|
2020, Cilt 10, Sayı 3, Sayfa(lar) 625-637 |
|
DOI: 10.5961/jhes.2020.422 |
Psikolojik Sermaye ve İş Tatmini Arasındaki İlişkinin Belirlenmesine Yönelik Bir Araştırma: Hakkari Üniversitesi Örneği |
Nurdan AKPINAR TURGUT1, Emine CİHANGİR2 |
1Hakkari Üniversitesi, Yüksekova Meslek Yüksekokulu, Yönetim ve Organizasyon Bölümü, Hakkari, Türkiye 2Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Turizm Fakültesi, Turizm İşletmeciliği Bölümü, Van, Türkiye |
Anahtar Kelimeler: Psikolojik sermaye, İş tatmini, Akademisyenler, İnsan kaynakları yönetimi, Yükseköğretim |
|
Psikolojik Sermaye, her bir bileşeni oldukça köklü bir geçmişe sahip olan yeni bir kavramdır. Bu ifade örgütsel alanda ve işgören
davranışlarını anlama noktasında tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kabul görmüştür. Çalışmamızda, akademisyenlerin psikolojik
sermaye düzeyleri ile iş tatmini seviyeleri arasındaki ilişkinin demografik değişkenler aracılığıyla incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada
2008 yılında kurulmuş genç bir üniversite olan Hakkari Üniversitesinde görevli Profesör, Doçent, Doktor Öğretim Üyesi,Öğretim
Görevlisi ve Araştırma Görevlisi 205 akademik personele basit tesadüfi örneklem yöntemi ile ulaşılmış, ancak 176 akademik personel
anket doldurmuştur. Bu anketlerden ise 151 tanesi değerlendirilmeye uygun bulunmuştur. Çalışmanın verileri araştırmaya gönüllülük
esasıyla katılan akademik personelle gerçekleştirilen anketlerden elde edilmiş ve bu veriler SPSS 23.0 programı aracılığıyla analiz
edilmiştir. p |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Küreselleşme ve teknolojide yaşanan hızlı gelişim günümüzde
tüm örgütlere geniş fırsatlar sağlamakla birlikte yanı sıra
yoğun bir rekabet ortamı da yaratmaktadır. Örgütler, rekabet
üstünlüğü sağlama ve sürdürebilme noktasında sahip oldukları
maddi sermayelerinin yanı sıra entelektüel sermayeleri ile de
önemli avantajlar elde edebilmektedir. Entelektüel sermayenin
bileşenlerini oluşturan insan sermayesi, örgütsel sermaye ve
ilişkisel sermayedir.
Örgütlerin günümüzde insan sermayesine yatırım yapmasının
marjinal değeri, makinelere yatırım yapmasının marjinal değerinden
yaklaşık üç kat daha büyüktür. Örgütün insan sermayesinin
iş tatmin düzeyinin yüksek olması, çalışanların işe ve örgüte
bağlılığının oluşmasını, uyum sağlamasını, işbirliğine gönüllü
olmasını ve dolayısıyla etkin ve verimli çalışmasını sağlayacaktır
(Atan ve Tunçer, 2019; Cihangir, 2013). İş tatmin düzeyinin
yüksek olması işgücü devri ve işgören devamsızlığının azaltılması
açısından değerlendirildiğinde de çok önemli avantajlar
sağlayacaktır. İş tatmini çalışan açısından önemi ise iş tatmininin
çalışan verimliliği ile bire bir ilişkili olduğu ve kişinin iş ve
kariyer yaşantısının tüm yönlerini etkilediği şeklindedir (Yiğit,
2015).
İnsan sermayesinin sürdürülebilir rekabet avantajı yaratmada
çok önemli bir kaynak olarak görülmesi ve işgörenlerin performansının
artırılması araştırmacılar için çok önemli bir alan
hâline gelmiştir. Son dönemlerde yapılan çalışmalar incelendiğinde
“Örgütsel Davranış” anlayışının pozitif psikolojideki
gelişmelerden etkilenerek, işgörenlerin “Psikolojik Sermaye”
düzeylerinin belirlenmesi ve örgütsel amaçlar doğrultusunda
nasıl daha verimli kullanılabileceğinin tespitine yönelik araştırmalara
yoğunlaştığı gözlenmektedir (Wright, 2003; Luthans
ve Youssef, 2004’den akt. Çetin ve Varoğlu, 2015). Pozitif psikolojinin
örgütsel yaşamda karşılığı olan psikolojik sermaye,
çalışanların daha umutlu, iyimser, etkili ve esnek olmalarını
sağlayarak hedefledikleri amaçlara ulaşmalarında gerekli olan
dinamiği ortaya koymalarını sağlamada ve meslektaşları karşısında
rekabet avantajı elde etmeleri noktasında önemlidir.
Araştırmalar, ortaya çıkan bu çekirdek yapının; iş performansı,
iş tatmini ve refah ile pozitif ilişkili olduğunu göstermektedir.
Günümüz dünyasında kendini motive edebilen, bu sayede daha
verimli olabilen insan kaynağının varlığı, profesyonel düşünen
örgütler için büyük öneme sahip konulardan biridir. Paralel
şekilde, eğitim veren kurumların kendilerini başarıya taşıyacak
olan çalışanlarından elde edeceği verimin hangi düzeyde olduğu
meselesi sadece kurumsal açıdan değil topluma olan katkısı
açısından da önemlidir.
Sonuç olarak, işgörenlerin performansının yüksek seviyede gerçekleşmesini
sağlayabilmek için işgörenlerin iş tatmin düzeyi ile
psikolojik sermaye gücünün bilinmesi önemlidir.
Araştırmanın Amacı
İşgörenlerin “Pozitif Psikolojik Sermaye” düzeyleri ile “İş Tatmini”
düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit edebilmek amacıyla
yapılan bu çalışmada, ayrıca, bazı demografik faktörlerin bu
iki olguyu nasıl etkilediğinin de belirlenmesi hedeflenmiştir. Bu
amaç doğrultusunda saha çalışmasının yürütüldüğü Hakkari
Üniversitesi örneğinde aşağıda verilen araştırma sorularının
yanıtları aranmıştır:
• Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlerin
genel psikolojik sermaye düzeyleri ile öz yeterlilik, umut,
iyimserlik ve esneklik düzeyleri hangi seviyededir?
• Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlerin
genel iş tatmini düzeyleri ile içsel ve dışsal iş tatmini düzeyleri
hangi seviyededir?
• Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlerin
cinsiyet, yaş, deneyim ve unvan gibi demografik unsurları,
psikolojik sermaye ve iş tatmini üzerinde etkili midir?
KURAMSAL ÇERÇEVE
Psikolojik Sermaye (PsyCap)
Faaliyet konusunun ne olduğuna bakılmaksızın her örgüt optimum
rekabet avantajı elde etmek ve sürdürebilmek için maddi
ve entelektüel sermayelerinden en yüksek faydayı sağlamayı
arzu etmektedir. Bu noktada maddi sermaye türlerinde olduğu
gibi entelektüel sermaye bağlamında “kaynağın etkin kullanımı”
önemli bir sorunsala yol açmaktadır. Ancak fiziki ve finansal
yönlerin öne çıktığı maddi sermayenin aksine entelektüel sermayeyi
oluşturan bileşenlerden biri olan insan kaynağının bu
yönler ile ele alınamayacağı açıktır.
Örgütlerin temel yapı taşı olan insan, biyolojik ve fizyolojik
özelliklerinin yanı sıra insan olmanın asli unsuru olarak psikolojik
özellikleriyle birlikte hareket etmektedir. Rekabet avantajı
sağlamak ve yaşamını sürdürmek isteyen tüm örgütler etkin ve
verimli olabilmek için insan sermayesinin psikolojik yönünü de
dikkate almak durumundadırlar.
Çeşitlilik gösteren insan davranışlarının şekillenmesinde pek
çok etmenin rolü bulunduğunu söyleyen “Psikoloji Bilimi”
önceleri insanın negatif yönlerinden beslenmiş ancak değişen
zaman içinde insanın pozitif bir biçimde yönlendirilebileceği ve
potansiyelinin arttırılabileceğini öngörmüştür. Luthans (2002a)
bilinen sermaye türlerini yeniden incelemiş ve insan gücünün
kaynağını oluşturan psikolojinin olumlu yönlerini irdeleyerek “Psikolojik Sermaye” kavramını literatüre kazandırmıştır. Bu
kavramın mevcut pozitif psikoloji hareketinin çalışma yaşamındaki
karşılığı olduğunu vurgulamıştır. Psikolojik sermayeyi
“bireyin pozitif yönlü psikolojik” durumu olarak tanımlayan
Luthans ve arkadaşlarına (2007) göre psikolojik sermayenin
odak noktasında insanlarda neyin yanlış olduğunun değil, neyin
doğru olduğunun bulunarak geliştirilmesi gerekliliği bulunmaktadır
(Luthans, Youssef ve Avolio, 2007; Luthans, Vogelgesang
ve Lester, 2006).
Luthans, Youssef-Morgan ve Avolio (2015) kavramı şu şekilde
tanımlamışlardır (s. 2);
“Psikolojik Sermaye; zorlu görevleri yerine getirmek için gerekli
çabayı harcayarak görevini yerine getiren bir bireyin pozitif
psikolojik güven hali (öz yeterlilik), şimdi ve gelecekte başarılı
olma konusunda olumlu düşüncelere sahip olma (iyimserlik),
hedefler için azimli olmak ve gerekirse yön değiştirebilmek
(umut), sorunlar ve zorluklarla karşılaştığında başarıyı elde
etmek için kendini toparlayıp yola devam edebilme durumudur
(esneklik).”
Örgütsel yapının içinde pozitif örgütsel davranışı temel alan
ve bireylerin pozitif yönlerine odaklanan psikolojik sermaye
kavramı ölçülebilir, geliştirilebilir ve yönetilebilir bir olgudur
(Luthans, 2002b; F. Luthans, K. Luthans ve B. Luthans, 2004).
Bireylerin üretkenlik düzeyini etkileyebilecek bir dizi kişisel
özelliği kapsayan Psikolojik Sermaye kavramı toplamda dört
unsurdan (dört psikolojik durum) oluşmaktadır; umut, güven,
esneklik ve iyimserlik. Ölçme ve değerlendirmeye uygun olan
bu dört yapının psikolojik özelliklerden ziyade psikolojik durumlara
odaklandığı ise önemli bir husustur. Özellikle bireyin pozitif
psikolojik durumuna atıfta bulunan Psikolojik Sermaye kavramı
ve onun asli unsurları olan umut, iyimserlik, esneklik ve özgüven
örgütsel çıktılar üzerinde sinerjik bir etki yaratmaktadır.
Psikolojik Sermayenin kavranabilmesi açısından bu unsurların
açıklanması önemlidir.
Öz yeterlilik (PsyCap Efficacy ): Öz yeterlilik kavramının kuramsal
temeli psikoloji tarihinin en etkili araştırmacılarından biri
olarak kabul edilen Psikolog Albert Bandura’nın davranışçılık
akımının etkisinde kalarak geliştirdiği “Sosyal Bilişsel Öğrenme
Kuramı”na dayanır (Henson, 2001). İnsan davranışlarının
düzenlenmesinde ihtiyaç duyulan sağduyunun oluşabilmesi
için mutlak surette gerekli olan birincil faktör öz yeterlilik
inancının varlığıdır (Lusczynska, Urte ve Ralf, 2005). Stajkovic
ve Luthans (1998) öz yeterliliği (PsyCap Efficacy); “Kişinin
belli bir eylemi gerçekleştirmek için gerekli olan motivasyonu,
bilişsel kaynakları ve eylem yollarını harekete geçirebilme yeteneğine
olan inancıdır.” şeklinde tanımlamışlardır (Luthans et
al., 2015). Buna göre göre eylemlerimizin temel kaynağı olan
öz yeterlilik inancı bireysel anlamda sahip olduğumuz bilişsel
yeteneklerimiz, motivasyonumuz ve üstlendiğimiz görevleri
layığıyla tamamlayabilmemiz için gerekli her türlü kaynağa
sahip olduğumuzla ilgili duygularımıza, bu konudaki kendimize
olan inancımıza dayanır (Wood ve Bandura, 1989). Kişi, eylemleri
soncunda arzuladığı sonuçlara ulaşacağına dair bir inanç
taşımıyorsa, zorluk ve sıkıntılar karşısında yılgınlık gösterecek
ya da yeniden harekete geçmekte zorlanacaktır. Bu nedenledir
ki öz yeterlik inancı, hedef belirleme ve analitik stratejilerin kullanımı konusunda doğrudan veya dolaylı olarak örgütsel
performans üzerinde etkili olabilir. Bandura’ya (2009) göre
özgüveni yüksek çalışanlar mesleki yaşamlarında daha büyük
ve daha ciddi riskler almak suretiyle inisiyatif kullanabilir, işin
gelişimiyle ilgili konularda fikirler üretmede daha başarılı olurlar.
Umut (PsyCap Hope): Luthans ve arkadaşları “umut” bileşenini
açıklamak için kavram üzerine yoğun araştırmaları bulunan Klinik
Psikoloji Profesörü Rick Snyder’ ın çalışmalarından faydalanmışlardır.
Snyder (1995), umut kavramını yeniden modelleyerek
duygusal ve bilişsel öğelerle açıklamış; bireylerin amaçladıkları
hedeflere ulaşabilmek amacıyla harekete geçme güdüleri ve bu
güdüler doğrultusunda gerekli yolları bulma yönündeki düşünce
sürecini “umut” olarak tanımlamıştır. Umut seviyesi düşük
bireyler hedeflerine ulaşmaktan vazgeçip eylemlerini durdururken
umut seviyesi yüksek bireyler amaçlarına ulaşmanın
pek çok yolu bulunduğuna inanırlar (Snyder, Harris, Anderson,
Holleran, Irving vd., 1991). Psikolojik Sermayeye önemli bir
katkı sunan umut kavramına yönelik araştırmalar klinik, akademik
ve fiziki performans üzerindeki etkilerinin pozitif olduğunu
göstermektedir. Youssef (2004) umut düzeyinin; performans, iş
tatmini, mutluluk ve örgütsel bağlılık kavramlarıyla olumlu bir
ilişki içinde olduğunu, Luthans, Avolio, Avey ve Norman (2007)
ise işgörenlerin umut düzeylerinin, iş tatmin düzeyleri ile pozitif
ve anlamlı bir ilişki içinde olduğunu ortaya koymuşlardır.
İyimserlik (PsyCap Optimism): Olumlu psikolojinin önemli kaynaklarından
biri olan iyimserlik kavramı Seligman’ın geliştirmiş
olduğu “Öğrenilmiş Çaresizlik Kuramı”ndan beslenerek psikolojik
sermayedeki yerini almıştır (Luthans et al., 2015). Martin
Seligman’a göre iyimserlik; birey yaşamış olduğu olumlu olayları
açıklarken kişisel, kalıcı ve genelleyici nedenleri kullanırken,
buna karşın, yaşamış olduğu olumsuz olayları açıklamada dışsal
kaynaklı, geçici ve duruma özgü faktörler üzerinden yorumlama
yapar (Seligman, 1998). Psikolojik sermaye açısından iyimserlik
sadece genel anlamda olumlu beklentileri içermekle kalmayıp;
geçmişte, bugün ve gelecekte belirli bazı olayların, neden
olumlu ya da olumsuz gerçekleştiğini açıklayabilmeyi de içerir.
Yaşamın zorluklarıyla başa çıkma, hastalık ve iyileşme süreci,
bağımlılık, yaşam memnuniyeti ve gerçek mutluluk iyimserlik
dahilinde işlenen diğer konular olmuşlardır. Örgütsel davranış
alanında da ilgi gören bir kavram olan iyimserliğin işyeri performansı
üzerinde olumlu etkileri olduğunu bildiren araştırmalar
mevcuttur (Avey, Reichard, Luthans ve Mhatre, 2011).
Esneklik (PsyCap Recilience): Pozitif psikolojinin önemli
konularından biri de psikolojik esnekliktir. (Ülker & Recepoğlu,
2013). Minnesota Üniversitesi’nde ağırlıklı olarak pozitif psikoloji
çerçevesinde özellikle çocukluk ve ergenlik çağlarındaki
“esneklik/dayanıklılık” konusundaki araştırmalarıyla bilinen
Ann S. Masten’in çalışmaları PsyCap esnekliği için zemin oluşturmuştur.
Masten’e göre esneklik “sıradan, normatif insan
kaynağının günlük sihrinden beslenmekte, birey ve toplumun
yetkinliğine bağlı olarak insan sermayesini geliştirmek açısından
köklü etkilere sahiptir”. PsyCap esnekliği ise yaşanan
zorluklar sonrasında yalnızca normale geri dönmeyi değil ilaveten
büyüme ve gelişmenin hedeflenmesini, bu sayede ise bir
sıçrama tahtası olarak kullanılmasını da içerir (Masten, 2001).
Psikolojik esneklik kavramına ilişkin birçok tanımlama olmasıyla
birlikte her bir tanım da psikolojik esneklik farklı bir özelliğini
içinde barındırır. Ancak esneklikten bahsedebilmenin temel
şartı kişi bir tür risk ya da zorluk yaşadığı zaman tanımlanabilir
olmasıdır (Masten ve Reed, 2002). Temel psikolojik esneklik
özelliği olarak olumsuz şartlara rağmen bireyin yaşadığı zorlukları
çözmesi ve beklenenden daha yüksek başarı elde etme
yeteneği olarak tanımlanmıştır. İkinci önemli psikolojik esneklik
özelliği, stresli yaşam süreçlerinde bireyin çabuk uyum sağlayabilme
yeteneğidir. Üçüncü psikolojik esneklik özelliği ise
bireyin yaşamında gerçekleşen travmatik olayları (yakın ölümü,
boşanma vs. gibi) atlatma yeteneğini ifade eder (Ülker ve Recepoğlu,
2013). Özetle söylemek gerekirse, esneklik/psikolojik
dayanıklılık ile ifade edilmek istenen, bireyin yaşamakta olduğu
sıkıntılara karşın ivedilikle kendini toplama yeteneğine sahip
olmasıdır (Benard, 1993).
İş Tatmini
İş tatmini kavramını ilk kez 1935 yılında Robert Hoppock “İş Tatmini”
isimli çalışmasında kullanmıştır (Akdemir ve Açan, 2017).
İş memnuniyeti ve mesleki rehberlik anlayışına öncü olarak
önemli katkılarda bulunan Robert Hoppock (Cucina ve Bowling;
2015); iş tatminini, bir kişinin işinden memnun olduğunu söylemesine
neden olan psikolojik, fizyolojik ve çevresel koşulların
herhangi bir kombinasyonu olarak tanımlamıştır. Bu yaklaşıma
göre, iş tatmini birçok dış faktörün etkisi altında olmasına
rağmen, çalışanın hissettiği şeyle ilgili olan içsel bir şey olmaya
devam etmektedir. Yani iş tatmini, memnuniyet duygusuna
neden olan bir dizi faktöre sahiptir (Aziri, 2011). İş tatmini
konusunda önemli katkıları olan Locke (1976) iş tatminini “kişinin
iş ya da iş deneyimini değerlendirilmesinden kaynaklanan
olumlu veya zevkli duygusal bir durum” olarak ifade etmiştir.
Locke tanımında hem biliş (değerlendirme) hem de duygulanım
(duygusal durum) kullanımına vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla,
Locke iş tatmininin biliş/düşünceler ve duygulanım/duygular
arasındaki etkileşimden kaynaklandığını varsayar (Anderson,
Ones, Sinangil ve Viswesvaran, 2001). Vroom (1964) iş tatminini;
çalışanların işlerindeki rolüne karşı duygusal tepkileri olarak
tanımlamış; işgörenin tepkileri olumlu ise iş tatmini, olumsuz
ise iş tatminsizliği olarak ifade etmiştir. Spector’a (1996) göre iş
tatmini iş ortamının iş tatmini üzerindeki etkisi, kişiliğin iş tatmini
üzerindeki etkisi ve çevre ve kişiliğin iş tatmini üzerindeki
ortak etkisini gösteren üç perspektifte ele alınabilir.
İş tatmini ile ilgili pek çok teori bulunmaktadır. İş tatmini ile ilgili
teoriler motivasyon ve performans ilişkilerine göre değerlendirilmiştir.
Motivasyon ve iş doyumu ilişkisini ele alan teoriler
kapsam teorileri, performans ve iş doyumu ilişkisine yönelik
teoriler de beklenti teorileri olarak adlandırılmaktadır (Lawler
III, 1994’dan akt. Köroğlu, 2012). Birbirini tamamlayıcı nitelikte
olan bu teorilerden kapsam teorileri öncelikle iş tatmini ve
daha sonra da harcanan çaba ile bağlantılıyken; süreç teorileri
ise daha çok harcanan efor ve onun performans sonuçlarıyla
ilgilidir (Küçüközkan, 2015).
Kapsam teorileri kişinin içinde bulunan ve kişiyi belirli şekillerde
davranışlar sergilemeye yönlendiren faktörleri anlamaya çalışır
(Koçel, 2013). Kapsam teorileri, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi
Teorisi, Douglas McGregor’un (X) ve (Y) kuramı, Herzberg’in Çift Faktör Teorisi, McClelland’ın Başarı İhtiyacı Teorisi ve
Alderfer’in ERG teorisi olarak sıralanabilir. Maslow’un geliştirdiği
İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisi ve Herzberg’in Çift Faktör
Teorisi, insan davranışlarına etki eden gereksinimler üzerinde
durulmuş ve gereksinimlerin varlığının davranışları yönlendireceği
varsayımı kabul edilmiştir. Maslow’un (1943) bireyin
göstermiş olduğu her davranışın aslında kişinin sahip olduğu
bazı ihtiyaçlarından kaynaklandığı, bu ihtiyaçların ise belirli bir
sırası olduğu varsayımına dayanmaktadır. Herzberg’in (1959)
Çift Faktör Teorisi, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisiyle yakından
ilişkilidir, ancak bireylerin işyerinde nasıl motive olduklarını
ölçmek için daha fazla faktör getirmiştir. Bu teori, bireylerin
daha düşük düzeydeki ihtiyaçlarını (dışsal veya hijyen faktörleri)
karşılamanın onları çaba göstermeye motive etmeyeceğini
ve iş tatmini sağlamayacağını, ancak karşılanmamasının tatmin
olmalarını engelleyeceğini savunmaktadır. Çalışanları motive
etmek ve iş tatmini sağlamak için daha üst düzey ihtiyaçları
(içsel veya motivasyon faktörleri) sağlanmalıdır (Yusoff, Kian ve
Idris, 2013; Merey, Pişkin, Boysan ve Şehribanoğlu, 2013).
Kapsam teorilerinin güdülenmenin karmaşık sürecini açıklamada
yetersiz kalmalarıyla süreç teorileri geliştirilmiştir. Süreç
teorileri iş tatminini tanımlamak için değerlerin, beklentilerin
ve ihtiyaçların etkileşimini incelemektedir (Köroğlu, 2012).
Süreç teorilerine göre ihtiyaçlar kişiyi davranışa sevk eden faktörlerden
sadece birisidir (Koçel, 2013). Oysa, içsel faktörlere
ek olarak pek çok dışsal faktör de kişinin davranışını ve motivasyonunu
etkiler (Küçüközkan, 2015). Vroom’un Beklenti Teorisi,
Lawler ve Porter’in Geliştirilmiş Beklenti Kuramı, Adams’ın
Denkserlik (Eşitlik) Kuramı oluşturur. Bu kuramlar arasında en
çok bilinenleri aşağıda incelenmektedir.
Örgütün içinde yer alan birey, çalışma yaşamı boyunca yaptığı
iş ve çalışma ortamına dair pek çok deneyim kazanmakta; sahip
olduğu bu deneyimler sonucunda işine karşı birtakım duygular
besleyerek işine ve/veya parçası olduğu örgüte karşı bir tutum
geliştirir. Bu tutumların genel bir sonucu olan iş tatmini oldukça
dinamik yapılı ve çok sayıdaki fiziksel, psikolojik, demografik,
durumsal ve işyeri değişkeniyle ilişkili faktörel yapısıyla çoğu
araştırmanın ana çalışma konusu olmuştur (Connoly ve Myers,
2003).
İş tatminine etki eden faktörler genel itibariyle bireysel ve işin
kendisinden kaynaklı olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir.
Bireysel faktörlerden kişilik özelliklerinin iş tatmini
düzeyini etkilediği bilinmektedir. İş tatminini etkileyen diğer
faktör bireyin değerleridir. Bireylerin yaptıkları iş ve işyerinin
değerleri kendi değerlerine uygun olduğunda amaçlarını gerçekleştirebildiklerinde
iş tatminleri yüksek düzeyde olmaktadır
(Zeynel, 2018). Bireysel faktörlerden cinsiyet, yaş, medeni hali,
eğitim düzeyi, unvan, çalışma süresi gibi demografik faktörlerin
iş tatmin düzeyini etkilediği bilinmektedir. Cinsiyet, iş tatmini
üzerinde önemli etkilere sahip olmakla birlikte hangi cinsin
diğerine nazaran daha fazla iş tatmini yaşadığı noktasında fikir
birliği bulunmamaktadır. İşgörenin yaşının artmasıyla tatmin
düzeyinin arttığı; evli çalışanların bekarlara göre iş tatminin
daha yüksek olduğu (Barak, Nissly ve Levin, 2001) eğitim düzeyi
yüksek işgörenlerin ise eğitim düzeyi düşük işgörenlere göre
daha düşük iş tatmini hissettiği görülmektedir (Balay, 2014).
İş tatmininde etkili olan iş ve iş ortamından kaynaklı unsurlara
bakıldığında ise işini sıkıcı ve monoton bulan bireylerin iş tatmininin
düşük olduğu (Spector, 1997) ve özellikle kitle üretimi
gibi kendini tekrarlayan standart işlerde çalışanların sıklıkla tatminsiz
oldukları görülmekte (Keser, 2014); çalışanlar açısından
ücretin, yönetimin organizasyona katkılarını nasıl gördüğünün
bir yansıması olarak değerlendirildiği (Özkalp ve Kırel, 2013);
prestij ve statünün iş doyumu üzerinde olumsuz etkilere de
neden olabileceği (Davis, 1988) ve son olarak da özellikle işsizlikle
mücadelenin yoğun olduğu, ekonomik krizlerle karşı karşıya
kalan ülkelerde, iş bulma (Keser, 2014) ve işini kaybetme
endişesi yaşayan bireyler açısından iş güvencesi meselesinin
daha önemli olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak, çalışanların işinden duyduğu tatminsizlik zaman
içerisinde sadakat eksikliği, soyutlanma, kaza oranlarının artması,
işe devamsızlık, işten ayrılma isteği, işbirliği içerisinde
çalışamama, işte yetersizlik duygusu, isabetsiz karar verme ve
yapılan işin kalitesinde düşüklük hissi şeklinde etkileri ortaya
çıkarmaktadır ve dolayısıyla kurumsal hedeflerde sapmalara ve
başarısızlığa neden olmaktadır (Aziri, 2011; Olorunsola, 2013,
Uysal ve Çatı, 2016). Buna karşın, yapılan araştırmalar göstermektedir
ki iş tatmini yaşayan çalışanların üretken olma ve
işte kalma olasılıkları, işe bağlı olma ve örgüte uyum sağlama
düzeyleri daha yüksektir (McNeese, 1997). Çalışanların, işe ve
örgüte bağlılık duyması ve sürdürmesi işletme için vazgeçilmez
bir artı değer yaratır. İşe ve örgüte bağlılığın yüksek olduğu
işletmelerde işgörenler daha verimli ve etkindirler. Bağlılığın
yüksek olduğu işletmelerde yüksek iş tatmini nedeniyle gönüllü
işten ayrılmalar ile devamsızlık oranları azalır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Örneklem ve Veri Toplama Süreci
Bu araştırmanın örneklemini, Devletin Yükseköğretim fırsatlarına
erişimi sağlamak ve geliştirmek için istekli olduğu
Türkiye’nin daha az gelişmiş bir bölgesi olan Doğu Anadolu
bölgesinde (Şeremet, 2016: 151), 2008 yılında kurulmuş olan
Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan 151 akademik personel
oluşturmaktadır. Bu seçimin yapılmasında; araştırmanın yürütüleceği
üniversitenin genç ve dinamik insan kaynağına sahip
olması, yönetimin bilimsel faaliyetleri teşvik etme isteğinde
olması, bilgiye hızlı erişim altyapısının olması ve geliştirme
ödeneğinin varlığı gibi olumlu faktörlerin yanında henüz fiziki
alt yapısının tam anlamıyla tamamlanamamış olması, coğrafi
koşularının yarattığı zorlukların olması ve jeopolitik konumu
nedeniyle bölgesel dinamiklerin olumsuz etkilerinin yaşanması
gibi faktörler etkili olmuştur.
Araştırmanın saha çalışmasını gerçekleştirmek maksadıyla,
2019’un ilk çeyreğinde yapılan anket çalışması için, 2018 yılı
sonu itibarıyla Hakkari Üniversitesi’nin akademik personel verileri
dikkate alınmıştır. Araştırma sürecinde 294 akademisyenin
tümüne ulaşılmak istenmiş olsa da özellikle “Araştırmanın
Kısıtları” bölümünde belirtilen sebeplerden kaynaklı olarak
tesadüfü yöntemle 205 akademisyene ulaşılabilmiş, ulaşılan
akademik personelden 176’sı anketleri doldurmuştur. Geri
dönüş yapan 176 adet anketten 151 tanesi gerektiği şekilde
doldurulmuş olup analizler için uygun bulunarak araştırma analizleri gerçekleştirilmiştir. Veri toplama ve değerlendirme
sürecinde bilimsel, etik ve alıntı kurallarına uyulmuş; toplanan
veriler üzerinde herhangi bir tahrifat yapılmamıştır.
Ölçme Araçları
Araştırmaya esas teşkil eden bütün veriler, Hakkari
Üniversitesi’nin akademik personeliyle anket yapılmak suretiyle
toplanmıştır. Üç bölüm olarak değerlendirilen anketin
birinci bölümünde araştırmaya katkı sağlayacağı düşünülen
bazı demografik özelliklerin (cinsiyet, yaş, unvan, hizmet yılı)
tespitine yönelik sorular yer alırken ikinci bölümünü 24 ifadeden
oluşan “Psikolojik Sermaye Ölçeği”, üçüncü bölümü ise
20 ifadeden teşkil olan “Minnesota İş Tatmini Ölçeği” oluşturmuştur.
Psikolojik Sermaye Ölçeği: Örgütsel Davranış disiplini açısından
yeni bir kavram olan Psikolojik Sermaye, Luthans, Avelio
ve diğerleri tarafından (2007) geliştirilerek, ölçümlerini yapabilmek
maksadıyla da Psikolojik Sermaye Ölçeği oluşturulmuştur.
Psikolojik Sermaye Ölçeği toplamda 24 maddeden ve 4 alt bileşen/
boyuttan oluşmaktadır. Bu bileşenler psikolojik sermaye
kavramında olduğu gibi Öz yeterlilik, Umut, İyimserlik, Esnekliktir.
Her bileşen için ölçekte 6’şar ifade yer almaktadır. Ölçeği
oluşturan her bir soru/madde için beşli Likert ölçeği kullanılmış
ve katılımcılardan her bir madde için kendilerini en doğru şekilde
ifade eden seçeneği işaretlemeleri istenmiştir.
Minnesota İş Tatmin Ölçeği: Yapılan araştırmaya katılan akademik
personelin iş tatmin düzeylerini tespit etmek amacıyla
Weiss ve arkadaşları tarafından 1967’de geliştirilen Minnesota
Satisfaction Questionaire (Minnesota İş Tatmin Ölçeği) kullanılmıştır
(Weiss, Davis, England ve Lofquist, 1967). Bu çalışmada
uygulama kolaylığı yönünden ölçeğin kısa formu tercih edilmiştir.
Ölçekte, 1’den 12’ye kadar olan ifadeler İçsel Tatmini ölçmeye
yönelik iken; 13’den 20’ye kadar olan ifadeler ise Dışsal
Tatmini ölçmeyi amaçlamaktadır. İfadelerin değerlendirilmesine
yönelik olarak da 5’li Likert ölçeği kullanılmış olup katılımcılardan
her bir madde için kendilerini en doğru şekilde ifade
eden seçeneği işaretlemeleri istenmiştir. Ölçeğin sorularının
içerik kapsamlarının araştırma konusunda istenenlere uygun
olması, ifadelerin kolay ve anlaşılır oluşu, iş tatminini iç ve dış
faktörler olarak sınıflandırması bu ölçeğin tercih edilmesinde
etkili olmuştur.
Araştırmanın Kısıtlılıkları
Genç akademisyenlerin ağırlıkta olduğu bir kurum olan Hakkari
Üniversitesi’nde başta ÖYP’li Araştırma Görevlileri olmak
üzere akademik personelin önemli bir kısmı yüksek lisans ya
da doktora eğitimleri için görevlendirme almak suretiyle başka
üniversitelerde çalışma hayatlarına devam etmektedir. İş Tatmin
Ölçeği bakımından işin kendisiyle ilgili koşulların önemli
bir unsur olması göz ardı edilemeyeceğinden bu durumdaki
araştırma görevlileri ile anket çalışması yapılması uygun görülmemiştir.
Yine aynı sebepten ötürü anketin yapıldığı dönem itibarıyla
göreve başlamalarının üzerinden en az üç ay geçmemiş
akademisyenlerin ankete katılmaları da uygun görülmemiştir.
Kısıt olarak nitelendirilemeyecek, ancak belirtilmesi gereken
bir başka husus ise Profesör (6 kişi) ve Doçent (4 kişi) unvanına sahip akademisyenlerin sayı bakımından analize uygun bulunmaması
nedeniyle ankette yer alan “unvan” sorusunun seçeneklerinde
“Profesör” ve “Doçent” ifadelerine yer verilmemiş
olup bunun yerine Dr. Öğretim Üyelerini de kapsayacak şekilde
“Öğretim Üyesi” ifadesi kullanılmıştır. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Araştırmaya Katılan Akademisyenlerin Demografik Özellikleri:
Araştırmaya katkıda bulunan katılımcıların demografik bilgilerini
temsil eden cinsiyet, yaş, kurumdaki deneyim süresi ve
unvan gibi kişisel özelliklerine yönelik betimsel istatistik sonuçları
tablolar halinde sunularak yorumlanmıştır.
Tablo 1’de öğretim elemanlarının cinsiyetlerine göre dağılımına
bakıldığında katılımcıların % 76,2’sinin erkeklerden, % 23,8’inin
ise kadınlardan oluştuğu görülmektedir. Araştırmaya katılan
öğretim elemanlarının yaş gruplarına yönelik dağılımının
sunulduğu tablo incelendiğinde, katılımcıların ağırlıklı olarak
%71,5’lik oranla 31-40 yaş aralığındaki akademisyenlerden
oluştuğu görülmektedir.
Hakkari Üniversitesi’nde görevli akademisyenlerin kurumda
geçen hizmet sürelerine bakıldığında ise, 5 yıldan uzun süredir
görev yapanların daha fazla olduğu görülmektedir. Tablo 1’de
akademisyenlerin unvanlarına göre dağılımına bakıldığında,
Öğretim Görevlisi kadrosunda görev yapan 84 akademisyenin
%55,6’lık oranla ilk sırayı aldığı; Öğretim Üyesi kadrosunda
görev yapan 46 akademisyenin %30,5’lik payla ikinci sırada,
Araştırma Görevlisi 21 kişinin ise %13,9’luk dilimle son sırada
olduğu görülmektedir.
Psikolojik Sermaye Ölçeğine Ait Verilerin Betimleyici İstatistik
Analiz Sonuçları
Araştırmanın bu bölümünde Psikolojik Sermayenin alt bileşenleri
ve bağımlı değişken olan iş tatmini ile incelemeye alınmıştır.
Katılımcıların ölçekte yer alan her bir ifadeye verdiği cevaplar
toplu şekilde değerlendirmeye alınarak aritmetik ortalaması
bulunarak analize dair yorumlar bu değerler üzerinden yapılmıştır.
Araştırmaya konu değişkenlerin alt bileşenlerine ait
ortalama, standart sapma, korelasyon ve güvenilirlik katsayıları
Tablo 2’de gösterilmiştir.
Buna göre; Psikolojik Sermayenin alt bileşenleri ortalamalar
bakımından, İyimserlik: 3,34; Esneklik: 3,70; Umut: 4,17; Öz
Yeterlilik: 4,26 olarak tespit edilmiştir. İş Tatmini alt boyutlarına
ait ortalamalar Tablo 5’de görüldüğü üzere İçsel İş Tatmini:
3,93, Dışsal İş Tatmini: 3,92 olarak saptanmıştır.
Akademisyenlerin görüşleri üzerinde cinsiyet değişkeninin psikolojik
sermaye bileşenleri ve iş tatmini alt boyutları üzerinde
bir etki yaratıp yaratmadığı Mann-Whitney U testi aracılığı ile
incelenmiştir.
Cinsiyet Değişkenine Yönelik Analiz Sonuçları
Cinsiyet ile psikolojik sermaye bileşenleri ilişkisi: Tablo 3’te
sunulan analiz sonuçlarına göre; cinsiyet faktörünün Umut
(p=0,278; p>0,05), Esneklik (p=0,308; p>0,05) ve Öz yeterlilik,
(p=0,546; p>0,05) bileşenleri üzerinde ortalamalar bakımından
herhangi bir etki yaratmadığı istatistiksel olarak belirlenmiştir.
İyimserlik alt boyutu için ise durum farklılık arz ederek erkek ve
kadın akademisyenler arasında ortalamalar açısından bir farklılık
olduğu istatistiksel olarak (p=0,044; p<0,05) belirlenmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 3: Akademisyenlerin Psikolojik Sermaye Ölçeğinin Alt Boyutlarının “Cinsiyet” Değişkenine Göre Mann Whitney-U Testi Sonuçları |
Cinsiyet ile iş tatmini alt boyutları ilişkisi: Katılımcıların cinsiyetlerinin,
iş tatmininin alt boyutları olan İçsel İş Tatmini ve
Dışsal İş Tatmini üzerinde bir fark yaratıp yaratmadığı Mann-
Whitney U Testi ile incelenerek elde edilen sonuçlar Tablo 4’de
gösterilmiştir. Bu tabloya göre erkek ve kadın akademisyenler
arasında İçsel (p=0,635; p>0,05) veya Dışsal İş Tatmini (p=0,270;
p>0,05) bakımından bir farklılık bulunmadığı istatistiksel olarak
belirlenmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 4: Akademisyenlerin İş Tatmini Ölçeği Alt Boyutlarının “Cinsiyet” Değişkenine Göre Mann Whitney-U Testi Sonuçları |
Hizmet Yılı Değişkenine Yönelik Analiz Sonuçları
Saha çalışması sonucunda elde edilen veriler ışığında, hizmet
yılı unsurunun psikolojik sermaye bileşenleri ve iş tatmini alt
boyutları üzerinde bir etki yaratıp yaratmadığı Mann-Whitney
U Testi aracılığıyla incelenmiştir.
Hizmet yılı ile psikolojik sermaye bileşenleri ilişkisi: Hakkari
Üniversitesi’nde görev yapan akademisyenlerin, kurumda
geçirmiş oldukları hizmet süresinin Psikolojik Sermaye bileşenleri
üzerinde herhangi bir etkisinin bulunup bulunmadığını
anlayabilmek maksadıyla yapılan sınama sonuçlarına göre
psikolojik sermaye bileşenlerinin % 95’lik güvenirlik düzeyine
göre anlamlı derecede farklılaşan sonuçlara ulaşılmıştır. Anlamlılık
düzeyinde netice veren sonuçlar Tablo 5’de sunulmuştur.
Elde edilen bulgular; hizmet süresi değişkeninin PsyCap bileşenlerinden
Umut (p=0,072, p>0.05) ve İyimserlik (p=0,878,
p>0.05) üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı buna karşın, Öz yeterlilik (p=0,019, p<0.05) ve Esneklik (p=0,004, p<0.05)
bileşenlerinin anlamlı derecede farklılaştığı görülmüştür (Tablo
5).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 5: Akademisyenlerin Psikolojik Sermaye Ölçeği Alt Boyutlarının “Hizmet Yılı” Değişkenine Göre Mann Whitney-U Testi Sonuçları |
Hizmet yılı ile iş tatmini alt boyutları ilişkisi: Akademisyenlerin
kurumda geçen hizmet süreleri ile iş tatmininin alt boyutları
arasında ortalamalar bakımından farklılık olup olmadığına bakmak
amacıyla yapılan analizler sonucunda iş tatmini ölçeğinin
alt boyutlarına yönelik olarak anlamlı derecede farklılaşan
sonuçlara ulaşılamamıştır (Tablo 6).
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 6: Akademisyenlerin İş Tatmini Ölçeği Alt Boyutlarının “Hizmet Yılı” Değişkenine Göre Mann Whitney-U Testi Sonuçları |
Tablo 6’da görüldüğü üzere; Hakkari Üniversitesi akademisyenlerinin
İçsel İş Tatmini (p=0,627, p>0.05) ve Dışsal İş Tatmini
(p=0,186, p>0.05) olarak tespit edilmiş, bu bağlamda Hizmet
Yılı değişkeninin iş tatmini açısından bir anlam taşımadığı sonucuna
varılmıştır.
Yaş Değişkenine Yönelik Analiz Sonuçları
Katılımcılarının yaş unsurunun psikolojik sermaye bileşenleri
ve iş tatmini alt boyutları üzerinde bir etki yaratıp yaratmadığı
Kruskal Wallis-H Testi ile sınanmıştır.
Yaş unsuru ile iş tatmini alt boyutları ilişkisi: Tablo 7’de yaş
unsurunun İçsel İş Tatmini (p=0,696; p>0,05) ve Dışsal İş Tatmini
(p=0,28; p>0,05) bakımından istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık yaratmadığı ortaya çıkmıştır.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 7: Akademisyenlerin İş Tatmini Ölçeği Alt Boyutlarının “Yaş Grupları” Değişkenine Göre Kruskal Wallis-H Test Sonuçları |
Yaş unsuru ile psikolojik sermaye bileşenleri ilişkisi: Tablo 8’de
akademisyenleri yaş unsurunun psikolojik sermaye bileşenleri
üzerindeki etkisi gösterilmiştir.
Tablo 8’e göre; Öz yeterlilik (p=0,477; p>0.05), Umut (p=,329;
p>0.05) ve Esneklik ile (p=0,545; p>0.05) istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemektedir. İyimserlik bileşeninde
ise (p=0,034; p<0.05) istatistiksel olarak anlamlı düzeyde ilişki
tespit edilmiştir. Akademisyenlerinin yaş unsuru, Psikolojik Sermayenin;
Öz yeterlilik, Umut ve Esneklik bileşenleri üzerinde
herhangi bir etkiye neden olmazken İyimserlik bileşeni üzerinde
olumlu etki yarattığı gözlemlenmiştir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 8: Akademisyenlerin Psikolojik Sermaye Ölçeği Alt Boyutlarının “Yaş Grupları” Değişkenine Göre Kruskal Wallis-H Test Sonuçları |
Akademik Unvan Değişkenine Yönelik Analiz Sonuçları
Akademisyenlerin yaş unsurunun psikolojik sermaye bileşenleri
ve iş tatmini alt boyutları üzerinde bir etki yaratıp yaratmadığı
Kruskal Wallis-H testi ile sınanmıştır.
Unvan unsuru ile psikolojik sermaye bileşenleri ilişkisi:
Yukarıda yer alan Tablo 9’a göre, Akademisyenlerin psikolojik
sermaye bileşenlerinin unvan unsuruyla olan ilişkisine dair
yapılan inceleme sonuçları bileşenler düzeyinde farklı sonuçlar
vermiştir. Buna göre unvan unsuru ile psikolojik sermayenin
Öz yeterlilik (p=0,174; p>0,05) ve İyimserlik (p=0,856; p>0,05)
bileşenleri için ilişki bulunamazken; Umut (p=0,028; p<0,05) ve
Esneklik (p=0,006; p<0,05) bileşenlerinde anlamlı düzeyde ilişki
tespit edilmiştir. Genel olarak akademisyenlerin sahip oldukları
unvanların psikolojik sermaye düzeyleri üzerinde etkili olduğu
söylenebilir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 9: Akademisyenlerin Psikolojik Sermaye Ölçeği Alt Boyutlarının “Akademik Unvan” Değişkenine Göre Kruskal Wallis-H Testinin
Sonuçları |
Yaş unsuru ile iş tatmini alt boyutları ilişkisi: Tablo 10’a göre
katılımcıların iş tatmini seviyeleri unvan değişkenine göre
(p<0.05) anlamlı bir farklılık göstermemektedir.
Unvan değişkeninin İçsel İş Tatminiyle ilişkisi (p=,538; p>0.05)
düzeyinde, Dışsal İş Tatminiyle ilişkisi ise (p=,857; p>0.05) düzeyinde
gerçekleşerek herhangi bir etkileşime sahip olmadığı
görülmektedir.
 Büyütmek İçin Tıklayın |
Tablo 10: Akademisyenlerin İş Tatmini Ölçeği Alt Boyutlarının “Akademik Unvan” Değişkenine Göre Kruskal Wallis-H Testinin Sonuçları |
|
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Bilginin üretildiği yükseköğrenim kurumlarında çalışan akademisyenlerin
Psikolojik Sermaye ve İş Tatmini düzeyleri bakımından
ilişkisinin ortaya koyulması kapsamında yürütülen bu
çalışma kendinden önceki benzer konu alanda yapılan çalışmalarla
paralel sonuçlar vermekle birlikte farklılaşan sonuçları da
beraberinde getirmiştir. Çalışma konularına yönelik daha önce
yapılan araştırmalara değinmek gerekirse:
“Psikolojik Sermaye” kavramının yaratıcıları olan Luthans ve
arkadaşları, kavramın iş performansı ve iş tatmini ile olan ilişkisini
ortaya koymayı hedefledikleri çalışmalarında PsyCap’in
toplamda her bir bileşenden daha fazla performans ve memnuniyetle
pozitif yönlü ilişkili olduğu sonucuna varmışlardır.
(Luthans, Avolio et al., 2007).
Bissessar (2014), psikolojik sermaye düzeyleri yüksek olan
öğretmenlerin daha olumlu bir bakış açısına sahip olduklarını
ve bunu öğrencilerine yansıtabildiklerini, karşılaştıkları sorunlarla
baş etmekte kendilerinin ve öğrencilerinin umutlu ve
iyimser beklentiler içinde olduklarını tespit etmiştir.
Psikolojik Sermayenin hem zihinsel sağlık hem de duygusal
bağlılık ile ilişkisi olduğunu düşünen Clarence ve arkadaşları ise, öğretimde kalite ve mükemmelliğin ancak öğretmenlerin
PsyCap düzeylerinin arttırılmasıyla mümkün olacağını savunmuşlardır
(Clarence, Viju ve George, 2018).
Pakistan Peshawar Üniversitesi akademisyenleriyle yürütülen
bir çalışmada ise akademik personelin PsyCap seviyelerinin
örgütsel bağlılıkla ilişkisinin anlamlı olduğu görülmüştür (Rehman
ve Ali, 2018).
Celal Bayar Üniversitesine mensup akademik ve idari kadroyla
yapılan bir çalışmada Özkaya ve arkadaşları; genel olarak her iki
tarafın da yakın düzeyde iş tatmini yaşadıkları, ama sonuç olarak personelin stres düzeyi ve iş doyum seviyelerinin demografik
unsurlardan etkilenmediği sonucuna varmışlardır. (Özkaya,
Yakın ve Ekinci, 2008).
Abbas ve arkadaşları, psikolojik sermayenin iş tatmini ve performansla
anlamlı bir ilişki içinde olduğunu, psikolojik sermayenin
yüksek olduğu zamanlarda işgücü devrinin daha daha düşük
olduğunu saptamışlardır (Abbas, Raja, Darr ve Bouckenooghe,
2012). Benzer şekilde Badran ve Youssef-Morgan (2015) tarafından
da bu çalışmada olduğu gibi iyimserlik bileşenini diğer
üç bileşenden daha düşük seviyede tespit etmiş ve psikolojik
sermaye ile iş tatmini arasında pozitif ilişki bulmuşlardır.
Akademisyenler üzerinden yürütülen başka bir çalışmada ise
akademik personelin yüksek düzeyde pozitif psikolojik sermaye,
iş performansı ve iş doyumu yaşadıklarını, ayrıca, iş doyumunun
pozitif psikolojik sermaye ile iş performansı arasındaki
ilişkiye aracılık ettiği bulunmuştur (Durrah, Alhamoud ve Khan,
2016). Öğretmenlerin psikolojik sermaye algısı, psikolojik iyi
oluş ve iş tatmini arasındaki ilişkinin araştırılması maksadıyla
gerçekleştirdikleri çalışmada Kurt ve Demirbolat (2018); öğretmenlerin
psikolojik sermaye algılarının iş doyumlarını ve psikolojik
iyi oluş düzeylerini olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
Çalışma sonucunda elde edilen bulgular genel olarak değerlendirildiğinde;
psikolojik sermaye alt bileşenlerine yönelik bulguların
genel olarak yüksek düzeyde gerçekleştiği görülmüştür. İş
tatmini alt boyutları da psikolojik sermaye ile benzerlik göstererek
yüksek olarak nitelendirilebilecek sonuçlara ulaşılmıştır.
Benzer konularda daha önce yapılan çalışmalardan farklı olarak
erkek akademisyenlerin kadın akademisyenlere göre daha
iyimser olduğu ortaya çıkmıştır.
Analiz sonuçları göstermektedir ki Hakkari Üniversitesi akademisyenleri
genel olarak yüksek düzeyli iş tatmini yaşamaktadırlar.
Sahip olunan işin bireye tanıdığı başarı, yaratıcılık ve
sorumluluk gibi unsurların incelendiği içsel tatmini bulgularının
yüksek çıkması, Hakkari Üniversitesi’nde görev yapan akademik
personelin bu yönleriyle işlerinden memnun olduğunu söylemek
yanlış olmayacaktır. Ücret, terfi çalışma şartları gibi unsurların
irdelendiği dışsal iş tatmininde akademisyenlerin konuyla
ilgili görüşlerinin olumlu olduğu, tıpkı içsel iş tatmininde olduğu
gibi dışsal iş tatminin de yüksek düzeyde memnuniyet gerçekleştiğini
söyleyebiliriz. Araştırmanın bir başka boyutu olan psikolojik
sermaye bileşenlerine dair sonuçlar da tıpkı iş tatminine
yönelik bulguların gösterdiği gibi yüksek bulunmuştur.
Çalışmada yararlanılan ölçekler ile katılımcılara dair önemli
sonuçlara ulaşılmıştır. Katılımcıların vermiş oldukları cevaplar
üzerinde ve elde edilen bu sonuçlara etkili olabilecek bazı
faktörlere de değinmek yerinde olacaktır. Araştırmanın saha
çalışmasının yürütüldüğü Hakkari Üniversitesi’nin kurumsal
özelliklerinin yanı sıra içinde yer aldığı il ve coğrafyadan kaynaklı
durumların da tartışılması ve sonuçlar üzerinde etki yaratıp
yaratmadığının mutlaka dikkate alınması gerekmektedir. Henüz
yerleşkesini tamamlayamamış bir üniversite olması nedeniyle
yaşanan mekân sıkıntıları, güvenlik sorunlarıyla sıklıkla anılmasının
yanı sıra gelişmişlik düzeyinin düşük olduğu bir bölgeye
akdemisyen olarak gelmekten çekinme; ilin coğrafi yapısından
kaynaklı olarak yaşanan kentleşme sorunlarının sonucu olarak
ciddi boyuttaki ve yüksek maliyetteki konut ve ulaşım sıkıntısı,
kısıtlı sosyal yaşam gibi sorunlar akademisyenlerin bir parçası
oldukları kurum ve şehre dair uzun vadeli planlarında önemli
birer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunlara ilaveten, akademisyenlerin stres, örgütsel çatışma gibi
genel sorunlarla birlikte mesleklerinin niteliğinden kaynaklı
fazla ders yükü, yetersiz öğrenciler, mesleki ilgi ve saygınlıkta
azalma, kadro tıkanıklıkları ve sözleşme sisteminin neden olduğu
stres, kişisel ve mesleki yeterliliklerin sürekli sorgulanması ve sürekli gelişme çabalarının zorunluluk haline dönüşmesi gibi
pek çok sorunla karşı karşıya kaldıkları bilinmektedir.
Yukarıda sayılan tüm bu hususlar dikkate alındığında, Hakkari
Üniversitesi akademik personelinin iş tatmin düzeylerinin yüksek
sonuçlar vermesi şaşırtıcı bulunabilir. Ancak bu sonucun
anlaşılabilmesi için şu ön bilgilerin göz önünde bulundurulması
önemli görülmektedir; akademik kadronun ağırlıklı olarak
gençlerden oluşması ve günümüzde genç işsizliğinin yüksek
olması dolayısıyla bu süreçte bir işe sahip olmanın olumlu etkisi,
geliştirme ödeneği adı altında akademisyenlere ilave ödeme
yapılması ve bunun akademisyenlerin ücretinde önemli bir fark
yaratması ve yerel halkın ve yönetimlerin akademisyenlere verdiği
değer ve saygının yarattığı olumlu duyguların olması. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
1) Abbas, M., Raja, U., Darr, W. A., & Bouckenooghe, D. (2012). Combined
Effects of Perceived Politics and Psychological Capital
on Job Satisfaction, Turnover Intentions, and Performance.
Journal of Management, 40 (7), 1813-1830.
2) Akdemir, B., & Açan, A. M. (2017). Psikolojik Sermaye Ve İş Tatmini
İlişkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma. Akademik Yaklaşımlar
Dergisi, 8(2), 57-79.
3) Anderson, N., Ones, D. S., Sinangil, H. K., & Viswesvaran, C. (Eds.).
(2001). Handbook of industrial, work & organizational psychology:
V.1: Personnel Psychology. Sage.
4) Avey, J. B., Reichard, R. J., Luthans, F. & Mhatre, K. H. (2011).
Meta-Analysis of the Impact of Positive Psychological Capital
on Employee Attitudes, Behaviors, and Performance. Human
Resource Development Quarterly, 22(2).
5) Aziri, B. (2011). Job Satisfaction: A Literature Review. Management
Research & Practice, 3(4).
6) Atan, Ö., & Tunçer, A. (2019). Entelektüel Sermayenin İşletme
Performansına Etkileri Üzerine Bir Araştırma. Haliç Üniversitesi
Sosyal Bilimleri Dergisi, 2(1), 71-100.
7) Badran, M. A., & Youssef-Morgan, C. M. (2015). Psychological
capital and job satisfaction in Egypt. Journal of Managerial
Psychology, 30 (3), 354-370.
8) Balay, R. (2014). Yönetici ve Öğretmenlerde Örgütsel Bağlılık.
(2.Baskı). Ankara: Pegem Akademi.
9) Barak, M. E., Nissly, J. A. & Levin, A. (2001). Antecedents to Retention
and Turnover among Child Welfare, Social Work, and
other Human Service Employees: What Can We Learn from
Past Research? A Review and Metanalysis. Social Service Review,
88(4), 625-661.
10) Bandura, A. (2009). Cultivate Self Efficacy for Personal and Organizational
Effectiveness. E. A. Locke içinde, Handbook of Principles
of Oranizational Behavior, Second Edition, John Wiley ve
Sons, Ltd., 179-200.
11) Benard, B. (1993). Fostering Resiliency in Kids. Educational Leadership,
51 (3), 44-48.
12) Bissessar, C. S. (2014). An Exploration of the Relationship between
Teachers’ Psychological Capital and Their Collective Self-
Esteem. Australian Journal of Teacher Education,39 (9), 35-52.
13) Clarence, M., Viju P.D. & George, T.S. (2018). Influence of Psychological
Capital on Affective Commitment among Teachers: A
Reflective Analysis. Research Review International Journal.
2018 (September, Special Issue), 60-64.
14) Connoly, K. M. & Myers, J. E. (2003). Wellness And Mattering: the
Role of Holistic Factors in Job Satisfaction. Journal of Employment
Counseling, 15 (4), 152-160.
15) Cihangir, E. (2013) Kurumsal Performans Yönetiminde İnsan Kaynakları
Boyutuna Bir Bakış, İstanbul Sosyal Bilimler Dergisi,
Summer (7), 65-84.
16) Cucina, J. & Bowling, N., (2015). Robert Hoppock: Early Job Satisfaction
and Vocational Guidance Pioneer. The Industrial-Organizational
Psychologist, 53(2), 109-116.
17) Çetin, F. & Varoğlu, A. K. (2015). Psikolojik sermaye, performans,
ayrılma niyeti ve iş tatmini etkileşimi: Cinsiyetin düzenleyici
rolü. İş ve İnsan Dergisi, 2(2), 105-113.
18) Davis, K. (1988). İşletmede İnsan Davranışı. (Çev. T. Somay , F. Akyar,
C. Baysal, & S. Yalçın) İstanbul: İşletme Fakültesi Yayınları.
19) Durrah, O., Alhamoud, A. & Khan, K. (2016). Positive psychological
capital and job performance: The mediating role of job
satisfaction. International Scientific Researches Journal, 72(7),
214-225.
20) Henson, R. K. (2001). Teacher Self-Efficacy: Substantive Implications
and Measurement Dilemmas. Annual Meeting of the
Educational Research Exchange. Texax: Texas AveM University.
21) Keser, A. (2014). Çalışma Psikolojisi. (Dördüncü Baskı). Bursa: Ekin
Basın Yayın Dağıtım.
22) Koçel, T. (2013). İşletme Yöneticiliği. (Onüçüncü Baskı). İstanbul:
Beta Yayıncılık.
23) Köroğlu, Ö. (2012). İçsel ve dışsal iş doyum düzeyleri ile genel iş
doyum düzeyi arasındaki ilişkinin belirlenmesi: turist rehberleri
üzerinde bir araştırma. Doğuş Üniversitesi Dergisi, 13(2),
275-289.
24) Kurt, N. & Demirbolat, A. O. (2018). Investigation of the Relationship
Between Psychological Capital Perception, Psychological
Well-Being and Job Satisfaction of Teachers. Journal of Education
and Learning, 8(1), 87-99.
25) Küçüközkan, Y. (2015). Liderlik ve Motivasyon Teorileri: Kuramsal
bir çerçeve. Uluslararası Akademik Yönetim Bilimleri Dergisi,
1(2), 85-116.
26) Locke, E. A. (1976). The nature and causes of job satisfaction. In M.
D. Dunnette (Ed.), Handbook of industrial and organizational
psychology (pp. 1297-1343). Chicago, IL: Rand McNally.
27) Lusczynska, A., Urte , S. & Ralf, S. (2005). The General Self-Efficacy
Scale: Multicultural Validation Studies. The Journal of Psychology,
(139), 439-457.
28) Luthans, F. (2002a). Positive Organizational Behavior: Developing
and Managing Psychological Strengths. Acad Manage Perspect,
16(1), 57-72.
29) Luthans, F. (2002b). The Need for and Meaning of Positive Organizational
Behavior. Journal of Organizational Behavior.(23),
695-706.
30) Luthans, F., Luthans, K. W. & Luthans, B. C. (2004). Positive Psychological
Capital: Beyond Human and Social Capital. Business
Horizons, 47(1), 45-50.
31) Luthans, F., Vogelgesang, G. R., & Lester, P. B. (2006). Developing
the Psychological Capital of Resiliency. Human Resource Development
Review, 1 (5), 25-44.
32) Luthans, F., Youssef, C. M. & Avolio, B. J. (2007). Psychological
Capital: Developing the Human Competitive Edge. (First Edition).
Oxford: Oxford University Press.
33) Luthans, F., Avolio, B., Avey, J. & Norman, S. (2007). Positive
Psychological Capital: Measurement and Relationship with
Performance and Satisfaction. Personnel Psychology, 55,
541–572.
34) Luthans, F., Youssef-Morgan, C. M. & Avolio, B. J. (2015). Psychological
Capital and Beyond. NewYork, Amerika D.C.: Oxford
University Press.
35) Masten, A. S. (2001). Ordinary Magic: Resilience Processes in
Development. American Psychologist, 56(3), 227-238.
36) Masten, A. S. & Reed, M.-G. J. (2002). Resilience İn Development.
In C. R. Snyder & S. J. Lopez (Eds.), Handbook of Positive
Psychology (p. 74–88). Oxford University Press.
37) McNeese, S. D. (1997). The Influence of Manager Behavior on
Nurses’ Job Satisfaction, Productivity, and Commitment. The
Journal of Nursing Administration,17(9), 47-55.
38) Merey, Z., Pişkin, M., Boysan, M., & Şehribanoğlu, S. (2013). Burnout
among Turkish Teachers: the Influence of Sleep Quality
and Job Satisfaction. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 28(3), 332-342.
39) Olorunsola, E. O. (2013). Job Satisfaction and its Predictive Measures
on Job Satisfactıon of Administrative Staff in South West
Nigeria Universities. European Scientific Journal, 9(23), 167-
174.
40) Özkalp, E.& Kırel, Ç. (2013). Örgütsel Davranış. (Altıncı Baskı). Bursa:
Ekin Yayınevi.
41) Özkaya, O., Yakın, V. & Ekinci, T. (2008). Stres Düzeylerinin Çalışanların
İş Doyumu Üzerine Etkisi: Celal Bayar Üniversitesi
Çalışanları Üzerine Ampirik Bir Araştırma. Yönetim ve Ekonomi
Dergisi, 15(1), 163-180.
42) Rehman, F. & Ali, A. (2018). Relationship between Psychological
Capital and Teachers’ Job Commitment. Journal of Applied
Environmental and Biological Sciences, 8(3),148-54.
43) Seligman, M. E. (1998). Learned Optimism:How to Change Your
Mind and. New York.
44) Șeremet, M. (2016). Geographical education in Turkey: challenges
and opportunities. Geography, 101(3), 146-155. https://www.
jstor.org/stable/26546734.
45) Snyder, C. R. (1995). Conceptualizing, measuring, and nurturing
hope. Journal of Counseling and Development, 73(3), 355-360.
46) Snyder, C. R., Harris, C., Anderson, j. R., Holleran, S. A., Irving, L. M.
et al. (1991). The Will and the Ways: Development and Validation
of an Individual-Differences Measure of Hope. Journal of
Personality and Social Psychology, 60(4), 570-585.
47) Spector, P. E. (1996). Industrial and Organizational Psychology.
(Sixth Edition). John Wiley ve Sons, Inc.
48) Spector, P. E. (1997). Job Satisfaction: Application, Assessment,
Causes, And Consequences. Thousand Oaks, CA: Sage.
49) Stajkovic, A. & Luthans, F. (1998). Social cognitive theory and selfefficacy:
Going Beyond traditional motivational and behavioral
approaches. Organizational Dynamics, 4 (26), 62-74.
50) Vroom, V. (1964). Work and Motivation. Hoboken, New Jersey / US
John Wiley ve Sons.
51) Wood, R., & Bandura, A. (1989). Impact of Conceptions of Ability
on Self-Regulatory Mechanisms and Complex Decision Making.
Journal of Personality and Social Psychology. 56(3), 407-415.
52) Weiss, D. J., Davis, R. W., England, G. W., & Lofquist, L. H. (1967).
Manual for the Minnesota Satisfaction Questionnaire. Minnesota
Studies in Vocational Rehabilition.
53) Wright, T. A. (2003). Positive Organizational Behavior: an Idea
Whose Time Has Truly Come. Journal of Organizational Behavior,
4(24), 437-442.
54) Uysal, H. T., & Çatı, K. (2016). Yükseköğretim Kurumlarındaki
Yöneticilerin Girişimci Üniversite Algılamalarında İş ve Örgüt
Psikolojisinin Etkisi. Journal of Higher Education & Science/
Yüksekögretim ve Bilim Dergisi, 6(1). 77-93.
55) Ülker, T. G., & Recepoğlu, E. (2013). Üniversite akademik personelinin
psikolojik dayanıklılık ve yaşam doyumu arasındaki ilişki.
Journal of Higher Education & Science/Yüksekögretim ve Bilim
Dergisi, 6(1), 205-213.
56) Yiğit, İ. (2015). Psikolojik sözleşme ihlal algısı ve iş tatmini ilişkisi:
İstanbul Avrupa yakası endüstri meslek lisesi öğretmenleri
üzerine bir araştırma. Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi, Cilt
11, Sayı 43, DOI: 10.14783/od.v11i43.5000070105
57) Youssef, C. M. (2004). Resiliency development of organizations,
leaders and employees: Multi-level theory building and individual-
level, path-analytical empirical testing. A Dissertation.
The University of Nebraska - Lincoln.
58) Yusoff, W. F. W., Kian, T. S., & Idris, M. T. M. (2013). Herzberg’s two
factors theory on work motivation: does its work for todays
environment. Global journal of commerce and Management,
2(5), 18-22.
59) Zeynel, E. (2018). Akademisyenlerde Psikolojik Sermaye İle İş
Tatmini Arasındaki İlişkiler Üzerine Bire Araştırma. Journal of
Suleyman Demirel University Institute of Social Sciences, 31(1),
454-482. |
Başa Dön
Öz
Giriş
Materyal ve Metod
Bulgular
Tartışma
Sonuç
Kaynaklar
|
|
|
|