incelenmesi. Anatolian Journal of Psychiatry, 17(2), 111-119.
17) Guedes, A., Bott, S., Garcia-Moreno, C., & Colombini, M. (2016).
Bridging the gaps: a global review of intersections of violence
against women and violence against children. Global Health
Action, 9(1), 31516. http://doi.org/10.3402/gha.v9.31516
18) Güloğlu, B., & Karaırmak, Ö. (2017). Erken çocuklukta baba
kaybında bağlanma biçimleri ve yakın ilişkilerdeki psikolojik
eğilimler. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği, 7(47),
99–115.
19) Hillis, S., Mercy, J., Amobi, A., & Kress, H. (2016). Global prevalence
of past-year violence against children: A systematic review and
minimum estimates. Pediatrics, 137(3), e20154079. http://
doi.org/10.1542/peds.2015-4079
20) Isvoranu, A. M., Van Borkulo, C. D., Boyette, L. Lou, Wigman, J. T.
W., Vinkers, C. H., Borsboom, D., … Myin-Germeys, I. (2017). A
network approach to psychosis: Pathways between childhood
trauma and psychotic symptoms. Schizophrenia Bulletin, 43(1),
187–196. http://doi.org/10.1093/schbul/sbw055
21) Izaguirre, A., & Calvete, E. (2015). Children who are exposed to
intimate partner violence: Interviewing mothers to understand
its impact on children. Child Abuse & Neglect, 48, 58–67.
http://doi.org/10.1016/j.chiabu.2015.05.002
22) Kesebir, S., Özdoğan-Kavzoğlu, S., Üstündağ, F. M. (2011).
Bağlanma ve psikopatoloji. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar,
3(2), 321–342. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/
download/article-file/115119
23) Kokaçya, M. H., Çöpoğlu, Ü. S., Demirkıran, S. D., & Arslan, M.
M. (2015). Toplumumuzdaki erkek çocuk baskısına bağlı
depresyon ve kız çocuk ihmali. Cukurova Medical Journal,
40(Ek Sayı 1), 79–83.
24) Onat, G., Dinç, H., Günaydın, S., & Uğurlu, F. (2015). Çocukluk
döneminde yaşanan ihmal veya istismarın benlik saygısına
etkisinin incelenmesi. Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi,
3(1), 9–15.
25) Pekdoğan, S. (2016). Annelerin istismar potansiyellerinin bazı
değişkenler açısından incelenmesi. Ege Eğitim Dergisi, 17(2),
425–441.
26) Sarı, H. Y., Ardahan, E., & Öztornacı, B. Ö. (2016). Çocuk ihmal ve
istismarına ilişkin son 10 yılda yapılan sistematik derlemeler.
TAF Preventive Medicine Bulletin, 15(6), 501–511.
27) Sümer, N. (2006). Yetişkin bağlanma ölçeklerinin kategoriler ve
boyutlar düzeyinde karşılaştırılması. Türk Psikoloji Dergisi,
21(57), 1–22.
28) Sümer, N., & Güngör, D. (1999). Yetişkin bağlanma stili ölçeklerinin
Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve
kültürlerarası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi, 14,
71–106.
29) Taşar, M. A., Özcan, Ç., & Saç, R. Ü. (2018). Düşük gelir düzeyine
sahip bir bölgede çocukluk çağı örselenme yaşantılarının
değerlendirilmesi. Bakırköy Tıp Dergisi, 14, 198–203. http://
doi.org/10.5350/BTDMJB.20170328120808
30) Thoresen, S., Myhre, M., Wentzel-Larsen, T., Aakvaag, H. F.,
& Hjemdal, O. K. (2015). Violence against children, later
victimisation, and mental health: A cross-sectional study
of the general Norwegian population. European Journal of
Psychotraumatology, 6(1), 26259. http://doi.org/10.3402/
ejpt.v6.26259
31) Turan, A., & Traş, Z. (2017). Ergenlerde çocukluk örselenme
düzeyleri ile sosyal destek düzeyleri arasındaki ilişkinin
incelenmesi. In Ö. Pınarcık & M. Ö. Danacı (Eds.), Uluslararası
Çocuk Hakları Kongresi (pp. 10–19). Düzce.
32) Turla, A., Dündar, C., & Özkanlı, Ç. (2010). Prevalence of childhood
physical abuse in a representative sample of college students
in Samsun, Turkey. J Interpers Violence, 25(7), 1298–308.
http://doi.org/10.1177/0886260509340551
33) Türkkan, T., & Odacı, H. (2019). Lise öğrencilerinin çocukluk çağı
örselenme yaşantıları ile bilişsel çarpıtma ve yalnızlık eğilimleri
arasındaki ilişki. Klinik Psikiyatri, 22, 93–104. http://doi.
org/10.5505/kpd.2018.40427
34) Zeren, C., Yengil, E., Çelikel, A., Arık, A., & Arslan, M. (2013).
Üniversite öğrencilerinde çocukluk çağı istismarı sıklığı. Dicle
Tip Dergisi, 39(4), 536–541. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
|
|