|
2020, Cilt 10, Sayı 3, Sayfa(lar) 608-614 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2020.420 |
Hemşirelik Alanında Lisansüstü Eğitim Alan Öğrencilerin Akademik Başarı Durumları ve Etkileyen Faktörler |
Özgül EROL, Serap ÜNSAR, Lale YACAN |
Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik, Edirne, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Motivasyon, Kaygı, Hemşirelik, Araştırma, Lisansüstü öğrenci |
|
Bu araştırma, hemşirelik alanında lisansüstü eğitim gören öğrencilerin akademik motivasyonlarını ve araştırmaya yönelik kaygı durumlarını
değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.
Araştırma verileri, bir sağlık bilimleri enstitüsünde 1-15 Mart 2017 tarihleri arasında “Veri Toplama Formu”, “Akademik Güdülenme
Ölçeği” ve “Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği” kullanılarak uygulanmıştır. p<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edilmiştir.
Öğrencilerin yaş ortalaması 26.58±4.07 yıl, %94.7’si kadın, %91.2’si çekirdek aile yapısında, %93’ü orta düzey gelir durumuna sahip,
%86’sı mesleğini isteyerek seçmiş ve %43.9’u üniversite ve devlet hastanesi dışında bir kurumda çalışmaktadır. Öğrencilerin %82.5’i yüksek
lisans eğitimi almakta ve tüm öğrencilerin %75.4’ü ders dönemindedir. Öğrencilerin yaş ve çalışma süreleri arttıkça araştırmaya yönelik
kaygı düzeylerinin azaldığı saptanmıştır. Ders döneminde olan lisansüstü öğrencilerin kaygı düzeylerinin tez döneminde olan öğrencilere
göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Akademik Güdülenme Ölçeği ve Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği arasında negatif yönde ilişki
bulunmuştur.
Lisansüstü öğrencilerin akademik güdülenmeleri arttıkça araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeyleri azalmaktadır. Öğrencilerin akademik
güdülenmelerini artırmak ve kaygı düzeylerini azaltmak için bireysel danışmanlık sürelerinin artırılması yararlı olacaktır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Lisansüstü eğitim, lisans derecesi ile mezun olan öğrencilerin
bir bilim dalında uzmanlaşmak üzere aldığı eğitimi ifade etmektedir
(Aslan, 2010). Ülkemizde hemşirelik alanında lisansüstü
eğitim programları ilk kez Hacettepe Üniversitesinde 1968
yılında yüksek lisans, 1972 yılında doktora programı olarak açılmıştır.
Bu tarihlerden itibaren meslekte bilim uzmanlığı (Msc)
ve Doktor (PhD) unvanları verilmeye başlanmıştır (Topuksak
& Kublay, 2010). Dünyada olduğu gibi ülkemizde de lisansüstü
eğitim programlarının sayısı her geçen gün artmaktadır. Yükseköğretim
Kurulu’nun (YÖK) 2017-2018 dönemi kayıtlarına
bakıldığında; Türkiye’de yüksek lisans düzeyinde 454673, doktora
düzeyinde ise 95100 lisansüstü öğrenci bulunmaktadır
(Yükseköğretim Kurulu, 2019). Hemşirelikte de lisansüstü eğitim
hızla yaygınlaşmakta ve lisansüstü dereceye sahip hemşire
ve akademisyenlerin sayısı giderek artmaktadır. YÖK’ün son
verilere göre yüksek lisans düzeyinde 62232, doktora düzeyinde
1555 lisansüstü hemşirelik öğrencisi vardır (Yükseköğretim
Kurulu, 2019).
Hemşirelik alanında verilen lisansüstü eğitim ile bilimsel araştırmalar
yapan ve araştırma sonuçlarını uygulama alanında
kullanabilen, bilim ve teknolojiden etkin şekilde yararlanabilen,
etik ilkeleri benimseyen, eleştirel bakış açısıyla gözlemler yapabilen,
hayat boyu öğrenmeyi kendine amaç edinmiş alanında
uzman ve lider hemşireler yetiştirmek hedeflenmektedir (Trakya
Üniversitesi Bologna Bilgi Paketi, 2016; Hacettepe Üniversitesi
Bologna Süreci Çalışmaları, 2016).
Hemşirelik alanında lisansüstü eğitime devam eden öğrencilerin,
bu süreçte gerek kişisel gerekse mesleki nedenlerden dolayı
bazı güçlüklerle karşılaştıkları bilinmektedir. Pek çok öğrenci
eğitimine devam ederken aynı zamanda sağlık kurumlarında
“hemşire” olarak da görevini sürdürmektedir. Öğrencilerin
özellikle ders dönemini tamamlayıp tez aşamasına geçtiklerinde
araştırma yapma süreci ile ilgili kaygılar yaşadıkları, başaramamaktan
korktukları gözlenmektedir. Bazı öğrencilerin tez
döneminde motivasyonlarının bozulduğu, ders dönemindeki
akademik başarıyı gösteremedikleri, tez konusu bulma, tez
planlama, veri toplama veya tez yazma gibi süreçlerde durakladıkları
ve danışmanlarıyla yeterli ve etkili iletişim kuramadıkları
görülmektedir. Güleç ve Saruhan (2013) tarafından lisans
öğrencileri ile yapılan çalışmada öğrencilerin %61.3’ünün tez
konusu belirlerken kaygı yaşadıkları ve %38.7’sinin tez danışmanlarından
yeterli yardım aldıkları bildirilmektedir. Ayrıca
yapılan çalışmalarda araştırma deneyimine sahip olan bireylerin
araştırma yapma konusunda daha olumlu tutum sergiledikleri ve bu durumun nedenleri arasında araştırma yapmaktan
çekinme, nasıl araştırma yapacağını bilememe ve tezi rapor
hâline getirmede zorlanma gibi sorunların yer aldığı belirtilmektedir
(Saracaloğlu, 2008; Güleç & Saruhan, 2013).
Motivasyon, insanların önceden belirlenmiş bir hedefe varmak
üzere kendi istek ve arzularıyla hareket etme süreci olup
öğrencilerin ders çalışmasında ve öğrenme aşamasında etkili
bir faktör olarak akademik başarılarına olumlu yönde katkı
sağlamaktadır (Ünsar et al., 2010; Yardımcı et al., 2017). Hemşirelik
öğrencileri için de motivasyon, başarının sağlanmasında
katkı sağlayan önemli bir belirleyicidir (Çelik et al., 2014; Rose,
2011). Ayrıca motivasyon ile kariyer arasında güçlü bir bağ
vardır ve kariyerin devamlılığı motivasyon sayesinde devam
etmektedir (Baran & Paliç, 2012).
Belirlenen bir hedefe odaklanmak, kaliteli eğitim almak için
motivasyonun yanı sıra var olan kaygı düzeyini de kontrol altında
tutmak çok önemlidir. Yüksek kaygı düzeyi, motivasyonu
olumsuz yönde etkileyerek başarısızlığa yol açmaktadır. Aslan
ve Karagül’ün (2016) Türkçe eğitimi programında lisansüstü
öğrenim gören öğrencilerin bilimsel araştırma yapmaya yönelik
kaygı düzeylerini inceledikleri çalışmada, öğrencilerin araştırma
yapma kaygılarının orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Literatürde
hemşirelik alanında lisansüstü eğitim yapan öğrenciler
ile ilgili sınırlı çalışma olmakla birlikte öğrencilerin akademik
motivasyon ve araştırma yapmaya yönelik kaygı durumlarını
inceleyen araştırmaya rastlanmamıştır. Bu araştırma, hemşirelik
alanında lisansüstü eğitim yapan öğrencilerin akademik
motivasyon ve araştırmaya yönelik kaygı durumlarını değerlendirmek
amacıyla planlanmıştır |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Araştırmanın Türü
Bu araştırma, tanımlayıcı-kesitsel bir araştırmadır.
Araştırmanın Yeri ve Zamanı
Araştırma, bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hemşirelik
Anabilim Dalında öğrenim gören, çalışmaya katılmaya gönüllü
lisansüstü öğrenciler ile 01.03.2017-15.03.2017 tarihleri arasında
yürütülmüştür.
Araştırmanın Evren ve Örneklemi
Araştırma evrenini, hemşirelikte lisansüstü öğrenim gören
tüm öğrenciler oluşturmaktadır (n=63). Araştırma kapsamına;
araştırmaya katılmaya gönüllü öğrenciler alınmıştır. Araştırma
kapsamına alınan öğrencilerden 4’üne ulaşılamadığı, 2 öğrencinin ise veri toplama formlarında eksiklikler saptandığı için
araştırma 57 öğrenci ile tamamlanmıştır.
Veri Toplama Araçları
Demografik Bilgi Formu (DBF): Araştırmacılar tarafından
literatür incelemesi doğrultusunda hazırlamış öğrencilerin sosyodemografik
özellikleri (yaş, cinsiyet, aile tipi, gelir durumu,
çalışma durumu vb.) ve akademik özelliklerini (yüksek lisans/
doktora eğitim durumu, ders/tez döneminde olma durumu,
İngilizce makale okuma/yazma durumu, bilimsel araştırma yapma
durumu, kongrelere katılma durumu vb.) içeren 21 sorudan
oluşmaktadır.
Akademik Güdülenme Ölçeği (AGÖ): 2004 yılında Bozanoğlu
tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 20 maddeden oluşmaktadır.
Ölçekteki her bir madde yanıtlayıcıya kendisine uygun olup
olmadığı bakımından Likert tipi 5’li dereceleme olanağı sunmaktadır
(1=Kesinlikle uygun değil, 5= Kesinlikle uygun). Ölçekten
alınabilecek en düşük puan 20 ve en yüksek puan 100’dür.
Elde edilen puanın yüksekliği, akademik güdülenmenin yüksekliğine
işaret etmektedir. Özgün ölçeğin Cronbach alpha değeri
0.84 olarak belirlenmiştir (Bozanoğlu, 2004). Bu araştırmada
ise ölçeğin Cronbach alpha değeri 0.90 olarak belirlenmiştir.
Araştırmaya Yönelik Kaygı Ölçeği (AYKÖ): 1997 yılında
Büyüköztürk tarafından geliştirilmiştir. Ölçek 12 maddeden
oluşmaktadır. AYKÖ’de, “tamamen katılıyorum”, “katılıyorum”,
“kararsızım”, “katılmıyorum” ve “hiç katılmıyorum” seçeneklerinden
oluşan likert tipi beşli dereceleme ölçeği kullanılmıştır.
Araçta yer alan maddelere verilen yanıtlar, doğrudan kaygı
durumunu yansıtan ifadelerde “tamamen katılıyorum”dan
“hiç katılmıyorum”a doğru 5’den 1’e sayısal değerler verilerek
puanlanmıştır. Doğrudan kaygı durumunu yansıtmayan, tersine
dönmüş ifadelerde ise bu işlemin tersi uygulanmıştır. Ölçekten
en az 12, en yüksek 60 puan alınabilmektedir. Ölçekten alınan
yüksek puan yüksek kaygıyı, düşük puan düşük kaygıyı göstermektedir.
Özgün ölçeğin Cronbach alpha değeri 0.87 olarak
belirlenmiştir (Büyüköztürk, 1997). Bu araştırmada ise ölçeğin
Cronbach alpha değeri 0.90 olarak belirlenmiştir.
Verilerin Toplanması
Bu araştırma, bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Enstitüsü hemşirelik
Anabilim Dalında öğrenim gören hemşirelik öğrencilerine
DBF, AGÖ ve AYKÖ kullanılarak yapılmıştır. Araştırmada kullanılan
anket formları, öğrenciler tarafından ders aralarında eğitimlerini
sürdürdükleri dersliklerde, ortalama 15-20 dakikalık
süre içinde doldurulmuştur.
Verilerin Değerlendirilmesi
Araştırmadan elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for
Social Sciences) for Windows 20.0 programı kullanılarak analiz
edilmiştir. Verilerin dağılımı Kolmogorov- Smirnov testi ile
değerlendirilmiştir. Verilerin dağılımına göre student t testi,
One-Way ANOVA ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır.
Tanımlayıcı istatistiksel yöntemler olarak sayı, yüzde, ortalama,
standart sapma kullanılmıştır. p<0.05 değeri istatistiksel anlamlılık
sınırı olarak kabul edilmiştir.
Araştırmanın Etik Yönü
Araştırmanın yapılabilmesi için bir üniversitenin tıp fakültesi
bilimsel araştırmalar etik kurulundan yazılı izin alınmıştır
(TÜTF-BAEK 2017/101). Araştırmaya katılan öğrencilerden
sözel izin alınmıştır.
Çalışmanın Sınırlılıkları
Bu araştırma, sadece bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Hemşirelik Anabilim Dalında eğitim gören öğrenciler ile yapıldığı
için örneklem sayısı az olup, elde edilen sonuçlar genellenemez. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Çalışmaya katılan lisansüstü eğitim alan hemşirelik öğrencilerinin
yaş ortalaması 26.58±4.07 yıl olup, %94.7’si kadın, %91.2’si
çekirdek aile yapısında, %93’ü orta düzey gelir durumuna
sahip, %86’sı mesleği isteyerek seçmiş ve %43.9’u üniversite ve
devlet hastanesi dışında bir kurumda çalışmaktadır. Öğrencilerin
%82.5’inin yüksek lisans eğitimi aldığı ve tüm öğrencilerin
%75.4’ünün ders döneminde olduğu belirlenmiştir (Tablo 1).
Çalışmada kullanılan AGÖ ve AYKÖ ölçeklerinin toplam puanları
Tablo 2’de gösterilmiştir.
Tabloda belirtilmemekle birlikte, öğrencilerin cinsiyet, aile
tipi ve gelir durumu ile AGÖ ve AYKÖ toplam puanları arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05).
Çalışmamızda mesleği isteyerek seçen öğrencilerin akademik
güdülenmelerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır (t=2.461,
p=0.01). Ancak öğrencilerin mesleği isteyerek seçme durumları
ile araştırma yapmaya yönelik kaygı durumları arasında anlamlı
fark saptanmamıştır (t=-0.803, p=0.42).
Öğrencilerin lisans eğitimleri sırasında bilimsel araştırma yapma,
kongrelere katılma ve kongrelerde sözel/poster bildiri sunma
durumları ile ölçeklerin toplam puanları arasında anlamlı
fark bulunmamıştır (p>0.05). Öğrencilerin İngilizce makale okuma
durumları ile AYKÖ toplam puanları arasında istatistiksel
olarak anlamlı fark belirlenirken (t:-2.165; p=0.036); İngilizce
makale yazma durumları ile AGÖ ve AYKÖ toplam puanları arasında
istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05),
(Tablo 3).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 3: Lisansüstü Öğrencilerin Yaptığı Bilimsel Faaliyetlere İlişkin Değişkenlere Göre AYKÖ ve AGÖ Toplam Puanlarının Karşılaştırması
(n=57) |
Ders aşamasında olan öğrencilerin, tez aşamasında olan öğrencilere
göre AYKÖ toplam puanlarının istatistiksel olarak daha
yüksek olduğu saptanırken (t=2.130, p=0.038); AGÖ toplam
puanları arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanmamıştır
(p>0.05), (Tablo 4).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 4: Lisansüstü Öğrencilerin Eğitim Durumlarına İlişkin Bazı
Özelliklerinin AGÖ ve AYKÖ Toplam Puanları ile Karşılaştırılması
(n=57) |
Öğrencilerin lisansüstü eğitimleri sırasında bilimsel araştırma
yapma, kongrelere katılma ile AGÖ ve AYKÖ toplam puanları
arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır
(p>0.05). Kongrelerde sözel/poster bildiri sunma durumu ile
AGÖ toplam puanı arasında istatistiksel olarak anlamlılık saptanırken
(t:2.115, p=0.039), AYKÖ toplam puanı arasında anlamlı
fark saptanmamıştır (p>0.05), (Tablo 4). 5). Öğrencilerin çalışma süreleri arttıkça araştırmaya
yönelik kaygı düzeylerinin azaldığı, akademik güdülenmelerinin
ise arttığı saptanmıştır (r=-0.267, p=0.045; r=0.372,
p=0.004), (Tablo 5). Öğrencilerin AGÖ’den aldığı puanlar ile
AYKÖ’den aldığı puanlar arasında negatif yönde istatistiksel
olarak anlamlı ilişki bulunmuştur (r=-0.561, p<0.001), (Tablo 5).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Lisansüstü Öğrencilere Ait Bazı Değişkenler ile Ölçek
Puanları Arasındaki Korelasyon İlişkisinin İncelenmesi (n=57) |
|
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Hemşirelik araştırmaları, sağlıklı/hasta birey, aile ve topluma
verilen hizmetin kalitesini artırmakta ve mesleğin bilimsel
yönünü de güçlendirmektedir. Hemşirenin araştırmacı rolünü
yerine getirebilmesi için araştırmacı kimliğinin oluşturulmasında
lisansüstü eğitimin önemli yeri ve katkısı bulunmaktadır
(Saracaloğlu, 2008). Hemşirelikte yapılan araştırmalar, bilimsel
problemlere cevap aramakta ve kanıta dayalı uygulamaların
hemşirelik bakımına entegre edilmesi ile mesleğin gelişimine katkı sağlamaktadır (Duman & Ertem, 2016; Vierula et al.,
2016).
Bu çalışmada, öğrencilerin akademik güdülenme düzeylerinin
yüksek olduğu, araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeylerinin
ise düşük olduğu belirlenmiştir. Akademik güdülenme, öğrencinin
eğitimi için derslere devam etme, ödev hazırlama, sınava
girme gibi sorumlulukları yerine getirerek başarılı bir eğitim
hayatı sürdürmesini sağlar. Akademik güdülenmenin yetersiz
olması durumunda ise öğrenci, zorluklar karşısında çabuk yılma,
yaptığı işten vazgeçme gibi davranışlar sergileyerek başarısız
olmaktadır. Bu araştırmada, öğrencilerin akademik güdülenmeleri
arttıkça araştırmaya yönelik kaygı düzeylerinin azaldığı
belirlenmiştir. Çoğunluğu hemşire olarak görev yapmakta olan
katılımcıların, akademik çalışmalar yapma ve/veya akademisyen
olma yönünde istekli olmaları nedeniyle kendilerini bu
alanda geliştirmek için çaba sarf ederek karşılaştıkları güçlük
ya da engellerle daha kolay baş edebildiklerini düşündürmektedir.
Araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeylerinin bu nedenle
düşük olduğu öngörülmektedir. Hemşirelerin, mesleğin zor ve
yıpratıcı koşullarına rağmen lisansüstü eğitimlerini sürdürme ve
gerekliliklerini yerine getirme konusunda yoğun çaba sarf ettikleri
bir gerçektir. Lisansüstü eğitim alma ve araştırma yapma
fırsatı elde ederek hem mesleki hem de akademik gelişimlerini
sürdürmeleri, hemşirenin rolleri arasında yer alan “araştırmacı”
rolünü gerçekleştirmelerine olanak sağlamaktadır.
Araştırmamızda, hemşirelik mesleğini isteyerek seçen öğrencilerin
akademik güdülenmelerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Bu durum, mesleğini isteyerek yapan lisansüstü öğrencilerin
bilimsel bilgilerini artırmada ve teorik bilgiyi uygulamada
kullanmaya daha istekli olmaları ile açıklanabilir.
Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay ve hızlı hâle gelmiştir.
Fakat, evrensel bilgiye ulaşabilmek için en sık kullanılan dil olan
İngilizce bilmek çok önemlidir. Çalışmamızda İngilizce makale
okuyabilen öğrencilerin akademik kaygılarının daha düşük
olduğu belirlenmiştir. Aslan’ın (2010) lisansüstü öğrenim gören
öğrencilerin akademik öz yeterliliklerini incelediği nitel çalışmada,
bir öğrenci “……… kısaca, doktora tezimi yazmaya başlayacağım
şu anda bile bu konuda kendimi akademik olarak yeterli
görmüyorum.” diyerek İngilizce yazılan makaleleri anlamada
sorun yaşadığını ve makaleleri tam olarak özümseyemediğini
belirtmiştir. İngilizce makale okuyabilme ve anlama, lisansüstü
eğitimde son derece önemlidir. Bu nedenle, İngilizce okuma ve
anlama becerisinin bireye eğitim ve öğretime başladığı ilk yıllarda
verilmesi daha yararlı olacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın
2012 yılında yaptığı değişikliğe göre, ülkemizde İngilizce eğitim
artık ilkokul 2. sınıfta verilmektedir. Böylelikle daha erken yaşlarda
verilen İngilizce eğitimin bu konudaki eksikliklerin giderilmesinde
olumlu yönde katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Yüksek lisans programının amacı, öğrencinin bilimsel araştırma
yaparak bilgiye erişme, bilgiyi değerlendirme ve yorumlama
yeteneğini kazanmasını sağlamak iken doktora programının
amacı ise öğrenciye bağımsız araştırma yapma yeteneği kazandırma,
bilimsel olaylara eleştirel düşünme yeteneğini geliştirerek
yorum yapma ve yeni bilgilere ulaşmak için gerekli adımları
belirleme yeteneği kazandırmaktır (Ergül, 2011). Bu çalışmada lisansüstü öğrencilerin yüksek lisans ve doktora eğitim alma
durumlarına göre araştırma yapmaya yönelik kaygı durumları
arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Başka bir çalışmada da
benzer şekilde yüksek lisans ve doktora eğitimi yapma durumu
ile araştırma yapmaya yönelik kaygı durumu arasında anlamlı
fark saptanmamıştır (Aslan & Karagül, 2016). Buna karşılık,
Altıok ve arkadaşları (2018) tarafından lisansüstü öğrencilerin
bilimsel araştırmaya ilişkin yeterliliklerinin ve araştırmaya
yönelik kaygılarının incelendiği çalışmada, yüksek lisans eğitimi
alanların kaygı düzeylerinin doktora eğitimi alanlara göre
daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Aynı şekilde, Saracaloğlu
tarafından (2008) lisansüstü öğrencilerin akademik güdülenme
düzeyleri, araştırma kaygıları ve tutumları ile araştırma yeterlikleri
arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmada, yüksek lisans
eğitimi alan öğrencilerin kaygı düzeylerinin doktora eğitimi
alan öğrencilere göre daha fazla olduğu bulunmuştur. Doktora
eğitiminin yüksek lisans eğitimine göre daha bağımsız ve
orijinal araştırma yapma, eleştirel düşünerek yorumlar yapma
gibi kapsamlı üst düzey bilgi, beceri ve yetenek kazandırması
hedeflendiğinden, bu dönemde yaşanacak kaygının daha üst
düzeyde olması beklenmektedir. Oysaki bu araştırmada doktora
ve yüksek lisans öğrencilerinin araştırma yapmaya yönelik
kaygı durumları arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Bu durumun,
yüksek lisans eğitimi alan öğrencilerin lisansüstü eğitimin
henüz başlangıcında olmaları, bilimsel araştırma yapma faaliyeti
ile çoğunun ilk kez karşılaşması ve eğitim-öğretim sürelerinin
doktora eğitimi alanlara göre daha kısa olması nedeniyle
araştırmalarını tamamlayabilme konusunda endişeli olmaları
nedeniyle doktora öğrencileri kadar kaygılı olmaları ile ilişkili
olabileceği düşünülmektedir.
Ders aşamasında olan öğrencilerin, tez aşamasında olan
öğrencilere göre daha fazla kaygı yaşadıkları saptanmıştır. Bu
durumun ders döneminde olan öğrencilerin devam zorunluluğunun
olması, sunumlar hazırlamaları, derste aktif olmaları,
sınavlarda başarısız olma korkusu ve tez konusu belirleme kaygısı
yaşamalarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir.
Bu araştırmada, lisansüstü eğitim döneminde kongrelerde
sözel/poster bildiri sunan öğrencilerin, akademik güdülenmelerinin
daha yüksek olduğu bulunmuştur. Kongrelerde bildiri
sunumu ile öğrencilerin akademik yeterliliklerinin arttığı ve
kongre ortamında bilimsel paylaşımın yüksek olmasının öğrencilerin
akademik güdülenmelerine katkı sağladığı düşünülebilir.
Bu araştırmada, öğrencilerin yaşları arttıkça kaygı düzeylerinin
azaldığı belirlenmiştir. Aslan ve Karagül’ün (2016) eğitim
bilimleri alanında lisansüstü öğrenim gören öğrencilerin
bilimsel araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeylerini inceledikleri
çalışmada, yaş değişkeninin öğrencilerin kaygı düzeylerini
etkilemediği saptanmıştır. Yılmaz ve Çokluk (2010) tarafından
yapılan Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının araştırma kaygı
düzeylerinin incelendiği çalışmada, yaşın araştırma yapmaya
yönelik kaygı düzeylerini etkilemediği belirlenmiştir. Hemşirelik
alanında lisansüstü eğitim alan öğrencilerle yaptığımız bu
çalışmada, yaş arttıkça mesleki ve yaşam deneyiminin de arttığı
ve bu durumun öğrencilerin olaylarla baş etme becerilerini
geliştirerek kaygı düzeylerini azaltma yönünde etkili olduğu
söylenebilir. Ayrıca elde edilen bulgular arasında lisansüstü öğrencilerin çalışma süreleri arttıkça, araştırmaya yönelik kaygı
düzeylerinin azaldığı, akademik güdülenmelerinin ise arttığı
belirlenmiştir. Bu durum, yine hemşire olarak devlet hastanesi,
üniversite hastanesi ya da diğer kurumlarda (özel hastane, aile
sağlığı merkezi gibi) çalışmakta olan öğrencilerin gerek sağlık
alanındaki mesleki deneyimlerinin gerekse de yaşam deneyimlerinin
artmasının, kaygılarını pozitif yöne yönlendirebilme
yeteneklerini geliştirdiği ve akademik güdülenmelerini olumlu
yönde etkilediği tahmin edilmektedir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Bu araştırmada, hemşirelik alanında lisansüstü eğitim alan
öğrencilerin akademik güdülenmeleri arttıkça araştırma
yapmaya yönelik kaygı düzeylerinin azaldığı saptanmıştır.
Lisansüstü öğrencilerin akademik güdülenmelerini artırmak
ve araştırma yapmaya yönelik kaygı düzeylerini azaltmak için
daha yoğun akademik danışmanlık almaları önerilebilir. Ayrıca
öğrencilerin lisans eğitimleri sırasında kongre, seminer, konferans
gibi etkinliklere katılarak bildiri sunma yönünde teşvik
edilmeleri, lisansüstü eğitimleri sırasında araştırma yapmaya
yönelik daha az kaygı yaşamalarına olanak sağlayabilir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
1) Altıok, S., & Yükseltürk, E., Üçgül, M. (2018). Lisansüstü
öğrencilerinin bilimsel araştırmaya ilişkin yeterlikleri ve
araştırmaya yönelik kaygılarının çeşitli değişkenler açısından
incelenmesi. Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 8(2), 348-367.
2) Aslan, C. (2010). Türkçe eğitimi programlarında lisansüstü öğrenim
gören öğrencilerin akademik özyeterliklerine ilişkin görüşleri.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi,
10(19), 87-115.
3) Aslan, C., & Karagül, S. (2016). Türkçe eğitimi programında
lisansüstü öğrenim gören öğrencilerin bilimsel araştırma
yapmaya yönelik kaygı düzeyleri. Mehmet Akif Ersoy
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 38, 201-217.
4) Baran, D., & Paliç, G. (2012). Akademisyenlerin akademik kariyere
yönelik tutumların incelenmesi. Dünya’daki Eğitim Ve Öğretim
Çalışmaları Dergisi, 2(1), 96-101.
5) Bozanoğlu, İ. (2004). Akademik güdülenme ölçeği: Geliştirilmesi,
geçerliği, güvenirliği. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, 2, 83-98.
6) Büyüköztürk, Ş. (1997). Araştırmaya yönelik kaygı ölçeğinin
geliştirilmesi. Eğitim Yönetimi Dergisi, 3, 453-464
7) Çelik, S., Şahin, E., Dadak, F., Sıdal, S.G., & Akyüz, F. (2014).
Hemşirelik öğrencilerinin mesleki güdülenme düzeyleri ve
etkileyen faktörler. HSP, 1(2), 43-56.
8) Duman, Z.Ç., & Ertem, M.Y. (2016). Correlations between research
attitudes, research competency research anxiety of nursing
doctoral students. International Journal of Current Research,
8(8), 36328-36335.
9) Ergül, Ş. (2011). Türkiye’de yükseköğretimde hemşirelik eğitimi.
Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, 1(3), 152-155.
10) Güleç, D., & Saruhan, A. (2013). Tez hazırlayan hemşirelik
öğrencilerinin kaygı düzeylerinin incelenmesi. Yükseköğretim
ve Bilim Dergisi, 3(2), 161-165.
11) Hacettepe Üniversitesi Bologna Süreci Çalışmaları. Erişim tarihi: 5
Kasım 2016 http://www.hubologna.hacettepe.edu.tr/
12) Rose, S. (2011). Academic success of nursing students: Does
motivation matter? Teaching and Learning in Nursing, 6, 181-
184.
13) , A.S. (2008). Lisansüstü öğrencilerin akademik
güdülenme düzeyleri, araştırma kaygıları ve tutumları ile
araştırma yeterlikleri arasındaki ilişki. Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Dergisi, 5(2), 179-208.
14) Topuksak, B., & Kublay, G. (2010). Florence Nightingale’den
Günümüze Hemşirelik Eğitiminde Neler Değişti? Avrupa ve
Türkiye’de Modern Hemşirelik Eğitimi. Maltepe Üniversitesi
Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Sempozyum Özel Sayısı,
298-305.
15) Trakya Üniversitesi Bologna Bilgi Paketi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2016
http://bologna.trakya.edu.tr/
16) Ünsar, A.S, İnan, A., & Yürük, P. (2010). Çalışma hayatında
motivasyon ve kişiyi motive eden faktörler: Bir alan araştırması.
Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12(1), 248-262.
17) Vierula, J., Stolt, M., Salminen, L., Kilpi, H.L., & Tuomi, J. (2016).
Nursing education research in Finland-A review of doctoral
dissertations. Nurse Education Today, 37, 145-154.
18) Yardımcı, F., Bektaş, M., Özkütük, N., Muslu, G.K., Gerçeker, G.Ö.,
& Başbakkal, Z. (2017). A study of the relationship between
the study process, motivation resources, and motivation
problems of nursing students in different educational systems.
Nurse Education Today, 48, 13-18.
19) Yılmaz, K., & Çokluk, Ö. (2010). Fen - Edebiyat Fakültesi
mezunlarının araştırma kaygı düzeyleri. Abant İzzet Baysal
Üniversitesi Dergisi, 10(1), 1-9.
20) Yükseköğretim Kurulu. Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi.
Öğrenim Düzeyine Göre Öğrenci Sayısı 2017-2018
Yükseköğretim İstatistikleri. Erişim tarihi: 07 Nisan 2019;
https://istatistik.yok.gov.tr/
21) Yükseköğretim Kurulu. Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi. Eğitim
Ve Öğretim Alanları Sınıflamasına Göre Lisansüstü Öğrenci
Sayıları, 2017-2018. Erişim tarihi: 07 Nisan 2019; https://
istatistik.yok.gov.tr/ |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
|
|